Akman, yaptığı açıklamada erkek çocuğu olan aileler için en önemli konuların başında gelen sünnetin, kültürel olarak da erkekliğe atılan ilk adım olarak kabul edildiğini belirterek, "Sünnet, tıbbi olarak uygun yöntemlerle her yaşta yapılabilmektedir. Ancak sünnetin erken dönemde yapılması, önemli avantajlar sağlamaktadır. Çocuğun 2-6 yaş arası özellikle de 4-5 yaş devresi psikososyal gelişme dönemleridir. Çocukların bu yaş aralığında sünnet edilmeleri ileride ciddi psikolojik sorunlara neden olabileceği için tavsiye edilmemektedir. 7 yaşından sonra durgunluğa giren psikososyal devre ergenlik çağına kadar devam etmektedir. Bu yaşlarda yapılacak sünnet, çocuğun toplumun bir üyesi olduğunu fark etmesini sağlayarak, gelişimi için önemlidir. Sünnetin ilk 20 günde ya da 6 yaşından sonra yapılması daha uygun görülmektedir. Çocukta psikolojik etki bırakmaması, iyileşmenin ve bakımın daha kolay olması gibi nedenlerle yenidoğan sünneti tercih edilmektedir. Sünneti, bebeğin sağlığına faydaları nedeniyle yaptırmak önemlidir. Ancak bebeğin doğar doğmaz sünnet edilmesi, doğru bir yaklaşım değildir. Yeni doğmuş bir bebeğin, hayatının ilk günlerinde mücadele etmesi gereken birçok unsur bulunmaktadır. Bunun yanında bebekte sarılık, kilo kaybı, emme yutma sorunu ya da solunum problemleri yaşanabilmektedir. Bu durumlar ilk bir haftanın ardından netleşmektedir. Sünnet için bu sürenin geçilmesini beklemek daha uygun olur" dedi.
Sünnet için annenin toparlanmasının beklenilmesi gerektiğini savunan Akman, "Yeni doğum yapan annenin iyileşmesi normal doğumda 2-5 gün arasında sürerken, sezaryenle bu süre 1 haftaya kadar çıkmaktadır. Sünnet olan bebeğin bakımı, genellikle anne tarafından yapılmaktadır. Bu durum bebeğin daha hızlı iyileşmesini sağlamaktadır. Ayrıca zor zamanlarda annenin bebeğinin yanında olduğunu hissettirmesi, yakınlaşmayı artırmaktadır. Bu faktörler de değerlendirildiğinde sünnetin 7 gün ve sonrasına bırakılması daha uygun olmaktadır" diye konuştu.
Op. Dr. Akman sünnet konusunda bilinmesi gerekenleri ise şöyle açıkladı:
"Sünnet derisinin iltihabi hastalıkları ya da darlığı gibi birçok rahatsızlık bu işlemle ortadan kalkmaktadır. Bunun yanında sünnet derisi altında idrar toplanması ve sonuçta iltihaba dönüşüp böbreklere zarar vermesi durumu sünnetten sonra görülmemektedir. Sünnetin tam donanımlı merkezlerde ve uzman doktorlar tarafından yapılması önemlidir. Böylece yaşanabilecek birçok sorunun önüne geçilmektedir. Sünnette kısa süreli genel anestezinin bir zararı olmamaktadır. Ancak anestezi için yapılacak işlemler göz önüne alındığında, lokal anestezi ile aralarında önemli bir fark bulunmadığı unutulmamalıdır. Krem uygulaması gibi iğne öncesi yapılan işlemlerin faydası yoktur. Çünkü enjeksiyonda acıyan bölge cilt değil, ilacın uygulandığı cilt altı dokusudur. Krem ise sadece cildi uyuşturur. Sadece uyuşturucu kremle sünnet kesinlikle tavsiye edilmemektedir.
Sprey, dondurucu bir uygulamadır. Bebeğin pipisinin donması, telafisi mümkün olmayan sorunlara neden olabilir. Sünnet sonrası kanamanın devam etmesi, sünnetten 6-8 saat sonra çocuğun idrarını yapamaması, pipinin çevresindeki kızarıklık ve morluğun 3-4 gün geçmesine rağmen azalmaması gibi durumlarda vakit kaybetmeden doktora başvurulması gerekir. Çocuğun ön muayenesinde, aile ve doktor işbirliği ile başarılı sonuçlar elde edilmektedir."
Kaynak: iha