Sevgili kardeşim Haldun Dinçel, 1 ay önce, Mehmet Cem Oranos Bey ile ziyaretimize geldi. Mehmet Bey ile sohbet etmeye başladığımızda, karşımızda sizinle tanıştırmam gereken çok özel bir insan olduğunu anladım.
Sevgili kardeşim Haldun Dinçel, 1 ay önce, Mehmet Cem Oranos Bey ile ziyaretimize geldi. Mehmet Bey ile sohbet etmeye başladığımızda, karşımızda sizinle tanıştırmam gereken çok özel bir insan olduğunu anladım. Çok yetenekli bir mücevher tasarımcısı, ünlü hat sanatçısı, eski Türkçe uzmanı ve denizci dedelerinin mirasından gelen ciddi bir geçmişi olduğunu gördüm.
İngilizler tarafından savaş bahanesi ile parası verildiği halde teslim edilmeyen Drednotların hikayesini muhakkak duymuşsunuzdur. Dedesi, Sultan Osman ve Sultan Reşad harp gemilerini almak için Rauf Bey kumandasındaki ekipte yer alıyor. Dedesi soyadı kanunundan önce Yanyalı Eşref olarak tanınıyor. Kardeşi de Ertuğrul gemisinde Japonya’ dan dönerken şehit oluyor.
Bu hafta evine ziyarete gittiğimizde bize, dedesinden kalma çok değerli meçini ve İngiltere’de atışlardan kazandığı Singer marka altın kol saatini bağışladı.
Kendisinden ailesine ait bilgileri bizimle paylaşmasını rica ettim.
Bundan sonrasını Osman Bey’ den dinliyoruz;
“Osmanlı İmparatorluğu, İngiltere’ye 2 adet savaş gemisi sipariş etmişti. Bu gemilerden birine “Sultan Osman-ı Evvel”, diğerine “Reşadiye” ismi verilmişti. Temmuz 1914’te inşası tamamlanıp denize indirilen gemileri teslim almak için Osmanlı devleti 500 kadar denizci ile birlikte bir subay heyetini de Londra’ya yollamıştı. Bu heyette dedemiz, babamın babası Yanyalı Eşref (Oranos) Bey’ de bulunuyordu. Teslimattan bir gece evvel İngiliz ve Türk subaylar arasında düzenlenen, gemi güvertesinden denize dikilen hedefe tüfek ile atış müsabakasında dedemiz çok iyi bir derece yapmış ve kendisine İngiliz protokol subayları tarafından Singer marka bir altın kol saati ile müsabaka esnasında atış yaptığı tüfek hediye edilmiş. Bu hikayeyi babamdan pek çok kez dinlemiştim. Tüfeği hatırlıyorum, çocukluğumda evimizde idi, sonraları babamın diğer bir kardeşine verilmiş, akıbeti meçhul kaldı. 2 Ağustos 1914 günü son kuruşuna kadar paralarını ödenmiş olan bu iki adet savaş gemilerine resmen Osmanlı sancağı çekilme töreninin başlayacağı sırada İngiliz hükümeti, İngiliz Kraliyet Donanması adına el koymuştu. Bu olayı Sultan Osman-ı Evvel gemisine Enver Paşa tarafından süvari olarak atanan Rauf Orbay daha sonra yayınlandığı hatıratında şöyle anlatır:
“Birleşik Krallık hükûmetinden 2 Ağustos 1914 günü Reşadiye dretnotu ile beraber teslim alınması gerekirken, Osmanlı Sancağının çekilmesi törenine yarım saat kala Britanyalılar tarafından el konmuştur.’’
Dedemiz Yanyalı Fevzi oğlu Eşref Efendi
Harbiye Sınıfı, 1 Mart 1315
Mülâzım-ı Sânî, 27 Mart 1317 (1901)
Mülâzım-ı Evvel, 23 Kânûn-ı Evvel 1318 (1901)
Yüzbaşı, 10 Temmuz 1324
Kıdemli Yüzbaşı, 6 Temmuz 1331
Memûriyet Mahalli:
Zırhlı MES’ÛDİYE, 24 Nisan 1320-1324
Peyk-i Şevket Torpidosu, 22 Kânûn-ı Evvel 1325
Hamidiye Kruvazörü, 22 Eylûl 1328 (1912)
Madalyaları:
5, Derece Mecîdî Nişânı (Bu madalya eksik olarak elimizdedir) Teğmen çıkışında kendisine verilmiş olan tören meçi (kılıç) halen elimizdedir. Sırp Sen Safra Madalyası (Akıbeti meçhul)
Eşref Bey’in bir de ağabeyi var ( Yanyalı Fevzi oğlu Celâl Bey Deniz Harp Okulu, subay çıkışı: 14 Ağustos 1879). Japonya seyahati dönüşü, Ertuğrul Gemisi şehitlerindendir. Eşref Bey’in bir kardeşi daha var, o da Çanakkale şehitlerinden olduğu söylenirdi ancak adını hatırlayamıyorum. Anılar çocukken pek iştahlı dinlenmiyordu. Aklımda kalanlar ancak bunlardır.
Mücevher tasarımı ve gümüş heykeller yaparak hayatımı kazandım. Emekliliğimde muhtelif kurslarda öğrendiğim ileri derecede Osmanlıcam ile eski yazı ile yazılmış belgeler okuyup kitap yazarlarına yardımcı olarak vaktimi geçiriyorum. Kendi adıma yayına verdiğim Trabzon Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti Tahkikat Raporları adı altında orijinal belgeden çevirdiğim bir de kitabım oldu. Maket yapmak en büyük tutkum. Hamidiye ve Mes’ûdiye gemilerini yaptım, taşınma esnasında hasar gördükleri için tamir aşamasındalar. Minik el aletleri de yapıyorum.
Deri çanta, ahşap kutular yapmak da hobilerim arasındadır. Fransızca ve biraz da İngilizce anlarım. Bunlar tamamına erdiremediğim Galatasaray mektebinden kalıntılar şeklindedir. Bir dönem hat çalışmalarım da oldu. Biri Medine-i Münevvere’de diğerleri Istanbul, Ankara, Diyarbakır ve Ardanuç’ta yapılan camilerin yazıları imzamı taşırlar.
Saygılarımla.
Cem Oranos 26 Haziran 2024”
Bunların yanında daha önce müzemize bağışlayacağını söylediği Flama ve İşaretçilik kitabı ile Dünya Bayrakları kitaplarını da bağışladı.