Osmanlı’nın donanmasının büyük bir kısmını kaybetmesine neden olan Navarin baskını, ABD ile yapılan ilk temasların da başlangıcı olmuştu.

Osmanlı’nın donanmasının büyük bir kısmını kaybetmesine neden olan Navarin baskını, ABD ile yapılan ilk temasların da başlangıcı olmuştu. Amerika gizli bir anlaşmayla Osmanlı’ya savaş gemisi sattı. O günlere gidip, The United State gemisinin nasıl Mesir-i Ferah olduğunu hep birlikte okuyalım.

Hikayeye başlamadan önce Navarin baskınını hatırlamakta fayda var:

NAVARİN BASKINI (20 Ekim 1827)

Osmanlı Devleti, Yunan İsyanının zorlu koşullarında, Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa’dan yardım istedi. O tarihte eğitim ve materyal olarak çok iyi durumda olan Osmanlı donanması lojistik destek yönüyle bu isyanın bastırılmasında kilit rol oynamaktaydı. Yunanistan’ın bağımsızlığına destek veren büyük devletler isyanı bastırmakla görevli bu güçlerin kendilerine karşı gelmesi halinde savaş açacaklarını ilan ettiler. Bu amaçla oluşturulan müttefik donanma Modon’dan hareketle Navarin önlerine geldi.

İbrahim Paşa tarafından kendisine ateş açma emri verilmeyen filo komutanı Çengeloğlu Tahir Paşa, Osmanlı filosunun korunması için liman girişine nizam alma gereksinimi duymadı. Posta gemisi süsü verilen bir Fransız gemisi Mısır donanmasında görevli subaylara mektup ulaştırmak bahanesiyle limana girdi. Bunu takiben İngiliz Amirali Sir Edward Codrington komutasında filoda limana girerek, Osmanlı gemilerinin demirlediği çizgiye paralel olarak demirledi. Dortmouth adlı İngiliz firkateyninden ayrılan iki filikanın Osmanlı ateş kayıklarına yaklaşması üzerine filikalara ateş açıldı.

Yanıt olarak İngiliz ve Fransız gemilerinin de ateş açması ile savaş başladı. Saat 15.00 sularında Rus filosunun da limana girmesi ile tüm müttefik gemileri Osmanlı-Mısır filosuna yoğun top ateşine başladı. Müstahkem mevkilerde ve gemilerde geç savaş düzeni alan Osmanlılar bu baskın sonunda 46 gemiyi yitirdiler. Saat 17.22’de güneşin batması ile birlikte çatışma kesildi. Osmanlı-Mısır filosu limanın kuzeyine; müttefik filoda batısına çekildi. Baskının sonunda 8000 şehit veren Osmanlı-Mısır filosunun yarısına yakını savaş dışı kaldı.

Navarin savaşı sırasında savaş gemileri kayıplarından Osmanlı donanmasında yer alan 52 gemiden 3’ü kalyon, 12’si firkateyn, 18’i korvet, 4’ü brik gemisiydi. Osmanlı filosunda yanan gemiler kalyon olarak Fatih-i Bahri, firkateyn olarak; Nusret-aver, Müjderesan, Bad-i Nusret, Beşir-i Zafer, Bed-i Nusret, Gurre-i Nusret ,korvet olarak; Peyk-i Fütüh, Mevkib-i Cihad, Kerem-i Bari, Envar-i Nusret, İd-i Nusret, Tali-i Fürüh, Feyz-i Hüda ve Feyz-i Felek gemileriydi. Yine Osmanlı donanmasında tahrip olan gemiler ise;    Guh-ı Revan ve Burc-i Zafer kalyonları ile Kaid-i Zafer, Geyvan-ı Bahri, Feyz-i Miraç, Pertev-i Nusret, Menba-ı Nusret fırkateyni ile Nasır-ı Bahri, Muin-i Cihad, Ayn-ı Necat, Mebde-i Nusret, Hilal-i Zafer, Peyk-i Nusret, Tair-i Bahri ve Mecra-ı Zafer korveti ve Nevruzoğlu Hasan Kapuzdan ve Bozcaadalı Hüseyin briklerinde oluşuyordu. Batan gemiler ise; Feyz-i Nusret fırkateyni ile Gurre-i Fütuh, Feyz-i Bahşa korvetleri. Osman Kapudan ve Tufan Kapudan briklerinde meydana geliyordu. (1)

(1)(Levent Düzcü, Yelkenliden Buharlıya Geçişte Osmanlı Denizciliği)

Şimdi gelelim hikayemize;

AMERİKA’NIN THE UNITED STATE GEMİSİ NASIL MESİR-İ FERAH OLDU?

Navarin baskınında uğranılan kayıplar nedeni ile İngiltere ve Fransa gibi Avrupa devletlerine güven duymayan  Osmanlı Devleti, bu nedenle uzun zamandır anlaşma talebi yapan Amerika ile yakınlaşmaya başladı. 7 Mayıs 1830’da imzalanan Türk-Amerika Dostluk Ticaret ve Seyr-i Sefain Antlaşması’nın gizli maddesi uyarınca Amerika, Osmanlı Devleti’ne kar almadan savaş gemileri inşa edip satacaktı. Ancak bu maddeyi kendi senatolarından geçiremeyen Amerikan Hükûmeti, elçilerini İstanbul’a getirmekte olan iki savaş gemisini Osmanlılara satmaya karar verdi.

Bunun hikayesine gelince, kısaca açıklamakta fayda var;

7 Mayıs 1830 günü, ilk Türk-Amerikan Dostluk, Ticaret ve Seyr-i Sefain Antlaşması’nın imzalanması ile, Amerika ile ilişkilerimiz resmileşti. Bunun sonucu olarak; Osmanlılar, Amerika’daki gemi inşa teknolojisinden yararlanmaya başladı.

Amerika’nın tanınmış gemi inşacısı olan Henry Eckford tarafından yapılmış 1000 tonluk “The United States” adlı korvet, 1831’de Arjantin deniz subaylarından Komodor Georges Colman de Kay’ın komutasından İstanbul’a gelmişti. Gemide bulunanlar arasında, geminin mühendisi ile yakınlığı olan bir başka inşa mühendisi Forster Rhodes’ten başka, gemi inşasında, bilgili ve tecrübeli daha başka kimselerde bulunuyordu. Bu arada satın alınan The United States’in adı “Mesir-i Ferah” olarak değiştirilerek hizmete sokuldu. 1878’de hizmet dışı bırakılıncaya kadar kullanıldı.

Amerikalılar geldikten sonra, gemi yan sanayi gelişmesine karar verildi ve İstanbul tersanesinde buharlı makineler ve çarklar, haddehane inşası fikri oluştu. Bu fikir, İkinci Mahmut devrine ve 1832 yılına rastlar.

II.Mahmud’un isteği üzerine, Forster Rhodes’e dolgun bir tahsisat karşılığında Tersane-i Amire’de önemli görevler verildi. Bu mühendisin işe başlaması ile tersaneye yeni bir canlılık geldi. Ama Eckford’un genç yaşta hastalanarak 1832 de ölmesi ile çalışmalar aksadı. Bundan sonra ,Amerikalı gemi Mühendisi Rhodes işin başına geçti.

Arşiv kayıtlarına göre Forster Rhodes tarafından inşa edilen ilk gemi, 1834 tamamlanan Neveser oldu. Bunu 1832’de denize indirilen Nusretiye kalyonu, bir yıl sonra Tarz- Cedit, yine bir yıl sonra Nizamiye firkayeyni ile Kafs-ı Zafer briki ve Müjderesan gemisi izledi. Bunlar hep eski tarzda ahşap olarak inşa edilmiş, yelkenli savaş gemileriydi.

Aslına bakılırsa, bu dönemdeki buharlılar çok sayıda zayıflıklara sahipti. Makineleri hantal ve kırılgandılar ve sık sık arıza çıkardıkları için randımanları da düşüktü. Fazla kömür sarf etmeleri, hem süratlerini kısıtlamakta hem de kömür ikmalini sorun haline getirmekteydi. Her iki bordanın vasat kısmına yerleştirilmiş çarkları, her zaman dalga darbelerine maruz kalmaktaydı. Hayli mütevazı boyuttaki bu vapurların askeri kıymeti ise, çarklar bordaları neredeyse tamamen işgal ederek top lombarı açılmasını imkânsız hale getirdiği için neredeyse hiç yoktu.

Bundan sonrasını 4.kitabımzdan okuyunuz lütfen.