İstemsiz Hasardan Hibrit Savaşa: Ticari Gemilerin Yeni Jeopolitiği
Londra, 29 Ocak 2025 (Seatrade Maritime News / Gary Howard) – Uluslararası denizcilik sigorta şirketi NorthStandard’ın Dış İlişkiler Bölüm Başkanı Mike Salthouse, ticari gemiciliğin giderek “silah” hâline gelmesinden endişe duyduklarını belirtiyor. Salthouse, artan yaptırımlar, jeopolitik gerilimler ve giderek büyüyen karartılmış (paralel) filo kapsamında, denizcilik endüstrisinde köklü bir dönüşüm yaşandığını vurguluyor. Bu durum, kurallara dayalı küresel düzenin temellerini sarsmakla kalmıyor, aynı zamanda gemilerin “masum geçiş” ve “seyrüsefer serbestisi” gibi haklarının siyasi çekişmelere malzeme edilmesine yol açıyor.
Hibrit Savaş Endişeleri ve Balistik Gerilim
Salthouse, son dönemde Baltık Denizi’nde yaşanan kablo hasarlarını örnek göstererek, bu tür olayların eskiden talihsiz birer kaza olarak değerlendirilirken artık potansiyel “hibrit savaş” eylemleri şeklinde algılandığını söylüyor. Örneğin, 2025 Ocak ayında meydana gelen ve Maltalı bayraklı Vezhen adlı geminin veri kablosunu koparması olayı ya da Aralık 2024’te Cook Adaları bayraklı Eagle S tankerinin Finlandiya ve Estonya arasındaki iletişim ve güç kablolarını demir taraması sonucu zedelemesi, sektör genelinde büyük yankı uyandırdı. İki gemi de yetkililerce alıkonulurken, olayların kasıt mı yoksa kaza mı olduğu halen tartışma konusu.
Salthouse’a göre, bu gelişmeler denizcilikteki yeni jeopolitik dalgalanmanın bir yansıması: “Eğer Baltık Denizi’nde bir kablo hasar görürse, herkes bunun kasıtlı yapıldığına inanmaya hazır. Bu da sektör olarak hiç istemeyeceğimiz bir ruh hâli. Yanlışlıkla gerçekleşen demir taramaları yıllardır olur, ancak artık hepsi sabotaj şüphesiyle inceleniyor,” diyerek endişelerini dile getiriyor.
“Karartılmış Filo” ve Yaptırımların Etkisi
Küresel çaptaki siyasi gerilimler, özellikle Rusya’ya karşı uygulanan yaptırımlar ekseninde, denizcilik sektörüne doğrudan yansımış durumda. NorthStandard’ın verilerine göre, yaptırımların devreye alınmasından bu yana 800 gemi Uluslararası Grup (International Group) korumasından ayrıldı. Bu gemilerin büyük bölümü, Rus petrolü ve petrol ürünleri taşıyan tankerlerden oluşuyor. Seatrade Maritime News tarafından aktarılan Clarksons istatistiklerine göre, Ocak 2025 itibarıyla yaptırımlı veya “karartılmış” filodaki toplam gemi sayısı 1.266’ya ulaşmış durumda. Bu rakam, yaklaşık 45 milyon groston veya küresel filonun yüzde 2,7’sine denk geliyor.
Bu “paralel filo”, özellikle petrol taşıyan daha eski gemilerle dikkat çekiyor: 520 adet petrol tankeri, 22 LNG gemisi ve 30 LPG gemisi, dünya tanker filosunun yaklaşık yüzde 17’sine tekabül ediyor. Salthouse, söz konusu gemilerin çoğunun yaşlı ve bakım standardı düşük olabileceği uyarısında bulunurken, bu durumun hem çevre hem de genel deniz emniyeti açısından büyük risk doğurduğuna işaret ediyor. Nitekim Eagle S örneğinde görüldüğü üzere, gemi taşıdığı kargoyla (yaptırıma tabi Rus benzini) birlikte altyapısal hasara neden olmakla da suçlanıyor.
Masum Geçiş ve UNCLOS İkilemi
Bir diğer önemli konuysa, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (UNCLOS) ve burada tanımlı “masum geçiş” ilkesi. Yaptırım altındaki veya sigortasız gemiler, tıpkı diğer gemiler gibi kamuya açık su yollarında, boğazlarda ya da münhasır ekonomik bölgelerde serbestçe seyir hakkına sahip. Salthouse, devletlerin bu ilkeleri “esneterek” yaptırım uygulamaya kalkmasının tehlikeli sonuçlar doğuracağını belirtiyor: “UNCLOS’tan doğan hakları yaratıcı şekilde kısıtlamaya çalışırsanız, diğer aktörler de aynı yöntemlerle size karşı benzer uygulamalara girişir. Bu da kurallara dayalı düzeni baltalar.”
Gerçekten de, Batılı devletlerin yaptırım önlemleriyle “karartılmış filo”yu engelleme çabası, kendi savundukları kurallı uluslararası düzenin sorgulanmasına yol açabilir. Gemilerin geçişini tamamen engellemek veya aşırı inceleme prosedürlerine tabi tutmak, teoride yaptırım politikasının bir aracı olarak görülse de pratiğe dökülmesi hem hukuki hem de diplomatik açıdan büyük karmaşa yaratacaktır.
Sigortasız Gemilerin Yarattığı Risk ve Müdahale İkilemi
NorthStandard’ın ortaya koyduğu bir diğer senaryo ise, sigortasız veya düşük standartlı sigortaya sahip paralel filo gemilerinin bir kaza veya çevre felaketi yaşaması durumunda verilecek acil müdahale hizmetleriyle ilgili. Yaptırımlı gemilere yardım elini uzatmanın bedelini kim karşılayacak? Gemideki yük, yaptırıma tabiyse kurtarma ekibi ödemesini nasıl garanti altına alacak? Salthouse, “Diyelim ki İngiliz Kanalı’nda iki tanker hasar gördü. Birinde International Group sigortası var, diğerinde yok. Sigortasız gemi için acil müdahaleyi kim yapacak? Ödemeler yasal mı? Tüm bu sorular, zaman kaybına neden oluyor ve kriz yönetimi zora giriyor,” diyerek potansiyel bir çevre felaketinin boyutlarına dikkat çekiyor.
Rus Petrol Tavan Fiyatı ve Kaliteli Tona Geri Dönüş
Rusya’dan çıkan petrolün varil başına 60 dolar üzerindeki fiyatı, hem taşıyıcıları hem de alıcıları “yaptırım risklerini” gözden geçirmeye zorluyor. NorthStandard yetkilileri, kaliteli tonaj ve G7 uyumlu gemi sahiplerinin, yaptırım korkusu veya mücbir sebeplerle Rus petrolünü taşımaya yanaşmamasından endişeli. Salthouse, “Kaliteli denizcilik şirketlerini ve G7 bağlantılı gemileri bu ticarete geri çekebilmek için bazı teşvikler bulunmalı,” diyerek, uzun vadede karartılmış filonun yarattığı boşluğun bu şekilde doldurulabileceğine inanıyor.
Bloke Yaptırımlara Karşı “Blokaj Mevzuatı”
Öte yandan, yaptırımların bu kadar yaygın kullanılması, devletleri “blokaj mevzuatı” hazırlamaya itiyor. Avrupa Birliği hâlihazırda bir blokaj yasasına sahipken, Çin benzer bir düzenlemeyi yasal çerçevede hazır tutuyor. Bu yasalar, kendi vatandaşlarına ve şirketlerine “yabancı yaptırımlara uymamayı” dayatabiliyor. Salthouse, gelecekte bu tip blokaj mevzuatının daha agresif biçimde uygulanabileceği uyarısında bulunuyor. Böyle bir senaryoda, şirketlerin çifte baskı altında kalması ve hukuki belirsizliklerin artması kaçınılmaz görünüyor.
Sonuç
Denizcilik sektörü, bir yandan kurallara dayalı düzenin devam etmesi ve masum geçiş haklarının korunması için çaba gösterirken, diğer yandan yaptırımların ve jeopolitik gerilimlerin gölgesinde güç bir denge arayışında. Seatrade Maritime News yazarı Gary Howard’ın aktardığı üzere, NorthStandard ve benzeri kuruluşlar, hem küresel ticaretin aksamadan sürmesi hem de çevre ve altyapı güvenliğinin sağlanması adına “karartılmış filo” ve yaptırım ikilemi konusuna acil çözüm bulunması gerektiğini savunuyor. Mevcut tabloda, özellikle Rus petrol tavan fiyatının üzerinde kalan ve yaptırım risklerini göze alan gemiler, riskli ama kârlı bir pazara yöneliyor. Bu da hem hibrit savaş endişelerini güçlendiriyor hem de sektörün omurgasını oluşturan uluslararası sigorta, klas ve uyum denetimi mekanizmalarını zorluyor.
NorthStandard ve uluslararası denizcilik camiası, gelecekte daha sıkı düzenlemeler, daha güçlü denetimler ve aynı zamanda küresel hukukun temel prensiplerini koruyacak dengeli çözümler bekliyor. Hibrit tehditlerin tırmandığı bir dönemde, denizcilik endüstrisinin “silahlaşma” olgusundan kaçınması, ancak çok taraflı ve şeffaf politikalarla mümkün olabilecek gibi görünüyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: