İstanbul'un en eski vapuru müzelik oldu
İstanbul'da 55 yıllık bir tarihin tanığı olan Fenerbahçe vapuru, pazartesi günü (bugün) veda seferini yapıp, Rahmi Koç Müzesi'ndeki yerini alacak..
Kabataş Vapur İskelesi'nde saat 13.00'te yapılacak bir törenle "Fenerbahçe Vapuru" bundan sonra sergileneceği Rahmi Koç Müzesi'ne götürülecek.
İstanbul'un bir yakasında oturup diğer yakasında çalışanlar için vapur, ulaşımdan çok bir keyif aracı gibidir. Sabahları gazeteni alır, her zamanki yerine kurulur, bir yandan çayını yudumlar, bir yandan martılara simit atarsın ve bu, aslında bir tür terapi gibidir... Şimdi, İstanbul'un en eski vapuru olan Fenerbahçe, artık yolcularını denizde değil, Haliç'teki Rahmi Koç Müzesi'nde ağırlayacak.
Önümüzdeki pazartesi günü Kadir Topbaş ve Rahmi Koç'un da katılımıyla son seferini yapacak olan Fenerbahçe vapuru, 1953 yılında Glasgow'da yapılmış. Aslında yapımına savaş gemisi niyetiyle başlanmış ama daha sonra yolcu gemisi olmasına karar verilmiş.
İDO Genel Müdürü Ahmet Paksoy, "O dönemde Şirketi-i Hayriye'nin gemileri yurtdışında, genellikle de İngiltere'de yaptırılırmış," diyor. Paksoy, 1974'te Boğaz Köprüsü iki yakayı bağlamadan önce tek ulaşım aracının vapurlar olduğunu, bu nedenle de eski vapurların herkes için özel bir anlamı olduğunu da söylüyor ve eski vapurların daha zarif ve şık olduğuna dikkat çekiyor.
Fenerbahçe de şu an İstanbul'daki en eski vapur. Aynı zamanda da Şirket-i Hayriye'nin gelmiş geçmiş en hızlı gemisi. Bu nedenle Adalar seferi yaparken, yolcular vakit kazanmak için hep Fenerbahçe'ye binmek isterlermiş.
Ama Fenerbahçe'nin tercih edilmesinin tek nedeni hızı değil, aynı zamanda şimdikilere nazaran çok daha estetik bir gemi olması. İnce ve zarif bir formu var. Geminin hemen her yerinde ahşap kullanılmış, çoğu da gül ağacından ve hâlâ sapasağlam. Fenerbahçe, aynı dönemde yapıldığı Dolmabahçe ve Paşabahçe gemileriyle birlikte 'Bahçe sınıfı'nda yer alıyor.
Ahmet Paksoy, "Biz İDO olarak Şirket-i Hayriye kültürünü yaşatmaya çalışıyoruz. Bizden önce, 90'lı yıllarda Dolmabahçe ne yazık ki jilet olmuş. Diğer eski gemiler de öyle. Ama Paşabahçe hâlâ Adalar hattında işliyor. Fenerbahçe ise Gemi Klas Kuruluşu ve Denizcilik İdare Otoritesi tarafından artık çalışmaya uygun bulunmadığı için, gemiyi orijinal haliyle koruyup, kültürel miras olarak topluma kazandırmak istedik," diyor.
Müzeye koyma fikri de İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile Rahmi Koç'un bir araya gelmesiyle ortaya çıkmış. Son olarak önümüzdeki pazartesi Fenerbahçe ile bir Boğaz turu yapılacak, bu tura Topbaş ve Koç da katılacak. Daha sonra da gemi Rahmi Koç Müzesi'ndeki yerini alacak. Gemiyi gezenler, gemide bulunacak eski bir kaptanından da bilgi alacak.
Filonun nadide parçası
İDO Genel Müdürü Ahmet Paksoy, eski zamanlardaki vapur kültürünü anlatırken "Yolcular birbirlerini tanır, kaptan yolcuları tanırmış. Eskiden zaten biletliymiş. Herkes numaralı yerine otururmuş. Bazıları kendi yerlerini hep ayırtırlarmış," diyor.
Bir devrin tanığı diye nitelediği Fenerbahçe'nin özelliğine değinmek için de şunları söylüyor: "Mesela derbi maçlarda, biz ismi Beşiktaş olan gemiyi korumak ihtiyacı duyarız. 'Beşiktaş vapurunu Kadıköy'e göndermeyelim,' diye esprisini yaparız. Ama Fenerbahçe gemisiyle ilgili hiç böyle bir sorun yaşamadık. İnsanların bu gemiye farklı bir bakışı var, bu geminin tarihine saygısı var. Filonun nadide bir parçası gibi görülür o gemi. Bir çizik göremezsin Fenerbahçe'de." İDO, özelliği kaybolmasın diye gemiyi yenilemek yerine orijinal haliyle korumayı tercih etmiş. Paksoy, "Gelecek kuşaklara, çalışır durumda, orijinal haliyle göstermek istedik," diyor.
Kaptanı Fenerbahçe'yi anlatıyor
Yaşar Kaptan: "Ben bu şirketin bütün gemilerinde çalıştım. Altı yıldır bu geminin da kaptanıydım. Yeni gemilere tercih ederim. Fenerbahçe ile Adalar hattında çalışırken, özellikle kışın yolcular hep Adalılar olur, çoğunu tanırız. Mesela geçen ağustos ayında bir bey, seferden sonra dikkatimi çekti, gemiye manalı manalı bakıyor. Gittim yanına, 'Ben geminin kaptanıyım, neden bakıyorsunuz böyle,' dedim. Meğer gençliğinde teknik üniversiteye gider gelirmiş bu gemiyle, Büyük Ada'dan. 'Bu gemi lodosta giderdi, hiç fırtına dinlemezdi, sabah-akşam mutlaka seferini yapardı,' dedi. Kendisi de makine mühendisi olmuş. Şu anda Kanada'da, Volvo fabrikasında baş mühendismiş. Gemiyi gezdirdim. Makine dairesinden içeriye adımını attı, derin nefes aldı 'Koku bu işte,' dedi. Gezdirirken gözleri doldu. Ada halkının bu gemiyle duygusal bir bağı vardır yani."
Fenerbahçe'nin özellikleri
Fenerbahçe, Yassıada Mahkemeleri sırasında ulaşım aracı olarak kullanılmış. Mahkeme heyetini Ada'ya taşımış.
* Geminin jurnalleri (günlükleri) hâlâ duruyor. Bu jurnallerden Türkiye'nin yakın tarihine, şahit olabiliyorsunuz.
* İki zamanlı, dizel, sade bir makinesi var.
* Eskiden makine dairesiyle kaptan köşkü arasındaki haberleşme, makine telgrafıyla sağlanıyormuş. O bozulduğu zaman da borular yardımıyla sesle iletişim kuruluyormuş.
* Makinesi alttan manevralı. Yani el kumandasıyla manevra yapılabiliyor.