Dünyanın son dretnotu 'Yavuz'dur. Bahriye’de görev yaptığım İskenderun’da altmışlı yıllarda, bir gün İskenderun Er Eğitim Alay Komutanlığı’ndaki barakalardan birinin önünde asılı büyük bir gemi çanını fark ettim. Üzerinde “B.V.G.Goghum, 1911, yazısının altında ortada S.M.S.GOEBEN” kabartması görülüyordu. Bu çan, Yavuz Zırhlısı’nın çanı idi ve İskenderun’da Er Eğitim Alayı’nda ne işi vardı!
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na intikal edilen müracaatım sonunda çan buradan söküldü ve İstanbul Deniz Müzesi’ne nakledildi. Nereden İskenderun’a getirildiği ve kimin sayesinde bulunduğu bilinsin istedim. Bu konudaki kimin emir verdiği, arşiv belgelerinde olacaktır. Bu konuda seneler öncesinde bir makale de yazmıştım.
Dreadnought tip savaş gemilerinin dünyada kalmış en eski örneği Yavuz'du. Yavuz ayni zamanda bu tip gemiler arasında 1960'da hizmet dışı bırakılıncaya kadar 50 yıl gibi faal hizmet vermiş tek harp gemisi oluyordu.
Yavuz Kruvazörü konusunda onlarca araştırma ve yine çok önemi eserler yayınlanmıştır.
TCG Yavuz’u “Tarihin Son Dretnotu: Yavuz (Goeben)” başlığı ile belgeleyen Dr. Dz. Kd. Alb. İskender Tunaboylu imzalı çalışma, sadece hayranlıktan de öteye nice tebriklere layıktır. Doktora tezi olan bu çalışması “Turkish Studies” 2015 yılı Cilt 10 Sayı 1’de de yayınlanmıştır.
Bu doktora tezinde “Müze Gemi Yapma Girişimleri” başlığı altında anlattığı üzere; binlerce yıllık denizcilik tarihinde inşa edilen gemilerin neredeyse tamamı malzemelerin ömrünü tamamlaması, bakımsızlık, batma veya hurdaya ayrılıp sökülme gibi bir nedenler sonucu yok olmuştur. Eski dönemlerden gelen ve günümüzde ayakta kalan çok az sayıda gemi çoğunlukla müze gemi olarak yaşatılmaktadır.
Yavuz’un satılmasına ilişkin 1965 yılında yapılan hurda ihalesine altı yabanı şirket katılmış, verdikleri fiyatlar Maliye Bakanlığı’nın istediği fiyatın çok altında olmasından dolayı satılamamıştır. Özelikle Alman basınında yer alan yüzen müze olması konulu yorumların hiçbiri gerçekleşmeyecektir.
Ne idi...
Ne Oldu...
SMS Yavuz (Ex-SMS Goeben) Donanma Komutanı Koramiral Hilmi Fırat ve Alman Deniz Kuvvetleri Ataşesi Von Rodbertus'un katılımıyla 7 Haziran 1973 tarihinde yapılan son ve hizmetten ayrılış töreninden sonra, Gölcük'te Poyraz Rıhtımı'ndan yedeklenerek İzmit Körfezi’nde Seymen’e yedeklenmişti. O kadar ki Yavuz’un sökümü için 6.5 milyon lira masrafla tesis edilen kıyıda yokluğa intikali sayfaları dayanılmaz bir hüzün nedeni olmuştu.
Yavuz’dan geriye ne kalmış
Yavuz hayli süre Poyraz'da kıçtankara bağlı yattı. Müze olarak adlandırılıyordu. Bizler de gemilerimiz Poyraz'da bağlı ise bazen artık sıradan hale gelmiş Yavuz'un güvertesinde dolaşır, bu heybetli gemiyi seyretmekten büyük haz ve hüzün duyardık. Yavuz, 20'nci Yüzyıl muharebe gemileri teknolojisine İngilizler'in HMS Dreadnought adıyla kazandırdıkları yeni bir savaş gemisi dizaynının Alman gemi tasarımcıları elinde geliştirilmiş en mükemmel ve en son örneği idi.
Yavuz'un hurdaya gideceği öğrenildiğinde “Federal Almanya Berlin Deniz Müzesi -Berliner Meerskunds Museum” adına Herrn G.Jochmann bu tarihi gemiyi adına satın almak istediklerini Türkiye'nin Bonn Büyükelçiliği'ne bildirdi. Bu yazı resmen Türk Deniz Kuvvetleri'ne iletildiyse de, Yavuz'un 19 Milyon liraya MKE'ye satıldığı, bu nedenle feshedilmiş bu gemiyle hiçbir ilişkinin kalmadığı ve oraya müracaat etmesi gerektiği bildirildi. Yavuz Seymen’de söküldü, parçalandı. Bazı kısımları Deniz Kuvvetleri Komutanlığı tarafından korumaya alındı.
Yavuz'un 11.5 ton ağırlığındaki dört pervanesinden ikisi Gölcük Donanma Komutanlığı Karargahı önünde, bir tanesi İstanbul Deniz Müzesi girişi önündeki alanda, dördüncü pervanesi Gölcük Amiral Sağlam Caddesi’nin girişindeki anıt meydanında sergilenmektedir. Ayrıca İstanbul Deniz Müzesi'nde Yavuz’a ait namlu, atış kontrol sistemi, SMS Goeben yazılı çan gibi objelerinin yer aldığı Yavuz Sergi Alanı mevcuttur.
Yavuz, 1971-1973 döneminde KİSKA- SAM tarafından metallerin kilosu 0.50 TL. üzerinden satın alınmıştı. 7 Haziran 1973 günü Yavuz’un Donanma’dan ayrılış töreni yapılmış, KİSKA- SAM firması 6 Ağustos 1973 günü Seymen’de söküme başlamıştır.1 Ocak 1974’de ana güvertenin sökümü tamamlanmış, 5 Haziran 1974’de torpido kovanları, orta türbin ve ikinci kazan bölmeleri sökülmüştür.
B 70- Yavuz Kruvazörünün Gölcük Amiral Sağlam Caddesi’nin girişindeki Meydan’daki pervanesi.
KİSKA-SAM yüksek enflasyon nedeniyle ilave ödeme talebinde bulunmuş, fakat MKEK’ca kabul edilmemesi üzerine çalışmalarına son vermiştir. Ocak 1975’de söküm işlemleri Mahmut Doğan Firması’na metallerin kilosu 0.55 TL olmak üzere ihale edilmiştir. Mayıs 1975- Ocak 1976 sürelerinde baş taraftan başlayarak kademe kademe karaya oturtulmak suretiyle söküm işlemine devam edilmiş ve Şubat 1976’da pervanelerin ve dümeninin sökülmesi tamamlanmıştır. Yavuz Zırhlısı'nın parçalanması sonucunda 5.479.310 kg zırh çeliği, 11.913.940 kg demir çelik, 178.230 kg bakır, 503.630 kg pirinç, 135.410 kg kablo, 177.520 kg ahşap malzeme, 640.070 kg diğer çeşitli metal 1.567.788 kg çöp kalmıştır!
İskenderun Er Eğitim Alayı 1955 yılında Belen’ giden yokuşun kenarında Amerikan Yardımı olarak ABD askerî Quonset (Quonset Hut) barakalarla ıssız bir yamaca kurulmuştu.
Yavuz kruvazörünün çanını İskenderun Er Eğitim Alayı’nda bulmuştum.
Böylece Yavuz üç otuz paraya yok edildi…İskenderun'a görevli olduğum yıllarda Er Eğitim Alayı'nda üzerinde SMS Goeben kabartması olan kocaman pirinç bir çanı gördüm ve şaşırdım..(Çanın bulunduğu yeri fotoğrafta kırımızı renk ile işaret ettim)
SMS Goeben /Yavuz Kruvazörü’nün çanının İskenderun’da Er Eğitim Alayı’nda ne işi vardı?
Komutanlığa müracaat ederek, bu çanın Yavuz'un ana çanı olduğunu ve yerinin Deniz Müzesi olması gerektiğini arz ettim.
Yıl 1967..
Çan İskenderun’dan İstanbul’a gönderildi ve Beşiktaş'taki Deniz Müzesi'nde sergilenmeye başladı...
SMS Goeben kabartması olan TCG Yavuz’un çanı İstanbul Deniz Müzesi, “Yavuz Kruvazörü Sergileme alanında.
Aradan yıllar... yıllar geçti
İskenderun’da, Mersin’de, İzmir’de Deniz Müzesi açılmaktaydı.
İskenderun Deniz Müzesi, benim görev yaptığım yıllarda Akdeniz Bölge Komutanlığı olan bina idi. Bu bina hatırladığım kadarıyla Hatay Sancağı zamanında varlıklı bir Ermeni ailesine aitti. Amiral, beni emir subayı olarak görevlendirmişti.Bu komutanlığın üst katında solda hayli geniş bir emir subayı odası vardı(Kırmızı renk ile işaret ettim). Ayni katın ortasındaki salon ise komutanın odası oluyordu.
İskenderun Deniz Müzesi- Eski Akdeniz Bölge Komutanlığı binası.(Kırmızı renkle işaret ettiğim yer, Emir Subayı olarak görev yaptığım odadır)
Bu bina artık İskenderun Deniz Müzesi idi. Müzeyi gezmeye başladım.. Aradan geçen 40 yıldan geriye giderek bu binadaki anılarım da aklıma geldi ve hüzünlendim. Derken üst kata çıkarak emir subayı olarak görev aptığım odayı görmek istedim. Burası da Müze’ye ait tablolarla ve bazı gemi eskileriyle düzenlenmişti.
Benim emir subayı olarak görev yaptığım odada, birden SMS Goeben’in çanını gördüm.
Hem de benim çalışma masamın olduğu yerdeki köşede durmaktaydı!
Şaşırdım.. Şaşırdım…
İnanılmaz bir olaya tanık oluyordum;
SMS Goeben/Yavuz’un çanı, Yavuz kruvazöründen söküldükten sonra 1956 yılına kadar Gölcük’te kadar koltuk ambarında kayıtlı olarak kalmış, 1957 yılında İskenderun Er Eğitim Alayı için bir çan aranırken, birileri herhalde çok sıradan buldukları SMS Goeben yazılı çanı Deniz Müzesi yerine ambardan çıkartıp İskenderun Eğitim Alayı’na göndermişti.
Yavuz’un iki çanı mevcut idi. Bu çanlardan biri 1966 yılında İskenderun’dan İstanbul’a Deniz Müzesi’ne gönderilmiş olması karşın, yaklaşık 40 yıl sonra İstanbul’daki müzeden alıp İskenderun’a gönderilmiş ve emir subayı olarak görev yaptığım odada sergilenmeye başlamıştı!!!
İskenderun Deniz Müzesi- Eski Akdeniz Bölge Komutanlığı Binası’nın karşıdan çekilmiş fotoğrafı.(Kırmızı renkle işaret ettiğim yer, 60’lı yıllarda Emir Subayı olarak görev yaptığım odadır ve SMS Goeben’in çanı bu odada köşede sergilenmektedir.)
SMS Goeben’in çanının ikinci defa İskenderun’da ne işi vardı?
Gel de şaşırma!
Bir başka şaşkınlık yaratacak olay da Hamidiye Kruvazörü’nün Kilise çanıdır
Cumhuriyet Donanması’nın denize çıkan ilk büyük harp gemisi Hamidiye Kruvazörü olmuş, 1924 yılında altı ay süreli seyir ile Akdeniz, Marmara ve Karadeniz’deki limanları ziyaret etmiştir. Bu ziyaretler kapsamında Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 11-21 Eylül 1924 tarihleri arasındaki Karadeniz seyahatini okul gemisi olarak kullanılan Hamidiye Kruvazörü ile yapmıştır. Atatürk, bu gezisinde deniz meselelerini daha yakından inceleme fırsatını bulmuştur.
20 Eylül 1924 günü, geminin hatıra defterine yazdığı şu satırlar Deniz Kuvvetlerinin gelişiminde ve güçlenmesinde temel esas olmuştur: “Hudutlarının büyük ve mühim bir kısmı deniz olan Türk devletinin donanması da büyük ve mühim olmak gerektir. O zaman Türkiye Cumhuriyeti daha müsterih ve emin olacaktır. Mükemmel ve güçlü bir Türk Donanması’na malik olmak gayedir. Bunun için azimet noktası harp gemisi tedarikinden önce onları başarı ile sevk-i idareye muktedir komutanlara, subaylara ve uzmanlara sahip olmaktır.”
Hamidiye Kruvazörü- Kaynak IWM
Hamidiye Kruvazörü Bodrum’dan sonra Fethiye’ye intikal ediyor
Hamidiye Kruvazörü güverte subaylarından olan (Amiral) Afif Büyüktuğrul Türk Deniz Kuvvetleri Tarihi konulu anılarında Hamidiye ile Akdeniz’de yaptıkları seyahati ve uğradıkları limanlara ait anılarını da kaydetmiştir. Bunlardan biri Fethiye’ye aittir.
3 Mart 1924 günkü kayıtlarında şöyle yazmıştır; “Bodrum’dan Fethiye’ye geliyoruz. Fethiye’ye yaklaştığımız zaman ufuktan savaş gemisine benzer ve geminin hızla bize yaklaşmakta olduğunu gördük. Subaylarımız bu geminin Yunan Donanması’na bağlı Averoff zırhlı kruvazörü olabileceğini tahmin ettiler. Gemi komutanı bu geminin bize yetişmesinden önce Fethiye limanına demirlemeye karar verdi. Muhabere borusundan makinaya komut gönderdi; Dikkat Averof geliyor; yapabileceğiniz kadar çok yüksek sürat yapınız.” Orası burası patlar diye şimdiye kadar gemiye 7 milden fazla sürat yaptırmayan makine subayları süratimizi 12 mile kadar çıkarttılar. Bu olay bize çok yararlı oldu. Çünkü gemimiz bunda sonrasını 12 mil ile yaptık!
Gittiğimiz köyde terk edilmiş bir kilise gördük.
Gemi II. Komutanı ertesi gün bizi Fethiye yakınındaki bir köye götürdü. Yolda bir de ne görelim; Bir gün önce Averof sandığımız gemi Mısır Hidivi’ne ait Nimetullah Yatı değil miymiş?
Bir hayli güldük...
Burada Aşağı Kilise yer almakta idi.
Gemi II. Komutanı bu kilisenin çanının Hamidiye’ye çok yakışacağını söyledi. Nitekim geminin saat kampanası çatlak bulunuyordu. “Haydi çocuklar” deyince çanı yerinde aşağıya indirdik. Ve ağaçtan manivelalar yaparak sırık hamalları gibi Köy’den Fethiye’ye kadar taşıdık. Bundan sonra geminin saat başı vuruşlarının da çatlak sedasını kesmiş oldu
Hamidiye Kruvazörü hizmet dışı bırakıldıktan sonra Gölcük’te Kavaklı (O yıllardaki adı Kazıklı) tarafından kıçtankara çifte demir yetmemiş olmalıdır ki, bir de baştan üçüncü demirle güvenceye alınmış olarak yatarken.
Hamidiye Kruvazörü’nün çatlak kampanası yerine
Fethiye’deki kilisenin çanı takılmıştı
Kilise çanı, Hamidiye Kruvazörü ile ömrünü tamamlar gibi oldu. Fakat akıbeti Hamidiye Kruvazörü gibi olmadı;Hamidiye Kruvazörü 1904 yılında İngiltere’de Armstrong, Witworth & Co.’nun Elswick kızağında inşa edilmeye başlanmış ve 7 Mayıs 1904’de hizmete girmişti.
Hamidiye Kruvazörü 3805 disp, 2 x VT 4 cyl, 12000 ihp güç üreten ana makineleri New castle, Leslie, R & W. Hawthorn yapımı idi. 2 pervaneli olup azami seyir sürati 22 knots idi. Amiral Afif Büyüktuğrul, 1924 yılında Hamidiye’nin genel olarak azami 7 knots seyir yaptığını, fakat Fethiye’ye gelirken azami 12 knots seyir yapabildiklerini belirttiğine göre Hamidiye’nin ana makine gücünün nekadar azaldığı da anlaşılacaktır. Ancak, I. Dünya Harbi’nde üstlendiği görevlerin önemi dikkate alınarak Yunan kruvazörü Averof gibi müze gemi olması beklenirken, hurdaya çıkartıldı ve Eylül 1964’den itibaren Paşabahçe’de söküldü.
Yavuz kruvazörünün direği Heybeliada Deniz Harp Okulu Rıhtımı’na dikilmiştir. Hamidiye’nin Fethiye’de bir kiliseden alınarak değiştirilen çanı ise Heybeliada Deniz Harp Okulu’nun komutanlık makamının da olduğu uzun binanın dış koridorunda bir mataforaya bağlı bulunmaktadır. Bu çanın orta kısmında bir çıpa ve her iki yanında “B” -Bahriye, “N”- Nezareti baş harfleri olan bir kabartma kaynak edilmiştir. Kilise çanlarının askısı, genellikle dört kulptan oluşur. Alt çevresinde Ortodoks kiliselerinde değişik olarak yer alan geometrik zincir bir kordon kabartması görülmektedir.
Heybeliada Deniz Harp Okulu’ndaki Hamidiye Kruvazörüne ait çan.
Gemi Çanları - Deniz Tarihi Kültür Mirasıdır
Gemi çanları, yüzyıllardır hem işlevsel hem de törensel kullanımlar için harp gemilerinin ve ticaret filolarının geleneklerinin bir parçası olmuştur. Haberleşmek, haber vermek, işaret vermek, zamanı duyurmak ve tehlike haberi vermek için kullanılan çanlar, bir geminin rutininin ve hazırlığının önemli bir parçası sayılmıştır.
Geçen asırda harp gemilerinde her saat başı ve yarım saatte çan ile zamanı haber vermek gibi bir gelenek mevcuttu.
Bir geminin çanı ayrıca görüş mesafesinin zayıf olduğu ve sisli havalarda diğer gemilere bir uyarı sinyali olarak çalınırdı.
Günümüzde, tüm ileri teknolojilere rağmen deniz hukuku tüm gemilerin etkili bir çan taşımasını şart koşmaktadır. ABD Donanmasında hizmet dışı bırakılmış gemilerden çıkarılan çanlar, Naval History and Heritage Command -Deniz Tarihi ve Miras Komutanlığı tarafından korunmaya alınmakta ve denizcilik müzelerinde sergilenmektedir.
Ticaret gemilerinin çanları da ayni şekilde denizcilik müzelerinde koruma altına alınmakta ve sergilenmektedir.
Yorumlar 2
Kalan Karakter:
Çok güzel bir yazı olmuş, elinize sağlık. Naçizane bir düzeltme yapmak isterim: Yavuz, bir savaş kruvazörüdür, dretnot sınıfına girmez. Bilginize sunmak istedim.
Kalan Karakter: 1000
ANLAYAN BERİ GELSİN.. DREADNOUGHT BİR HARP GEMİSİ TASARIMIDIR. BU İSİMLE İNŞA EDİLMİŞ BİR İNGİLİZ KRUVAZÖRÜ ÖRNEK OLMUŞTUR. ALMANLAR DREADNOUGHT SINIFI KRUVAZÖRLERİNİN EN İLERİ TASARIMI İLE MOLTKE SINIFI KRUVAZÖRLERİ YARATMIŞLARDIR. SMS GEOBEN/ YAVUZ EN BAŞARILI BİR DREADNOUGHT'TUR VE KRUVAZÖRDÜR.