Türkiye’de, sosyal güvenlik sistemi ne üzücü gerçektir ki, toplumsal güveni kazanamamış ve sosyal devlet olabilme anlayışından uzaklaşmıştır. Genel yapılanmadaki bu olumsuz seyir, hiç şüphesiz denizcilik sektörünü de yakından etkilemiştir.Denizcilik sektö
Türkiye’de, sosyal güvenlik sistemi ne üzücü gerçektir ki, toplumsal güveni kazanamamış ve sosyal devlet olabilme anlayışından uzaklaşmıştır. Genel yapılanmadaki bu olumsuz seyir, hiç şüphesiz denizcilik sektörünü de yakından etkilemiştir.
Denizcilik sektöründe son yıllarda gerçekleşen alt yapısı zayıf gelişmeler ile birlikte, tersanelerde meydana gelen ölümcül iş kazaların çokluğu bunun göstergesidir. Sektördeki iş sağlığı ve güvenliğinin, insani boyutları ile değerlendirilerek çağdaş normlar ile yasallaştırılması güven ortamını yaratacağı gibi kamu ve toplum vicdanını da rahatlatacaktır. Denizcilik sektörümüz bu eksikliğin farkına varmalı ve sosyal güvenlik ile ilgili üzerine düşen görevleri eksiksiz ve kesintisiz yerine getirmelidir. İş alanlarında alacağı önlemler ve yeni düzenlemeler ile iş kazaları azalacak, verim artacak ve sektöre istikrar gelecektir. Yoksa, ölüm ile sonuçlanan bu kazalara kader deyip geçmek, sosyal devlet anlayışına ve insanlığa vurulacak en büyük darbedir.
Denizciliğimiz küresel krizden en çok etkilenen sektörler arasındadır. Sosyal güvenliğin işlerliliği konusunda başarılı olamadığı gibi bunalım karşısında beklenen ekonomik ve sosyal atakları da gösterememiştir. Bu nedenle öncelikli olarak iş güvenliği ve sağlığına ilişkin konularda sosyal kimliğe bürünerek, öncü lider görevini üstlenmelidir.
Denizcilik sektörümüzde yaşanan kriz sonrası binlerce çalışan işten çıkarılarak her türlü sosyal güvenceden yoksun bırakılmıştır. Sektördeki bütün kuruluşlar işten çıkarmaları en kolay çözüm yolu olarak görmüşlerdir. Ekonomide yaşanan böylesine olağan dışı dönemlerde işverenler, izleyecekleri sosyal politikalar ile gereksinim duyulan sosyal güvenlik ortamını yaratarak ağır toplumsal çöküntülerin oluşmasına engel olmalıdırlar.
Denizcilik sektörümüzün bütün iş kollarındaki sosyal güvenlik ile ilgili kayıt dışılık önemli bir sorundur. Bu konuda verilecek olan uğraşılar, alınacak kararlar ve uygulamalar, sosyal güvenliğin sağlanmasındaki samimiyeti gösterecektir. Denizciliğin evrensel kriterlerinin hepsinde insan ve deniz sevgisi belirgin biçimde hissedilir. Sosyal güvenliğin sağlanması ve kurumsallaşması, işveren ile işçi arasında gerçekleşecek olan ortak kültür anlayışının sonuçları ile doğrudan ilgilidir. Gelişmelerin her aşamasında, devletin resmi kurumları ile birlikte sosyal devlet anlayışına yaraşır bir duruş sergilemesi gerekir.
Sosyal güvenlik sisteminin gelişerek işlerlik kazanması iş ortamında huzur ve güven tesis edeceğinden, üretimde verimlilik artacak, çalışma şartlarındaki iyileşmeler işveren ile işçi arasındaki ilişkilere sıcaklık getirecektir. Sosyal diyalog ve iyi niyetli yaklaşımlardan yoksun girişimlerin başarılı olması beklenemez. Denizcilik sektörümüz yaşadığı ekonomik krizi aşarken, sosyal güvenlik ile ilgili yaraları da saracağı inancındayım.