Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO), denizcilik sektörüne yönelik ilk küresel karbon vergisi niteliğindeki yeni sera gazı ücretini onayladı. Ancak bu düzenleme, yalnızca bazı emisyonları kapsadığı için tam anlamıyla bir karbon vergisi değil; aynı zamanda biyoyakıtlar için uzun bir geçiş süresi tanıdığından yeşil yakıt zorunluluğu da sayılmıyor. Bu nedenle, alınan karar bir uzlaşma metni olarak değerlendiriliyor.
Oylamada 63 ülke kabul oyu verirken, 16 ülke karşı çıktı ve 24 ülke çekimser kaldı. ABD heyeti müzakerelerin ortasında toplantıdan ayrıldı. Amerikalı denizcilik firmaları için maliyetleri artıracak herhangi bir vergiye karşı misilleme tehdidinde bulundu.
IMO Genel Sekreteri Arsenio Dominguez, yapılan tüm uzlaşmalara rağmen bu kararın büyük bir ilerleme olduğunu belirterek, "IMO'nun net sıfır hedefini zorunlu kılan MARPOL Ek VI'daki değişikliklerin taslağının onaylanması, iklim değişikliğiyle mücadele ve deniz taşımacılığının modernizasyonu adına önemli bir adım" dedi.
Bu karar, dünya genelinde tüm sektörü kapsayan ilk karbon vergisi olmasıyla dikkat çekiyor. Eğer idari ayrıntılar netleştirilir ve yeterli ülke taslağı bir sonraki MEPC (Deniz Çevresi Koruma Komitesi) toplantısında imzalarsa, uzun vadede deniz taşımacılığının emisyonlarında önemli azalmalar bekleniyor.
Tartışmalı Süreç ve Eleştiriler
Kararın mimarlarından olan birçok katılımcı - destekleyenler, karşı çıkanlar ve uzlaştırıcılar dahil - bu düzenlemenin gelecekte yeniden ele alınarak daha da güçlendirileceğini düşünüyor. Marshall Adaları Büyükelçisi Albon Ishoda, “Henüz bitmedi. Geri döneceğiz,” diyerek daha sıkı bir vergi uygulanması gerektiğini vurguladı.
Yeşil Hidrojen Organizasyonu CEO’su Jonas Moberg ise, "Emisyon hesaplama yöntemleri ve sıfıra yakın emisyonlu yakıtların nasıl teşvik edileceği konusunda daha çok detay çalışması yapılmalı," dedi.
İklim aktivistleri ise getirilen ücretin düşüklüğünü ve emisyonların azalmaya başlaması için tanınan beş yıllık gecikmeyi sert şekilde eleştirdi. Clean Shipping Coalition'dan John Maggs, kararı “tam bir enkaz” olarak nitelendirirken, Transport & Environment’tan Faig Abbasov, ülkelerin IMO’yu beklemeden AB gibi kendi karbon düzenlemelerini uygulamaya başlaması gerektiğini savundu.
Adalar Ülkelerinden Tepki: “Çok Az ve Çok Geç”
Pasifik adaları, Karayipler, Afrika, Seyşeller, İngiltere ve Orta Amerika’dan müttefikleriyle birlikte, denizcilikteki tüm sera gazı emisyonlarını kapsayan evrensel bir vergi teklif etmişti. Bu teklif, Maersk ve yakıt tedarikçisi Trafigura gibi büyük şirketlerin de desteklediği, çoğu iklim uzmanının savunduğu bir yaklaşımdı. Ancak teklif reddedildi ve bu ülkeler hayal kırıklıklarını oylamaya katılmayarak gösterdi.
Solomon Adaları Ulaştırma Bakanı Simon Kofe, “İklime en duyarlı ülkeler olarak, en açık çözümle geldik. Karşımıza çıkan ise büyük ekonomilerin zayıf alternatifleriydi. Bizden daha azına razı olmamızı istediler, ama kaybedecek en çok şey bizde. Geleceğimizi pazarlık konusu yapmayacağız,” dedi.
Vanuatu Enerji ve İklim Değişikliği Bakanı Ralph Regenvanu ise, “1.5°C hedefinden kimlerin vazgeçtiğini açıkça söyleyelim: Suudi Arabistan, ABD ve fosil yakıt müttefikleri. Sektörü bu yola sokabilecek tüm adımları engellediler,” diyerek tepkisini dile getirdi.
Gemi İnşa Tersaneleri İçin Yeni Bir Dönem Başlıyor
Bu karardan en çok fayda sağlayacak sektörlerden biri ise gemi inşa sanayi olabilir. Güney Kore’de SK Securities’ten araştırma analisti Han Seung-han, Doğu Asya’daki tersanelerin temiz gemi siparişlerinde artış göreceğini söyledi. Mevcut sipariş yoğunluğu nedeniyle yeni inşa edilen gemilerin teslimi en erken 3 yıl sonra yapılabilecek.
Yeni Emisyon Kontrol Bölgesi Kuruluyor
Karbon vergisine yönelik yoğun tartışmalar arasında neredeyse fark edilmeden geçen bir diğer önemli gelişme ise, MEPC 83 toplantısında dünyanın en büyük emisyon kontrol alanının kurulmasının kabul edilmesi oldu. Portekiz’den İngiliz Kanalı’na, Kuzey Denizi’ne ve GIUK Boğazı’na kadar uzanacak Kuzeydoğu Atlantik bölgesi, uygulandığında kükürt dioksit emisyonlarını %82, partikül maddeyi ise %64 oranında azaltacak. Bu da Kuzey Avrupa’da hava kalitesinde ciddi bir iyileşme anlamına geliyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: