Birinci Dünya savaşından mağlup çıkan Almanya ve içinde Osmanlı imparatorluğunun da bulunduğu müttefikleri barış istemek zorunda kalmışlardır. Bu ağır yenilginin masa üstünde ödenen bedeli Osmanlı için çok korkunç bir yıkım olmuştur. Limni adasındaki Mond
Birinci Dünya savaşından mağlup çıkan Almanya ve içinde Osmanlı imparatorluğunun da bulunduğu müttefikleri barış istemek zorunda kalmışlardır. Bu ağır yenilginin masa üstünde ödenen bedeli Osmanlı için çok korkunç bir yıkım olmuştur. Limni adasındaki Mondros limanında yapılan antlaşma ile Osmanlı hükümeti kendi ölüm fermanını imzalamıştır.
Mondros antlaşması gereğince, Osmanlı imparatorluğunun bütün toprakları kayıtsız şartsız itilaf devletlerince paylaşılacaktı. Antlaşmanın yapılmasından on iki gün sonra, emperyalist güçlerce işgal hemen başlatıldı. Aslında bu işgal, onurlu bir ulusun bağımsızlığı için bütün Dünya’ya meydan okuyarak ölümüne giriştiği bir savaşın, destanlaşan başlangıcı olmuştur.
Benliğindeki bağımsızlık duygusu ve vatan sevgisi uğruna ölüme sarılarak şahlanan böylesine şerefli ve korkusuz ulusun denizcileri de, topraklarındaki düşman çizmelerine karşı asla kayıtsız kalamazlardı. Bu nedenle hiç zaman kaybetmeden onlarda mücadeleye başlamışlardır.
Deniz Harp Okulu öğrencilerinin hepsi bu kutsal göreve hazırdı. Öğrenciler kayıkhane iskelesine yanaşan Selamet isimli tekneye, okulda bulunan silahları ve cephaneleri gizlice yüklemeyi başarmışlardır. Bu malzemeler daha sonra cephelerde çarpışan Ulusal güçlerimize verilmek üzere, Kuvai-ye Milliye kumandanı Kara Fatma’ya teslim edilmiştir.
Deniz Harp Okulu öğrencilerinin başlattıkları bu girişimlere Muavenet-i bahriye gurubu da katılarak büyük destek vermiştir. Bütün denizciler, askeri olsun, sivil olsun birbirlerine sımsıkı kenetlenmişler ve bağımsızlık uğruna ölümüne yemin etmişlerdir.
Yürekleri vatan ve ulus sevgisiyle kavrulan bir gurup laz denizci ise korkusuzca ölüme sarılarak, ellerindeki bir tekneyi gizlice Beylerbeyi jandarma okuluna yanaştırmayı başarmıştır. Okuldaki öğrenciler ile birlikte depoda bulunan silahları ve diğer malzemeleri tekneye yükleyerek, bunlarında Anadolu’da savaşan askerlerimize çok güç koşullarda olsa bile ulaşmasını sağlamışlardır
Deniz Harp Okulu öğrencilerinin hepsi Anadolu’daki cephelerde savaşmak istiyordu. İstanbul 16 Mart 1920 de İngiliz ve Fransız orduları tarafından işgal edilince, Deniz Harp Okulu bir hafta süreyle kapatılmıştır. İşte bunu fırsat bilen öğrenciler hemen Anadolu’ya geçerek savaş hazırlıklarına başlamışlardır.
Türk denizcilerinin bu onurlu savaşta verdiği mücadelenin ve kahramanlıkların çoğu kayıt altına alınmadığı için günümüzde bilinmemektedir. Ama bu kahraman, vatansever denizcilerin ölümsüz ruhları, bütün Türk Ulusunun yüreğinde sonsuza kadar gururla yaşayacaktır