Fatih’in Ordu’sunda bir Ulubatlı olmaktır mesela.
Kaç yüzbin kişiydi acaba o ordunun içinde; yedi tepeli kentin bilinmeyen bir mezarında isimsiz olarak yatan Ulubatlı yürekli asker.
Bazen de bir Nine Hatun olarak çıkar karşımıza isimsiz kahraman.
Elinde satırı yiğitleşir, destanlaşır.
Bazen bir köy öğretmeni olarak.
Ki o öğretmenler isimsiz kahramanlar zincirinin en asil halkasıdır. Kendileri ızdırap yudumlarken, için için hep gül şerbetleri içirme gayretinde olurlar masum ve mahsun çocuklara, çocuklarımıza…
Bazen de sualtı inşaatları emekçisi olur isimsiz kahramanlar.
Gecelerini gündüze katıp hiç tereddüt etmeden karanlık sulara dalan,
bıkmadan usanmadan, bazen tırnaklarıyla denizin dibini kazan, bazen de hırçın denizin kaya gibi zeminine kazık çakan.
Kendi hayatlarını tehlikeye atacak kadar cesur ve gururludur su altı inşaatı emekçileri.
Ama nefesler tutularak sevinç gözyaşlarıyla izlenen o muhteşem açılışlarda yok sayılırlar, görünmezler.
Tüm ülkedeki o yatırımların, özellikle en sıkıntılı iş olan alt yapılarındaki emekleri yok sayılır…
- İstanbul-İzmir Otoyolu’nun en önemli kısmı olan İzmit Köprü Geçişi,
- Marmaray,
- 3. Boğaz Köprüsü,
- Kıbrıs Su Temin Projesi,
Bunları gerçekleştirmeyi başarmış şirketlerin hayatlarını devam ettirebilmesi için nelere ihtiyacı var demek, kimsenin aklına gelmez, nedense!
Ey isimsiz kahramanlar, yiğitler;
O muhteşem yatırımlardaki olağanüstü emeğiniz son bulduğunda kullandığınız araçları bağlayacak bir yer bile bulamayıp denizin ortasında yapayalnız kalan sizler;
Muhteşem açılışlarda yer almasanız da;
Tarih sayfalarında ve vicdanlarda isimsiz olarak yerlerinizi alacaksınız, hiç kuşkunuz olmasın…