DTO seçim sonuçlarına baktığımızda ortaya ilginç bazı sonuçlar çıkmaktadır.Nasıl olmuştur da Salih Zeki Çakır hakkında meslek örgütü yönetimi konusunda geçmiş tecrübesi nedir ve nasıl bir performans sergileyebilir konusunda bir veri olmamasına rağmen 45%
DTO seçim sonuçlarına baktığımızda ortaya ilginç bazı sonuçlar çıkmaktadır.
Nasıl olmuştur da Salih Zeki Çakır hakkında meslek örgütü yönetimi konusunda geçmiş tecrübesi nedir ve nasıl bir performans sergileyebilir konusunda bir veri olmamasına rağmen 45% gibi bir oy oranını bu kadar kısa sürede yakalamıştır.
Bu sorunun cevabını Salih Kaptan’dan ziyade Metin Kalkavan’da aramak lazım.
DTO’nın geçmiş dönemlerine baktığımız zaman hakkında fikir yürütebileceğimiz elimizde performansı hakkında somut veri olan Cengiz Kaptanoğlu ile Metin Kalkavan dönemleri mevcuttur.
Cengiz Kaptanoğlu “yönetim tarzı”na baktığımız zaman Oda yönetiminin mesleki bir örgüt olma bilinci içerisinde “önce canan sonra can” şeklinde konulara yaklaştığını görüyoruz.Özellikle milletvekilliği döneminde bir işiniz var ise Cengiz Bey e de söylememişseniz bir araba laf işitir, olmadı elinizden zorla tutar ve ilgili yere götürürdü.
Bu “önce canan” tarzı yaklaşımını da tüm Oda mensuplarına “babacan” bir davranış içerisinde sergilerdi.Hal böyle olunca Cengiz Bey uzun yıllar camiada yapıştırıcı bir çimento olarak görevini layık-ı vechile icra etmiştir.
Metin Kalkavan dönemine baktığımızda ise “önce can sonra yine can” tarzında bir yaklaşım içerisinde muhtemelen DTO ‘nı ortağı olduğu şirketlerinden biri zannederek yönetmeye kalkmıştır.Kendi işini ilgilendirmeyen konular olduğunda veya bir şekilde mecbur kalmadıkça “bu konu önemli değil” diyebilmiştir.Seçim döneminde Salih Kaptan’ın aksine oy verecek kişileri oy istemek için “huzura” çağırmıştır.İnsanlarla Cengiz Bey gibi birebir sıcak ilişkisi olmamıştır.Geçmiş yönetim kurulu teşkilleri de yine sübjektif kriterler ile yapılmıştır.
Cengiz Bey ile temelden ayrılan başkanlık yapma biçimini gören Oda üyeleri Metin Kalkavan’ın Oda yönetme biçimine tepki olarak 45% oyu diğer adaya vermiştir.Bu kadar çok oyu başka saikle açıklamak bir yerden sonra makul olmasa gerek.
Oda’da oy kullanma ortamı benim dahi bazı oyları kullanmak için Oda’ya avukat getirtmemi gerektirdi ise ve burada yazamayacağım bazı işlerin bu seçim üzerine “acaba” soruları üretme potansiyeli olsa da bütün bu engellemelere rağmen Metin Kalkavan’ın 45% oy kaybetmesi kendisine sürpriz.olmamalıdır.
Salih Kaptan’ın tabiriyle “ince ayar” sonucu 45% oya karşılık meclis’te 15% temsil bulması Kamu vicdanını ve sektörü yaralamıştır.Metin Kalkavan bu işin hiçbir izahını yapamayacağı gibi artık başkanlığı’nı bütün bunların gölgesinde kalarak yapacaktır.
Gelinen noktada Metin Kalkavan “ben merkezli” icraatları ile sektörü tam ortasından “bir bölen” olmuştur, bundan sonra kürsü söylemlerinde “mavi olduk” dese de Oda’dan çok kendisini bağlayacaktır.Kendisine hayırlı olsun.