YDO’lu Armatörler kitabının 2.cildi (1969-1981 mezun YDO’lu Armatörler)için çalışmalar yaparken 1975 Mezunlarından Müh. Atilla Çiftçigüzeli ve Müh.Hayati Okumuş ağabeyler Fethi ağabeyi tanıyıp tanımadığımı sorunca, ortaya çok enteresan bir hikaye çıktı. Bu hikayenin muhakkak paylaşılması gerektiğini düşündüm. Çünkü,bu hikayeyi ancak bizler YDO’lular başarabiliriz,bu hikayenin dünyada başka örneği olduğunu düşünmüyorum.
Atilla Çiftçigüzeli(1975 Mk)
Hayati Okumuş(1975 Mk)
Tarih 1 Kasım 1974,Makine 4 sınıfı okulun her yönden okulun en önde gelen sınıfı. Çünkü Güverte 4 stajda oluyor ve okulun artık her şeyinden sorumlu, tabiri caizse okulun kralıyız.
Okulun açıldığı gün, kantinin önünde sohbet ederken kapıdan40 yaşlarında bay ve bayan kol kola kapıdan içeriye girdiler. Bize doğru yaklaştılar, erkek olan parmağı ile dâhiliye şefliğini gösteriyordu. Kadın da bizi gösteriyordu. Bize doğru geldiler.
Önce selamlaştık, sonra, Bayan bize “Makine 4 öğrencileri ile görüşmek istiyorum.” dedi.” Buyurun biziz.” dedik. Eşimi tanıştırmak istiyorum ”Fethi Kundakçıoğlu” dedi.
“Eşim bu sene sizinle beraber olacak,. Daha önce bu okulun öğrencisiydi. Şimdi tekrar mezun olmak için geldi. Ancak sizin yardımlarınızı bekliyorum Çünkü yıllardır bu okulun öğrencileri arasındaki dayanışmayı, sevgi ve saygıyı çok iyi biliyorum. Bu nedenle gözü kapalı eşimi size emanet edeceğim.” dedi. Eşinin bu arada İstanbul da Cağaloğlu Lisesinde beden eğitimi öğretmeni olduğunu öğrendik.
Hepimizi çok şaşırdık tabii. Niye bize teslim ediyor? Neden bunu istiyor? Diye düşünürken sonradan konu anlaşıldı. Fethi ağabey,1955 Yılı Makine 4.sınıfta 2-3 arkadaş gece okuldan çıkıyorlar. Bunlardan biri de Tanju Kaptan. (Tanju kaptan, kendisine ait büyük Desoto marka dolmuş ile Taksim Kadıköy dolmuş şoförlüğü yapıyordu o da mezun olamadı. )
Meyhanede bir güzel içiyorlar, gece geç vakit okula dönüyorlar. Sonra üst kattaki müdürün odasının kapısını kırıyorlar ve Tanju Kaptan masanın üzerine çıkıyor, bir güzel münasebetsizlik yapıyor. Tanju Kaptan ile diğer arkadaşı yatmaya gidiyorlar. Fethi abi, müdürün koltuğuna oturuyor, orada sızıp kalıyor.
Sabahleyin müdür gelip kapıyı açınca manzarayı görüyor, hemen disipline oradan da okuldan atılıyorlar.
Fethi ağabey yapmış olduğu bir hareketten sonra 1955 yılında okuldan uzaklaştırılmış, şimdi Ecevit affı ile geri dönmüş. 40 yaşlarında bir adam bu okulu nasıl bitirecek diye düşünüyoruz.
Eşi, ”tek ricam olacak, ne olursa olsun bir şey olursa benimle temas kurun, İçkiye düşkündür, içmesine müsaade etmeyin .”dedi. Tamamdır, siz merak etmeyin.” dedik.
Fethi ağabeyimizi bağrımıza bastık. Hemen sorduk, ”ağabey siz okuldan neden atıldınız” dedik. “Boş verin çocuklar.” dedi. Okuldan atılma nedenin Müdürün odasına münasebetsiz bir eylemde bulundukları için olduğunu daha sonra Eski mezunlarımızdan öğrendik.
Neyse dersler başladı, Fethi ağabeyi de yalnız bırakmıyoruz. Fethi ağabeyinde maşallahı var, o yaşta Yıldız parkında koşuyor, parendeler atıyor. Müthiş bir sportmen yapısı var. Sonradan öğrendik ki, Fethi ağabey ünlü aktörlerin dublörlüğünü de yapıyormuş. Çok tehlikeli hareketleri Fethi ağabey yaptırıyorlar, Fethi ağabey bir yerde ekmeğini kazanıyor, bir taraftan da okulun son sınıfından ayrıldığı için D.B.Deniz Nakliyatında Makinist olarak çalışıyor.
Okulda devamlı yardımcı oluyoruz. İmtihanlarda kendisine yardım etmeyen yok. Sınıfımızın çalışkanları Alpaslan Tekbaş, Güngör Fırtına, Hayati Okumuş gibi arkadaşlar devamlı imtihanlarda Fethi ağabeyin kâğıtlarını dolduruyor veya değiştiriyorlar. Öğretmenlerimizin de bunu tahmin ettiklerini ve göz yumduklarını düşünüyorum. Pek bir yakalanma hadisesi olmadı. Önemli olan Fethi ağabeyi mezun etmekti.
Sömestr tatiline geldik.
Bazı öğrenciler evlerine gidiyor, bazıları da benim gibi okulda kalıyordu. Fethi ağabey “ben artık evine gideyim.” dedi. Evine götürmeyi teklif ettik ama ben giderim deyince, bizde evine yolcu ettik. Aradan on gün geçti. Eşi okula geldi. “Çocuklar sağ olun abinize sahip çıktınız ama hiç olmazsa sömestr tatilinde evine yollasaydınız.” dedi. “Nasıl yani, evine gelmedi mi? ”dedik. “Hayır. ”dedi.
İstanbul kazan, biz kepçe Fethi ağabeyi aramaya başladık. Okulun açılmasından 1 gün önce Fethi ağabeyi İstiklal Caddesi bir meyhanede bulduk.15 gündür orada içiyor, ayılıyor, yine içiyormuş. Devamlı kafayı çekiyormuş. Neyse bulduk. Burada Alpaslan Tekbaş’a bir parantez açmak istiyorum. Fethi ağabeyi Alpaslan buldu. Fethi ağabey okula gelmeden önce Alpaslan’ın soyadının Tekbaş değil Dikbaş olması gerektiğini düşünüyorduk. Öylesine her şeye itiraz ederdi. Fethi ağabey geldikten sonra Alpaslan’daki değişikliğe hayret ediyorduk. Fethi ağabeyi tekrar okula getirdik. Kış günü soğuk duşların altında kendine getirmeye çalıştık. Yatırdık. Birkaç gün içeresinde ancak kendine geldi.
Dersleri girmeye başladı, sene sonu yaklaşıyor. İmtihanlar sırasında sahilde dolaşıyoruz, midye kızartıyoruz. Fethi ağabey üzerinde mayo ile geldi. Arkasında cebi olan dar bir mayo giymiş. Hem konuşuyor, hem de ona buna laf atıyor. Tam o sırada okulun yanından gezinti teknesi geçiyor, yolcular hıncahınç dolu.
“Durun durun “diye bağırıyor. Koşa koşa tramplene çıkmaya başladı.15 m.lik tramplen. “Abi yapma, düşeceksin “diye bağırıyoruz. Fethi ağabey 2 ters parende 1 düz parende hop denize. Hepimize de şovunu yaptı.
Artık mezun olacağız son 2 imtihan kaldı. Biri Ahmet çiğim Gemi İnşa imtihanı, diğeri Necmettin ağabey ’in Sigorta dersi imtihanı.
Bir geldi ki, sarhoş. Necmettin ağabeyin imtihanına girdik. Necmettin ağabeyden büyük olduğu için;
-“Necmettin amma da çok zor soruyorsun” diyor.
Necmettin ağabey, “abi n’ olur sus” diyor. Güngör Fırtına ile kâğıdına yardım ederek geçirdik.
Ahmet çiğim imtihanında etmediği laf bırakmadı, ondan bir şekilde geçti.
Haziran ayına geldik, Fethi ağabey artık mezun oldu.
İşin komik tarafı, adamın Yakın yol Baş Makinistliği ehliyetini iptal ettiler, eline Uzak yol Vardiya Zabiti ehliyetini verdiler.İş için D.B.Deniz Nakliyata gidince, Rahmetli Nevzat Dinçmen ağabey “istersen vardiya mühendisi olarak çalışırsın, istersen 2.Makinist olarak çalışırsın.” demiş. Maaşı daha yüksek olduğu için D.B.Deniz Nakliyatında 2.Makinist ehliyeti ile çalışmaya devam ettiğini duydum ama emin değiliz.
İşte 1974-1975 yıllarında bir Fethi Ağabey’imiz geldi, geçti.
Hayati Okumuş (1975 Mk)
1978 yılında Densan gemisi ile Ereğli limanına İpraş’tan F.Oil taşıyoruz. Ereğli limanına yanaştık. İhtiyar Yüksel Kaptan. İrfan ağabey, Baş Mühendis. Ben 2.ciyim. Sabah 08.00 kahvaltı ediyoruz. Bir baktım salonun kapısından Fethi abi içeri girdi. Hemen “ağabey hoş geldin “dedim. Fethi ağabeyin durumu şu. ”Kış günü Aralık ayındayız.” Ceket, pantolon, üstünde trençkot gibi bir şey var ”Ama içinde hiçbir şey yok. Çıplak.
-“Bira verin bira” diyor .”Abi ne birası sabah sekiz, otur bir çay iç, kahve iç.” diyoruz. İlerde de Nakliyatın kömür taşıyan bir gemisi var. Ona vermişler.” Kaptan kim?” dedi. “Yüksel abi” dedik. Fırladı yukarıya. Yüksel ağabeyin kamarasına girmiş, buzdolabından iki birayı kapmış, lumbor ağzına koşturuyor, Yüksek ağabey de peşinde. Son görüşümde bu oldu.
Yorumlar
Kalan Karakter: