Denizcilik sevdası...
İlkokul ikinci sınıfta…
Kağıttan “gemileri yüzdürerek” başladı…
Cumhuriyet’in ilk yıllarıydı…
Balıkesir’in Balya İlçesi’nde dünyaya geldi…
O günkü Balya, bal dök yala…
“Küçük Paris” denilecek kadar güzel ve modern…
Annesi saraylı kızı Artvin’den…
Notre Dame De Sion mezunu…
Babası Selanikli…
İl ve ortaokulu Balıkesir Balya’da bitiriyor…
Sonra ver elini İzmir Karşıyaka…
İkinci Dünya Savaşı yılları; ekmek bile karneyle…
Ve Namık Kemal’den mezun olma yılları…
Zeki, çalışkan ve becerikli…
Kendisinden büyük, Kemal diye bir arkadaşı var…
Harp Okulu’nda okuyor…
Bahriye üniforması ile geldiğinde içinin titrediğini hissediyor…
Arzular şelale olunca…
Kendisini…
İstanbul’da “Yüksek Denizcilik Okulu”nun sınavında buluveriyor…
Güverte bölümünü beşincilikle kazanıyor…
İstanbul Teknik Üniversitesi Denizcilik Fakültesi’nden…
Taaa, 67 yıl önce mezun oluyor…
O üniversiteden yıllar sonra “Fahri Doktor” unvanı var…
*
Mezun olur olmaz gemilerde çalışmaya başlıyor…
“Ankara” yolcu gemisinde yıllarca kaptanlık yapıyor…
İkinci kaptan iken bir yangın çıkıyor görev yaptığı gemide…
Kargo bölümündeki işçiler mahsur kalıyor…
Hepsini kurtarıyor…
Bir kahraman yani…
Memleket hasreti burnunda tütmeye başlayınca…
İzmir Limanı’nda baş kılavuz kaptan oluyor…
İlk modern telsiz haberleşme istasyonunu…
İzmir’de yüzen bir duba üzerine kuruyor…
Dünyanın “küçük” dediği İzmir Limanı’na…
Dönemin en büyük gemisi “France” transatlantiğini davet ediyor…
İzmirliler, dev gemiyi gezmek için sıraya giriyor…
Böylelikle…
İzmir ve Kuşadası…
Büyük gemilere açılmış oluyor; bu milattır!
Yıllar, yılları kovalarken…
Meslekteki hocası Şefik Kaptan’ın sözleri kulağında çınlıyor:
“Sen hiçbir zaman benim gibi olma… Ben 35 yıl çalıştım ancak bir ev sahibi olabildim… Sen girişimci ol…”
Dinliyori hocasını…
25 yıllık görev süresini doldurur doldurmaz emekli oluyor…
Hiç beklemiyor; hemen kendi şirketi “Uzmar”ı kuruyor…
“Uzmar” denizcilikte “Bilen” anlamına geliyor...
Amacı, özel limanlarda kılavuzluk ve römorkör hizmeti vermek…
Sabrediyor ve başarıyor…
*
Sıra yuva kurmaya geldiğinde…
Karşıyakalı Müzeyyen Hanım ile tanışıyor…
Güzel kız Eczacılık’ta okuyor…
Mezun olunca nişanlanıyorlar…
Evlenmeleri gemici usülü çok hızlı oluyor…
Hikayesi pek hoş…
1959 Mart’ıydı…
Ankara Gemisi’ni Fransızlar kiralamıştı…
24 günlük bir yurtdışı seferine çıkacaktı…
Şirketin sahibi, “Evli olsaydın hanımını alırdık” diyori…
Bizim kaptan da “Evlenirim” o zaman demez mi?
Uçağa atlıyor, Pazar günü İzmir’e geliyor…
Gemisi ise Pazartesi demir alacak…
Amcası Karşıyaka nüfus müdürüydü; hemen o gün evlendiler…
Gece İstanbul için yola çıktılar…
Emniyet Müdürü tanıdıktı…
Normalde 15 günde çıkacak pasaportu…
Birkaç saat içinde alıp, gemiye koştular…
Ankara gemisi kalkmak üzereydi; yetiştiler…
Acıklıdır, öykünün burası…
Büyük sevda yaşadığı eşini erken yaşta kaybetti…
Bi’daha hiç evlenmedi…
*
25 yıl önce Hollanda’ya römorkör ısmarladı…
Bi’baktı; “Bunu ben neden yapamıyorum” dedi…
Ve, Tuzla'da kiraladığı tersanede ilk römorkörünü üretti…
“Azmin elinden bi’şi kurtulmaz” sözüne inandı…
İlk ihracatı Panama, ikincisini İtalya'ya yaptı…
Şili, İngiltere, Fransa, Portekiz ve sonunda…
Bu işi öğrendiği Hollanda'ya bile römorkör sattı…
Şimdi Kocaeli’de ayda bir römorkör üretiyor…
*
O İzmirli denizci kim, biliyor musunuz?
Kılavuz ve römorkör işletmeciliğinde…
“Altın Çıpa” ödülü kazanmış
Uzmar’ın Onursal Başkanı Kaptan Altay Altuğ’dur…
En bilinen tanımıyla…
“Denizcilik sektörünün dev çınarı Altay Baba”…
*
Döneceğiz, yeniden “Altay Baba”ya…
*
İzmir Milli Eğitim Müdürü Ömer Yahşi…
Üç yıl önce göreve başladı…
O günlerin Başbakanı Binali Yıldırım’dı…
Kutladı Yahşi’yi ve…
Kulağına şunları fısıldadı…
“İzmirliler yüreklidir; hayırseverdir… Onları okul yaptırmak için seferber etmeye çalış; eğitim gönüllülerini başının üstünde taşı… İzmir, birbirinden güzel hayırsever okulları ile taçlansın…”
Müdür Yahşi, başbakanın o sözlerini hiç unutmadı…
2.5 yılda 23 hayırsever bu kadim kente okul yaptırmak için…
Adeta sıraya girdi…
Bu bir rekordur…
*
Sonunda…
Ömer Yahşi Müdür ile “Kaptan Altay Baba”nın yolları kesişti…
Karşıyaka’nın Soğukkuyu Mahallesi’ne…
Gıcır gıcır bir ilkokul kazandırmak için düğmeye basıldı…
Okulun adının…
“Kaptan Altay Altuğu İlkokulu” olmasına karar verildi…
Protokolü, İzmir Valisi Erol Ayyıldız…
Uzmar adına Kaptan Altay Altuğ, oğlu Noyan Altuğ ile…
İzmir Milli Eğitim Müdürü Ömer Yahşi birlikte imzaladılar…
İmza törenindeki şu espri çok güzeldi…
Okulların derslik sayısı genellikle “dört” ve katları ile…
Yapılıyordu…
Altay Kaptan, “35 derslikli olsun” dedi…
Çünkü İzmir…
Yıllardır plaka numarası “35” ile ünlenmişti…
Ve yıllardır böyle anılıyordu…
Müteahhite söylediler…
Böylece okulun derslik sayısı “34”ten 35’e çıktı…
*
Fi tarihinde “Altay Kaptan”a sormuşlar…
“Boş zamanlarınızda ne yaparsınız?” diye…
O da şu cevabı vermiş:
“Ağız mızıkası çalıyorum… 1000 kişiye konser verdim… Nükhet Duru ile birlikte sahne bile sahne aldım…”
*
Önümüzdeki Pazartesi…
İzmir’in düşman işgalinden kurtuluşunun…
97’inci yıldönümünü kutluyoruz…
Aynı zamanda yeni eğitim ve öğretim yılının da ilk günü…
İki bayram aynı gün…
Biri Kurtuluş’un bayramı, diğeri Eğitim Bayramı…
Eğitim’in yeni yılı için her zaman özel bir okul seçilir…
Tören orada yapılır…
Bu kez, tören yeri Karşıyaka “Kaptan Altay Altuğ İlkokulu”…
Bir hayırsever okulu…
Son Başbakan ve İzmir Milletvekili Binali Yıldırım da katılacak…
Saat; 13.30’da başlayacak törenden sonra…
Gıcır gıcır okulda ilk kez ders başı zili çalacak…
Minik bir de sürpriz var…
95 yaşındaki “Kaptan Altay Altuğ” o dakikalarda…
İzmir’e bir okul daha kazandırmanın mutluluğu ile…
Ve de…
Yanından hiç ayırmadığı mızıkası ile…
Unutulmaz “Eski Dostlar” şarkısını…
Ağız mızıkası ile çalıp, davetlileri mest edecek…
Tabii, gözyaşlarına engel olabilirse…
Nokta…
Sonsöz: “Deniz derindir durulmaz, dostluk ebedidir unutulmaz… / Hz. Mevlana…”