İngiliz oyun yazarı William Shakespeare eserlerinde genelde tarihi bir arka plan çerçevesinde ele aldığı binlerce yıldan beri değişmeden süre gelen , yinelenen insan varoluşuna ait duyguları , karmaşaları büyük bir deha ve ustalıkla işlemiş olmasıyla güncelliğini yitirmeden adeta zamanın ötesine geçmiş evrensel bir sanatçıdır. Shakespeare günümüzde de yazın dünyasının kutup yıldızı olarak kabul edilmekte ve halen çağdaş bir sanatçı olarak yerini korumaktadır.
William Shakespeare
William Shakespeare 1564 yılında günümüzde Londra şehrinin sınırları içinde kalmış Stratford kasabasında dünyaya geldi. Eserlerinin büyük bölümünü 1589 - 1613 yılları arasında yazmıştır ve sadece birkaç tanesini diğer başka yazarlarla ortak olarak kaleme aldığı toplam 38 tiyatro oyunu ve 154 sonesi günümüze kadar gelmiştir.
Yüzyıl sonuna kadar kaleme aldığı oyunlarının çoğu komedi ve tarih ağırlıklıydı ancak 1600 senesinden sonra Kral Lear , Hamlet, Macbeth , Othello ,Julius Caesar , Antonius ve Kleopatra gibi çok bilinen eserleriyle tragedya alanında da muhteşem eserler vermiştir. Bu eserlerinde Shakespeare Aristophanes ,Euripides ve Sophokles ile zirvesine ulaşmış Yunan tragedya geleneğini çok başarılı bir biçimde devam ettirir ve adeta taçlandırır.
Yunan tiyatro geleneğinden esinlenerek kaleme aldığı bu eserlerde şansın bir dönem yüzlerine güldüğü , zirvelere çıkardığı trajik kahramanlar talihin onlardan yüzünü çevirmesiyle hiç beklenmedik acıklı , içinden çıkılmaz durumların içinde bulurlar kendilerini. Çoğu zaman bu durumlara düşmelerinin nedeni gelişen olaylar karşısında dürüst ve kendileri olarak kalmayı tercih ederken , küçük hesaplar peşinde olan kurnaz ,çıkarcı yan karakterlerin entrikalarının kurbanı olmalarıdır. Tragedya konuları ele alma şekliyle bir anlamda izleyicisine kaybedenlerin bir zamanların kazananları olduklarını bizlere fısıldar ve toplumun tüm katmanları arasında hümanist bir empatinin ,anlayışın, hoşgörünün temellerini atmayı amaçlar.
Shakespeare yazarlık ve aktörlüğün yanı sıra çalıştığı tiyatro kumpanyasının altı ortağından biriydi. Eline geçen parayla birçok mülk edinmiş ve 1610’da Stratford’a oldukça varlıklı bir kişi olarak dönmüştür. İşleri nedeniyle daha çok Londra’da zaman geçirse de hayatının son yıllarını Stratford’da geçiren Shakespeare 23 Nisan 1616’da hayata veda eder.
Stratford’luların hemşerilerinin onuruna yaptırıp kiliseye koydukları anıtta, adı Sokrates ve Vergilius’la birlikte anılır.
Shakespeare’in Londra’da yazarlığa başladığı yıllarda İngiltere’de oldukça canlı bir tiyatro ortamı vardı. Amacı oyun sahnelemek olan ilk yapının 1576 yılında James Burbage tarafından inşa edilen ve “Tiyatro” adını taşıyan bina olduğu sanılıyor. Londra belediyesi o dönemde şehir merkezine yakın, yerleşimin yoğun olduğu semtlerde tiyatro yapımına izin vermediği için tiyatrolar Thames nehrinin güney kıyısında pek de itibarlı sayılamayacak bir bölgede yoğunlaşmıştı.
Elizabeth dönemi tiyatroları genelde daire izlenimi veren sekizgen biçiminde, ahşap, çatısı kısmen açık mekânlardı. İzleyicilerin arasına doğru uzanan yüksek bir platform şeklindeki sahne perdesizdi. Üzeri kapalı olan platform-sahnenin tavanı “gökyüzü”, altındaki kısım ise “cehennem” işlevi görüyordu. Hayaletler ve kötü ruhların “cehennem”le “dünya” arasında gidiş gelişleri sahne zeminindeki kapak açılarak sağlanırdı. Sahnenin hemen arkasındaki iki veya üç katlı, balkonlu bölüm sahne efektleri için kullanılan malzemeyi, müzisyenlerin bulunduğu mekânı ve aktörlerin bekleme odasını barındırırdı. Oyuncular sahneye sağ ve sol taraftaki, üzeri perdeyle örtülü kapılardan girerlerdi. Açık çatılı tiyatrolarda oyun hiç ara verilmeden, baştan sona kadar oynanırdı. En ucuz biletlerden alanlar sahnenin etrafında durup oyunu ayakta seyrederler ve yağmur serpiştirdiğinde ıslanırlardı. Sahne gibi, izleyici sıralarının da üzeri çatıyla örtülüydü. Oyun sırasında izleyiciler arasında dolaşan satıcılardan meyve, fıstık gibi şeyler alıp yemek, oyunculara laf atmak, yergiyi ıslıkla, beğeniyi ise gürültülü alkışlarla ifade etmek âdetti.
Shakespeare Globe Tiyatrosu Planı
Tiyatrolarda tütün içilmesi zamanla yasaklandıysa da arkadaki seyircinin sahneyi görmesini engelleyen, devrin modası büyük şapkaların serbest olduğu anlaşılıyor. Bunun nedeni, açık havada izleyicilerin başlarını sıcak tutma ihtiyacı olduğu sanılıyor. Eski Globe ve Rose tiyatrolarının bulunduğu yerde detaylı arkeolojik kazılar gerçekleştirilmiş ve sahneyi çevreleyen zeminin cüruf, kül, çamur ve fındık kabuklarından oluşan bir harçla kaplı olduğu görülmüştür. Bu harç sayesinde yağmur suyu aşağı süzülmekte ve böylelikle sahne çevresinde ayakta duran izleyicilerin daha kuru bir zemine basmaları sağlanmaktadır.
Günümüz Londra’sında Amerikalı oyuncu ve yönetmen Sam Wannamaker’in 1970’lerde başlattığı girişim sayesinde aslına uygun inşa edilmiş yeni bir Globe Tiyatrosu var. Hatta bu yeni tiyatronun yukarıda bahsi geçen harcını elde etmek için gerekli 7.5 ton fındık kabuğu Giresun’dan ithal edilmiştir. Ancak ne yazık ki Wannamaker düşlerinin hayata geçtiğini göremeden 1993 senesinde hayatını kaybetmiştir.
Shakespeare oyunlarında ve sonelerinde insani, duyguları, çelişkileri ve bazı trajik olayları kullandığı zengin söz sanatı ifade ederken deniz imgesini tasvirlerinde çok fazla kullanmıştır. Hayal gücü ve dehası kadar denizcilikle var olan bir ada ülkesinin insanı olmasının da bunda rolü olduğu kuşkusuzdur.
Shakespeare eserlerinde denizin bir tasvir aracı olarak kullanımı gerçekten oldukça uzun ve detaylı bir konudur. Bu konuda birçok kitaplar , tezler kaleme alınmıştır. Ancak bu makalemizde konuyu bu yönüyle değil sadece somut olarak Shakespeare eserlerinde yer alan gemiler, deniz yolculukları ,deniz savaşları ve denizciler bağlamında ele alacağız.
Shakespeare eserlerinde zaman zaman denizcilere, gemi işletmeci ve armatörlerine yer vermiştir. Shakespeare eserlerinde yer alan deniz insanları genelde mert, dürüst ve yardımsever kişilikleriyle ön plana çıkarlar ve çeşitli vesilelerle oyunun ana kahramanlarına destek olurlar.
Diyebiliriz ki korsanlar hariç olmak üzere bu eserlerde olumsuz bir denizci karaktere rastlamak mümkün değildir.
Bunun temel nedenlerinden biri İngiltere’nin o dönemde deniz ticareti ve deniz yoluyla yapılan coğrafi keşifler sayesinde sermaye birikimi yapmış , zenginleşmiş bir ülke olmasıdır. Bundan ötürü bugün olduğu gibi o devirde de başta sivil ve askeri gemilerin kaptanları ve zabitanları olmak üzere denizciler toplumda son derece saygın bir konuma sahiplerdi.
O dönemlerin bir mirası ve geleneği olarak başta İngiltere olmak üzere Avrupa’nın denize kıyısı olan birçok ülkesinde Kraliyet ailesine mensup Prensler bugün bile lisans eğitimlerini almak üzere genelde Kraliyet Denizcilik Akademilerine gönderilirler.
Shakespeare eserlerinde yer alan gemiler , denizciler, deniz yolculukları ve deniz savaşları incelemesi bir makalenin sınırlarını aşacak uzunlukta bir bahistir ve o nedenle bu konuyu birbirini takip eden birkaç makale ile Shakespeare oyunlarını kronolojik olarak ele alarak anlatmaya çalışacağız.
Konuya başlamadan önce Britannica Ansiklopedisinde yer aldığı şekliyle Shakespeare oyunlarının tarihsel sırasını verelim.
1588–1597 Love's Labour's Lost - Aşkın Çabası Boşuna
1589–1592 Henry VI, Part 1 - 6.Henry ,Bölüm 1 / Titus Andronicus
1589–1594 The Comedy of Errors - Yanlışlıklar Komedyası
1590–1592 Henry VI, Part 2 - 6.Henry ,Bölüm 2
1590–1593 Henry VI, Part 3 - 6.Henry ,Bölüm 3
1590–1594 The Taming of the Shrew - Hırçın Kız
The Two Gentlemen of Verona - Verona’lı İki Beyzade
1590–1595 Edward III - 3.Edward
1592–1594 Richard III - 3.Richard
1594–1596 King John - Kral John / Romeo and Juliet
1595–1596 A Midsummer Night's Dream - Bir Yaz Gecesi Rüyası /
Richard II - 2.Richard
1596–1597 The Merchant of Venice - Venedik Taciri /
Henry IV, Part 1 - 4.Henry , Bölüm 1
,1597–1598 Henry IV, Part 2 - 4.Henry , Bölüm 2
1597–1601 - Windsdor’un Şen Dulları
1598–1599 Much Ado About Nothing - Yok Yere Yaygara
1598–1600 As You Like It - Beğendiğiniz Gibi
1599 Henry V - 5.Henry
1599–1600 Julius Caesar
1599–1601 Hamlet
1600–1602 Twelfth Night - Onikinci Gece
1601–1602 Troilus and Cressida
1601–1605 All's Well That Ends Well - Yeter ki Sonu İyi Bitsin
1603–1604 Measure for Measure - Kısasa Kısas / Othello
1605–1606 King Lear - Kral Lear
1605–1608 Timon of Athens - Atinalı Timon
1606–1607 Macbeth / Antony and Cleopatra - Antonius ve Kleopatra
1606–1608 Pericles - Perikles
1608 Coriolanus
1608–1610 Cymbeline
1609–1511 - Kış Masalı
1611 The Tempest - Fırtına
1612–1614 The Two Noble Kinsmen - İki Soylu Akraba
1613 Henry VIII - 8.Henry / Cardenio
Eserlerin kronolojik sırasında da görüleceği gibi Shakespeare özellikle İngiltere tarihini konu alan eserlerinde tarihsel bir sıra gözetmemiştir.
Örneğin 4.Henry ve 5.Henry isimli oyunlarını bu alanda ilk eseri olan 6.Henry ‘ den çok sonra yazmıştır.
6.Henry ( 1421-1471 ) birbirinin devamı olan üç kitap halinde kaleme alınmıştır.
Shakespeare bu eserinde İngiltere tarihinde “Güller Savaşı (Wars of the Roses) “ ya da “ Çift Gül Savaşları” olarak adlandırılan ve 1455-1485 yılları arasında geçen Lancaster ve York Hanedanları arasındaki taht mücadelesini anlatırken arka planda Fransa ile olan savaşlar da yer alır. Bu dönemin “Güller Savaşı” olarak adlandırılmasının nedeni Lancaster Hanedanının simgesi kırmızı gül iken York Hanedanının simgesinin beyaz gül olmasıdır. İlk kitapta Fransızların ulusal kahraman olarak kabul ettikleri kadın şövalye “ Jean Darc” da eserde yerini alır ve birinci kitapta ismi Pucelle olarak geçmektedir.
Eserin çok kısa bir özetini verecek olursak Lancaster Hanedanından gelen Kral 6.Henry’nin babası 5.Henry ( 1386-1422 ) kısa ömründe oldukça cengaver bir kral olarak Fransa’yı dize getirmiş ve birçok Fransız şehrini İngiliz hükümranlığı altına almıştır. Ancak öldükten sonra yerine geçen 6.Henry babasına pek benzemeyen bir biçimde barışçı, koyu dindar ancak oldukça silik ve pasif bir hükümdardı.
6.Henry İngiltere Tahtında
Jean Darc’ın kişiliğinde simge bulan Fransız direnişi ve York Hanedanının taht üzerinde hak iddia etmesiyle başlayan soylular arasındaki çekişmeler İngiltere tahtını gitgide yıpratır.
Bu eserde gerek Fransa ile olan savaşlar , gerekse soylular arasındaki tuttukları tarafa bağlı olarak gelişen çatışmalar sırasında Fransa ve İngiltere arasında her iki tarafın donanmalarına ait gemilerle gerçekleşen asker nakilleri ,soyluların iki ülke arasında bazen sürgün bazen arabuluculuk , hatta bazen Krallarına eş bulup İngiltere’ye götürmek için yaptıkları yolculuklara değinilir.
6.Henry ,1.Kitap ,5.Perde,5.Sahne’de Kral taraftarı Suffolk Kontu Fransa ile barış yapmak amacıyla Napoli kralının kızı Margaret’i 6.Henry’e eş olarak düşünür. Ancak Suffolk Kontu kendisi evli olduğu halde Margaret’e tutulmaktan kendini alamaz. İngiltere’ye döndüğünde Krala konuyu açar ve onu ikna eder. Aşağıdaki pasajda 6.Henry Suffolk Kontuna gemiyle Fransa’ya geçmesi ve müstakbel kraliçeyi İngiltere’ye getirmesi talimatını vermektedir.
“KRAL
Soylu Lordum Suffolk, anlattıklarının etkisi mi
Yoksa şimdiye dek hiç aşk ateşiyle yanmadığımdan mı
Bilemiyorum, ama emin olduğum bir şey var,
İçimde keskin duygular çatışıyor,
Öylesine umut ve korku çanları çalıyor ki,
Düşünmekten hasta hissediyorum kendimi.
Lordum, hemen gemiye binip Fransa'ya gidin,
Her türlü koşulu kabul edin
Ve sağlayın Lady Margaret'in lütfedip İngiltere'ye gelmesini,
Kral Henry'nin sadık kraliçesi olarak taç giymesini “
Bu evlilik gerçekleşir ancak İngiltere bundan bir çıkar elde edemez. Zira Margaret yanında herhangi bir çeyiz getirmediği gibi Kral 6.Henry, Napoli Kralı olan gelinin babasına İngiliz hükümranlığında olan Maine ve Anjou topraklarını verir.
6.Henry ,2.Kitap ,3.Perde,2.Sahne’de yer alan Kraliçe Margaret’in kocası Kral 6.Henry’e yönelik olan sitemli konuşması , Kralın amcası olan Gloucester Kontu Humphrey’in öldürülmesine karışan ve aynı zamanda Kraliçeyi Fransa’dan gelin olarak getirmiş olan Suffolk Kontu ile ilgilidir.6.Henry Kraliçeye bu sinsi cinayette rolü olan Suffolk Kontu ile olan yakın ilişkisinden ötürü kızgındır. Bunun üzerine Kraliçe adeta kendini acındırarak kendisini İngiltere’ye getiren zorlu deniz yolculuğunu Krala hatırlatarak şu sözleri söyler :
“KRALİÇE
Asıl benim için üzülmelisin,
Ben ondan daha zavallı durumdayım.
Ne, başını çevirip, yüzünü mü saklıyorsun?
İğrenç bir cüzzamlı değilim ben, yüzüme bak.
Yok
Yorumlar
Kalan Karakter: