Amerika kıtasını kim keşfetmiştir? Hepimizin aklına ilk gelen şüphesiz İspanyol Kristof Kolomb değil mi? Peki bu kıtaya neden Kolomb değil de Amerika ismi verilmiştir? İlk keşfettiğinde burasının Hindistan olduğunu düşündüğü için mi? Öyleyse dünyanın keşfedilen 4. kıtasının ismi nereden gelmektedir?

Amerika kıtasını kim keşfetmiştir? Hepimizin aklına ilk gelen şüphesiz İspanyol Kristof Kolomb değil mi? Peki bu kıtaya neden Kolomb değil de Amerika ismi verilmiştir? İlk keşfettiğinde burasının Hindistan olduğunu düşündüğü için mi? Öyleyse dünyanın keşfedilen 4. kıtasının ismi nereden gelmektedir? 

Denizde çalıştığım dönem içerisinde farklı ülke suları ve limanlarında pek çok defa bulunduğum Amerika kıtasının isim hikayesi çoğu kez ilgimi cezbetmiştir. Bu makale ile araştırmalarımı özetleyerek ilgi duyanlar ile paylaşmak istiyorum, umarım okurken keyif alırsınız. 

Dünyamızın dördüncü kıtasını ilk keşfedenler sırasıyla Kristof Kolomb ve Sebastian Cabot olmasına rağmen öyle bir adam vardır ki ön adının bu kıtaya verilmesi şerefine nail olmuştur. Bu şanslı kişi makalemin başrol oyuncusu Amerigo Vespucci’dir. 1451 yılında İtalya’nın Floransa kentinde doğan ve banka memuru olarak çalışan Vespucci, çalışmış olduğu bankanın başka bir şubede görevlendirmesi ile 1491 yılında İspanya’ya taşınmıştır. Banka şubesi o dönemki keşif gezilerine maddi krediler sağlamaktadır dolayısıyla da bu geziler hakkında bilgi edinmeye çalışmaktadır. Bu vesile ile Vespucci de denizcilik üzerine ve keşif gezileri hakkında bilgi edinmeye başlamıştır. 1495 yılında banka müdürünün vefatı ve banka şubesinin kapanması ile Vespucci ellili yaşlarında işsiz kalır. Ne evi ne karısı ne de çocuğu vardır ve hayatının bu döneminde hiçbir yerde huzur bulamaz haldedir. Diğer tarafta o dönemde arka arkaya yapılan yeni keşif gezileri hayatını tehlikeye atmaya hazır cüretkar denizcilere bir çırpıda servet ve ün kazandırabilecek eşsiz fırsatlar sunmaktadır. İyi bir gözlemci ve meraklı bir kişilik olan Amerigo Vespucci de şansını yeni Hindistan’a yapılacak bir deniz seyahatinde denemeye karar verir. Yapmış olduğu ilk deniz seyahatinde edindiği seyir ve astronomi bilgileri sayesinde Vespucci, Portekiz kralı tarafından planlanan yeni keşif gezisine bir kılavuz, gökbilimci ve haritacı olarak çağırılmıştır. Mükemmel kılavuzlar ve denizcilerden yana hiçbir sıkıntısı olmayan Portekiz kralının Vespucci’yi ülkesine çağırması, o ana kadar adı bilinmeyen bu adamın yüksek itibarının aksi iddia edilemez bir kanıtı gibidir. 

 
Amerigo Vespucci’nin portresi

Marco Polo’dan beri dünyanın en zengin toprakları olarak görülen tarçın, karabiber ve zencefilin yetiştiği Hindistan’a ulaşma gayesi 14.yüzyılın sonunda Avrupa’nın en büyük rüyası halindedir. Afrika kıtasında Ümit Burnundan dolaşarak Hindistan’a ulaşma keşfi 1486 yılında Portekizli Vasco da Gama’ya nasip olurken, bu keşiften sadece 6 yıl sonra 1492 senesinde Kolomb Afrika kıtasını dolaşarak doğuya gitmek yerine okyanusta batıya giderek Hindistan’a (!) ulaşmıştır. Kolomb heyecanla Küba’nın Çin, Haiti’nin ise Japonya olduğunu iddia etmektedir ve bu haber büyük bir yankı uyandırmıştır. Demek ki Çin, Japonya ve Baharat Adalarındaki hazinelere ulaşmak için Afrika kıtasının etrafını dolaşmaya gerek yoktu. 1493 senesinde tekrar Kolomb ve 1497 de Sebastian Cabot tarafından bu yeni yol kat edilerek yeni topraklara keşif gezileri yapılırken; Vasco da Gama da ümit burnu üzerinden uzun olan yolu kullanarak yeni topraklara keşif gezilerine devam etmiştir. O dönem İspanya ve Portekiz, Hindistan’ı ele geçirmek için adeta bir yarış hali içerisindedir. Sürekli olarak keşif gezileri gerçekleştiriliyor ve yeni kara parçaları keşfediliyordu. Fakat tuhaf bir durum da kafa kurcalamayı sürdürüyordu. Nasıl oluyor da Kolomb tarafından keşfedilen Hindistan ve yakınındaki tuhaf kara parçaları diğer kâşifler tarafından bilinmiyordu? Marco Polo bunlardan niçin bahsetmemişti? O dönem için tüm Avrupa sabırsızlıkla bu soruların cevabını bekliyordu.

Bahsettiğimiz dönemde keşif gezilerine ait haberler halkta büyük bir ilgi ve heyecan uyandırmaktadır. Matbaanın Avrupa’da yaygınlaşmaya başladığı bu zaman diliminde matbaacılar da keşfedilen yerlerin yer aldığı haritaların ve coğrafi keşiflere ait raporların basımına öncelik vermiştir. Öyle ki telif hakkı gibi konular da olmadığı için yayınlanan bu eserlerde yazarlar veya matbaacılar kendi hayal güçlerini de katarak, asıl eser sahibinin haberi olmadan bazı gerçekleri istedikleri gibi kolayca değiştirebiliyorlardı. 1503 yılında Avrupa da Mundus Novus yani Yeni Dünya isimli yaklaşık 5 sayfalık bir broşür farklı dillere de tercüme edilerek yayınlanmıştır ve Avrupa bilim dünyasını büyük bir heyecana boğmuştur. Bu broşür esasen Portekiz kralı tarafından görevlendirilen Amerigo Vespucci’nin yine krala yazmış olduğu keşif raporlarının derlemesinden meydana gelmektedir. Broşürün büyük ilgi görmesinin esas sebebi Mundus Novus (Yeni Dünya) olan ismi ve Amerigo ismindeki bu denizcinin batıya yaptığı yolculukta ulaştığı yerin Hindistan değil, aksine Asya ve Avrupa arasında tamamen yeni ve daha önce bilinmeyen bir ülke, yani dünyanın yeni bir bölgesi olduğunu iddia etmesidir. Okyanusun ortasında dünyanın yeni bir kısmının bulunduğunun öne sürülmesi, büyük bir halk kitlesinin o dönemde hayal gücünü karşı konulmaz bir güçle etkisi altına almıştır. Ayrıca Vespucci isimli bu adam tüm denizciler arasında olayları güzel ve eğlenceli bir üslupla anlatmasını bilen ilk denizci olarak görülmüştür. Ünlü ressam Leonardo Da Vinci’nin de bu broşürden ilham alarak 1504 yılında yeni dünyanın bilinen ilk haritası olarak değerlendirilen aşağıdaki haritayı çizdiği değerlendirilmektedir:

Amerigo2
 Leonardo Da Vinci’nin “Yeni Dünya” portresi (1504)

Yeni kıtaya Vespucci’nin ön adının verilmesi oldukça karışık ve aslında kendisinin bile haberdar olmadığı bir durumdur. 1507 yılında İtalyan bir matbaacı, kâşiflerin tüm seyahat raporlarını bir kitap içerisinde toplar ve bu kitaba “Floransalı Alberico Vespucci’nin Bulduğu Yeni Topraklar ve Yeni Dünya” (Mondo novo e paesi nuovamente retrovati da Alberico Vesputio florentino) ismini koyar ve böylece yanılgılar başlar. Çünkü bu başlıktan Vespucci’nin yeni topraklara sadece “Yeni Dünya” adını vermekle kalmadığı, aksine bu yeni dünyayı keşfedenin de kendisi olduğu anlamı kolaylıkla çıkmaktaydı. Baskı rekorları kıran bu kitap ile Vespucci’nin bu toprakları ilk keşfeden kişi olduğu haberi dünya da hızla yayılmaktaydı. Hiçbir şeyden haberi olmayan bir matbaacının topladığı kitabın başlığına Kolomb’un adının yerine Vespucci’nin adını yazması, yine her şeyden habersiz olan Vespucci’ye farkında bile olmadığı bir şöhret kazandırmaktadır. Bu tesadüflere başka tesadüflerin de eklenmesi ile Amerigo Vespucci isminin şöhret tarihindeki ölümsüzlüğe yükseliş hikayesi başlamaktadır. 

Yeni kıtaya Amerika isminin verildiği an ise Nisan 1507 yılında Alman haritacı Martin Waldseemüller tarafından yayınlanan Kozmografyaya Giriş (Cosmographiae Introductio) isimli kitap ile olmuştur. Bu kitapta ilk defa Vespucci’nin ismi harita üzerinde kıtanın üzerine yazılmıştır. Vespucci kıtayı ilk keşfeden kişi olmasa da Waldseemüller yeni kıtayı ilk kez tasvir ederek Avrupa’ya tanıtan kişi olduğu için kıtaya Amerigo isminin verilmesini düşünerek aslında genel bir teamüle uymuştur. Waldseemüller çizmiş olduğu harita ile tarihsel tesadüf ile karanlıktan doğan dünyaya Asya, Avrupa ve Afrika’nın kardeş kelimesiyle isim verdiği için aslında bilinçsizce anlamlı bir şey yaratmıştır. Bin nüsha olarak basılan bu haritanın 2003 yılında, günümüzde kalan yegâne kopyasının 10 milyon $ gibi bir tutar ödenerek satın alındığı ve o tarihe kadar bir tarihsel belge için ödenen en yüksek fiyat olduğu bilinmektedir. Satış müzayedesinde harita “Amerika’nın doğum belgesi” olarak sunulmuştur. Kaynaklarda bulunan ilginç bir bilgi de bu haritanın bir kopyasının 1507 yılında Polonya’ya ulaştığı ve modern astronominin kurucusu olarak görülen Nikolas Kopernik’in bu harita sayesinde dünyanın evrenin merkezinde sabit durmadığı, aksine güneşin etrafında döndüğü gibi şaşırtıcı bir fikri geliştirmesine yardımcı olduğu yönündedir.  Sonrasında Amerika ismi tüm diğer coğrafi yayınlarda da hızlı bir şekilde yaygınlaşmıştır. 1538 yılında haritacılar kralı Mercator da kendi dünya haritasında kıtanın ismini Amerika olarak tescillemiştir. Böylece Amerigo Vespucci otuz yıl içerisinde dünyanın dördüncü bölümünü kendisi ve ölümünden sonraki şöhreti için fethetmiştir. Vespucci’nin ön adının Latince’ye Albericus olarak çevrildiği bazı yazılı kaynakların bulunduğu da dikkate alınırsa; eğer bu şekilde devam etmiş olsa idi bugün kıtayı Albericus ismi ile anıyor olabilirdik.

 Amerigo3
Cosmographie Introductio kapak sayfası (1507)


 Amerigo4
Gerardus Mercator dünya haritası (1538)

Vespucci hayatının son yıllarında adının etrafında dönen yanlış anlaşılmalar ve hataların kendisine ne kadar ün kazandırdığını öğrenebildi mi? Okyanusun öbür tarafındaki topraklara adının verileceğini tahmin etti mi? Kimilerine göre haksız görülen bu şöhrete karşı mücadele mi etti, yoksa onu tebessümle mi karşıladı ya da yakın arkadaşlarına sessizce ve mütevazılıkla her şeyin kitaplarda yazıldığı gibi olmadığını mı anlattı? Bu konuda bilinen tek şey dağların, denizlerin, ülkelerin, dillerin üzerinde bir kasırga gibi esip diğerine; yeni dünyaya sıçrayan bu muazzam şöhretin en azından yaşadığı süreçte onun hayatına somut bir katkısının olmadığıdır. Bu sessiz ve gizli adamın çabalarından geriye halen daha tartışılan bir şöhret kalmıştır. İnsanlara çözümü için uğraşacakları en karmaşık sorunlardan birisini bırakan Vespucci, temelde ise tamamen basit ve sorunsuz bir hayat sürmüştür. 1512 yılında Vespucci’nin Sevilla’daki cenaze törenine katılan az sayıdaki vatandaş, katıldıkları cenazenin dünyanın 4.kıtasına ismini veren adama ait olduğundan habersizdiler. 

Amerika’nın keşfinden bu yana 5 yüzyıl geçmiş olmasına rağmen kıtanın ismi üzerine tartışmalar yüzyıllar boyu devam etmiştir. Kimileri Vespucci yi eleştirip kıtanın ismini çalmak ile suçlarken, kimileri ise Vespucci’yi Amerika kıtasının isim babası ve kâşif bir denizci olarak anmaktadır. Vespucci destekçileri bütün durumun bir dizi yanlış anlaşılmadan kaynaklandığını ve bunu Vespucci ye mal ederek hali hazırda yapmış olduğu keşif gezileri ve yeni kıta ile ilgili öngörülerinin yok sayılmaması gerektiğini savunurken; karşıtları ise 1512 yılına kadar olan ölüm süreci boyunca ortaya atılan iddialara Vespucci’nin neden itiraz etmediğini eleştirmektedir. Vespucci destekçileri bu eleştiriyi o dönemde telif hakkı konuları olmadığı için nereye itiraz edebilirdi şeklinde savunmaya devam etmektedirler. 

Özetlemek gerekirse Amerigo Vespucci, Kolomb’un başlatmış olduğu Amerika kıtasının keşfini tamamlayarak bir bakıma kıtanın vaftiz babası olmuştur. Yeni bir şey keşfedildiğinde heyecan ile adını haykırmak isteyen insanoğlu da tesadüfler silsilesinin peşine düşerek yeni kıtanın sonsuza kadar uzanacak olan ismini, AMERİKA ismi ile selamlamıştır. 

KAYNAKLAR

-    Dünyanın Dördüncü Kıtası, Amerika / Toby Lester (Şenocak Yayınları, Çeviren: Nurşan Üstüntaş) 
-    Amerigo. Tarihsel Bir Yanılgının Hikayesi / Stefan Zweig (İthaki Yayınları, Çeviren: Güzide Şen)
-    https://tr.wikipedia.org/wiki/Amerigo_Vespucci
-    https://en.wikipedia.org/wiki/Ostrich_Egg_Globe
-    https://en.wikipedia.org/wiki/Cosmographiae_Introductio
-    https://collections.library.yale.edu/catalog/15234074
-    https://www.openculture.com/2021/02/the-oldest-known-globe-to-depict-the-new-world-was-engraved-on-an-ostrich-egg.html

Mustafa Sökükcü
Kılavuz Kaptan   
[email protected]