Yıllar geçtikçe dünyadaki hızlı-yorucu gelişmeler insanlardaki umutsuzluğu, kötümserliği kamçılıyor. Tüm dünyada yaşam şartları zorlaşıyor. Umarım 2010 tüm dünyaya, yaşayan tüm varlıklara eski günlerdeki umutlarını yeşertecek güzel olaylar yaşatır. Umarım

Yıllar geçtikçe dünyadaki hızlı-yorucu gelişmeler insanlardaki umutsuzluğu, kötümserliği kamçılıyor. Tüm dünyada yaşam şartları zorlaşıyor. Umarım 2010 tüm dünyaya, yaşayan tüm varlıklara eski günlerdeki umutlarını yeşertecek güzel olaylar yaşatır. Umarım 2010’da yaşayacağımız güzel günler yaşanan olumsuzlukların üstüne çöker ve o olumsuzlukları yok edecek enerjiyi bizlere verir.

Ülkemiz ve güzelim doğası da bu güzel olaylardan nasibini alır umarım. Son zamanlardaki seyahatlerimin de etkisiyle dikkatlerimi iç sularımıza yönelttim. Denizlerimize göre henüz bakir olan bu sularda insan muhteşem manzaralar ve güzel olaylarla karşılaşıyor. Yalnız hızlı gelişmeye şahit olunca ister istemez bir tedirginlik de oluyor. Bu güzelim sular kirletilip-yok edilecek mi ?

Küresel iklim değişikliğine bağlı olarak kuraklı, çevre kirliliği, plansız kullanım iç sularımızı tehdit eden en büyük etmenler. Tuz gölü neredeyse tuz çölü halini aldı. Çevre atıkları ise hala düzenli olarak Tuz çölüne akıtılıyor.

Diğer göllerimizin durumu göreceli olarak Tuz Gölünden daha iyi. Yalnız benzer tehlikeler kısa zamanda bu bölgeleri de tehdit ediyor. Özellikle Güneydoğu Anadolu’da baraj göllerinde bir hareketlilik var. Feribotlar, turist tekneleri baraj göllerinde boy göstermeye başladı. Bu teknelerin özellikle pis su tankı olmaması olsa bile boşaltabilecekleri tesislerin olmaması baraj gölleri için kirlenme tehdidi oluşturuyor. Neyse bu konulara detaylı olarak sonraki yazılarımda değineceğim. Şimdi yeni yılın ilk yazısında daha ilginç, güzel bir olay anlatayım.

Bir gün telefonla arandım, işim gereği bir şeyler sormak için aramış olan şahsın Van gölündeki tek yelkenlinin sahibi olduğunu öğrendiğimde önce şaşırdım ve sonra çok mutlu oldum. Tüm konuları ikinci plana atarak Emin Koç’un hikayesini öğrenmeye odaklandım. Onunla söyleşi yaptım.. Aşağıda fotoroman olarak özetledim..

Evet Van gölünün tek yelkenlisinin sahibi Emin Koç. Teknenin ismiyse ZEYNEB.

Emin beyin yelken tutkusu ortaokul çağlarında başlamış. Fakat yaşının büyüklüğü nedeniyle optimiste kabul edilmemiş, kendisi 35 yaşına kadar yelken sevgisini içine atarak yaşamış.

O tarihte 4m. Lik bir yelkenli almış ve başlamış yelkene. Yelkeni hiç ders almadan kendi tecrübeleriyle öğrenmeye başlamış.

Bir iş toplantısı için Antalya’ya gittiğinde 93 model 10.5m. BENETEAU yelkenli satın almış. İlk yıl Antalya’da kalan yelkenliyi yaşadığı yer olan Van’a getirmek için tır ile anlaşmış. Tekne Van’a kadar gelmiş ve de zorluklar başlamış. Tekne nereden, nasıl denize inecek, nereye bağlanacak vs. vs. Feribot iskelesinde izin alınıp, 2 adet vinç kiralanarak tekne zorlukla göle indirilmiş.

İniş zorlu olsa da Van gölündeki ilk yelkenli sahibi olmanın heyecanı kaplamış Emin beyin içini. Başlamış Van gölünü yelkenle keşfetmeye. Yüzyıllar sonrası ilk defa Van gölü yelkeni kucaklamış.

Tek yelkenli olduğu için tekne ilgi çekiyormuş. Marina/iskele olmadığından  500 metre açığa atılan tonoza bağlanmış tekne. Bakım için bile kıyıya çok seyrek alabiliyormuş. Çünkü bu işlem için vinç kiralayıp, tekneyi havaya alıp kısa sürede işi tamamlamak gerekiyor. Bu da doğal olarak çok masraflı ve zor bir işlem.

Van gölünün Göcek’i aratmayan muhteşem koylarında seyahatler başlamış. Uzun yaz günlerinde seyir ve meşhur gün batımları tekne üzerinde bir başka güzel oluyormuş.


Van’ın zorlu kış şartları için teknenin kıç havuzluğuna polilkarbonatla kaplamış. 

Van’ın güzelim sularında koyları keşfediyor ZEYNEB yelkenlisi. Tek sıkıntısı yalnızlığı. Umarız diğer yelkenliler Van gölünüde yer alır ve bu yalnızlık şenliğe dönüşür.

Ülkemizin içsuları da bu gözü kara insanlar sayesinde neşelenir.