[Haber görseli]
 
Türkiye ile Ukrayna, Rusya’dan habersiz bir bıldırcının bile uçmadığı Karadeniz’de neden ikili ortak bir “uyum tatbikatı” yaptı? Türkiye belki bununla “düşmanımın düşmanı, benim dostumdur” izlenimi vermek istedi. Bir düşünelim... 
Türkiye 1990’lı yıllardan beri Karadeniz’deki etki alanını genişletmek ve özellikle Karadeniz enerji koridorlarına paydaş olmak için çaba sarf etti. Kurulmasına öncülük ettiği Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (KEİ) üyelerinin bir kısmının AB’ye katılması, çok taraflı ilişkileri çelimsizleştirse bile, ikili ilişkiler özellikle 1996 sonrasında hızla gelişti. 
Bu bağlamda, Türkiye-Rusya ve Türkiye-Azerbaycan ilişkileri, ticaret, yatırım ve enerji anlaşmaları ile önem kazandı. Bakû-Tiflis- Ceyhan Türkiye’yi Azerbaycan’a, Mavi Akım ise Rusya’ya bağlayan iki atardamar gibi, ikili ilişkilere temiz kan pompaladı. 
Bu arada Türkiye Karadeniz’deki ağırlığının arttığını düşünüyor, Rusya ise Türkiye’den olan beklentilerini bir listeye yazıyordu. Ukrayna tepesini attırınca, Putin’in doğalgaz akımlarının adını ve yönünü “Türk Akımı” olarak değiştirmesi, Türkiye’nin koltuklarını kabarttı. Ama acaba Rusya, Türkiye’den nükleer reaktör’den başka ne bekliyordu? Suriye konusunda destek mi? İşte stratejik ortağından bu konuda yüz bulamadı. O da ya Murmansk’tan kaldırıp, Cebel-i Tarık’ı aşırtarak veya zırhlılarını silahlı nöbetçilerin yedeğinde, boğazlardan kaydırarak Akdeniz’e iniverdi. 
Oyun içinde oyun 
Türkiye-Rusya ilişkileri 20 yıl zarfında, karşılıklı bağımlılıktan çok, Türkiye’nin Rusya’ya olan bağımlılığına dönüştü ise de sıkı fıkı ilişkilere “stratejik ortaklık” denmesinden her iki ülke de pek hoşnut oldu. Zaten Türkiye’nin diğer Karadeniz havzası ülkeleri ile yakınlaşması bir tereddüt yaratınca, arada Rusya hemen “Bağımsız Ülkeler Topluluğu” üyesi olan kıyıdaşlarına ince ayar çekiyor, onlara iplerin Karadeniz’de kendi elinde olduğunu hatırlatıyordu. 
Bu arada Türkiye ne yapıyordu? Bir taraftan Rusya ile stratejik ortaklık kurarken, diğer taraftan ABD desteği ile “Rusya’nın Karadeniz’deki Etkisini Sınırlandırma” çalışmalarına itibar ediyordu. Bunları Rusya acaba hiç anlamıyor muydu? Bu arada ABD ile Rusya arasında çeşitli sürtüşmeler oluyor, AB ise Rusya’ya karşı olan enerji bağımlılığından bezgin hale geliyordu. Bu yüzden Kırım’ın ilhakına sessiz kalınıyor, Doğu Ukrayna’daki gelişmelerin ise yaptırımlarla önüne geçilmek isteniyordu. Ama Türkiye’yi “arkandayız” diye ittirmek, hem Suriye sınır boylarında, hem de Karadeniz’de Rusya’nın önüne atmak hangi amaca, hangi oyuna hizmet ediyordu? 
Tatbikatın düşündürdüğü 
Bilindiği gibi Türkiye 2004 yılında bir “Karadeniz Uyum Harekâtı” (Operation Black Sea Harmony) girişimi başlatmış, bu harekâta 2006 yılı sonunda Rusya, 2007’de ise Ukrayna katılarak, daha çok kaçakçılığın ortak denetimi, takibi ve yaşa dışı işlerin engellenmesi gibi sivil nitelikli faaliyetlere yoğunlaşması hedeflenmişti. Şimdi geçen haftalarda Türkiye, Ukrayna ile Karadeniz’de bir tatbikat yaptı. Ama bu tatbikatta Rusya yer almadı. Pekiyi, Türkiye ile Ukrayna, Rusya’dan habersiz bir bıldırcının bile uçmadığı Karadeniz’de neden ikili ortak bir “uyum tatbikatı” yaptı? 
Türkiye belki bununla “düşmanımın düşmanı, benim dostumdur” izlenimi vermek istedi. Ama bir düşünelim: Rusya’ya karşı Karadeniz’in güvenliği, Ukrayna ve Türkiye’den mi soruluyor ki bu tatbikat yapıldı? Evet, bu ABD, NATO ve AB desteğinde ve Karadeniz etki alanı genişletme hevesinde. Gelip kendileri genişletsinler lütfen. Bu yaptığımız nasıl bir “taktik manevra”ydı? Ukrayna ile “ortak deniz üssü” mü? Bu fikir bence Karadeniz’i bir hayli ısıtır. “Donanma kapasitelerimizi birleştirmek” de neyin nesi? Hangi Ukrayna donanması ile? Rusya’nın Sovyetler çökerken kendi rızası ile Ukrayna’ya bıraktığı eski Sovyet donanması ile mi? Ama en önemli soru bence, Türkiye’yi bölgesel siyasetin kaprisine veya başkalarının emellerine feda etmek doğru mu sorusudur. Şu anda Türkiye’nin Karadeniz’deki manevraları, bana fırsat değil, tuzak gibi görünüyor. 
Sonuca katlanmak 
Şimdi gelelim Rusya’nın şaşırtmacalarına: Önce geçen ay Gazprom’un, Karadeniz’de Poseidon projesini canlandırmak için, İtalyan Edison ve Yunan Depa ile yeni bir anlaşma imzaladığını hatırlayalım. Rusya artık Akdeniz’de demek, Karadeniz’den vazgeçti demek değil tabii. Bakalım Ukrayna’yı ne bekliyor? Sonra aniden, Suriye’deki askeri gücünü sözde çekmeye başladı. Oysa Lavrov, Türkiye’nin Suriye’deki “askeri varlığına” dikkat çekiyordu. Rusya Suriye’de neden bir boşluk bırakmak istesin ki? Yoksa Cenevre görüşmeleri öncesinde, bu boşluğu doldurmak için Kuzey Suriye’deki “federasyon” oluşumuna mı güveniyordu? Belki de, Moskova, bahar gelirken Karadeniz ilişkilerine yeniden bir ince ayar gerektiğine karar verdi. Türkiye “Karadeniz’deki etki alanı” konusuna bence çok dikkat etmeli. Çünkü Karadeniz’in kaynama noktası bir hayli düşük olabilir.