Deniz kültürünün mayalanıp tortularının süzülerek ekonomik değere dönüşebilmesi ve evrensel boyutlarda çağdaş görünüm kazanabilmesi, yüz yılların bilgi ve teknolojik birikimini gerektirir. Katman katman oluşan bu süreçteki gelişmeler, o ülkenin denizcilik
Deniz kültürünün mayalanıp tortularının süzülerek ekonomik değere dönüşebilmesi ve evrensel boyutlarda çağdaş görünüm kazanabilmesi, yüz yılların bilgi ve teknolojik birikimini gerektirir. Katman katman oluşan bu süreçteki gelişmeler, o ülkenin denizcilik kültürünün vizyonunu da yavaş yavaş olgunlaştırır. Toplumsal işlevini tamamladıktan sonra yeni bir yapılanma ile birlikte sosyal kimliğine kavuşur.
Denizcilik sektörümüzün bu kültür açığını kapatabilmesi için resmi veya özel, ilgili bütün kurum ve kuruluşların büyük bir titizlik ve özveri içinde, şahsi çıkarlardan uzak, Dünya'daki sosyoekonomik konjünktür aktivitelerine ilişkin gelişmeleri yakından izleyerek, stratejik planlamalarını bu doğrultuda yapması gerekir.
Türkiye’deki finans sektörü, krizi kendi çıkarları doğrultusunda fırsata çevirip, denizcilik sektörüne ise acı reçeteler sunmamalıdır. Ulusal denizciliğimizin sahip olduğu ekonomik birikimlerin yatırıma kaydırılmasında etkin ve koruyucu bir rol üstlenmelidirler. Sektörün ekonomisindeki siyah beyaz tablo yeniden renklenmeli ve gelişim ataklarına ivme kazandırılmalıdır.
Dünya’da yaşanan son ekonomik bunalımın oluşmasında, finans şirketleri önemli rol oynamışlar ve krizi istedikleri gibi yönlendirmişlerdir. Çok uluslu başrol oyuncularının büyük ustalıklarla hazırladıkları senaryoların her sahnesinde, uluslar arası sömürü piyasasını hangi düzmece koşullarla yarattıklarını ve gelişmekte olan bizim gibi ülkelerin ekonomilerine nasıl akbabalar gibi çullandıklarını görmemek ve gerekli önlemlerin alınmasına ilişkin birlik ve beraberliğin de halen sektörce sağlanamamış olması, vurdum duymazlıktan öteye gidemez.
Yaratılan ekonomik krizlerden kaynaklanan inişli çıkışlı dalgalanmalar piyasaya olan güveni sarsmakta, oluşan şaşkınlık ve panik ortamında ise spekülatif rantlar oluşmaktadır. Devlet bu aşamada devreye girerek, sektör piyasasında serbestçe dolaşan ezici güçleri kontrol altına almalı ve doymak nedir bilmeyen finans hareketlerinin denetimlerini sıklaştırmalıdır. Çünkü yaşadığımız bu ısmarlama krizde, serbest ekonomi piyasasının yapılanma biçiminde kendi kendisini denetleyebilme yeteneğinden ve manevrasından yoksun olduğunu açıkça gördük. Uluslar arası düzeyde izlenen yanlış ve kasıtlı politikalar nedeniyle ülkemizin denizcilik sektöründeki çok büyük kakları bloke edilmektedir.
Sosyal devlet her ortamda ve her zaman varlığını hissettirerek gücünü göstermelidir. Denizcilik sektörümüzün böylesine etkin ve kararlı bir desteğe gereksinim duyduğu andır.