Değerli Okurlar, Öncelikle Soma maden faciasında yaşamlarını yitiren tüm değerli işçi kardeşlerimize ve mühendislerimize Allah’tan rahmet, aileleri, yakınları ve arkadaşlarına başsağlığı ve yaralılara acil şifalar dilerim. Bu elim kaza öncelikle ma
Değerli Okurlar,
Öncelikle Soma maden faciasında yaşamlarını yitiren tüm değerli işçi kardeşlerimize ve mühendislerimize Allah’tan rahmet, aileleri, yakınları ve arkadaşlarına başsağlığı ve yaralılara acil şifalar dilerim.
Bu elim kaza öncelikle madenler, tersaneler, limanlar ve diğer ağır iş kollarında taşeronluk sisteminin kaldırılması, iş güvenliği ve işçi sağlığı tedbirlerinin en üst seviyede alınması, etkin eğitim verilmesi, iş güvenliği uzmanları ve işyeri hekimlerinin bağımsız olmasının gerekliliğini, bağımsız ve etkin denetim sisteminin oluşturulması zorunluluğunun ve gerekli tedbirleri almayan işletmelere caydırıcı cezaların getirilmesinin önemini bir kez daha göstermiştir.
Söz konusu önlemleri kazalar yaşanmadan önce almak gerekir. Bu nedenle, tersanelerde ve diğer iş yerlerinde iş kazalarının yaşanmaması, iş güvenliği ve işçi sağlığının etkin şekilde sağlanmasına katkı sağlamak amacıyla konunun akademik uzmanı olarak bu yazıyı kaleme alma sorumluluğunu hissettim.
Uluslarararası Çalışma Örgütü (ILO) her yıl Dünyada 2,3 milyon çalışanın kaza geçirdiğini, bu kazaların 6000’den fazlasının ölümle sonuçlandığını, 160 milyon insanında meslek hastalığına yakalandığını belirtmektedir (ILO, 2014). Türkiye ölümlü iş kazalarında Avrupa'da birinci, dünyada üçüncü sıradadır (tbmm.gov.tr). Türkiye’de resmi kayıtlara göre yılda ortalama 70 bin iş kazası gerçekleşiyor.
2012 yılı içerisinde resmi istatistiklere göre 74.871 iş kazası meydana gelmiş olup, bu kazalar sonucunda 2.209 çalışan sakat kalmıştır. Resmi kayıtlara giren iş kazası sonucu ölenlerin sayısı ise 744 kişidir. Konunun uzmanı akademisyenlere göre, resmi istatistiklere girmeyen gerçek iş kazası rakamları ise bu rakamların çok üzerindedir. Türkiye’de 2012 yılında ortaya çıkan meslek hastalığı sayısı ise resmi istatistiklere göre 395 olup, 171 kişi meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik geliri alacak ölçüde sakat kalmış, 1 çalışan ise meslek hastalığı sonucu yaşamını yitirmiştir (Esen, Bünyamin, memurhaber.com, 2014).
Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) verilerine göre 2002-2013 yılları arasında toplam 880.000, günde ortalama 219 iş kazası olmuş ve bu kazalarda 13.442 işçi hayatını kaybetmiştir (Karip, Mesut, milliyet.com.tr, 15.05.2014). Toplam kazaların %13,4’ü madencilik ve taş ocağında meydana gelmiştir.
TUİK İş Kazaları ve İşe Bağlı Sağlık Problemleri Araştırma Sonuçları Raporu’na göre 2013 yılında 706 kişi iş kazası geçirmiştir. Amele Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin Raporu’na göre, 2013 senesinde bin 235 işçi hayatını yitirdi. Rapora göre hayatını kaybeden işçilerden 103’ü kadın, bin 132’si erkek işçiydi. 59’u çocuk, 22’si göçmendir (TUİK, İş Kazaları ve İşe Bağlı Sağlık Problemleri Araştırma Sonuçları 2014).
TUİK tarafından yapılan çalışmaya göre; Türkiye genelinde 2013 yılında istihdam edilenlerden %2,3’ü bir iş kazası geçirmiştir. Bu oran erkeklerde %2,8 iken, kadınlarda %1,3 olarak tahmin edilmiştir. Toplam iş kazası geçirenlerin %81,6’sını erkekler oluşturmuştur (TUİK,2014).
Eğitim durumuna göre 2013 yılında iş kazası geçirenlerin oranları incelendiğinde; son 12 ay içinde istihdam edilen lise altı eğitimlilerin %2,8’i bir iş kazası geçirirken, genel lise mezunlarında bu oran %1,7, lise dengi meslek okul mezunlarında %2,4, yüksek öğretim mezunlarında ise %1 olarak tahmin edilmiştir. Eğitim seviyesi artıkça kaza riskinin de azaldığı görülmektedir (TUİK,2014).
Türkiye genelinde son 2013 yılında istihdam edilenlerin %2.3’ünün bir iş kazası geçirdiğini, sektörel olarak incelendiğinde, iş kazalarının en yoğun yaşandığı sektörlerin “madencilik ve taşocakçılığı” (%5,5), “elektrik, gaz, buhar, su ve kanalizasyon” ile “inşaat” sektörleri olduğunu ortaya koymaktadır.
Söz konusu çalışma sonuçların göre lise altı eğitimlilerde iş kazası oranlarının, lise ve yükseköğretime göre daha yüksek olduğu, işyeri büyüklüğü açısından, çalışan sayısının yüksek olduğu işletmelerde iş kazası oranlarının daha yüksek olduğu dikkat çekmektedir. İstihdam edilenlerden %7,1‘i çalıştığı işle ilgili olarak “zaman baskısı ve aşırı iş yükü” şeklinde ruhsal sağlığını etkileyen elverişsiz faktöre maruz kaldığı belirtilmiştir.
İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin en temel amacı çalışanların korunmasıdır. Çalışanları işyerinin olumsuz etkilerine, iş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı koruyarak ruh ve beden bütünlüklerinin sağlanması iş güvenliğinin en başta gelen amacıdır. Ayrıca, İş sağlığı ve güvenliği alanında var olan sorunların giderilmesi toplumumuzda konuya ilişkin güvenlik kültürü bilincinin oluşmasına bağlıdır. İş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenebilmesi için ilgili tüm kişi ve kuruluşların her birinin üzerine düşeni yapmaları büyük önem taşımaktadır.
İş güvenliği, şansa bırakılamayacak kadar önemli bir konudur. Gerçekleşen bir kaza olayını şanssızlık olarak değerlendirmek doğru değildir. Diğer taraftan, yapılan araştırmalar iş kazalarının % 97 sinin önlenebilir nitelikte olduğunu, kaçınılmaz (önlenemez) kazaların % 3 oranında olduğunu göstermektedir.
İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması için yapılan harcamaların, bazı işverenler için gereksiz bir harcama olarak görüldüğü de bilinmektedir. Ancak yapılan araştırmalar, kazalar sonucu ortaya çıkan maddi kayıpların, kazaların önlenmesi için yapılan harcamaların 5 katı olduğunu göstermektedir.
Dünya Denizcilik Örgütü'nün 2015 yılından itibaren tek cidarlı gemilerin deniz trafiğinden men edileceği yolundaki kararı Tuzla'yı dünyanın önemli gemi inşa üslerinden biri haline getirdi. Türkiye; Ekim 2013 itibariyle Çin, Güney Kore, Japonya, Vietnam, Filipinler’den sonra dünyanın gemi siparişi alan 6. ülkesi konumuna gelmiştir (Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Raporu, 2013). Artan gemi siparişleri sonucunda Tuzla tersanelerine büyük talep olmuş, söz konusu tersaneler bölgesinde çalışan işçi sayısı 5 binden 28 bine çıkmıştır. 2013 yılı itibariyle son bir buçuk yılda 25 kişi hayatını kaybetmiştir. Ayrıca, 2013 yılında İzmir'in Karşıyaka ilçesindeki Alaybey askeri tersanesinde bakımı yapıldıktan sonra denize indirilmek istenen, "TCG Değirmendere" adlı römorkörün yan yatmasıyla meydana gelen kazada 10 kişi hayatını kaybetmiş, 17 kişi yaralanmıştır.
Dünya tersanelerinde ölümlü kaza oranları İsveç’de kaza oranı onbinde 1, İngiltere’de onbinde 1, Amerika’da onbinde 2, Japonya’da onbinde 3, Singapur, Tayvan ve Çinde onbinde 10, Malezya’da onbinde 12 ve Türkiye’de onbinde 3’dür (TBMM Araştırma Komisyonu Raporu, 2008).
Tersane kazalarının temel nedenlerinin; insan (psikolojik, fiziksel, İnsan ilişkileri, takım çalışması, iletişim), makine/ekipman (hatalı makine ve ekipman yerleşimi, eksik veya kusurlu koruyucular, yetersiz standardizasyon, yetersiz kontrol ve bakım, yetersiz mühendislik hizmetleri), ortam/çevre (yetersiz çalışma bilgisi, uygun olmayan çalışma metot ve yöntemi, uygun olmayan çalışma yeri ve ortamı vb.) ve yönetim (yetersiz yönetim organizasyonu, tamamlanmamış kurallar ve talimatlar, yetersiz güvenlik yönetim planı, eğitim ve öğretim yetersizliği, yönetim ve rehberlik uygun olmayan personel istihdamı, yetersiz sağlık kontrolleri vb.) faktörlerinden kaynaklandığı bilinmektedir.
Tersanelerde iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin diğer sorunlar ise kurumsallaşma, alan darlığı ve yoğunluk, kapasite fazlası kullanım, mevzuattan kaynaklanan sorunlar, tersaneler Bölgesinde ulaşım ve trafik sorunu, deniz itfaiyesi ihtiyacı gibi altyapı ve üstyapı sorunları, alt işveren (taşeron) uygulamasıdır.
Gemi inşa sektörü içerisinde yer alan tersanelerde gerçekleştirdikleri gemi inşaatının yapım aşamaları ve yapılan işin süreleri, maliyetlerinin azaltılması ve ülkemizin bu konudaki uluslararası piyasadaki rekabet koşulları açısından alt işverenlik (taşeron) uygulanması yapılmaktadır. G.Kore ve Japon gemi inşa sanayiindeki taşeron uygulamaları toplam istihdamın en fazla %50’si civarındadır. Ülkemizde ise bu rakam yaklaşık %80’dir. Tuzla Tersaneler Bölgesine ilişkin yapılan incelemelerde tersanelerin yeterli eğitimi ve deneyimi olmayan ve işyerindeki riskleri algılayamayan taşeron grupları ile çalıştıkları ve ana işveren ile taşeron arasında gerekli koordinasyonun sağlanamadığı görülmüştür. Alt işveren (taşeron) uygulaması, tersanelerde, iş sağlığı ve güvenliği açısından yaşanan sorunların çözüme kavuşturulmasında önemle ele alınması gereken bir husus olup henüz çözüme kavuşturulamamıştır (TBMM Araştırma Komisyonu Raporu, Temmuz 2008).
Meydana gelen iş kazalarının nedenlerinden biri de çalıştığı konu ile ilgili eğitim verilmiş olmasına rağmen, bireylerin hayatın hiçbir evresinde güvenlikle ilgili bir anlayışın eğitim, öğretim süreci ve sonrası süreçte aşılanmaması nedeniyle eğitimde anlatılanların sahada tutumsallaştırılamamasıdır. Bu nedenle, sosyal yaşamda “güvenlik kültürünün” her alanda yaşam biçimi hale getirilmesi ve bunun için de ilkokuldan itibaren bu kavramın eğitim müfredatına alınmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
İş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması açısından sektördeki alt yüklenici firmaların çalışma standartlarının ve alanlarının belirlenmesine ilişkin yapılacak yasal düzenlemeler ile standardı yüksek, sertifikalı ve vasıflı taşeron çalıştırılması sağlanmalıdır.
Ayrıca, işçilerin haklarını korumak ve yoğun çalışmalar sonucunda yaşanan iş kazalarının önlenmesi amacıyla, alt yapısı uygun tersanelerde vardiya sistemine geçilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir. Tersane Kazalarında Çare; İş Sağlığı ve Güvenliği!http://www.eforosgb.com/care-is-sagligi-ve-guvenligi/
Daha önce köşemde yayınladığım “Tersane Kazaları” başlıklı makalemde yazdığım benimde Komisyon uzmanı olarak görev aldığım “Gemi İnşa Sanayindeki İş Güvenliği ve Çalışma Şartları Sorunlarının Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan TBMM Araştırma Komisyon Raporu”nda iş güvenliği ve işçi sağlığına ilişkin başlıca çözüm önerileri aşağıda yer almaktadır. Söz konusu önerilerinden çoğu diğer iş kollarında kazaları önlemek için alınması gereken önlemleri de içermektedir.
Yapısal Sorunlara İlişkin Çözüm Önerileri:
• Tersane alanlarında sıkışıklıkların ortadan kaldırılması ve genişleyecek tersane alanları üzerinde iş sağlığı ve güvenliğine uygun çalışma şartlarının sağlanması için Tuzla Gemi İnşa Sanayi Bölgesinde şahıs, kolektif, limited ve küçük anonim şirketlerinin birleşmesi teşvik edilmelidir.
• Tersanelerde yapılan ana işler tek tek belirlenmeli ve bu işler her ne ad altında olursa olsun alt işverene (taşeron) verilmemelidir.
• Alt işveren uygulaması objektif kriterlere bağlanmalıdır. Sektörde alt yüklenici firmaların çalışma standartlarının ve alanlarının belirlenmesine ilişkin yapılacak yasal düzenlemeler ile standardı yüksek, sertifikalı ve vasıflı taşeron çalıştırılması sağlanmalıdır.
• Tersaneler için ölçülebilir kriterlere dayalı kapasite belirleme çalışmaları yapılmalıdır.
• Tuzla Aydınlı Koyu için yapılan deniz içi yatırımlar sonucunda koyda meydana gelen daralmanın önüne geçilmesi için bir Master Plan çalışması yapılmalıdır.
• Koy içerisinde onaylı imar plan sınırları dışında yapılan izinsiz dolguların ilgili valilik
tarafından izlenmesi ve denetlenmesi gerekmektedir.
• Tuzla tersaneler bölgesinde yaşanan ulaşım ve park sorunu İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin hazırlamış olduğu planlar doğrultusunda hızla çözüme kavuşturulmalıdır.
• Tersanelerde gemi bloklarını teçhiz ettikten sonra kızak üzerinde birleştirerek verimlilik ve inşa kabiliyetini artırıp, iş güvenliği risklerini azaltacak ileri dizayn teknolojisinin uygulanması sağlanmalıdır.
• Gemi üretiminde özellikle kesme, kaynak ve boyama işlemlerinde otomasyona geçilmelidir.
• İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili tedbirleri yerine getirmeyen tersanelerin faaliyetlerine devam etmelerine izin verilmemeli ve önlemler alınıncaya kadar faaliyetlerinden men edilmelidir.
• Ruhsatsız tersaneler ruhsatlandırma işlemini ivedilikle tamamlamalıdır.
Çalışma Koşulları ve Organizasyona İlişkin Çözüm Önerileri:
• Tersanelerdeki asıl işveren ve alt işverenler, çalıştırdığı işçi sayısına bakılmaksızın en az bir iş güvenliği uzmanı ve iş güvenliği elemanı bulundurmalı ve çalışan sayısına göre istihdam edilecek iş güvenliği elemanı sayısı artırılmalıdır.
• Tüm tersaneler işçi sayısına bakmaksızın işyeri hekimi çalıştırmalıdır. İşyeri hekimleri öncelikli olarak koruyucu sağlık hizmetlerini yerine getirmeli ve iş sağlığı eğitimi vermelidir.
• İşyeri hekimi tarafından işçilerin işe giriş ve periyodik sağlık muayeneleri etkin olarak yapılmalıdır.
• İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı ücretleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından karşılanmalı ve söz konusu ücretler işveren tarafından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına yatırılmalıdır.
• İşçilerin sigortalılığı ile fiili ve kaydi sigortalı primlerinin incelenmesi amacıyla ilgili kurumlar tarafından izleme çalışmalarına devam edilmelidir.
• Tersanelerde sigortasız işçi çalıştırılmasını önlemeye yönelik denetim mekanizması etkin hale getirilmeli ve işçilerin sigorta primlerinin gerçek ücretleri üzerinden yatırılması sağlanmalıdır.
• Tuzla Gemi İnşa Sanayi Bölgesi’nde İş Müfettişlerinin ve Sosyal Güvenlik Kurumu Müfettişlerinin sürekli denetim yapmalarını sağlayacak bir yapı oluşturulmalıdır.
• Tersanelerde ölümle sonuçlanan kaza nedenleri (yüksekten düşme, malzeme çarpması/düşmesi, elektrik çarpması, patlama, sıkışma vb.) öncelikli olmak üzere bütün kaza nedenlerinin ortadan kaldırılması için İş Sağlığı ve Güvenliği mevzuatına ve ilgili standartlara uygun önlemler alınmalıdır.
• İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Taslağı bir an önce kanunlaşmalı, iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin hazırlanmakta olan yönetmelikler bir an önce tamamlanarak yürürlüğe konulmalıdır.
• Tersanelerde yürütülen faaliyetlerden “Sağlık Kuralları Bakımından 7.5 Saat ve Daha Az Çalışılması gereken İşler Hakkında Yönetmelik” kapsamında olan işlerde 7,5 saatten fazla çalışma yapılmasını önleyici tedbirler alınmalıdır.
• Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının koordinatörlüğünde işveren, işçi sendikaları, üniversiteler, yerel yönetimler ve akreditasyon kuruluşlarından oluşan “İş Sağlığı ve Güvenliği Danışma Kurulu” oluşturulmalıdır.
Sendikalaşmaya İlişkin Çözüm Önerileri:
• Tersanelerde iş sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması açısından önemli olan sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılarak sendikalaşma yaygın hale getirilmelidir.
• Bakanlar Kurulunca hazırlanan Sendikalar Kanun Tasarısı bir an önce kanunlaştırılmalıdır.
Barınma ve Sosyal Tesislere İlişkin Çözüm Önerileri:
• Devlet ve sanayi işbirliği içerisinde, hazine ve yerel yönetimlerin arsa temininde sağlayacağı kolaylıklarla her tersane veya tuzla gemi inşa sanayi bölgesinin tümü için seçilecek lojman, sosyal konut veya yurt projelerinden biri veya birkaçının işveren katkılarıyla gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır.
• Tersanelerde genel olarak çalışan işçi sayısına göre yetersiz olduğu görülen soyunma yeri, tuvalet, duş, dinlenme yeri, yemekhane gibi sosyal tesisler mevzuatlarda istenen standart ve ölçülere uygun hale getirilmeli ve tersaneler bölgesinde işçilerin fiziken dinlenmelerini ve ihtiyaçlarını karşılayacak sosyal donatı alanlarının oluşturulması sağlanmalıdır.
Eğitime İlişkin Çözüm Önerileri:
• Yönetim kadrosu dahil olmak üzere tersanede çalışanların tümü iş sağlığı ve güvenliği eğitimi almalıdır.
• Mesleki eğitim almayan işçilerin tersanelerde çalıştırılmalarını önleyici tedbirler alınmalıdır.
• Klas kuruluşları tarafından kaynakçılara getirilen sertifikalandırılma zorunluluğu gemi inşasıyla ilgili diğer işler (boya, eğme, bükme vb.) için de getirilmelidir.
• Teknik Meslek Liselerinde Gemi İnşa Bölümleri arttırılmalı, Gemi İnşa Teknik Meslek Liseleri tersane ve sahil bölgelerinde öncelikli olarak kurulmalı, Teknik Liselerin son sınıfında iş sağlığı ve güvenliği eğitimi verilmeli, Meslek Yüksek Okullarında gemi inşa bölümleri oluşturulmalı ve söz konusu bölümlerin son sınıflarına iş sağlığı ve güvenliği eğitimi dersleri konulmalıdır.
• İş Sağlığı ve Güvenliği Meslek Yüksek Okullarında öğretim üyesi sayısı arttırılmalı ve bu okul mezunlarının başta tersanelerde olmak üzere iş güvenliği uzmanı olarak istihdamı özendirilmelidir.
• Gemi İnşa Fakültelerindeki öğretim üyesi ve araştırma görevlilerinin sayısı arttırılmalı ve bu fakültelerin son sınıflarında zorunlu iş sağlığı ve güvenliği dersleri konulmalıdır.
• Tersanede çalışan işçilere her sabah işe başlamadan önce yarım saat iş güvenliği eğitimi verilmelidir.
İtfaiye Teşkilatına İlişkin Öneri:
Tuzla gemi inşa sanayi bölgesinde kara ve deniz itfaiyesinden oluşan İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı özel bir itfaiye birimi kurulmalıdır.
Hastane Kurulmasına İlişkin Öneri:
Tuzlada acil, yanık, mikro cerrahi, ortopedi ve travmatoloji, beyin cerrahisi bölümlerinin bulunduğu bir hastane kurulmalıdır.
T.C. Devlet Denetleme Kurulu “Tersanecilik Sektörü ile İş Sağlığı ve Güvenliği Açısından Tuzla Tersaneler Bölgesinin İncelenmesi ve Değerlendirilmesi Hakkında. Araştırma ve İnceleme Raporu”nda da Meclis Araştırma Komisyonu Raporu’nda yer alan benzer tespit ve öneriler yapılmıştır. Söz konusu Rapor’da yer alan başlıca tesbitler ve çözüm önerileri aşağıda yer almaktadır.
• Tersanelerde iş sağlığı ve güvenliği mevzuatı gereği belirli aralıklarla kontrol edilmesi zorunlu kaldırma/taşıma ekipmanları ve basınçlı kapların kontrolleri uzman ve akredite kuruluşlarca yapılamamakta, tespit edilen aksaklıklar giderilmediği halde kullanımı sürdürülmektedir. Tersanelerde kullanılan elektrik kablolarının uygunluğu ve yeterliliği kontrol edilememektedir. Tersanelerde bakım onarımlar için etkin kayıt sistemi bulunması zorunlu hale getirilmeli, bakım ve onarımları yapan kişilerin uzmanlığı yetkili makamlarca kontrol edilmelidir.
• Tersanelerde meydana gelen kazalara ilişkin kayıtlar tutulmalı, bilimsel temele dayalı gerçekçi analizler yapılmalı ve eğitim programları ile işçilere ulaştırılmalıdır. İşyerlerinde meydana gelen ve herhangi bir zarara yol açmayan kazalar da özellikle araştırılmalı ve bu kazaların nedenleriyle muhtemel sonuçları konusunda işçiler bilgilendirilerek gerekli önlemler alınmalıdır.
• Tersanelerde gemi bloklarının birleştirilmesinde verimlilik ve inşa kabiliyetini artırıp iş güvenliği risklerini azaltacak ileri dizayn teknolojilerinin uygulanması sağlanmalı; özellikle kesme, kaynak ve boyama işlemlerinde otomasyona geçilmelidir.
• Tersanelerde yürütülen faaliyetlerden “Sağlık Kuralları Bakımından 7.5 Saat ve Daha Az Çalışılması gereken İşler Hakkında Yönetmelik” kapsamında olan işlerde 7.5 saatten fazla çalışma yapılmasını önleyici tedbirler alınmalıdır.
• Tersanelerde çalışan işçi sayısına göre genel olarak yetersiz olduğu görülen soyunma yeri, tuvalet, duş, dinlenme yeri, yemekhane gibi sosyal tesisler mevzuatta istenen standart ve ölçülere uygun hale getirilmeli ve tersaneler bölgesinde işçilerin dinlenmelerini ve ihtiyaçlarını karşılayacak sosyal donatı alanlarının oluşturulması sağlanmalıdır.
• İş kazalarını asgariye indirebilmek için tersanelerde riskli çalışmaların yapılabilmesinin (sıcak işler, iskele kurma, boya, gaz ve aydınlık ölçümü vb.) işçinin sorumlu olduğu yöneticinin iznine bağlandığı bir sistem oluşturulmalı ve bu çalışmalar teknik personel tarafından yakından takip edilmelidir.
• Ülke genelinde meslek hastalığı risklerinin yoğun olduğu sektörlerin belirlenmesine ve bu sektörlerde çalışan işçilere yönelik sağlık gözetimi kayıt sistemi oluşturulmasına ilişkin çalışmalar yapılmalıdır. Meslek Hastalıkları Hastaneleri’nin başta sanayileşmenin yoğun olduğu bölgeler olmak üzere sayıları arttırılmalı, mevcut hastanelerin fiziksel imkan ve kapasiteleri geliştirilmelidir.
• Tersane işverenleri ya da iş sağlığı ve güvenliğinden sorumlu kişiler, Kişisel Koruyucu Donanımların İşyerlerinde Kullanılması Hakkında Yönetmelikte belirtilen şekilde risk analizi ve değerlendirmesi yaparak tespit edilen risklere göre kullanılması gereken koruyucu donanımı doğru bir şekilde belirlemelidir. Kişisel koruyucu donanım temininde CE işareti taşımayan ürünler satın alınmamalı ve işçilere kullandırılmamalıdır.
• İşyeri hekiminin işyerinde çalışanların sağlığı ile ilgili gerekli yaptırımları uygulaması ve işyerinin bütün bölümlerinde iş sağlığı konusunda işverenin onayı olmadan inceleme ve araştırma yapabilmesi için işyeri hekimliği hizmetlerinin sivil toplum örgütlerince yerine getirilmesi ve ücretlerin işveren tarafından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına yatırılmasına yönelik bir sistem geliştirilmelidir.
• Yönetim kadrosu dahil olmak üzere tersanede çalışanların tümü iş sağlığı ve güvenliği eğitimi almalı ve sertifikalandırma sistemi getirilmelidir.
• İş sağlığı ve güvenliği konularında verilen eğitimlerin içeriği ve yeterliliğini denetleyecek etkin bir mekanizma yoktur. Bu alanda mevcut eğitici eksikliğini karşılamaya ve işçilerin sertifikalandırılmalarına yönelik olarak; klas kuruluşlarının işçilere iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri verme veya belgelendirme konusunda yetkilendirilmeleri uygun olacaktır.
• Alt işverenlerin bir mesleki kuruluş altında örgütlenmeleri ve bu kuruluş tarafından sertifikalandırılmaları, kayıtlı, sendikalı ve eğitimli işçi çalıştırmaları, tüzel kişilik şeklinde örgütlenmelerinin teşvik edilmesi gibi tedbirlerle alt işverenlik sisteminin düzenli bir yapıya kavuşturulması mümkün bulunmaktadır.
• Başta gemi inşa sektörü olmak üzere alt işverenlerin faaliyetlerinin yoğun olduğu sektörlerde hangi işlerin alt işverenlere verilip verilemeyeceğinin hukuki ihtilaflara meydan vermeyecek şekilde açıkça belirlenmesine veya tadat edilmesine ilişkin mevzuatta düzenleme yapılması ihtiyacı bulunmaktadır.
• Tersanelerdeki asıl işveren ve alt işverenler, çalıştırdığı işçi sayısına bakılmaksızın en az bir iş güvenliği uzmanı ve iş güvenliği elemanı bulundurmalı ve çalışan sayısına göre istihdam edilecek iş güvenliği elemanı sayısı artırılmalıdır.
• Alt işveren çalışanlarının ücret, sigorta primi vb. ödemelerinin düzenli olarak yapılmasını sağlayacak bir kontrol mekanizması kurulmalıdır.
• Tuzla Tersaneler Bölgesi başta olmak üzere ülke genelinde tüm tersaneleri kapsayacak şekilde sürekli ve düzenli bir iş sağlığı ve güvenliği denetim yapısı oluşturulmalı ve sürekli ve düzenli bir iş sağlığı ve güvenliği denetim yapısı oluşturulmalıdır.
• Her tersane kendi risk değerlendirme sistemini geliştirmeli, risk analizleri ile yapılması gereken faaliyetleri belirleyip önlemleri almalı ve bu risk değerlendirme prosedürünü günlük üretimin bir parçası olarak yerine getirmelidir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından Tuzla Tersaneler Bölgesinde kazaları azaltmak amacıyla çok sıkı denetim uygulanmış olup, meslekî eğitimden geçmemiş kişilerin ağır işlerde çalıştırılamayacağını, taşeronluğun getirdiği kayıt dışılığı önlemek için de asıl işverenin, taşeron şirketlerde çalışan işçilerden de sorumlu olacağını, meslek liselerinin bir kısmında iş güvenliği bilinci kazandırılması için öncelikle okul yöneticileri ile öğretmenlerin eğitileceği belirtilmiştir (denizhaber.com,“Tersanelerdeki ölümlerin nedeni taşeronluk”, 02.11.2013).
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın iş sağlığı ve güvenliği yıllık denetim programına göre, İstanbul’da 2014 yılında denetimlerin sınırlı olacağı; büyük inşaat yerleri ile patlayıcı madde üretilen ve depolanan yerlerinin denetleneceği belirtilmektedir. İstanbul’un en çok iş kazası yaşanan sektörler, planlı denetime tabi tutulmayacak, Tuzla gibi sanayinin yoğun olduğu ve sık sık iş kazalarıyla gündeme gelen bölgelerin büyük bir bölümünde 2014 yılında “haberli” dahi olsa denetim olmayacak ve Tuzla denetim dışı kalacaktır (denizhaber.com, “Tuzla Denetim Dışı Kalacak”, 18.05.2014).
TBMM Meclis Araştırma Komisyonu’nun söz konusu Raporu’nda çözüm önerileri arasında “Tersanelerde denetim mekanizmasının etkin hale getirilmesi” ve T.C. Devlet Denetleme Kurulu’nun bahsi geçen Raporu’nda çözüm önerileri arasında “Tuzla Tersaneler Bölgesi başta olmak üzere ülke genelinde tüm tersaneleri kapsayacak şekilde sürekli ve düzenli bir iş sağlığı ve güvenliği denetim yapısı oluşturulmalı” ifadeleri yer almaktadır. Madenler, tersaneler ve diğer ağır iş kolları sürekli ve etkin denetim gerektiren işletmelerdir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından Tuzla Tersaneler Bölgesinde kazaları azaltmak amacıyla çok uyguladığı sıkı denetimler sonucunda kazalar büyük oranda azalmıştır. Tuzla Bölgesi’nin büyük bir bölümünün denetim dışı bırakılmasının oldukça sakıncalı olacağı ve kaza riskini artıracağı, herhangi bir kaza yaşanmadan söz konusu bölgenin bir an önce tekrar denetim kapsamına alınmasının iş güvenliği ve işçi sağlığı açısından hayati bir önem taşıdığı düşünülmektedir.
Küreselleşmenin olumlu yanı olarak görülen hızlı teknolojik gelişme, insanın refahına hizmet ederken, işçi hayatı ve çevre açısından önemli tehlikeler oluşturmaktadır. Sanayileşmenin yoğun olarak yaşandığı 20. yüzyıl makineleşme, kimyasal maddelerin neden olduğu meslek hastalıkları ve hatta iş kazalarının işçiyi her an tehdit edecek oranda yükseldiği bir yüzyıl olarak anılmaktadır (Yirmibeşğlu, Gözde, “Sosyal Hak İhlali Yazılı Basında Tuzla Tersaneleri, Akdeniz Üniverstesi).
Sonuç olarak, tersanelerde iş kazalarını önlemek iş güvenliği ve işçi sağlığını sağlamak için “Gemi İnşa Sanayindeki İş Güvenliği ve Çalışma Şartları Sorunlarının Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan TBMM Araştırma Komisyon Raporu” ve T.C. Devlet Denetleme Kurulu “Tersanecilik Sektörü ile İş Sağlığı ve Güvenliği Açısından Tuzla Tersaneler Bölgesinin İncelenmesi ve Değerlendirilmesi Hakkında Araştırma ve İnceleme Raporu”nda yer alan çözüm önerilerinin tamamının yerine getirilmesi gerekmektedir. Madencilik sektörü ile diğer tüm diğer sektörlerdeki iş kazalarını önlemek, iş güvenliği ve işçi sağlığını sağlamak amacıyla söz konusu Raporlardaki önerilerin çoğunun diğer sektörlerde alınması gereken tedbirler ile örtüşmesi nedeniyle bu sektörlere de vakit geçirmeden uyarlanmasının uygun olacağı düşünülmektedir. Madenler, tersaneler, limanlar ve diğer ağır iş kollarında. taşeronluk sisteminin kalkması, ağır iş kolları dışında taşeron çalıştırılacaksa da standardı yüksek, sertifikalı ve vasıflı taşeron çalıştırılmasının sağlanması, iş güvenliği ve işçi sağlığı tedbirlerinin en üst seviyede alınması, bu alanlarda etkin ve yeterli eğitim verilmesi, bazı işlerde otomasyon sisteme geçilmesi, iş yeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarının bağımsız olması, bağımsız ve etkin denetim sisteminin oluşturulması ve gerekli tedbirleri almayan işletmelere caydırıcı cezaların getirilmesi gerekmektedir.
Ayrıca, ILO’nun 176 Nolu “Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi”nin bir an önce imzalanması ve etkin şekilde uygulaması gerekmektedir. Tuzla Tersaneler Bölgesi’nin bir an önce tekrar denetim kapsamına alınmasının zaruri olduğu düşünülmektedir.
Sağlıklı kalkınma ve refahın başlıca göstergesi sağlıklı ve emniyetli çalışma ortamı ve çevresi yaratmaktır. Yaşam hakkı insanın en temel hakkıdır. İnsan hayatı herşeyin üzerinde olup, öncelikli olarak gözetilmelidir. İnsan varsa her şey vardır..
Satırlarıma son verirken tekrar Soma faciasında, tersane, liman ve diğer iş kazalarında hayatını kaybeden tüm işçi kardeşlerimize ve mühendislerimize Allah’tan rahmet, ailesi, çalışma arkadaşları ve yakınlarına başsağlığı ve yaralılara acil şifalar dilerim.
Söz konusu önerilerin dikkate alınması dileğiyle…