BURAK REİS (SAPIENZA)DENİZ SAVAŞI VE BURAK REİS ADASI
Eski kitapları,dergileri karıştırırken,hiç bilmediğimiz bazı hikayelerle karşılaşıyorsunuz.Türk Denizcilik tarihinde bir çok ilke imza atan,Süleyman Nutki’nin kardeşi Ali Rıza Seyfi’nin Deniz Dergisi Mart -Nisan 127-128 sayısında bir makalesine rasladım.Tarihe meraklı olduğu ve bu konularda yazılmış bir çok kitabı olduğunu bildiğim deniz subayı Ali Rıza Seyfi’nin ,bu makalesini,sizlerle paylaşmak istiyorum.Bu hikayeden sonra,Burak adası yakınından geçen Türk denizcilerinin Burak Reis’e saygı duruşunda bulunacaklarını biliyorum..
Metin söyledir;
Deniz tarihimizde eksik sayfalar;
KARAHASAN REİS,KARA DURMUŞ REİS
İki kardeş deniz kahramanımız ve iki birbirine benzemez kanlı akibet!
Osmanlı padişahlarının kurdukları Türk İmparatorluğunda görülen ve bir vakitler Akdenizi, Karadenizi, Şap denizini, Türk gölleri haline getiren o parlak, büyük deniz kuvveti imparatorluğunun merkezden gelen resmi çalışmalardan ziyade Türk milletinin yarattılışındaki büyük işlere atılma istidadından, Türk yüreğinde coşup taşan yiğitlik kaynağından doğmuştur. Preveze Deniz Savaşı,İ nebahtı ve Cerbe savaşlarında kazanılan büyük, şanlı ve kanlı zaferler İstanbul tersanelerinde yapılan donanmalarla kazanımıştır denilse de o donanmaların esas komutanların, amirallen imparatorluğun paşaları değil, Akdeniz dalgaları üzerinde kendi kendilerine yetiştirmiş,ş anlarını ve korkularını tam tabiir ile “Yedi devlet”e duruymuş Türk gemicileri idi.
Anadolu yalılarından “anasına babasına darılan, solumadan can vermek, terlemeden altın kazanmak isteyen bizimle gelsin”diye denize açılanbu yılmaz Türk çocukları vakit vakit ana yurda geldiler, amiral, komutan, kaptan oldular ve o parlak deniz zaferlerini Türk tarihine armağan ettiler.
Ne kadar tuhaf ve acıklı bir haldirki, Osmanlı İmparatorluğu bu kahraman oğullarına hiçbir vakit layık oldukları yardımı göstermedi.
Yardım göstermek şöyle dursun, onları her zaman kahretmeye, yok etmeye ile uğraşmaktan devlet hizmetine girenlerine de üvey evlat muamelesi göstermekten vaz geçmedi.
Hayrettin Barbaros’un büyük kardeşi ve asıl Barbaros’un Oruç Reis gibi nadir yetişen bir kahramanın Türkiye yalılarından kaçıp Tunus emirine sığınması, ana yurdunda Kaptan Paşa tarafından kafası koparılmasından kurtulmak içindi. Turgut Reis de böyle bir ölüm tehlikesinden kaçarak Fas Sultan’ına gitti ve üç yıl oralarda kılıç salladı. Kemal Reis’in kardeşi oğlu, değer biçilmez “Kitabı Bahriye”nin müellifi ve bize mehur en eski Amerika haritasını yadigar bırakmış olan büyük kılıç ve bilge eri”Piri Reis”in mübarek ak saçlı başı Mısır’da bir Osmanlı İmparatorluğu Paşasının önünde kestirildi.
Bu kendi kendini yetiştirer Türk denizcilerine imparatorluk merkezinin bir nevi düşman kesilmesine, başka sebeplere eklenecek bir sebep daha vardı; Sahil vilayetlerine vali olan şehzadeler bu deniz kahramanlarını koruyorlardı. ”Sultan Cem”in kardeşi Veli Beyazıd’a isyan ederek Mısır’a sonra da Avrupa’ya kaçması ve yine babası Beyazıd’a karşı ayaklanma usulu ile tahta çıkan Yavuz Sultan Selim zamanında şehzade “Korkut”’un Midilli, Edremit çevresinde türeyen Oruç ve Hayrettin Reis’lere gemi yaptırıp yardım etmesi o korkunç ve yavuz padişahı da Türk korsanlarına düşman etmişti. Hayrettin Barbaros ağabeyi için “Onu da şehzade Korkud’un adamıdır diye öldüreceklerinden korktuğu Afrika’ya çekildiğini” ifade etmektedir.
Biz bu kısa önsözden sonra, Türk okuyucularımıza şimdiye kadar adları unutulmuş ve tarihlerimize geçmemiş iki kahraman Türk denizcisinden bahsedeceğiz.
Bu kahraman Türk gemicileri Veli Beyazıt devrinde yaşamış “Karahasan” ve “Kara Durmuş” adında iki kardeştır.Karahasan Reis’in Kemal ve Piri Reis’lerin silah arkadaşlarından olduğuna da yüzde doksanbeş hükmedebiliriz.
“Deniz yüzünde gezen donanmay-ı Hümayun leventlerinden Karahasan nam mert dilaver ki;Denizi bilmek ilminde çok derin ve ileri idi.İstanbul’a gelip Padişah asitanına yüz sürdükte Padişah lütuflarına mazhar olup kadırga reisliği verilid.”
Kemal Reis ile kendisinin devlet hizmetine nasıl girdiklerini Piri Reis şöyle anlatır:
“…….. Beyazıt Han
Bize gönderdi;geldi emir ve ferman:
Buyurmuş ki;kemal gelsin kapıma,
Deniz hizmetlerin etsin tapıma
Bu emrin tarihi bu idi ey can:
Dokuz yüzde geüben tuttuk otan!”
Şu haldeKarahasan Reis’in 900 hicret tarihlerinde Kemal Reis ile devlet hizmetine gelmiş olması çok muhtemeldir. İkinci Beyazıt o sıralarda devrin İngiltere’si demek olan Venedik Cumhuriyetine savaş açmış olduğundan donanmamız için Tersanede o vakte kadar eşi görülmemiş iki büyük harp gemisi yapılmıştı. Göke adı verilen bu gemilerden her birine savaşçı ve gemici olark 1200 er vardı ve bunların birinde meşhur amiral Kemal Reis, birisinde de yine kahraman amirallerimizden Burak Reis (Barak Reis)bulunuyordu. Karahasan Reis ise Burak Reis’in bulunduğu geminin kumandanı olmuştu.
Osmanlı Devleti tarafından iki adet inşa edilen Kemal ve Burak Reis’lerin komutasına verilen 2 500 tonluk Göke sınıfı Osmanlı Savaş gemisi
Yaklaşan Venedik donanmasının bordalamasına meydan vermeden uzaktan top ateşi ile karşılanmasına çalışıldı. Herek Reis'in gökesi, savaşın başlangıcında üzerine gelen iki Venedik gökesini şayka toplarıyla batırdı. Burak Reis de bir düşman mavnası ile bir gökesini top ateşi ile batırdı.
Venedik’lilerle Yunanistan’ın İnebahtı körfezi önünde yapılan çok kanlı deniz savaşında o muhteşem Venedik donanması bozuldu ,lakin bizim tarafta da acıklı kayıplar olmuştu. Savaşta Venedik amiralleri Burak Reis Gökesini, Kemal Reis'in gemisi sandılar. Fakat düşman öncü grubu kumandanı olan amiral Armenyo ile Korfu valisi olan amiral Pietro Lorendo kumandasındaki diğer iki geminin kendine aborda olmasına engel olamadı. Her birine biner kişi olan iki düşman gemisi Burak Reis’e her iki yandan rampa oldular. Üç gemi daha yardımlarına geldi.
Burak Reis’le Karahasan bu beş büyük gemiden ikisini top ateşi ile batırdılar. Bütün düşman erleri boğuldu veya esir alındı.
Aborda olan iki büyük düşman gemisini de Burak ve Karahasan Reisler neft yağlı oklar ve kundaklarla tutuşturup yaktılar, bu iki düşman gemisinden denize dökülen 700 kişi de kılıçtan geçirildi. İmdada koşan başka bir düşman kalyonuda zaptedilip bütün erleri esir oldu.
Burak Reis ile Karahasan Reis adeta başlı başlarına savaşı zafere ulaştırmışlardı. Ancak bu kanlı ve alevler içinde boğuşmadan büyük Göke’yi kurtabilmek hatta Burak ve Karahasan gibi eşsiz kahramanlar için bile imkansızdı. Göke'de düşman gemileri ile birlikte yandı. Bu olayın tarihi 12 Ağustos 1499 dur. Bu olayı ilk defa tarihe kaydeden Safai, iki Venedik komutanın bu hadise üzerine ölmelerinden sonra, taaruza geçen Osmanlı donaması zaferi kazanır.
İçindeki 1200 Türk’ten 500 kişi şehit olmuş 700 kişi gemilerimiz tarafından kurtarılmıştı. Ancak kahraman Burak Reis ile Karahasan Reis bu korkunç savaşta döğüşe döğüşe canlarını Türk bayrağının zaferine kurban vermişlerdi. Türkler bu savaşın olduğu yerdeki, o zamandan beri “Burak Adası”derler. Sapienza Deniz Savaşı ismi ile tarihe geçen bu savaş Türkler'in tarihte kazandıkları ilk açık deniz savaşıdır. Daha sonra Sapienza adasına Barak Reis Adası adı verildi.
Burak adası,Mora yarımadasının güney batı ucunda bulunur.Bu haritada solda hilal şeklinde ada Burak(Sapienza)adası
Deniz tabya tekniği ilk defa Türk donanması tarafından, Burak Adası Deniz Savaşında uygulanmıştı. Türk gemilerinin 10 düşman gemisini top ateşiyle batırmaları (diğer ikisi yanarak battı) ve topun gerçek değerini ortaya koymalarıyla deniz savaşlarında top tabiyesine temel atıldı.
Bu savaştan sonra İnebahtı’ın yolu açılmış oldu.
Burak adasının günümüzdeki hali.
Kara Durmuş Reis;
Karahasan Reis, İnebahtı savaşında yalnız değildi, kendisi gibi yiğit ve büyük denizci olan kardeşi, Kara Durmuş da o savaşta dövüşmüş fakat sağ kalmıştı. Anlaşıldığına göre o kardeşi şehit olduktan sonra devlet donanmasında bir kadırga reisliğine kanaat etmedi, belki de Oruç Reis, Aydın Reis gibi bir kahraman olduğu için tek başına iş görmek istiyordu. Kara Durmuş savaştan sonra doğduğu yer ve baba yurdu olan Sivrihisar’a geldi.(Bu Sivrihisar İzmir’e iyi bir yol ile bağlı güzel bir iskeledir.) Burada birkaç gemi yaptırdı.
Bu limanı kendisine deniz üssü yaparak Hristiyan memleketlerine amansız deniz akınları yapmaya başladı. Bütün yiğit Türk gemicileri onun başında toplandılar. Üç dört yıl içinde büyük bir kuvvet sahibi oldu. Fakat o büyük bir suç işlemişti. Bu da,Osmanlı devletine itimat göstermesi, vatan bağrında kendisini, servet ve kuvvetini hasetten, garezden ve tamahtan emin sanmış olması idi. Pek az sonra,onu çekemeyenler hakkında kin besleyen Adalı Hristiyanlarla bir oldular. 2.Beyazıd’ın da süphesini ve öfkesini uyandırdılar. Padişah hemen ferman etti.
Tersaneden on parça harp gemisi seçildi. İçersine 500 seçkin yeniçeride konuldu. Bu kuvvetli filo Kara Durmuş’u Sivirhisar’da basıp yok edecekti. Filo Sivirhisar’a gelince Kara Durmuş herhangi bir şekilde karşı durmak istemedi. Gemilerini ve ailesini öylece bıraktı. Kılığını değiştirip içerilere kaçtı. Hükümet kuvvetleri evini yağma ettiler,ne buldularsa aldılar. Kara Durmuş Resi’in Sivrihisar’da adeta küçük bir tersanesi olduğu anlaşılıyor,çünkü hükümet kuvvetleri orada, Reisin malı olarak 500 kadar gemi yelkeni, birçok gemi demirleri, gemi arması, takımları, sayısız tüfek, top, silah ve cenk edevatı bulmuştur.
Kara Durmuş Reis,Aydın illerinde birkaç yıl sefil ve kaçak gezdi. En sonunda, Aydıneli sancak beyi onu yakaladı ve İstanbul’a gönderdi. Ermiş veli dediğimiz 2.Beyazıd bu kahraman denizciye ne yaptı sanırsınız? Nafile düşünmeyiniz, aklınıza gelmez. Güya eşkiyalara deniz hırsılarına ibret olsun diye, gezmeye çıktığı bir günde kahramanı zincirlere bağlı getirterek bedenine şiş sapladı, kazığa vurdu, işkence ile öldürttü. Bu facia 909 Hicri(1503-1504) Zilhiccesinin(Hac ayı) on dördüncü Perşembe günü olmuştur.
Barbaros kardeşler Tunus’a, Turgut Reis Fas’a kaçmasaydı, tarihimizi onların şanları ile süslüyemezdik.
Ali Rıza Seyfi
Kaynaklar;
Deniz Dergisi 123-124 sayı
Wikipedia Burak Reis adası