Kenan Kaptan’ın son anları
Kapt. Kenan Fettahoğlu'nun 1972 Münih Olimpiyatları'na kayıkla gitmeye çalışmasını anlattığımız hikayemizin devamını Alaattin Yıldırım Ağabey'den dinliyoruz.
Kayhan Çındemir Ağabeyden aktardığımız, Kenan Kaptan’ın Münih Olimpiyatları’na kayıkla gitmeye çalışmasının hikayesini anlattığımız hikayemizin sonunda, bir gemide ambara düştü ve vefat etti demiş, hikayemizi tamamlamıştık.
Ancak Kapt. Alaattin Yıldırım Ağabey’den önemli bir katkı geldi. Kenan Kaptan’ın ambarına düşerek hayatını kaybettiği geminin o dönemki kaptanı olduğunu söyleyen Alaattin Ağabey o anları ve sonrasında geminin başına gelenleri bizlerle paylaşarak çok önemli bir olayı aydınlatmış oldu. Kendisine çok teşekkür ediyorum.
Sözü Alaattin Ağabey’e bırakıyorum :
“O tarihlerde Çillioğlu firmasının FUNDA C isimli gemisinde kaptan olarak çalışıyordum. Güllük’ten yükleme yapıyoruz. Yanılmıyorsam 1989 veya 1990 senesiydi.
Gemi sahiplerinden rahmetli Yakup Çillioğlu yanıma geldi, ”senden bir şey rica edeceğim. Kenan Kaptan’ın eskiden armatörlük yaptığını, şimdi zor duruma düştüğünü, ailesi ile bazı problemleri olduğunu söyleyerek gemide 2. kaptan (birinci güverte zabiti) olarak yanına alır mısın?” dedi. Ben de, “olur. İdare ederiz, merak etme” dedim.
İyi niyetli ve çalışkandı
Kenan Kaptan gemiye geldi, sefer çıktık. O zaman kosterlerde 4. kaptan (üçüncü güverte zabiti) yok. Gemide genelde işler birinci güverte zabiti veya kaptana kalıyor. Kenan Kaptan oldukça yaşlı ayrıca şeker ve tansiyon sorunları da var ama çok güzel İngilizcesi, Yunancası ile tecrübeli bir denizci. İngilizce denizcilik yayınlarını takip ediyor. İyi niyetli. Yaşına göre çalışkan, denizcilik ve özellikle denizde kurtarma yardım ve batık çıkarma konularında çok tecrübeli. Beraber seferi tamamladık. İstanbul a geldik.
Şartların getirdiği mecburiyetler
Yakup Çillioğlu tekrar yanıma geldi. Kenan Kaptan’ın sorunlarının devam ettiğini, bir sefer daha devam etmek istediğini söyledi. Yine, “idare ederiz” dedim. Çünkü iyi niyetli, elinden geldiğince katkı veriyor ve gayret ediyordu.
İstanbul Limanı’ndan hareket ettik. Buğday yüklemek üzere Yunanistan’a gidiyoruz. Birkaç saat sonra yanıma geldi, “benim tekneye alıcı çıkmış. Çanakkale’de beni indir. İşlerimi halledip Yunanistan’da tekrar gelebilir miyim?” dedi. Ben de biraz da kızgın ve sitemkâr şekilde İstanbul’dan bir kaç saat önce kalktığımızı kendisinin de daha önce gemi armatörlüğü yaptığını, bu işleri çok iyi bilmesi gerektiğini, eğer böyle bir durumu varsa İstanbul’dan kalkmadan önce söylemesi gerektiğini hatırlattığımda, yüzüme mahcup bir ifade ile bakarak,” bilmez olur muyum Süvari Bey. Hem de çok iyi biliyorum ama gel gör ki kahrolası şartlar… Eğer İstanbul’da söylese idim – zaten hem Yakup Çillioğlu’nun hem de senin üzerine yük oluyorum – yerime başkasını alacaktınız ama benim bu şartlarda gemide olmaktan başka çarem yok” dedi.
Bu mahcup ve samimi ifadeleri beni çok üzdü, “Kenan Kaptan biliyorsun İstanbul’dan yeni kalktık. Çanakkale’de değişim talebin seni armatöre karşı zora sokar ama istersen seni Yunanistan’dan göndermeye çalışırım” dedim. Sevindi, “zaten armatörün ve senin iyi niyetini istismar etmek ve yük olmak istemem. Yunanistan’da tanıdıklarım var. Yeter ki siz izin verin. Her türlü işimi maddi manevi kendim hallederim” dedi.
Surveyörü yalnız bırakmak istemedi
Yunanistan’a geldik, buğday yükleyeceğiz. Dışarı çıktı. Armatörlük ve batık çıkarma işi yaptığı için komşu ülkelerde geniş bir çevresi vardı. 3, 4 saat sonra geldi, “Tamam. Tanıdık bir armatör dostum biletimi aldı. Yarın sabah uçuyorum. İşimi halledip en kısa zamanda geri dönmeye çalışacağım” dedi.
Sabah oldu. Baktım tıraşını olmuş, kıyafetlerini giymiş. Elinde küçük bir valiz. Salona geldi, beraber kahvaltımızı yaptık. Hayırlı yolculuklar dileyip yolcu ettik.
Kenan Kaptan tam gemiden çıkarken surveyör geliyor. Surveyör, “gemi ambarlarını birinci güverte zabiti gösterecek” deyince tahminim biraz da kendisine yapılan iyiliğin bir karşılığı olarak valizini kenara koyarak surveyöre refakat etmek istiyor. Zaten yaşlı, üstelik şeker ve tansiyon sorunları var. Gladoraya iniyor ama sanırım dip ambara indiğini düşünüyor ve yürümeye devam ederken, glodaradan dip ambara düşüyor. Giderayak, bütün bunları minnet duygusu ile yaptığını düşünüyorum.
Güldüğünü hissettim
Biz de salonda surveyör bekliyoruz. Ambarları temizlemişiz, buğday yüklemesi için onay verecekler.15 dakika sonra gemici acele ile salona geldi, “Süvari Bey, Kenan Kaptan ambara düştü” dedi. Koşarak ambara indim. Gözleri açık dip ambarda sırt üstü yatıyor. “Ne yaptın Kenan Kaptan” dedim. Hiçbir şey söyleyemedi. Yüzüme bakıyor bilmiyorum bana mı öyle geldi sadece gülümsediğini hissettim. Acil olarak ambulans çağırdık. İlk müdahalenin ardından hastaneye kaldırdılar. 2, 3 gün yoğun bakımda kaldı ve maalesef kaybettik. Beklenmeyen acı bir kayıptı. Çok üzüldük ve gerekli yasal işlemlerin ardından rahmetlinin naaşını İslami usullere uygun olarak uçakla Türkiye’ye gönderdik. Mekânı cennet olsun.
Önceki ismi MAREN I ve en son ismi OGAN BEY olan geminin fotoğraflarını da Alaattin Ağabey gönderdi ve ilave etti : “FUNDA C gemisinde akıbeti pek iyi olmadı. Daha sonraları kreynleri kesilerek ve gemide bazı tadilatlar yapılarak OGAN BEY ismi ile çalıştırıldı. Maalesef 2009 senesinde Karadeniz Ereğli açıklarında battı”
Bizler de bu vesile ile denizde kaybettiğimiz bütün denizcilerin ruhlarının şad olmasını diliyoruz. Hikayemız acısı ve tatlısı ile bir sürü ilkleri barındırdığı için, denizcilik tarihimizdeki müstesna yerini alacaktır. Katkısı olan herkese tekrar çok teşekkür ediyorum.