FSMVÜ Üsküdar Yerleşkesinde düzenlenen panelde, Edebiyat Fakültesi öğretim üyeleri Yrd. Doç. Dr. Türkân Alvan musiki, Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk yeni edebiyatta, Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nihat Öztoprak ise divan edebiyatında mizah anlayışını ele aldı.
“MİZAH, KENDİNE DIŞARIDAN BAKABİLMEK İÇİN BİR İHTİYAÇTIR”
Mizahın ciddi bir iş olduğunu ve güldürürken düşündürücü özelliğinin bulunduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Türkân Alvan, “Mizahın ciddi bir iş olması insanın zekâ seviyesiyle ahlak seviyesiyle alakalıdır. Günümüzde toplum önünde insanların itibarını zedelemenin mizah olduğunu zanneden bir taraf var. Öte yandan akıl sahibi insanlar kendine dışarıdan bakabilmek için mizaha ihtiyaç olduğunu bilir” dedi. Eskilerin mizah anlayışının latife ve hiciv olduğunu ifade eden Alvan, şunları söyledi:
“Latife, Hz. Peygamberin ‘güler yüz sadakadır’ hadis-i şerifi mukabilince insanların gönlünü hoş etmek için söylenen güzel sözlerdir. Hiciv ise halka hizmet amacıyla yapılır. ‘Kral çıplak’ diyebilmek noktasında topluma hizmet etmiştir.”
Klasik edebiyatta şairler ve musikişinasların kendilerine karşı çıkan zahitlere mizahi dille cevap verdiklerini aktaran Alvan,"Eskilerin mizahi yanını ortaya koyan bir anekdot vardır. Farsça öğreten bir insana talebelerinden biri, ‘Farsçanın cehennem ehlinin dili olduğu söyleniyor, cennette Arapça konuşulacakmış. Niçin Farsça öğreniyoruz hocam?’ diye sorar, hocanın cevabı çok hoştur. ‘Eğer dedikleri gibiyse yine de öğrenmek lazım zira nereye gideceğimiz belli değil. Eğer cehenneme gidersek ehli cehennem lisanını bilmemek olmaz’ der” diye konuştu.
“MİZAH TEMMUZ AYINDA KAR SATMAK KADAR ZOR”
Klasik Türk edebiyatı şairlerinin Kur’an-ı Kerim’den ve Hz. Peygamber’den referans alarak metinlerini oluşturduklarını söyleyen Prof. Dr. Nihat Öztoprak, “Necm suresindeki ‘güldüren de ağlatan da odur’ ayet-i kerimesinden hareketle mizahın İslam’da olduğu vurgulanır” dedi.
“Temmuzda Kar Satmak” ibaresinin Mevlana’nın Mesnevi’sinden alıntılandığını, temmuzda kar satmak gibi mizah üretmenin de zor bir iş olduğunu söyleyen Öztoprak, mizahın etkisinin ise tıpkı temmuzdaki kar gibi serinletici ve rahatlatıcı olduğunu ifade etti. Sözün zirvesi olarak görülen mizahın, klasik edebiyatta nükte ve latife olarak yer aldığını belirten Öztoprak, “Edebiyatımızda mizahi eserler Letaifnâme başlığıyla verilmiştir. Zati, kendi başından geçen latifeleri bir kitapta toplamıştır” ifadelerini kullandı.
ELEŞTİRİ BİÇİMİ OLARAK MİZAH
Mizah ve hicvin modern edebiyatın da başvurduğu bir anlatım tekniği olduğunu belirten Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk, "En önemli temsilciler ise Neyzen Tevfik, Şair Eşref, Ziya Paşa, Namık Kemal’dir" dedi. Mizahın sadece güldürme amaçlı yapılmadığını anlatan Çoruk, sözlerini şöyle sürdürdü: "Mizah bir eleştiri biçimidir aynı zamanda. Modern dönemde eskinin eleştirisi veya modernliğin kendisinin eleştirisi sıklıkla yapılmıştır. Parodi, bir esere aynı biçimde mizahi bir tarzda yazılmış naziredir. Bir bakıma bir eserin şekli aynı kalmak şartıyla içeriğiyle alay edilmesidir. Fazıl Ahmet, bu tarzın en önemli temsilcisidir. Abdülhak Hamit Tarhan, Ziya Gökalp gibi pek çok yazarı bu yolla eleştirmiştir. Abdülhak Hamit’in Makber metnini mizah vasıtası olarak kullanmıştır.”
Panelde, Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. M. Fatih Andı da konusu edebiyat olan karikatürlerden bir seçki paylaştı.
Kaynak: iha