Herkes ‘otonom’ araçları, otomobilleri konuşuyor. Hibrit, elektrikli araçlar derken sürücüsüz araçlar yollara çıktı bile. Otomotiv sanayii devrim yaşıyor. Basına, gündeme bakıldığında otomotiv konuşuyor herkes. Ama aynı teknolojiler, aynı devrim gemicilikte de başladı. 2014 yılında İngiliz lüks otomobil üreticisi Rolls- Royce otonom gemi yapacağını duyurmuştu. Geçtiğimiz yıl da Amsterdam’da yapılan Otonom Gemi Teknolojileri Sempozyumu’nda bu konuda yaptığı çalışmaların ayrıntılarını paylaşmıştı. Finferries, ESL Shipping, Tampere University of Technology ve Brighthouse Intelligence gibi kurumların da yer aldığı İleri Seviye Otonom Yüzen Uygulamalar (AAWA) adlı konsorsiyumun başında olan Rolls Royce, 2020 yılına kadar bu projesini hayata geçirmeyi planlıyor. Öngörüler şöyle; Rolls Royce’un otonom gemileri önce yük taşıyacak. Gemilerde insan bulunmasına gerek olmayacağı için kamaralar, kaptan köşkü, cankurtaran botu hatta güverte bile bulunmayabilir. Böylece gemide yük taşımak için daha fazla alan açılacak. Düz yüzeyi ile su üstüne çıkmış bir balinayı andıran tasarıma sahip otonom gemiler, çevre dostu motorları sayesinde de oldukça sessiz olacak. Testler bu yıl başlayacak.
Bu konuda çalışma yapan bir diğer ülke ise Norveç. Çalışmalara İngiltere’den daha geç başlasa da yarışı önde götürüyor. Norveç merkezli Yara ve deniz teknolojileri şirketi Kongsberg, elektrikli otonom yük gemisi projesi için bir araya gelmişti. Geçtiğimiz haftalarda bu şirketlerden süreçle ilgili önemli bir açıklama geldi. Yara Birkeland adıyla üretilecek olan geminin suya ilk iniş tarihi 2018’in son çeyreği olarak açıklandı. İlk dönemde belirli sayıda mürettebatın kontrol edeceği gemi, 2019 yılında uzaktan 2020 yılındaysa tamamen otonom yapıda görevini yerine getirmeye başlayacak. 25 milyon dolara mal olacak gemi limanlara amonyum ve diğer kimyasal maddeleri taşımak için kullanılacak ve 40 bin kamyon kullanımını ortadan kaldıracak. Şirket, böylece karbon emisyonunu sıfırlayacak. Bu konteyner gemisi, tamamlandığında dünyanın ilk tamamen elektrikli ve otonom gemisi olma özelliğini taşıyacak. “Tesla of the Seas,” yani “Denizlerin Tesla’sı” olarak tanımlanan geminin ilk deneme seferi ise inşa edildiği tersaneden 37 mil uzaklıktaki Lavrik Limanın'a olacak. Operasyonel maliyetleri de yüzde 90 azaltacak.
Regülasyon hazırlığı başladı
Bu pazardan pay için harekete geçen başka bir ülke de Japonya. Japan Marine United, Nippon gibi gemicilik şirketleri geçtiğimiz ay otonom gemi üretmek için bir araya geleceğini duyurdu. Tamamen otonom ve kaptana ihtiyaç duymayan gemiler üretilecek. Planlanan teknolojinin 2025 yılında gemilerde kullanılır hale getirilmesi planlanıyor. Kara yolunda olduğu gibi deniz yolunda da otonom araçlar için henüz bir düzenleme yok. Denizcilik firmalarının bu konudaki çalışmaları Uluslararası Denizcilik Örgütü’nü (IMO) de harekete geçirdi. Önümüzdeki yıl çalışmalara başlayacak olan IMO, 2020 yılına kadar otonom gemiler için regülasyonları belirleyeceğini açıkladı.
Türkiye geç mi kalıyor?
Peki Türkiye bu işin neresinde? Bu konuda Türkiye’de de çalışmalar var mı? Gemi inşasında dünya çapında tanınan merkezlerden biri olan Tuzla Tersaneler Bölgesi gelecekte de bu konumunu koruyabilecek mi? Bu soruları Gemi ve Yat İhracatçıları Birliği Başkanı Başaran Bayrak’a sordum. Gemi inşadaki başarılarımıza karşın teknoloji tarafında zayıf olduğumuza dikkat çeken Bayrak şunları söyledi: “Gemilere bu teknolojiyi monte etmek aslında kara yolu araçlarına göre çok daha kolay. Uzun süredir gemilerde makine daireleri insansız olarak kullanılıyor. Bu teknoloji Türkiye’de de mevcut biz de gemilerimizde vardiya tutmadan, 6-8 saate kadar insansız çalışabilen makine daireleri yapabiliyoruz. Ancak tamamen insansız gemiler çok daha büyük bir teknoloji elbette. Maalesef biz teknoloji konusunda zayıf bir ülkeyiz. Bunun için üniversite-sanayi işbirliği yapmalı. Bu tür Ar-Ge çalışmaları sermaye gerektiren işler. Dolayısıyla devlet desteği, teşvik olmadan bu işlerin yapılması zor. Ekipman üretimi konusunda maalesef gemi inşada olduğumuz kadar iyi değiliz. Kore hem gemi inşa ediyor hem ekipman üretimini kendi yapıyor. Bu sayede rekabetçi bir ülke olabiliyor. Danimarka ve Norveç gibi ülkeler de gemi üretmiyor ama gemi ekipmanları konusunda çok iyiler. Bizim de en çok gemi ekipmanı üreten şirketleri desteklememiz lazım aslında. Geleceğin gemileri bunlar olacak. Umarım biz de bu pazardan daha fazla pay alırız. Gemileri yine Tuzla'da inşa ederiz ama ekipmanları yine dışarıdan almak zorunda kalmayız.”