Vergi Planı ve Küresel Yankıları
Washington, Çin’de inşa edilen ya da Çin’le organik bağını sürdüren tüm ticaret gemilerine, ABD limanlarına her uğrakta 1 ila 3,5 milyon dolar arasında değişen sabit bir “liman harcı” getirmeye hazırlanıyor. Taslak düzenleme, Çin’in devlet destekli gemi inşa gücünü frenlemeyi ve Amerikan tersanelerini yeniden cazibe merkezine dönüştürmeyi hedefliyor. Dünya filosunun yaklaşık üçte birinin — konteynerlerden dökme yük devlerine kadar — Çin yapımı olduğu, 2024’te ABD’ye gelen yabancı gemilerin de üçte birinin bu gruba girdiği düşünülürse, ücret küresel navluna bir prim ekleyecek kadar geniş tabanlı.
Tasarı, nihai metnini sonbaharda yayımlayıp 2025’in son çeyreğinde yürürlüğe girebilir. “Çin yapımı” sayılma ölçütünde üç unsur öne çıkıyor: geminin Çin tersanesinden çıkması, Çin bayrağı veya operatörü taşıması, aynı armatörün sipariş defterinde Çin’le yeni bağlarının bulunması. En ağır tarife bu unsurların kesişiminde uygulanacak; en hafif tarife ise örneğin Avrupa bayraklı ama Çin’de inşa edilmiş bir gemiyi vuracak. Büyük konteyner hatları, maliyeti TEU başına kuruşlar düzeyine yayabileceklerini savunuyor; fakat taze meyve, kömür, cevher gibi düşük marjlı yüklerde ek masrafın ihracatçıya yansıyacağı, bunu da hâlihazırda kırılgan tedarik zincirlerinin taşıyamayacağı dile getiriliyor. ABD’de liman otoriteleri bile “yük maliyeti artışı tüketici enflasyonunu tetikleyebilir” endişesiyle temkinli; fakat Beyaz Saray şimdilik geri adım sinyali vermiyor. Çin ise Dünya Ticaret Örgütü nezdinde itiraz dosyasını hazırlıyor, misilleme iması da el yükseltiyor.
Türk Denizcilik Ekosistemine Yansımaları
Türkiye, büyüklük sıralamasında dünya ticaret filosunun ilk on basamağının hemen ardında yer alıyor; ancak filomuzun neredeyse yarısı, uygun fiyat avantajı nedeniyle son on beş yılda Çin tersanelerinde inşa edildi. ABD pazarı düzenli uğrak sayısı düşük olsa bile, Doğu Akdeniz’den Kuzey Amerika’ya uzanan hatlarda çalışan Türk sahipli tankerler ile konteyner feeder’lar yeni harçtan doğrudan etkilenecek. Her seferde milyon dolarlık faturayla yüz yüze kalmak, navlun tekliflerini yukarı çekecek; piyasa buna izin vermezse kâr marjları eriyecek. Dahası, ikinci el piyasada “vergili gemi” etiketi değer düşürürse banka teminat oranları bozulabilir, kredilerde ek teminat veya faiz artışı gündeme gelebilir. Türk ihracatçısının da navlun maliyeti artacak; özellikle ABD’ye hazır giyim, otomotiv yan sanayi ya da beyaz eşya gönderen firmalar, ürünü raf fiyatına yansıtmakta zorlanabilir.
Öte yandan aynı düzenleme, Çin yerine Güney Kore, Japonya veya Türkiye yapımı gemileri işletme cesareti gösteren armatörlere bir “fiyat primi” vaadi sunuyor. ABD’ye seyredecek tonaj kısılacağı için kapasite daralması yaşanması beklenen hatlarda navlun yükselişi kaçınılmaz. Filosunda Çin dışı gemi oranı yüksek olan ya da yeni yatırımda Çin’den uzak duran Türk şirketleri tam da bu pencerede avantajlı konuma geçebilir; yalnız bu fırsatın sofraya gelmesi, brokerlerin sözleşme dilini güncellemesinden geçiyor. Piyasada şimdiden “US Chinese Vessel Levy Clause” adı verilen hükümler yeni charter’lara ekleniyor; çoğu armatör maliyeti kiracıya devretmeyi tercih ediyor, kiracı kabul etmezse sefer riskini üstlenmek durumunda kalıyor. Hukukçular mevcut kontratları tarayarak “harç mı, beklenmedik vergi mi?” sorusuna yanıt arayacak; ihtilafların önemli kısmı Londra veya New York tahkimine taşınabilir.
Sigorta katında P&I kulüpleri artacak tahkim masrafı ve olası bekleme rizikosunu primlerine yansıtmaya hazırlanıyor; hull‑machinery sigortacıları ise Çin yapımı tonajın hızla ucuzlaması senaryosunda teminat tutarlarını revize etme ihtimalini tartışıyor. Finansman sözleşmelerindeki “Material Adverse Change” maddesi, liman harcının gelir projeksiyonunu bozduğu her durumda bankaların erken teminat talep etmesine kapı aralayabilir.
Tersane cephesi ise dengeli bir tablo çiziyor: Çin’den kaçan siparişlerin asıl adresi muhtemelen kapasite ve teknoloji gücü daha yüksek Kore ve Japonya olacak; fakat orta boy kimyasal tanker, LPG veya feeder konteyner segmentinde Yalova‑Tuzla hattı “ABD vergisi yok” avantajıyla rol kapabilir. Sektör temsilcileri, Eximbank destekli finans paketleriyle bu fırsatın somutlaştırılması, yerli armatörün de ikinci el yerine yeni inşaya teşvik edilmesi gerektiğini vurguluyor.
Son tahlilde, ABD’nin harç planı denizcilikte “vergili Çin yapımı tonaj” ile “vergisiz alternatifler” şeklinde iki kulvarlı bir pazar doğuracak. Türk denizcilik ekosisteminin kayba yazılmaması, filoların rota ve gemi tipine göre yeniden düzenlenmesine, charter sözleşmelerinin güncellenmesine, tersanelerin kapasite‑finans dengesini erkenden kurmasına, hukuk ve sigorta cephesinin de anlaşma metinlerini bugünden sağlamlaştırmasına bağlı. Rüzgâr yön değiştirmeden yelken ayarlayanlar, bu dalgadan hasar almayıp ivme bile kazanabilir.
Yorumlar
Kalan Karakter: