1 Mart 1958’de İzmit - Gölcük arasında sefer yapan “Üsküdar” isimli vapurun, İzmit iskelesinden hareket ettikten sonra Derince yakınlarında şiddetli rüzgâr sebebiyle batması, Japonya sahillerinde batan Ertuğrul Gemisi’nden sonra Türkiye denizcilik tarihinin bilançosu en ağır deniz kazasıdır.
Gölcük, Karamürsel ve İzmit’te ortak bir acının adı olacak olan deniz Üsküdar Vapuru, Şirket-i Hayriye tarafından Birinci Dünya Savaşı öncesi Almanya’ya sipariş edilerek Elbing kentindeki F. Schichau Gmbh. Tezgâhlarında yaptırılmasına karşın savaş nedeniyle ancak 1927’de teslim edilmiş iki küçük yolcu vapurundan biridir.
Üsküdar Vapuru ve Facianın İlk Anları
O yıllarda, devlet daireleri cumartesileri yarım gün çalışmaktadır. Gemi körfezin karşı tarafına servis yapmakta, Gölcük, Değirmendere, Karamürsel gibi lise bulunmayan yerleşim alanlarından öğrencileri İzmit lisesine götürüp getirmektedir.
O cumartesi Üsküdar Gemisi’nin kaptanı Mehmet Aşçı, yapacağı 12.30 seferini yapmak için sabırsızlanmaktadır. Lodos fırtınası öylesine kuvvetli esmeye başlamıştı ki, neredeyse vapuru halatlarını koparıp açığa sürükleyecektir. Böylesine sert bir havada iskelede bağlı kalmanın da, açık denizde dalgalarla boğuşmak kadar tehlikeli dakikası vardı, ama vapur yeterince dolmuştur. Daha fazla yolcu almaktansa iskeleden bir an önce ayrılması iyi olacağını düşünerek gemiye hareket emri verir.
Gemici Ali Kaya, iskeledeki çımacı görünürlerde olmadığından halatı kendi çözmek için iskeleye çıkar. Ama Mehmet Kaptan çoktan makine dairesine “Tam yol, ileri!” kumandasını vermiştir. Vapur iskeleden fırtınanın etkisiyle de o kadar çabuk ayrılmıştır ki, Ali Kaya vapura geri atlayamamıştır. İzmit iskelesinden 12.20’de hareket eden gemi, ağzına kadar yolcuyla doludur. Her sabah ve akşam aynı vapurla seyahat eden yolcuların kimi okul, kimi iş arkadaşıdır ve hemen hepsi birbirini tanımaktadır.
Daha yolun başlangıcında dümen dolabının kilitlenmesi sonucu hiçbir manevra kabul etmeyen vapur, Soğucak mevkiinde birden şiddetlenen lodos’a karşı koymaya çalışır. Hava aniden gece gibi simsiyah kesilmiş; lodos fırtınası giderek hızını artırmıştır. Mehmet Kaptan vapurun burnunu bin bir güçlükle dalgalara doğru çevirmiş, vapuru aynı yönde tutabilmek için dalgalarla savaşmaktadır. Bunca yıl Körfez’de yolcu taşıyan tecrübeli kaptan bile rüzgârın şiddetinin daha da artmasının telaşa kapılmaktan kendisini alamamıştır.
Emektar vapur bir anda yana yatar. Dev gibi dalgalar art arda geminin bordasına çullanmaktadır. Fırtınanın giderek artması nedeniyle kaptan köşkü Mehmet Kaptan ve Gv. Lostromosu Mustafa Deniz’le birlikte yerinden kopup denize uçar. Dümen zincirinin kopması neticesinde kontrolden çıkan gemi saatte 130 km hızla esen rüzgâra karşı koyamayacaktı.
Facianın Bilançosu ve Kurtarma Çalışmaları
Önce makine dairesine sular dolar. Aynı anda öndeki ikinci mevki salonun camları patlar. İçeri saldıran sular dehşete kapılan yolcuların üstüne boşalır. Hareketin üstünden 26 dakika geçmişti ki, Üsküdar dolan suların etkisiyle şiddetle sola devrilir. Üç dakika içinde alabora olup saat 12.53’de batar. Denize düşen, atlayan insanlar kıyameti yaşamaktadır. Can yeleklerini bulamayan, bulup da kullanamayan, yanlış kullanan insanlar, canhıraş feryatlar, soğuk dalgalar ve Mart ayının ayazı hep üst üste gelmiştir.
İzmit’in 3.5 km ilerisinde Petrol Ofisi ile Klor Fabrikası arasında aniden çıkan fırtınayla alabora olan Üsküdar Vapuru’nun batış anına Petrol Ofisi’nde çalışan bir vatandaş şahit olur. Yahya ismindeki şoför, vapurun Petrol Ofisi’ne yaklaşır yaklaşmaz ön kısmının kalkarak arka kısmının battığını sonra düzelip biraz yoluna devam ettikten sonra burnundan saplandığını ve adeta takla atarak açılan dalgalar arasında kaybolup gittiğini görmüştü ve olayı Vilayet’e bildirir.
Kazanın olduğu gün sadece 40 kişinin kurtulduğu tespit edilmiştir. Denizden kurtarma ekiplerinin topladığı cesetlerin sayısı, 2 Mart tarihli gazetelerde göre 199 olarak geçmektedir. İzmit Hastanesi’ne nakledilen cesetlerden birinin ise canlı olduğunun farkına sonradan varılır.
Bazı kaynaklar 300 bazıları ise 500’ün üstünde yolcu ile seferin başladığını söylemekte ancak 300 kişinin ölümünden bahsedilmektedir. Öğrenci kayıpları ancak pazartesi günü İzmit Lisesi ve Endüstri Meslek Liseleri’nde yapılan yoklamalar sonrası anlaşılabilir.
Faciada can yeleği olmadığı halde karaya ilk çıkan kazazede İzmit Lisesi 4. sınıf öğrencisi Türkay Yangöl’dür. Deniz Albayı Muzaffer Yangöl’ün oğlu olan Türkay, Kocaeli 200 metre serbest yüzme şampiyonudur.
Kazanın 3. gününde Üsküdar Vapuru’nun yeri tespit edildi ve 15 kulaç derinde yatan vapurdan Kurtaran Gemisi’nden 14 dalgıç sabaha doğru projektör ışıklarıyla cesetleri çıkarmaya başlar. Kazanın 4. gününde ölü sayısı 259’a yükselmiştir.
Vapurdan cesetlerin tamamı çıkarıldığında takvimler 5 Mart tarihini göstermektedir. Gemiden son çıkarılan ceset genç bir kıza aittir.
Sorumluluk, İhmal ve Acı Hatıralar
Tüm arama çalışmalarına rağmen yakınlarını bulamayan vatandaşlar, kayık ve motorlarla yeni aramalar yapar. 8 Martta, halkın körfezde ceset araması için resmen izin verilir. Kayıplarını aramak isteyen vatandaşlar motorlarla polis eşliğinde Körfez’i tarayabilecektir. Aynı gün Ereğlili 60 balıkçı 3 ekiple ceset aramak için harekete geçer. Balıkçıların ağları, zayıf olduğu için bulunan bazı cesetler tekrar denize düşmektedir. Balıkçılar, Et-Balık Kurumu’nun ağları ve kuvvetli gemilerle birçok cesedin çıkarılabileceğini duyurur. Bir taraftan da Üsküdar Gemisi’ni çıkarma çabaları devam etmektedir.
Kazanın 13. gününde denizden bir ceset daha çıkarılır. Bu ceset, kazadan itibaren hakkında “denize atladı, kendini kurtardı” fakat “aleyhindeki iddialar yüzünden saklandı” biçiminde haberler yapılan Kaptan Mehmet Aşçı’ya aittir.
Yaklaşan tehlikeyi, İzmit’te yayınlanan Bizim Şehir Gazetesi 1957’de manşetten duyurmuştu. Ayrıca, eski kaptan Mustafa Ersan’ın uyarıları da dikkate alınmamıştı.
Üsküdar Vapuru’nun batması, yakınlarını kaybedenler için bir kaza değil, göz göre göre gelen bir ihmaldi.
Aradan geçen onca yıla rağmen Üsküdar faciası hiç unutulmadı. Böyle acıların bir daha yaşanmaması temennisiyle...
Yorumlar
Kalan Karakter: