Deniz sigortalarına genel bir bakış
Toplam ticaret hacminin 90%’nin deniz yolu ile taşındığı bir Dünyada seyir güvenliğinin hat safhada önemli olduğunu tekrarlamak sanırım yersiz olmaz. Son yıllarda sabit kalan deniz kazaları adeti, Dünya genelinde alınan emniyet tedbirleri, yüksek düzeyde tutulan uluslararası standartlar, geliştirilen gemi dizaynları, uluslararası regülasyonlar, teknolojinin ilerlemesi ve ciddiyetle ele alınan risk yönetimi sistemlerinin bir sonucu değil de nedir?
Son 10 yıl zarfında vuku bulan tam ziya sayısı 876. Ortalama yıl başına düsen tam ziya sayısı 88 demektir. 2020 yılında tam ziya sayısının 49 olduğunu düşünürsek 2020’de tam ziya ile sonuçlanan deniz kazalarının son 10 yılın ortalamasına oranla yarı yarıya düştüğünü görüyoruz. Deniz trafiğinin ve limanların çok yorgun olduğu ve bunun yani sıra genellikle yaşlı gemilerin çalıştırıldığı Çin, Indochina, Endonezya, Filipinler, Doğu Akdeniz, Kore, Karadeniz gibi bölgeler son 10 yıldaki tam ziyaların 50%’ne mekân olmuş (437 tam ziya). Dünya genelinde hasarların ve tam ziyaların belirli bir düzeyde seyretmesine rağmen kuru yük gemilerindeki tam ziya artışları dikkati çekmektedir. Analizler, son 10 yıl zarfında kuru yük gemilerindeki tam ziya olaylarının toplam tam ziyaların 40%’ni oluşturduklarını göstermektedir. Bu tam ziya olaylarının daha da derine indiğimiz zaman, aynı donem içinde vuku bulan tam ziyaların, 54%’nun batma (elverişsiz hava şartları, çatışma ve makine arızaları nedenlerin başında gelmektedir). 20%’nin karaya oturma ve 11%’nin de yangın infilak sonucu olduğunu görüyoruz. Bu üç hasar nedeni, toplam tam ziya olaylarının 85%’ni oluşturmakta.
2020’de tam ziya hasarları 2019’a oranla pek bir değişim göstermemesine rağmen, rapor edilen toplam hasarlarda 4%’lük bir düşüş olduğu izlenmekte. Sigortaya yansıyan toplam deniz kazaları 2,818’den 2,703’e gerilemiş ama makina hasarları 40% ile hasar nedenlerinin başını çekmeye devam etmektedir. Son 10 yılda rapor edilen 26,000 deniz kazasında lider 9,334 ile makine hasarları iken 3,288 adet ile çatışma olayları ikinciliği korumaktadır. Mayış ayında bir yangın ve infilak sonucu tam ziya olan 2021 inşa X-Press Pearl konteyner gemisi de ciddi boyutlardaki çevre, kargo ve tekne hasarları ile bu zincirin içinde yerini almaktadır. Mart 2021’de Süveyş Kanalında karaya oturarak kanalın 7 gün süreyle kapalı kalmasına neden olan Ever Given konteyner gemisi ise sigorta tarihinin en büyük umumi avarya hasarlarından birine neden olmuş olacaktır.
Her ne kadar da Deniz Ticareti ve Deniz Sigortacılığı ile doğrudan bir ilgisi yok gibi görünüyor ise de Covid 19 pandemisinin Deniz Sigortacılığına ve Deniz Ticaretine etkisine değinmeden gecemeyiz. Covid Pandemisinin Dünya Ticareti üzerindeki olumsuz etkisi, Deniz Ticaretinde korkulduğu kadar hissedilmedi. Clarksons verilerine göre Covid nedeniyle Deniz Ticareti 2020 yılında 3.6% gerilemiş ancak 2021’de, Covid devam etmesine rağmen, 2019’un dahi önüne geçen bir gelişme göstermiştir. Covid-19 nedeniyle özellikle cruise gemilerinin kasırgaya açık Florida ve Karayipler'de uzun bir sure lay up halinde beklemeleri her ne kadar tekne sigortacıları nezdinde korkulu bir risk birikimi oluşturmuş ise de Covid-19 Pandemisinin tekne/makine sigortacıların doğrudan kayda değer bir zararı dokunmamıştır diyebiliriz. Ayni seyi maalesef PandI sigortacıları için söyleyemiyoruz. PandI Kulüpleri oldukça yüksek miktarlarda mürettebatın Covid’e yakalanması sonucu vuku bulan masraflar ve tazminatlar ile karşılaşmış, Cruise gemilerinde sefer iptalleri sonucu yolculardan gelen tazminat davaları ile karsı karşıya kalmış, limanlardaki yoğunluk nedeni ile geciken tahmil tahliye işlemleri sonucu bozulabilen mallar (perishable goods) ile ilgili ciddi cargo tazminatları ödemek zorunda kalmışlardır. Ancak bu konuda son sözü maalesef henüz söyleyemeyiz zira deniz sigortacılığı uzun kuyruklu bir olgudur, hasarların oluşması ve sonuçlanması genelde yıllar alır. Bu yüzden en azından 2021 yılının sonunu bekleyip görmemiz daha gerçekçi olacaktır.
Görüldüğü gibi, ticari olarak da Pandemiden olumsuz etkilenen Deniz sektörlerinin başında Cruise gemileri, taşıt gemileri (Car Carriers) ve tankerler gelirken, Konteyner ve kuru yük gemilerinin krizi atlatıp artıya geçmesi fazla sürmedi. Artan talep ve kısıtlı kalan arz nedeniyle özellikle Pasifik hatlarında konteyner navlunlarında 400%lere varan artışlara şahit olduk.** Pandeminin ilk günlerinde daralan Dünya Ekonomisi doğal olarak taşıma sektöründe de geçici bir kriz yaratmıştı ancak bu daralma 2020’nin ikinci yarısında beklenmedik bir şekilde kendini aşmış ve tüketim trendlerindeki değişiklikler, yasaklamaların gevşemesi, tüketim toplumlarından gelen ciddi düzeydeki talep artışları konteyner taşımacılığını canlandırmış ve konteyner navlunlarının ciddi oranlarda artmasına neden olmuştur. Dünya genelinde, özellikle Asya ve Uzak Doğu limanlarında bos konteyner sıkıntısı yaşanmaktadır, çünkü limanlardaki yoğunlukları nedeni ile ABD ve Kuzey Avrupa limanlarında biriken bos konteynerler uzak Doğudaki yükleme limanlarına zamanında döndürülemiyor ve ihracat yüklemelerinde ciddi sıkıntıların ve gecikmelerin yaşanmasına neden oluyor. Bu nedenle Çin'de ciddi sayıda yeni konteyner siparişi verildiği rapor edilmektedir. Korkum, piyasalar normale döndüğünde bu yeni sipariş edilen konteynerler de devreye girmiş olacak ve arz / talep tersine dönecektir. Bu senaryoları geçmişte yeni gemi siparişlerinde yaşamıştık. Konteyner piyasalarındaki bu olumlu gelişmeler 2020 sonlarından başlayarak 2021 de kuru yük taşımalarını da olumlu bir şekilde etkiledi. Zirai ürünler, kömür, demir cevheri ve dökme olarak taşınan diğer tür mamullere olan talep artışları kuru yük piyasalarında da ciddi navlun artışları yarattı. Konteyner ve kuru yük piyasalarındaki bu olumlu gelişmeleri maalesef tanker taşımalarında görememekteyiz, halen devam eden petrol taşımalarındaki daralma Tanker navlunlarında olumsuz sonuçlar verecek derecede düşüşler yaratmış ve tanker armatörlerini zor durumda bırakmıştır.
Tekne & Makine Sigorta piyasalarında üç yıl önce yaşanan ciddi derecedeki kapasite daralması, rekabetin azalmasına ve sonuç olarak sigorta primlerinin artmasına neden olmuştu. Bu olgu Deniz Sigortacıların ortalamada 20 yıla varan zarar etme sürecini sonlandırmış ve özellikle tekne sigortacıları grafiğin pozitif yönünü görmeye başlamışlardır. 2019’a kadar ardı kesilmeyen hasarlar ve anlamsız bir rekabet sonucu yaratılan düşük prim düzeyleri deniz sigorta sektörünü çöküntüye uğratması. Bu yanlış gidişe son verebilmek için devreye giren Lloyd’s of London aldığı bir yönetim kararı ile zarar eden sendikaların riziko kabul etmeye devam edemeyeceklerini açıklayarak piyasadaki anlamsız rekabete son vermişti. Sonuç iki yıl zarfında kendini göstermiş ve belli başlı sendikalar bilançolarını kırmızıdan yeşile çevirebilmişlerdir. Birkaç örnek vermek gerekirse;
Scandinav Piyasasindan Norwegian Hull Club 2019’da $ 203 Milyon prim geliri ile $ 2,4 Milyon zarar yazarken bunu 2020’de $ 230 Milyon prim geliri ve $ 34,8 Milyon ka’ra çevirmiştir.
Lonra Piyasasindan Beazley Sendikası ise 2019’da $ 176,3 Milyon Prim geliri ile $ 8,1 Milyon kar ederken, 2020’de $ 194,1 Milyon prim geliri ile $ 43,1 Milyon kar yazmıştır.
Primlerdeki artışlar cuzi görünmektedir ancak 2020 ve 2021’in büyük bir kısmında lay up’da olan neredeyse tüm Cruise Filolarının lay up prim iadesi aldığını düşünürsek, prim artışlarının önemini daha iyi anlamış oluruz.
Piyasalardan edinilen verilere göre prim artislari belli bir düzeye oturmakta ve artislarin sona ermek uzere oldugu anlasilmaktadir. Piyasaya yeni giren oyuncular akli selim ile davranip bilincsiz bir rekabet ortami yaratma yoluna gitmezler ise sigorta primleri saglikli bir düzeye oturur ve armatorlerimiz de acemi sigortacilarin yarattigi inis cikislardan kurtulup butcelerini daha saglikli bir sekilde organize edebilirler.
Tum denizcilere, artissiz ve düzeyli sigorta primleri ile hasarsiz ve bol navlunlu gunler dilerim.
* Bu yazıda belirtilen rakamlar 100GT’un uzerindeki gemilerden elde edilmiştir.
** Kaynak Birlesmis Milletler Kaynaklari (United Nations Conference on Trade and Development)