Türkiye'nin alanında en önemli ulaştırma ve haberleşme odaklı etkinliği olan 12. Ulaştırma ve Haberleşme Şûrası; 7 Ekim tarihinde Atatürk Havalimanı C Terminali Etkinlik Merkezi'nde 2 günüde devam etti. Teması Lojistik – Mobilite – Dijitalleşme olarak belirlenen Ulaştırma ve Haberleşme Şûrasında "Milli Ulaşım ve Altyapı Politikası" vizyonuyla Transporttech Conference, Ulaştırma Bakanları Yuvarlak Masa Toplantısı, sektör oturumları, ikili görüşmeler, fuar ve paneller düzenlendi.
7 Ekim'de ele alınan ve moderatörlüğünü Açıl Sezen'in yaptığı Sürdürülebilir Lojistikte İnovasyon Yeni Trendler ve Yeşil Lojistik Uygulamaları adlı panelde T.C Ulaştırma ve Altyapı Müdürlüğü Başkan Yardımcısı Selim Dursun, PTT Genel Müdürü Hakan Gülden, EMSA Avrupa Denizcilik Emniyeti Ajansı İcra Direktörü Maja Markovčić Kostelac, Rail Cargo Türkiye Genel Müdürü Murat Hürmen, Arkas Lojistik Genel Müdürü Serhat Kurtuluş ve İMEAK DTO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran soruları cevaplandırarak değerlendirmelerde bulundu.
‘’Paris Anlaşması’na ülkemizin taraf olmasına memnuniyet duyuyorum!’’
İMEAK DTO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran denizcilikte sürdürülebilirlik çerçevesinin oturtulabilmesi adına ne yapmak gerektiği konusunda değerlendirmelerde bulunarak; ''Bugün Resmî Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren Paris Anlaşması’na, ülkemizin taraf olmasına duyduğum memnuniyeti dile getirerek başlamak istiyorum. Tüm sektörler için bunun bir takım maddi götürüleri olacak, doğru. Ancak küresel ısınma ile bu şekilde bu derece mücadele eden dünyamızda geleceğimiz için çocuklarımız için hakikaten çok önemli bir adımdı. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Gemi adamlarının sıkıntısı son bir yıldır bitmiyor!
Sayın Markovčić de aramızda, bu vesileyle tekrar dil getirmek istiyorum ki, bir kere öncelikle sosyolojik bir sorunumuz var. Gemi adamlarımız, deniz çalışanlarımız tam 1 buçuk yıldır gemilerden ayrılmak için veya gemilere gitmek için büyük sıkıntılar yaşıyorlar. Bu taşımacılığın değil dünyanın bir sorunu. Küresel bu pandemide bu kadar emek sarf edip bu kadar büyük fedakarlıklar yapan bu insanlar maalesef kontrat süreleri bittiğinde evlerine gidemiyorlar. Dolayısıyla derhal hükümetler nezdinde bu işe artık çare bulunmalı. Yoksa sürdürülebilirlik açısından hakikaten artık son raddeye gelmiş durumdayız. Gemilerde çalışan gemi adamlarımız neredeyse 10 aydır 11 aydır gemilerdeler. Bunları bir an önce kontrat bitiminde değiştirmemiz gerekiyor. Bu hepimizin sorunu.
Diğer taraftan deniz taşımacılığında sürdürülebilmesi için aslında nerede sorun olduğuna bakıp oralarda müdahale etmek gerekiyor. Pandemi sürecinde gördük ki özellikle insan gücüne dayalı yerlerde, yani limanlarda veya kara nakliyelerinde insan gücün dayalı yerlerde ciddi sıkıntılar yaşandı. İş gücü, insan gücü hastalık nedeniyle azaldı, gemilerin çok uzun süreler, aylara varan süreler limanlarda beklemesi, bir konteynerin bir ülkeye girdikten sonra o ülkeden tekrar çıkışı için geçen sürelerin çok uzaması bütün bu süreçleri aksattı. Dolayısıyla kesinti nerede oldu dediğimizde insan gücüne alternatif çözümler üretmek gerekiyor. Konteynerin limanda indikten sonra karayoluyla değil de demiryoluyla, otonom lokomotiflerle nihai varış noktalarına gönderilmesi, bugün çalışıyor ve konuşuluyor. Daha az insan gücüyle çalışan gemilere doğru bir sürecin yaşanması ve benzeri konularla değerlendirilebileceğini düşünüyorum. Daha inovatif olarak neler yapılabilir dediğimizde denizcilik özelinde baktığımızda otonom gemiler, uzaktan kumandalı gemiler, henüz deneme safhasında olmakla birlikte şu anda bir tane Finlandiya’da yapıldı ve devreye alındı, deneme seferleri yapılıyor. Nereye kadar gider ne kadar başarılı olur tabii bunu zaman gösterecek fakat bu bağlamda daha az bu tip küresel olaylardan etkilenen çözümler üretilebilir. Çünkü dünya çok küçüldü. Bununla birlikte mal hareketi çok arttı. Dolayısıyla da iki nokta arasındaki sürekliliği sağlayabilmek için daha yeni teknolojiler gündeme gelebilir.''