Stratejik bir silah olan ve psikolojik tesiri tesiri en az kendi varlığı kadar etkili olan ve bunun da ilerisinde karşı tarafı olduğu kadar dökeni de tehdit eden mayın silahı Rusya-Ukrayna Savaşı nedeni ile bir kez daha sahne aldı.
İstanbul Boğazı Yaklaşma Suları, İğneada civarı ve Romanya Karasularında tespit edilerek ilgi ülkelerin SAT/SAS timlerince etkisiz hale getirilen 3 mayın adeta gündemi değiştirdi. Bahse konu mayınlar kendisinden beklenen tesiri göstererek Karadeniz’de ticari trafiğin ve balıkçılığın azalmasına ve İstanbul Boğazı’ndan geçen gemi sayısının büyük oranda düşmesine ve Boğaz yaklaşma sularında önemli ölçüde mayın karşı tedbirleri faaliyetlerinin yürütülmesine sebep oldu. Bazı değerlendirmelere göre ticari trafik %80 oranında azaldı ancak bu azalmanın içinde Batı yaptırımları nedeni ile azalan deniz ticaretini de dikkate almak gerekiyor.
Konuya açıklık getirmek için öncelikle mayınlamanın hedefini, kimin tarafından ve nasıl yapıldığının değerlendirmek gerekir.
Herşeyden önce ilk mayın istihbaratından ve mayın tehdidin varlığından haberdar oluşumuz 18 Mart 2022 tarihinde Rus makamlarının yaptığı “ Ukrayna tarafından Ukrayna açıklarına döşenen deniz mayınlarından 420’si bağlantılarından koparak Karadeniz’in Batısı ve Boğazlara doğru sürüklendiği” yönündeki açıklaması ile oldu. Buna karşı Ukrayna makamları “Odessa, Ochakov, Chernomorsk ve Yuzny Limanları çevresine döşenen mayın hatları için Rusya’yı suçladı”.
Bu durumda; mayınları şayet Rusya dökmüşse özellikle Odessa Körfezinden Ukraynanın lojistik takviyesinin önlenmesi, Karadeniz’de ticari trafiğin inkıtaya uğratılmasının hedeflenmiş olması, şayet mayınları Ukrayna dökmüşse Rusya’nın Odessa Körfezinde deniz harekatının ve çıkarma yapmasının engellenmesi hedeflenmiş olması muhtemel gözüküyor.
İlk mayının İstanbul Boğaz ağızında tespiti ve etkisiz hale getirlmesi tarihinin de 26 Mart 2022 olarak kayıtlara geçtiğinide belirtelim.
Şimdi İstanbul Boğaz girişinden mesafelere baktığımızda; Boğaz girişi (Karadeniz tarafı) – Odesa 335 Mil, Boğaz girişi – Köstence 180 Mil, Köstence – Odessa 200 Deniz Milidir.
Serbest kalmış Demirli bir mayının en uygun akıntı ve rüzgar şartlarında azami 4-5 mil ile sürüklenebileceğini varsayarsak Odessa Körfezi demirli mayın hatlarından kopan bir mayının İstanbul Boğazı yaklaşma sularına geliş süresinin 65-67 gün olabileceği ortaya çıkıyor. Hal böyle olunca Odessa Körfezindeki mayınlamanın 20 Ocak 2022 tarihi veya daha öncesinde yapılmış olması ve mayın döküşünü müteakip mayınların demirleme tertibatından
kurtulmuş veya serbest kalmış olması gerekir. Bu durumda o tarihten bugüne kadar geçen yaklaşık 2,5 aylık sürede bu mayınların görülmüş olması veya tesir icra etmiş olması gerekirdi.
Öte yandan 18 Martta ilk mayın istihbaratının alınması ile 26 Martta ilk mayının tespit edilmesi arasında geçen 9 günlük sürede dökülen mayınların Odesa Körfezinden Boğaz
ağızına gelmesi pek mümkün gözükmüyor. O halde bu mayınların dökülmesi ve demirleme tellerinden kopması husundaki istihbarata ihtiyatla yaklaşmak gerektiği ve pek de gerçekçi olmadığ ortaya çıkıyor. Kaldıki Rus donanması Odesa Körfezi açıklarında harekat yaptığına göre ve dökülen klasik mayınlar döken veya karşı taraf diye bir ayırım yapmayıp deniz sahasındaki tüm unsurları tehdit ettiğine göre Ruslar tarafından verilen mayın istihbaratına
ihtiyatla yaklaşmak ve iyi değerlendirmek gerektiği bir kez daha ortaya çıkmaktadır.
Gelişen olaylar ve tespit edilen mayın sayısının azlığı yapılan mayınlamanın maksadının Karadenizde deniz trafiğini etkilemek ve mayın silahının psikolojik tesirinden istifade etmek şeklinde olduğu sonucuna bizi götürüyor. Bu itibarla 26 Marttan itibaren tespit edilmeye başlanan bu mayınların Odesa açıklarında ki bir mayın hattından kopan mayınlardan ziyade İstanbul Boğazı girişi 90-100 mil kuzeyinde bir mevkide ve Romanya Karasuları
açıklarında serseri mayınlama olarak tabir edilen ve herhangi askeri veya ticari vasıtadan gelişigüzel denize atılmış mayınlar olması daha mümkün gözüküyor.
Zaten Rusya veya Ukrayna tarafından deniz harekatını kısıtlamak veya çıkarmayı engellemek için bir demirli mayın hattı teşkil edilseydi ve 420 mayın dökülseydi bu 420 mayının ağız deniz ve hava şartları ve dökme hataları nedeni ile hepsinin demirleme tellerinden kopması mümkün değildi ve en ağır deniz ve hava şartları ve yüksek dökme hatalarında bile demirleme tellerinden kopma oranı %25-30 olabilirki bu da azami 125 mayın
eder. 125 adet serbest dolaşan mayın bile denizde çok çok yüksek bir tehdidi oluşturur ki dökeni karşı tarafı ve taraf ayırt etmeksizin denizde dolaşan vasıtaları etkileyeceğinden 420 mayının demirleme tellerinden koptuğu istihbaratına ihtiyatla yaklaşılması gereğini bir kez daha vurgulamayı gerektirmektedir. Dolayısı ile İstanbul Boğazı yaklaşma sularına ulaşan mayınların serseri mayınlama olarak denize bırakılmış olmasının daha mümkün olabileceği anlaşılıyor.
Peki tüm bu değerlendirmeler bizi nereye götürür veya neyi değiştirir. Bu yapılan mayınlamanın serseri mayınlama şeklinde ve sayısının öyle çok fazla olamayabileceği ancak psikolojik tesiri nedeni ile deniz sahasını kullanan taraflar üzerinde büyük tesir icra ettiği ve ilgili taraflarca geniş çaplı mayın karşı tedbirleri alınması zorunluluğunu ortaya çıkarır.
Mayın Karşı Tedbirleri konusunda kısaca Türkiye’nin imkan kabiliyetlerine bakacak olursak; Türk Deniz Kuvvetleri envanterinde yüksek teknoloji ile donatılmış, mayın tespit ve avlama kabiliyetleri olan mayın avlama gemileri ve yine tespit edilen mayınların imhası için çok iyi eğitimli SAT/SAS timleri bulunmaktadır. Dolayısı ile bu imkan ve kabiliyetleri ile Türk Deniz Kuvvetleri’nin İstanbul Boğazı yaklaşma sularını açık ve temiz tutmaya ve gerekirse temiz kanallar oluşturarak buralardan ticari trafiğin akışını idame etmeye muktedir olduğu aşikardır.
Ne yapmak gerekir konusuna gelince: İlgili devlet birimlerince öncelikle mayınlamanın kimin tarafından, ne amaçla, nasıl, nerede ve miktarının ne olduğu konusunda mayın istihbaratı çalışması ve değerlendirmesi yapılması önem ve öncelik arzetmektedir.
Deniz ticareti ihtiyaçları ve mayınlamanın çapına bağlı olarak gerekirse İstanbul Boğazı çıkışında biri Burgaz-Varna-Köstence- Odesa kuzey rotasında, diğeri Kdz. Ereğli -Samsun-Novorasisk ve diğer Doğu Karadeniz Limanlarına yönelik kuzey doğu ratasında iki adet temiz kanal tesis ve idame edilebilirki bu kanalların uzunluk ve genişliği ticari trafiğin yoğunluğu, gemi tipleri, sahadaki mayın tehdidi ve eldeki mayın karşı tedbirleri imkan ve kabiliyetleri dikkate alınarak uzmanlarınca yapılacak planlama ve çalışma ile ortaya konabilir.
Son söz: Karadenizde I ve II. Dünya savaşlarında da benzer mayınlamalar yapılmıştır ve adeta tarih tekerrür etmektedir. Yapılan mayınlamaya ilişkin istihbarat teyit edilmeli ve buna göre tedbirler geliştirilmelidir. Türkiye’nin bu tehdide karşı imkan kabiliyetlerinin fazlası ile yeterli olduğu değerlendirilmektedir.