ÇİN YAPIMI İKTİSADİ KRİZ I-GİRİŞ Bu yazımız geçtiğimiz günler içinde uzun süreden sonra peş peşe 3 defa devalüasyon yaparak Yuan’ın değerini yabancı paralar karşısında düşürerek kur savaşlarının başladığı hususundaki değerlendirmelere zemin hazırlaya
ÇİN YAPIMI İKTİSADİ KRİZ
I-GİRİŞ Bu yazımız geçtiğimiz günler içinde uzun süreden sonra peş peşe 3 defa devalüasyon yaparak Yuan’ın değerini yabancı paralar karşısında düşürerek kur savaşlarının başladığı hususundaki değerlendirmelere zemin hazırlayan ve geçtiğimiz günler içinde küresel borsa çöküşüne sebep olan Çin ekonomisi ile ilgilidir. Ancak Çin’de ve küresel ekonomide son aylarda oluşan olaylar bizi bu yazımızda yer verdiğimiz çok farklı hususlarda araştırma yapmaya sevk etmiştir. Aslında her biri ayrı bir araştırma ve yazı konusu olan bu olaylar birbirleri ile alakası nedeni ile burada bir bütün halinde taktim edilmiştir. Bu nedenle de bu raporumuzun başlığının ne olması konusunda tereddüt hasıl olmuştur. Bu yazının başlığı aşağıdakiler olabilirdi.
i)ÇİN’İN RESMİ BÜYÜME RAKAMLARI DOĞRU DEĞİLDİR. ii) YÜKSELİŞTE OLAN ÜLKE EKONOMİLERİ İYİLEŞEN ABD EKONOMİSİ VE KÖTÜLEŞEN ÇİN EKONOMİSİ’NİN NEGATİF UNSURLARI ARASINDA SIKIŞMAKTADIR
iii) ÇİN’DE YÜKSELEN SERVİS SEKTÖRÜ İMALAT SANAYİNDEKİ KÖTÜLEŞMEYİ DENGELESEDE BU DURUM DENİZ TAŞIMACILIĞINDAKİ NEGATİF ETKİYİ ÖNLEYEMEMEKTEDİR.
iv)ÇİN ‘DE EKONOMİ POLİTİKASI DEĞİŞEREK ESKİSİ GİBİ YENİDEN UCUZ FİYATLI MAL İHRACATINA DAYALI BÜYÜME MODELİNE Mİ DÖNÜLMEKTEDİR.
v)DÜŞÜK ÇİN ALIMLARI EMTİA FİYATLARINI DÜŞÜRMEKTE BUDA MAMUL MADDE FİYATLARINI AŞAĞI ÇEKMEKTEDİR.
vi)ÇİN’İN UCUZ MAMUL MADDE İHRACATI VE YAPMIŞ OLDUĞU DEVALUASYON ABD DE FİYAT ARTIŞLARINI BASKILAMAKTA VE FED’İN FAİZ ARTIRIMI KARARINI NEGATİF YÖNDE ETKİLEMEKTEDİR.
vii)DOĞU ASYA DA JAPONYA’NIN BAŞLATTIĞI DÜŞÜK KUR POLİTİKASI DİĞER DOĞU ASYA ÜLKELERİ KARŞISINDA REKABET AVANTAJI SAĞLAMIŞ ,ANCAK ŞİMDİ BU UYGULAMAYA ÇİN DE KATILMIŞTIR.
viii)ÇİN’DE İŞSİZLİK SEVİYESİNİN YÜKSELMESİNİ SERVİS SEKTÖRÜ ÖNLEMEKTEDİR.
ix)ÇİN DE TEMMUZ AYINDA İÇ TALEP VE DIŞ TALEP DURDU BALTIK DRY INDEX ÖZELLİKLE CAPE’LER BAKIMINDAN TEKRAR 1000 PUAN OLAN TABAN NOKTASININ ALTINA İNMEYE BAŞLADI
x)DÖKME KURU YÜK PİYASASINI PANAMAX TONAJI KURTARIYOR.
xi)ÇİN NEDEN DEVALUASYON YAPTI? xii)ÇİN’İN KÜRESEL EKONOMİDEKİ POTANSİYEL BİR DARALMANIN KAYNAĞI OLMA RİSKİ ARTMAYA BAŞLAMIŞTIR.
xiii)ÇİN DE BÜYÜMENİN ÖNEMLİ KAYNAĞI SERMAYE PİYASASI KAZANÇLARI OLMAKTA,BUDA DENİZ TAŞIMACILIĞI İÇİN ÇARE OLMAMAKTADIR.
xıv)ÇİN’DE SERMAYE PİYASASI NEDEN ÇÖKTÜ?
Bu başlıkları artırmamız mümkündür. Buda bize incelediğimiz konuyu etkileyen bir çok faktörün olduğunu ve farklı konuların kendi aralarındaki etkileşimini ortaya koymaktadır. Bu başlık sıralaması aynı zamanda bu yazımızda yer alan hususlarında bir özeti niteliğini taşımaktadır.
II-ÇİN EKONOMİSİNDE NELER OLMAKTADIR.
Bilindiği üzere geçtiğimiz yıl Çin GSYIH ‘sı %7.4 artmış ve son yılların en düşük artış miktarı olmuştur. 1973 ila 2013 arası Çin ekonomisi %9.5 artış göstermiştir. 2000-2014 arası Çin GSYIH sındaki yıllık gerçek büyüme rakamları ise aşağıda belirtilmiştir.
YILLAR GSYIH ARTIŞI %
2000 8.4
2001 8.3
2002 9.1
2003 10.0
2004 10.1
2005 11.3
2006 12.7
2007 14.2
2008 9.6
2009 9.2
2010 10.6
2011 9.5
2012 7.7
2013 7.7
2014 7.4 (1990 yılından beri en düşük büyüme oranıdır)
Bu yıl ise ilk çeyrekte ekonomi yıllık bazda %7 büyümüş ve ikinci çeyrek büyümesi %6.8 beklenirken beklentilerin tersine yıllık %7 büyümüştür. Dikkat edilirse 2010 yılından itibaren Çin ekonomisindeki büyüme oranı düşmektedir. Bunda küresel krizin etkisi olduğu gibi ,bir kısmı da Çin’in yeni ekonomi politikasının ve küçülme isteğinin gereği olmuştur. Soft landing diye tabir edilen bu kontrollü küçülme Çin de aşırı finansal genişleme ve borçlanma sonucu oluşan köpük , balonlar ve finansal risklerin kontrol altına alınması amacına matuf olmuştur.
Çin’de aşırı finansal genişleme, M2 olarak tanımlanan para arzındaki aşırı büyümenin yarattığı sıkıntılar, aşırı iç borçlanma ,gölge bankacılık uygulamaları daha önceki ekonomi politikası gereği aşırı yatırım ve emlak sektörü teşvikleri anormal emlak stoku ve aşırı fabrika kapasitelerinin ve büyük şirket borçlarının oluşmasına neden olmuş bu olumsuzlukları önlemek için Çin kontrollü bir şekilde ekonomiyi soğutmaya Emlak sektöründeki aşırı fiyat artışlarını düşürmeye, daha güvenceli kredi vermeye, ucuz mal ihracatı yerine , araştırma ve geliştirme ve inovasyon yatırımlarına ağırlık vererek kaliteli mal ihracatına ve istikrarlı bir iç talep artışına dayalı ekonomi modelini benimsemiştir.
Özetle ihracat odaklı büyüme yerine istikrarlı ve dengeli iç talep odaklı büyümeyi tercih etmiştir. Çin deki aşırı emlak envanteri ve fabrikalardaki aşırı kapasite artışları bize daha önceki büyümelerin kaynağının bu atıl kapasite olduğunu ortaya koymaktadır. Bu aşırı yatırıma dayalı büyümeden tüketime dayalı büyüme modelinde ise, tüketimin teşvik edilmemesi yada kontrollü teşvik edilmesi ve devlet kontrollü kapitalizm nedeni ile istenilen talep yaratılamamıştır. Dış talep ise küresel krizin etkisi ve yükselişte olan ülkelerin gelir kaynağını oluşturan malların fiyatlarındaki düşme nedeni ile azalan gelirleri yüzünden azalma eğilimine girmiştir.
Tüm bu hususlar aslında Çin deki büyümenin artık yavaş yavaş belli bir noktaya geldiğini, bu ulaşılan noktadan sonra hem bu büyüklükteki bir ekonomiyi %10 gibi oranlarda büyütmenin güçlüğü hem de bakir olan alanların ve boşlukların geçtiğimiz yıllardaki yüksek büyüme oranlarına sebep olan aşırı yatırım ve üretim ile kapatıldığını artık büyümek için giderek mevcut alan ve imkanların daraldığını ortaya koymaktadır.
Çünkü son 30 yıldır Çin’de emlak sektörüne ,ihracata ve fabrikalarda aşırı yatırımlara dayalı ekonomi yada büyüme modeli ülkeyi boş ev stokları, atıl fabrika kapasiteleri yüksek şirket borçları ile karşı karşıya bırakmıştır.
Çin yetkilileri de bunu bir insanın gelişme sürecine benzetmektedirler. Küçük bir çocuk yıllar içinde fizik olarak büyümekte ve gelişmekte ancak belli bir büyüklüğe ulaştıktan sonra artık fiziksel büyüme durmakta bunun yerine akli ,zihinsel, kültürel, sanatsal ,beceriye dayalı büyüme daha doğrusu büyümeden çok gelişme devreye girmektedir. Ülkelerde aynı şekilde büyümekte fakat ondan sonra büyüme oranı düşerek kantite yerine kalite önem arz etmeye başlamaktadır. Orta gelir tuzağına yakalanma ve buradan çıkamamakta zorlama bir yaklaşımla bir ölçüde bununla alakalı bir şey olmaktadır. Zaten tüm yapılan kestirmelerde Çin büyümesi gelecek yıllar için ortalama %6-6.5 olarak verilmektedir.
(Bkz Trading Economy Çin GSYIH artışı Q3 2015’de %6.7,Q4 2015 ‘de %6.6,Q1 2016’da 6.8,Q2 2016’da %6.5 2020’de %5 olacaktır)
(OECD Haziran 2015 raporunda 2016 ya kadar Cin’in GSYIH artışının %6.7’ye ineceği belirtilmiştir. Gerekçe olarak da emlak sektöründeki ve iş yatırımlarında düşme olacağı sadece alt yapı yatırımlarında artış olacağı belirtilmiştir. Yine bu raporda yukarıda açıkladığımız üzere gerek emlak sektöründe gerekse endüstride aşırı yatırımlar nedeni ile kapasite fazlalığı oluştuğu ve bununda yatırım etkinliğini düşürdüğü vurgulanmıştır)(Dünya Bankası Haziran 2015 tahminlerine göre ise bu yıl Çin %7.1 ,2016 de %7,2017 de ise %6.9 büyüyecektir.)
Fakat bazı araştırma ve müşavirlik firmalarının analist ve ekonomistleri özellikle Çin’in 2015 2 ci çeyrek büyüme rakamı olan %7 yi dikkate alarak bunun gerçeği yansıtmadığını ileri sürmekte ve kendilerinin yaptığı hesaplamalarda bu rakamı daha düşük olarak bulmaktadırlar.
II.1-ÇİN’in resmi GSYIH artış oranları doğrumudur ?
Büyüme konusunda aslında Çin dışarıya karşı sıkıntılı bir durum sergilememektedir. Çin Ulusal İstatistik Bürosu iç ve dış problem ve tehditlerin farkında olduklarını Çin ekonomisinin ilave bir konsolidasyona ihtiyaç duyduğunu belirtmekle beraber ,ikinci çeyrek büyümesinin ekonominin istikrarlı bir şekilde büyüdüğüne işaret ettiğini ve büyüme konusunda bir atak yapmaya hazır olduğunu vurgulamıştır.
Özetle Çin İstatistik Bürosu ekonomik büyüme yavaşta olsa büyümenin istikrarlı olduğunu bununda zaten kendi politikaları olduğunu belirtmektedir. Ayrıca dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Çin’in bu küçük gibi görülen %7 büyüme oranı bir çok gelişmiş batı ülkesinin hayalinde göremeyeceği büyüme oranlarıdır.
Fakat önemli olan ,bu resmi Çin büyüme oranının doğru olup olmadığı hususudur. Acaba China National Bureau of Statistics bu rakamlar ile oynamaktamıdır. The Economist’ göre Çin büyüme rakamları ile oynamak bakımından sabıkalı olup bu husus Çin’in en yetkili ağızları tarafından da teyid edilmiştir.
Örneğin Çin Başbakanı 2007 yılında henüz Başbakan değilken ‘’local GSYIH bilgileri yada döneleri insan eliyle düzenlenmiş olup, güvenilir değildir ‘’şeklinde beyanda bulunulmuştur. Bu konuda en önemli ve dikkat çekici manipülasyon Asya Finansal Krizinden sonra 1998 yılında görülmüştür. Bir çok Asya ülkesi Resesyondan etkilenip ,bundan muzdarip olmuş, ancak Çin o yıl %7.8 büyüdüğünü iddia etmiştir.
Diğer indikatörlere bakıldığında, analistler Çin’deki büyümenin ancak %5 yakın bir oran olduğunu belirtmişlerdir. Söz konusu manipülasyon duruma göre ters yönde de işleyebilmektedir. 2000’li yılların başında Çin %8-9 büyüdüğünü iddia ettiği zaman bazı analistler söz konusu büyümenin %10 olduğunu iddia etmişlerdir. Akla Çin’in neden böyle bir manipülasyon yaptığı sorusu takılabilir .
Bunun cevabı
i)Büyük bir ihtimal ile ekonominin önemli bir bölümünün Çin istatistik elamanlarımca es geçilmesi. veya
ii)O tarihlerde Çin devlet destek, teşvik ve kayırmacı politikaları ile ihracat hamlesi içine girdiğinden ve bu diğer rakip ülkelerde sıkıntı yarattığından önemli büyüme oranlarının saklanma ihtiyacı olabilir. Bilindiği üzere Çin ekonomisi hem diğer ülkeler hem de deniz ticaret piyasası bakımından büyük önem arz etmektedir.
HER ZAMAN SÖYLEDĞİM GİBİ DENİZ TİCARET SEKTÖRÜNÜN DEVASI DA BELASI DA ÇİNDİR.
Deniz ticaret sektörüne yük yani talep yaratan da Çin’dir. Navlunların düşmesine sebep olan gemi tonajı arzını artıran da yine Çin’dir. Bu nedenle Çin ekonomisi ve makro ekonomik değerleri her kes tarafından dikkatli bir şekilde takip edilmektedir. Örneğin Ağustos 2015 de her tarafta Çin deki ekonomik kötüleşmenin ,iyi bir momentum kazanmış ABD’ nin ekonomisini de ters yönde etkileyebileceği ve Çin’deki kötüleşme ve devalüasyon hamlesinin Eylül de ABD nin faiz artırımı yapmamasına neden olabileceği söylenilmektedir.
Dikkat edilirse en son yazdığım ABD ekonomisi ile ilgili raporlarımın birinde ,ABD nin aslında doların güçlenmesinden rahatsız olduğu ,küresel ekonomilerdeki mevcut sıkıntılar karşısında faiz artırımı yaparak onları sıkıntı içine sokmanın uygun olmadığını düşündüğünü, IMF ın de görüşünün bu yönde olduğunu ,U3 olarak istihdam ‘’tam istihdam ‘’noktasına ulaşsa da U6 da hala sıkıntı olduğunu vurgulamıştım.
İlaveten ABD halkının tüketim yapmadığını, tasarrufların arttığını, enflasyonun istenilen seviyede artmadığını bu şartlar altında Eylül de de faiz artırımımın yapılamayacağını ancak ikinci çeyrek verilerinin iyi olduğunu ve uzun süredir faizleri artıracağım artırmayacağım gibi söylentilerin zaten artırım yapacakmış gibi doları fiyatladığını belirtmiştim.
Ayrıca, artık sembolik bir artış yapmadığı taktirde FED’in güven kaybedeceğini, ve ABD ekonomisi hakkında acabalara neden olacağını bu nedenle Eylülde faiz artırımı yapma ihtimalinin ,önemli ters bir gelişme olmaz ise %50 den fazla olacağını izhar etmiştim.
Çin’deki bu yeni durum ve son küresel borsa çöküşü ‘’önemli bir ters ‘’husus olarak faiz artırımı yapmak istemeyen ABD’ye yeni sebep oluşturmuş ve faiz artırım kararını yeniden %50-50 noktasına ,hatta altına ,artırım miktarı ihtimalini de eğer olursa 0.25 den 0.16 ya indirmiştir. İşte tüm bu hususlar bize Çin ekonomisinin önemini ortaya koymaktadır.
Çünkü Çin’deki bir çöküntü ve resesyon tüm küresel piyasaları 2008-2009 krizinden çok daha büyük ekonomik sıkıntılar içine sokabilir. Bu sadece ekonomik bir kriz olmaktan çok daha öteye siyası krize de dönüşebilir. Dünyanın korktuğu endişe ettiği de budur. Çünkü küresel ekonomiler artık ikinci bir şoku kaldıracak durumda değildir.
İşte bu nedenle Çin büyüme rakamlarının doğru olup olmadığı hepimizi ilgilendirmektedir. Teoriye göre bilimsel araştırmacıların büyüme rakamlarını manipüle etmesi çok zor olmakla beraber Çin’in 2015 1.ci çeyrek büyüme oranı önemli şüpheleri de yeniden ortaya çıkarmıştır. Çin de sanayi üretimi küresel finansal krizden bu yana en düşük seviyesine düşmüştür. Çin ekonomisinin bel kemiği olan emlak ve inşaat sektörü çökmüştür. Ancak buna rağmen 1 .çeyrekte yıllık olarak real GSYIH %7 büyümüştür. Ekonomistlerce %5.8 nominal büyüme rakamı ile diğer veriler dikkate alındığında -1.1 lik GSYIH deflatörünün çok realistik olmadığı belirtilerek, ilk çeyrek büyümesinin doğru hesaplanan bir deflatör ile %7 nin 1-2 puan altında olması gerektiği ileri sürülmüştür.(Capital Economics’den Chang Liu ve Mark Williams’ın hesaplamalarına göre) İkinci çeyrek büyüme oranı bakımından ise ;veriler daha güvenilirdir.
Çünkü ikinci çeyrekte nominal büyüme oranı ilk çeyrekteki %5.8 den %7.1 e çıkmıştır. Sonuç olarak GDP(GSYİH) deflatörü %1.1 deflasyondan %0.1 enflasyona inmiştir. Bu gerçekleşme üretici fiyatlarında düşme ve tüketici fiyatlarındaki yükselme ile gerçekleşmiştir.
Bununla birlikte hala daha rakamların değiştirildiğine dair işaretler bu ikinci çeyrek GSYIH rakamlarında da mevcuttur. Çünkü her hangi bir açıklama yapılmaksızın Ulusal İstatistik Bürosu 2014’ün çeyrekten çeyreğe ikinci çeyrek büyüme oranı olan %2 yi %1.9 a düşürmüştür. Bunun sonucu olarak 2015 ikinci çeyreği için mukayese edilecek figür küçülmüştür.
Buda yıllık büyümeyi artıracaktır. Ancak taktir edileceği üzere etkisi çok küçük olacaktır. Daha da ötesinde Çin’in ikinci çeyrek büyüme bilgileri ilk çeyreğe göre daha gizemli olup, açık değildir. Yatırımlardaki yavaşlama devam ederken ,servis sektörü artış içine girmiştir. Sanayi sektörü ilk yarıda yıl bazında %6.1 büyümüştür. İlk çeyreğe göre ise %6.4 düşmüştür. Sabit sermaye yatırımları artışı %13.5 dan %11.4 ‘e düşmüştür. Emlak satışlarındaki nispi kazanımlar %10.6 dan %10.4’e düşmüştür. Tersine olarak servis sektörü ilk çeyreğe göre %7.9 artarak yıllık olarak %8.4 büyümüştür.
Buna göre servis sektörü Çin GSYIH içinde sanayi sektörüne göre daha büyük paya sahip olmaktadır. Ancak servis sektörünün sürdürülebilir olduğu hususunda da tereddütler bulunmaktadır.
Tahminlere göre servis sektörü içinde finansal hizmetler sermaye piyasası kazançlarında daha doğru bir ifade ile balonlarından beslenmektedir. Ancak burada ciddi riskler bulunmaktadır. Sadece Çin için değil diğer büyük ülke ekonomileri sermaye piyasalarında aşırı bir köpüğün olduğu firmaların karlılıklarının çok fazla olmamasına hatta bazılarının zarar etmelerine rağmen hisse değerlerinin özelikle ABD de çok yükseldiğinden ve risk faktörünün yüksekliğinden bunun 2016 en geç 2017 de ciddi sermaye piyasası krizlerine yol açacağı söylenmektedir.
Geçtiğimiz aylar içinde bilindiği üzere Çin sermaye piyasasında ciddi aşağı yönlü hareketler izlenmiştir. Bununla birlikte finansal sektör verileri kısa süreli olsa da olmasa da gerçek değerler olmaktadır. Çin istatistikçileri bunlarda tahrifat yapamamaktadırlar.
Wall Street Journal’ın yaptığı araştırmaya göre Çin’in ikinci çeyrek büyümesi için 14 Ekonomistin yaptığı kestirmenin ortalaması %6.8 olmuştur. Citibank’ın görüşü ise Çin’in ikinci çeyrek büyümesi gerçek anlamda %5 dir. Yukarıda izah edilmeye çalışıldığı üzere Çin de büyüme hesaplarının yapılması hususunda şeffaflığın olmaması, bölgesel ve ulusal büyüme rakamları arasındaki farklılıklar, bilgi toplamadaki eksiklikler doğal olarak insanları
Çin büyüme rakamları hususunda endişeye sevk etmekte ve farklı yöntemler ile paralel hesaplamalara yöneltmektedir. Nitekim bazı analistler Çin de ekonomik gidişatın nasıl olduğunu tespit için taşıma navlunları, demiryolunda taşınan navlun miktarı ,elektrik kullanımı ,kredi kullanım miktarı gibi indikatörleri kullanarak paralel hesaplamalar yapmaktadırlar.
Bunları yaparken Çin Premier’i Li Kegiang İndex methotlarını da dikkate almaktadırlar. Bilindiği üzere ekonominin durumunu ölçmek için Premier Li Kegiang normal GSYIH hesaplamalarına karşı olarak ve ona güvenmeyerek demiryolu ile taşınan yük miktarı, elektrik kullanımı ve bankaların verdiği kredi miktarlarını dikkate alarak Li Kegiang İndex’’ adı erilen yeni bir İndex oluşturmuştur.
2007 yılında henüz Başbakan olmadığı dönemde ABD büyük elçisine GSYIH hesaplamaları yerine bu indeksi kullanmasının nedeni olarak yukarıda da açıklandığı üzere GSYIH verilerinin insan eliyle yapıldığını ve güven vermediğini belirtmiştir. Bu ındex aşağıda verilmekte olup Çin ekonomisinde yükselmeye işaret etmektedir.
Lİ KEGIANG INDEX
Bununla birlikte bazı analistler Li Kegiang İndex ‘inde kullanılan indikatörleri kullanarak gayri resmi yeni bir index oluşturmuşlardır. Bu yapılan araştırma sonuçları Çin de durumun çok da parlak olmadığını göstermektedir. Demir yolu ile taşınan yük miktarı bir önceki seneye göre %11.7 ‘e düşmüştür. Elektrik üretimi ise sabit kalmıştır. Fakat daha sonra yapılan güncel bilgilendirmede Temmuz ayında elektrik üretiminin yıllık olarak %2.8 arttığını(12 aylık hareketli ortalama olarak)bunun 2009 Ekim ayından beri en düşük figür olduğu vurgulanmıştır.
ÇİN ELEKTRİK ÜRETİMİ
Resim Benzer metot ve indikatörleri kullanan Londra menşeli müşavirlik firması FATHOM’a göre Çin gerçekte %7 değil %3.1 büyümektedir. 2015 yılında Demiryolu ile taşınan yük miktarı 300-350 milyon ton bandından 250-300 Milyon ton bandına düşmüştür. Bu durum aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.
ÇİN DEMİRYOLU YÜK TRAFİĞİ
III-ÇİN EKONOMİSİNDEKİ KÖTÜLEŞMENİN BELİRTİLERİ
Herkesin artık dillendirmeye başladığı üzere bu yıl Çin için oldukça zor geçecektir. Premier Li Kegiang ın yavaş fakat istikrarlı sürdürülebilir büyüme planı zorluklar ile karşılaşmaya başlamıştır. Yavaş yavaş bu modelden sapma ve yeniden ihracat ağırlıklı ve ucuz, gelişme yolundaki ülke malları ile rekabet eden mal ihracatına dayalı ekonomik büyüme zor durumda olan gelişme yolundaki ülkeleri büyük bir çıkmaza sokacak ve gelecek yeni bir küresel krizin nedeni olacaktır. Amerika bile bundan rahatsız olarak ,bu uygulamalardan vaz geçmesi ve gerekli reformlar ile iç talebin artırılması ve iç talebe dayalı bir büyüme modeline ağırlık verilmesini Çin’e tavsiye etmeye başlamıştır.
Bu ise Çin için başka bir risktir. Çin’in zaten problemi kolay borçlanma ve parasal genişleme ile yarattığı besili iç talep ve aşırı borçlanma ile emlak piyasasında oluşan balonlar, sanayideki kapasite fazlalığı, piyasadaki aşırı para arzıdır. Bunu kontrol etmeye çalışmakta ,ancak zaman zaman ekonomideki soğumayı azaltmak için faiz indirimleri, emlak alımlarında peşinat miktarını düşürmek, mevduat munzam karşılık oranlarını aşağı çekmek vb gibi politikalar uygulayarak bunlara çözüm bulmaya çalışmaktadır. IMF in önerisi tüm diğer ülkelere yaptığı gibi alt yapı yatırımlarına ağırlık vermesi bu yolla istihdam ve maaş ödemelerinin artırılmasıdır.
Analistler Çin’in dengeli büyüme ve kontrollü liberilazasyon politikasının hedeflenen yumuşak küçülme yerine ekonomiyi sert bir şekilde aşağıya indirme ve ekonomiyi ciddi bir şekilde soğutma riskini giderek arttırdığını belirtmişler ve bunun için aşağıdaki 5 olumsuzluğu işaret etmişlerdir. Aynı durum Çin’in Dış Ticaret hacminde de görülmekte ve bu yıl için hedeflenen Dış Ticaret hacminin %6 büyümesini riske sokmaktadır.
1-GSYIH Büyüme oranlarında aşağı yönlü hareket, Bu konu yukarıda detayı ile açıklandığından burada yeniden bu hususa değinilmeyecektir.
2-Faiz Oranlarının Düşürülmesi; Bu konudan da yukarıda bir nebze bahsedilmiştir. Ancak Çin’in mevcut büyüme politikasına göre ekonomideki yavaşlamayı durdurmak ve emlak sektörünü yeniden ancak dengeli bir şekilde canlandırmak için Çin geçtiğimiz yılın son baharından itibaren faizleri ve dolayısı ile borçlanma maliyetini düşürmektedir.
Yüksek borçlanma maliyeti nedeni ile mahalli hükümetleri, şirketleri ve mülk sahiplerini sıkıntıya sokan ve mahalli talebin azalmasına neden olan duruma çare olarak ekonomiyi canlandırmak için Çin mevduat munzam karşılık oranlarını düşürmüş ve faizleri 4 defa düşürerek %6 lardan %4.8 lere çekmiştir. Faiz oranlarındaki bu peş peşe düşüşler beklenen yada hedeflenen yavaşlamanın çok hızlı geliştiği yönünde kanı oluşturmaktadır. Bilindiği üzere son faiz indirimi yukarıdaki indirimlere ilave 26.Ağustos 2015 de olmuş ve faizler Çin’de 25 baz puan düşürülmüştür.
3-Sermaye Piyasasındaki Çökme;(Borsa Çöküşü) 12 Temmuz da Shangai Sermaye piyasasında hisseler %30 değer kaybetmiştir. Mevcut yatırımcılar sermaye piyasasına yaptıkları büyük miktarlardaki yatırımlar ile bu piyasayı ülkenin ekonomik büyüme ve şirket karlılıklarının üstüne çıkararak balonlar yaratmış ve bu balon patlamıştır. Aynı durum sürekli olarak söylediğimiz gibi diğer gelişmiş ülke ekonomilerinde de mevcuttur.
Bu durum tarafımızdan bundan 3-4 ay önce söylenmiş ve asıl korkulması gerekenin sermaye piyasası balonları olduğu ve bunun en geç 2016 ve 2017 de patlayacağı belirtilmiştir.( Bu ön görümüz geçtiğimiz Kara Pazartesi günü önce Asya piyasalarından başlayarak Avrupa ve Amerika’yı da içine alarak ilk öncü hareketi gerçekleşmiştir.)
Çin’de sermaye piyasasındaki mevcut duruma göre yatırımcılar ‘’margin call’’talepleri ile karşılaşmış ve yatırımcıların çoğu ellerindeki hisseleri satmaya başlamışlardır. Bu ise hisse değeri düşüşlerine sebep olmuş ve bu düşüş hızlanmıştır.
8-9 Temmuz 2015 tarihinde Shangai Sermaye Piyasası 3 hafta içinde %30 değer kaybetmiş ,daha fazla kayıpları önlemek için 1400 Şirketin tahtaları kapanmış ve işlemleri durdurulmuştur. Çin sermaye piyasasındaki bu düşüş 1929 Wall Street çöküntüsünden beri dünyanın en büyük sermaye piyasası çöküşü olmuştur.
Çin sermaye piyasasındaki değer kayıpları hükümetin aldığı önlemlere rağmen düşmeye devam etmiştir. 3 sakin haftadan sonra Shangai Sermaye Piyasası 27 Temmuz ‘da %8.5 daha düşüş göstermiş ve bu 2007 den beri en büyük düşüş olmuştur.
Haziran 2014 den itibaren bu içinde bulunduğumuz yıl Çin sermaye piyasasına 23 Trilyon Yuan (3.7 Trilyon usd )girmiş fakat girdiğinden daha hızlı bir şekilde bu para anılan sermaye piyasasında buharlaşmıştır.
Çin sermaye piyasasındaki anormal yükselme ve düşüşler yukarıda gösterilmiştir. Yukarıdan görüleceği üzere 2014 Eylül ayından sonra özellikle 2015 Haziran ayında Çin sermaye piyasasına önemli bir para girişi olmuştur. Önemli olan soru bu para nereden gelmiştir. Şirket karlarından gelmemiştir. Çünkü son aylarda bu karlılık oranı düşmüştür. Son aylarda yükselmesine rağmen emlak satışları yada banka mevduatlarından da gelmemiştir. Yurt dışından içeri bir sermaye akımı yoktur.
Peki bu paranın kaynağı nedir?
Bu paranın kaynağı nakit miktarları azaldığında bankaların yada finansal kuruluşların birbirlerinden para temin ettikleri yada birbirlerinden borç alıp verdikleri bankalar arası piyasadan gelmektedir.(Interbank Market) Haziran 2015 de Çinli finansal kurumlar Interbank repo işlemleri ile 41 Trilyon Yuan borç almışlardır. Bu miktar ,bu yılın ilk ayındaki miktardan 19 Trilyon Yuan daha fazladır.
2014 Ocak ayı ile Haziran ayı arasındaki artış miktarının 7.6 Trilyon olduğu dikkat alındığında ,söz konusu işlemlerin yüksekliği ortaya çıkacaktır. Bu para genellikle Merkezi olarak kontrol edilen bankalardan büyük devlet bankalarından bu fonları çevirerek kar yapmayı amaçlayan daha küçük oyunculara akmakta ve sermaye piyasasını ayakta tutmaktadır.
Kapital Araştırma Şirketinden Makro ekonomi analisti Carlo Reiter’e göre söz konusu bankalar arası borçlanma artışı sadece sermaye piyasası balonu bakımından değil, sermaye piyasası kötü giderse bu kötü gidişten en fazla etkilenecek olanların devlet bankaları olması ve bunların bilançolarında bu riskli asidik varlıkların bulunması riskidir.
Bilindiği üzere bir çok ülkede bankalar arası piyasa bu şekilde çalışmamaktadır. İhtiyaç duyulduğunda bu piyasada çok kısa süreli kredi sağlanmakta ya da borçlanmalar yapılmaktadır. Çin de ise sistem böyle çalışmamaktadır. Tüm kurnaz ve muvazalı işlemler bankalar arası piyasalarda işlem görmektedir. Bu sistem önceleri gölge kredi sağlamanın en önemli kaynağı olmuş ,bu günlerde ise sermaye piyasası yatırımcıları için kredi sağlama yöntemi yada vasıtası olmuştur. Bu yılın başında Çin sermaye piyasasının yükseldiği dönemde, YENİDEN SATIN ALMA ANLAŞMALARI (A.K.A ‘’REPOS’’ bir çeşit bankalar arası işlem olup ,bir bankanın belirlenen bir tarihte geri almak kaydı ile diğer bankaya bono satması işlemi)İnterbank piyasalarında yükselmiştir.
Yukarıda Eylül 2014 ile Haziran 2015 tarihleri arasında aylık olarak Bankalar arası İşlem miktarı gösterilmiştir.
Bu paraların en fazla gittiği yer borsada MARGİN TRADE ‘dir. Ancak bunun sadece yarısı resmi datalarda görülmektedir. Çin hisse fiyatlarının altındaki diğer gizli kaldıraç unsurları – Şirket borçları, Wealth Managament Product(WMP-Normal Banka Mevduatlarına göre daha az şeffaf olan ,bu fonların nereye gittiği hususunda serahat olmayan, hukuken mevduat sayılmayan finansal ürünlerdir.
Mevduata göre daha fazla getiri sağlamaktadır.)WMP türevleri ,örneğin Alibaba,Tencent online satış paraları) dahil olmak üzere piyasa fonları da risk altında bulunmaktadır. Yukarıda sözü edilen Çin borsasındaki çökme üzerine ; Çin hükümeti derhal gerekli önlemleri alarak, ilk defa hisselerini sermaye piyasasına sunarak halka açık şirket olmak isteyen şirketlerin bu isteklerine müsaade etmemiş büyük yatırım fonları ve emeklilik fonlarını kullanarak sermaye piyasasından hisse alımını yani talebi artırmış.
Merkez Bankası destekli olarak brokerlara kaynak sağlayarak hisse satın almalarını sağlamıştır. Çin sermaye piyasası kurumsal fonlar yerine bireysel yatırımcılara dayandığı için (Çin sermaye piyasasındaki yatırımcıların %80 bireyseldir) Bu nedenle Devlet Kontrollü medya halkı hisse almaya yönlendirmiş yada teşvik etmiştir. Açığa satışlar yasaklanmıştır.
Chına Securities Regularaty Comission (CSRC) bir şirketin hisselerinden %5 iden daha fazlasını elinde bulunduran yatırımcılara bu hisseleri 6 ay satmamaları hususunda satış yasağı getirmiştir.
Fon yöneticilerine piyasalar iyileşinceye kadar satış yasağı uygulamıştır. Böylece bir ayda bazı kaynaklara göre Yunan Ekonomisinin 10 katı olan 3.2 Trilyon usd bazı kaynaklara göre 4 Trilyon usd ‘nin Shangai Sermaye Piyasasındaki buharlaşmanın daha artmasının önüne geçmeye çalışmıştır. Şüphesiz bu sadece Çin için bir problem yaratmamıştır.
Shangai piyasasındaki bu kriz nedeni ile sermaye güvenli liman ABD ye kaymış USD daha da güçlenmiş ve Amerikan İhraç malları pahalanmış ve Çin’e mal satımı zorlaşmıştır. Çin’de bir çok yatırımcının tasarrufu buharlaşmış buda doğal olarak Çin de iç talebe yansımıştır. Daha sonrada bilindiği üzere ihracatı artırmak için Çin de seri devalüasyonlar olmuştur.
Ancak yukarıdaki açıklamalarımızdan anlaşılacağı üzere ;devlet kumandasında ve kontrolünde aşırı şişirilen Çin borsası ve buradaki işlemlerden elde edilen kazançlar ile Çin büyümesi bir araya getirildiğinde ve Çin GSYIH artışının arkasında servis sektörleri ve burada da finansal işlem karları olduğu, burada ise balonların bulunduğu dikkate alındığında Çin’deki GSYIH artışının bu bakımdan da sağlıklılığı tartışılır olmaktadır.
Çin borsalarında bu türbülans geçti denilirken ,Çin’in Yuan’ı devalüe etmesi ve takiben Asya Piyasalarında geçen Cuma günü kendini hissettiren (Cuma Günü Çin sanayi üretiminde yukarıda da açıklandığı üzere son 6.5 yılın en kötü verisi gelmiştir) ancak 24 Ağustos Pazartesi günü ortaya çıkan Çin kaynaklı fakat tüm dünyayı etkileyen sermaye piyasası krizi yeniden gözleri Çin’e çevirmiş ve Çin merkezli bir küresel kriz kapıda mı söylentilerine ve kelebek teorisi anımsamalarına yol açmıştır.
Bu cümleden olmak üzere Çin merkezli borsa krizi artık gelişen ekonomi borsalarının karşı koyma direncini kırmış ve domino etkisi ile Japonya, ABD ve Almanya’yı da içine alan küresel bir borsa krizine dönerek bazı borsaların ortalama %8’in üstünde kayba uğramasına neden olmuştur. Örneğin Çin Shangai Sermaye Piyasası %8.46 düşüş ile karşılaşmıştır. Avrupa ve Japonya’daki düşüş ise sırası ile %5.39 ve % 4.61 olmuştur. Amerika borsaları ise bundan %3.5-4 arası düşüş ile nasibini almıştır.
Asya Pasifik borsalarını takip eden MSCI İNDEKSİ %4.6 gerileyerek 3 yılın en düşük seviyesini görmüş ve Kara Pazartesi günü ortaya çıkan düşüş ile Avrupa’daki günlük kayıp 400 Milyar Euro’yu aşmıştır. Bu kriz Türkiye’de ise Borsa İstanbul’da % 5 düşüş yaratmıştır. Bunun üzerine Çin derhal piyasalara müdahale etmiş faiz oranlarını 25 baz puan düşürmüş ve Avrupa Borsaları 25 Ağustos da rahat bir nefes alarak %4 ,İstanbul borsası ise %3 artmıştır. Ancak bu dünya sermaye piyasalarında potansiyel riskin sona erdiği anlamına gelmemektedir. Bu tedbirlere rağmen Çin borsalarında satışlar devam etmektedir.
4- Çin ‘de Parasal İhracatta İthalatta düşmektedir.
Bilindiği üzere Çin’de resmi hükümet politikası aşırı bir şekilde ihracata bağımlı olmaktan kaçınmaktadır. Daha açık bir ifade ile dengeli ve istikrarlı bir şekilde iç talebin geliştirilmesi ve aşırı ölçüde ihracata dayalı bir büyüme modelinin benimsenmemesi ve ihracatta ucuz primitif mallar yerine katma değeri yüksek teknoloji yoğun kaliteli mal ihracatına ve sermaye ihracatına ağırlık verilmesi hedeflenmektedir.
Ancak bununla birlikte geçtiğimiz yıldan itibaren ülke dışı satışlardaki düşme planlanandan daha büyük ve hızlı olmuştur. Bu da diğer hususlar meyanında Çin’in ihraç malı üretmek için ham madde talebinde azalmaya bu ise zaten düşük olan ham madde fiyatlarının daha da düşmesine neden olmuştur.
Örneğin en basitinden Çin’de ekonominin yavaşlaması nedeni ile Çin’in petrol alımları düşmüş ve petrol fiyatlarındaki son günlerdeki düşmenin diğer hususlar meyanında ,nedenlerinden biri de bu olmuştur. Petrol fiyatlarındaki düşme ise , Petrol üreten ülkelerin gelirlerinde ve tüketimlerinde azalma anlamında olup buda yeniden dünya ticaretinde bir daralmaya yol açmaktadır.
Diğer taraftan bilindiği üzere Yuan’ın Amerikan Doları karşısında değerinin idamesi Çin’in döviz cinsinden rezervlerinin azalmasına yol açmış ve Temmuz 2015 ‘e kadar yıllık ihracat miktarı %8.3 azalmıştır. İhracatın azalması ise doğal olarak dış ticaret fazlasının düşmesi anlamına gelmektedir.
2015 yılının ilk yarısında Çin’in toplam ticareti azalarak hükümet beklentisi ve tahminlerin altında gerçekleşmiştir. İlk 6 ayda iki yönlü ticaret ,%6.9 düşerek 11.53 Trilyon Yuan’a düşmüştür(Usd 1.85 Trilyon)(Temmuz düşüşü ile bu % de 7.2 ye çıkmıştır)
Çin dünyanın ikinci büyük ekonomisi olup, dünya GSYIH sı bakımından anahtar ülke olmaktadır. Yine Petrol ,Kömür, Demir Cevheri, Soya Fasulyesi gibi önemli ham madde üreticisi ülkelerin üretim politikaları üzerin de de ciddi etkileri olmaktadır. Çin’in bu bakımdan önemini aşağıdaki şekilde ifade edebiliriz. Çin Emtia ithali bakımından dünya lideridir; Kömürün %50 si, Alüminyumun %48’i, Nikelin %47’si, Çinkonun %45’i ,Bakır ve kurşunun %44’ü, Demir Cevherinin yaklaşık %50 si ,Pladyumun %20’si ,Petrolün %15’i ,Doğal Gazın % 8’i Çin’e gitmektedir.
Özetle dünya ihracatının %15’i Çin’e gitmektedir. 35 ülke ihracatının %15 inden fazlasını Çin’e yapaktadır.
Çin Dünya İthalatının en önemli liderlerinden biri olup, geçen yıl 1 Trilyon 960 Milyar usd lik ithalat yapmıştır. Bu figür 2013 yılında 1 Trilyon 950 Milyar usd idi. Bu durum yıllar itibari ile aşağıda gösterilmiştir. Ayrıca 2004-2014 yılları arasındaki ,yıllar itibari ile USD bazında Çin ithalatındaki yıllık artış ve azalış % deleri de yine aşağıda verilmiştir.
YILLIK ÇİN İTHALAT MİKTARLARI USD BAZINDA AŞAĞIDAKİ TABLODA GÖSTERİLMİŞTİR.
ÇİN İTHALATINDAKİ BİR ÖNCEKİ YILA GÖRE YILLIK ARTIŞ/AZALIŞ % DE LERİ
Yukarıda açıklandığı üzere Çin Temmuz ayı ihracatı %8.3 düşmüş ve teşvik baskısını artırmıştır. Bu küçülme 4 aydaki en büyük düşme olup beklenenden daha kötü olmuştur. İthalat da parasal olarak önemli ölçüde düşmüştür. Bu düşme tahminler paralelinde olup, özellikle emtia fiyatlarındaki azalmadan ve iç talebin dış talepteki azalmayı kompanse etme beklentilerinin gerçekleşmemesi nedeni ile ortaya çıkmıştır.
Ekonomistler haziran ayındaki %2.8 lik artıştan sonra Temmuz ayında %1 lik bir düşüş beklemelerine rağmen bu gerçekleşmemiş ve ihracat daha fazla düşmüştür. Avrupa’dan gelen talep düşmüş ve ABD ‘ye yapılan ihracat mart ayından beri ilk defa azalmıştır. Avrupa Birliğine ihracat %12.3 ,ABD ‘ye %1.3 Japonya ‘ya ise %13 düşmüştür.
Toplam ihracat Ocak ayından Temmuz ayına %0.8 , İthalat ise %14.6 düşmüştür. İthalat ve ihracat toplamı ise %7.2 düşmüştür.(Oysaki Bejing bu yıl %6 artış beklemektedir.) Dış talepte bir iyileşme beklenmediği için Çin’in iktisadi büyümesi iç talebe kalmış ve 2015 ikinci yarısında mevcut ekonomi politikasını gevşetmesi kaçınılmaz olmuştur.
General Administration of Custom verilerine göre ithalat parasal olarak %8.1 küçülmüştür. Haziran ayındaki %6.1 düşüşten sonra tahminler %8 küçülme iken bu %8.1 olarak realize olmuştur. Ancak ithalat da miktar olarak artış görülmektedir.
Çin’li sanayiciler düşük fiyatlardan mal stoku yapmaktadırlar, buda deniz taşımacılığında geleceğin talebinin bu güne çekilmesi olarak Avustralya’dan Demir cevheri ve Kömür taşımaları, yada Yeni Zelanda’dan yapılan ham madde ithalatı gibi yeni taşıma talepleri oluşturarak deniz taşımacılığında şimdiden krizin daha da derinleşmesini önlemektedir.
Ancak Çin’in ithalatındaki parasal düşme ithalat yaptığı ülkelerin gelirlerinde ve onların parasal ihracat miktarlarında düşme anlamına gelip bu ülkelerin ekonomisini ve daha da ötesinde küresel ekonomiyi olumsuz olarak etkilemekte ve ham madde üreten ülkelerin içinde bulunduğu krizi artırmaktadır.
Çin ticaret fazlası ikinci çeyrekte 2015 ilk çeyreğine göre 760 Milyar RMB den 850 Milyar RMB ‘ye (136.7 Milyar USD ye çıkmıştır)Böylece Toplam 2015 ilk yarı ticaret fazlası 1.6 Trilyon RMB olmuştur.(760+850 Mlyar RMB)(Bkz Chına Trade Surplu Reaches $137 bn) Aşağıda Tabloda usd bazında aylık olarak Çin ihracat miktarları görülmektedir Resim Buna bağlı olarak ise Ticaret fazlası azalmaktadır. Çin’in dış ticaret fazlası rakamları ise aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.
Aşağıda Tabloda usd bazında aylık olarak Çin ihracat miktarları görülmektedir.
Çin ticaret fazlası ise Temmuz 2015 de 43.03 Milyar usd olmuştur. Haziran ayında 46.5 Milyar usd idi. Bu durum aşağıdaki tabloda görülmektedir.
Temmuz ayı ticaret verileri ,haziran ayında bazı stabilizasyon sinyallerinden sonra yılın ikinci yarısındaki ekonomik iyileşme beklentilerini kırmıştır. Daha sonra burada açıklanacağı üzere Çin sanayi sektörü büyük bir durgunluk içine girmiştir.
7 Ağustos 2015 tarihinde Çin Merkez Bankasının yayınladığı raporda, iktisadi durgunluğa vurgu yapılmış ve ekonominin kısa dönemli teşvik tedbirleri yerine rektifiye edilmiş bir büyüme motoruna ihtiyacı olduğunu belirtilmiştir.
Ancak bilindiği üzere 21 Ağustos da PMI Öncü verileri çok kötü gelerek Kara Pazartesinin oluşmasına zemin hazırlamıştır. Ekonomistler geçtiğimiz aylar içinde ,zaman içinde yabancı paralar karşısında değerlenen Yuan’ın ihracat zayıflığının nedeni olduğunu vurgulamışlardır.
ANZ Araştırma Şirketi 2014 Haziran ayından beri Yuan’ın diğer yabancı para birimleri karşısında ‘’nominal effective exchange’’oranının %13.5 değerlendiğini belirtmişlerdir.
Analistler Bejing’in Yuan’ı güçlü tutmalarının nedenini ekonomik büyümeyi usd bazında düşmekten korumak, güçlü Yuan ile iç satın alma gücünü artırmak, Çinli firmalara borçlanma ve dışarıda yatırım yapma imkanı vermek olduğunu belirtmişlerdir. Bir anlamda Çin yönetimi halkın ve şirketlerin döviz kullanımını teşvik etmektedir.
Ancak değerlenen Yuan Çin’in ihracat imkanının da azaltmıştır. İşte bu nedenledir ki burada daha sonraki paragraflarda açıklanacağı üzere Çin geçtiğimiz günler için de peş peşe devalüasyonlar ile Yuan’ın değerini diğer yabancı para birimleri karşısında düşürmüştür.
5-Çin’deki Devalüasyon ;
Zayıflayan Çin ekonomisi karşısında ve düşen ihracat miktarının giderek kemikleşerek risk oluşturması karşısında Çin mevcut döviz kuru uygulamasını ve güçlü Yuan politikasını terk ederek 3 defa Yuan’In değerini Amerikan Doları karşısında düşürmüştür.
Çin’ın bu politikası vitrinde Yuan’ı IMF ın SDR olarak bilinen(özel çekme hakları)uluslararası rezerv varlıkları içine dahil etmek ve giderek Yuan’ı belli bir bant içinde değil de serbest dalgalanmaya bırakmak olmuştur. Çin’ın bu niyeti IMF tarafından de desteklenmiştir. Ancak her kes bilmektedir ki bu hareketin altındaki asıl amaç Çin mallarının değerli Yuan nedeni ile pahalı olması ve uluslararası piyasada rekabet edebilmek ve ihracatını artırmak için USD bazında Çin mallarının fiyatının düşürülmesi politikasıdır.
Bilindiği üzere emtia fiyatlarındaki düşme ithal eden ülkelerin ithalat maliyetini düşürdüğü gibi, ihraç eden ülkelerin satın alma gücünü aşağıya çekmekte ve bu ülkelerin mamul mal ithal etme imkanını zayıflatmaktadır. Diş talepteki düşme hem ham madde hem de mamul madde ihracatçısı ülkelerin GSYIH artışını ters yönde etkilemektedir.
Yıl başından 30 Hazirana kadar Yuan USD karşısında %0.2 (yükselen USD ye rağmen),Euro karşısında %6.9,Japon Yen’i karşısında ise %2.2 değer kazanmıştır. ( Japonya bilinçli şekilde ve ekonomi politikasının gereği olarak Yenin değerini düşürmüş ve bu politikası ile tüm Asya ülkelerinin ihracatını ters yönde etkilemiştir. )
İşte bu durum yukarıda da açıklandığı üzere Çin ihracatının düşmesindeki ana unsurlardan biri olmuş ve Çin’de Yuan’ın değerinin düşürülmesi bakımından son 20 yılın en büyük devalüasyonu yapılmıştır Böylece 1 USD =6.4010 YUAN olmuştur. Çin bu noktaya 3 defa devalüasyon yaparak gelmiştir.
Çin Önce %1.6,daha sonra %1.9 en son olarak ise Yuan referans kurunu %1.1 düşürerek 1$=6.401 seviyesine çekmiştir. 6-Temmuz Ayı İmalat Sanayi Satın Alma Yöneticileri Index Değerleri Çok kötü olarak Gerçekleşmiştir.
Caixin China General Manufacturing PMI’ya göre Temmuz ayında Çin İmalat Sektörü iki yılın en düşük seviyesine inmiştir. Veriler Çin’de İmalat Sektörünün 3 cü çeyrek başında hızlı bir şekilde daraldığını göstermektedir.
Gerek yeni işlerde ,gerekse ihracat siparişlerinde yeni düşüşler üreticileri 2011 Kasım ayından beri en hızlı şekilde üretimlerini düşürmeye sevk etmiştir. Gevşek müşteri talepleri ürün taleplerini düşürmüş buda yeni iş imkanlarında ilave azalmalara ve daha düşük satın almalara yol açmıştır. Satın almalar 2012 ocak ayından beri en hızlı şekilde düşmüştür.
Bununla birlikte deflasyonist baskılar hem girdi fiyatlarında hem de çıktı ücretlerinde Temmuz ayında düşmüş ve bu düşüş bir önceki aydan daha hızlı olmuştur. Mevsimsel faktörlere göre düzeltilmiş Satın Alma Yöneticileri İndex’i (PMI)temmuz ayında 47.8 olmuştur. Bu haziran ayındaki 49.4 ten bu seviyeye inmiştir.
Böylece temmuz ayı 5 ci 50 puanın altında gerçekleşen ay olmuştur. Bu son okuma 2013 temmuz ayından bu yana sektörün sağlığı hususunda en hızlı bozulmaya işaret etmektedir. Haziran ayında ufak bir iyileşmeden sonra Çinli üreticilerin temmuz ayında aldığı toplam yeni işler azalmıştır.
Bu yeni iş taleplerindeki düşme 2014 mart ayından beri görülen en hızlı düşme olmuştur. İstihdam da azalmış ve bu talep düşmesi nedeni ile firmaların işçi kullanımlarını azaltmalarından kaynaklanmıştır.
Temmuz ayı Caixin PMI sonuçlarının önemli hususları aşağıda belirtilmiştir. *Kasım 2011 tarihiden bu yana İmalat Sanayi Üretiminde en hızlı düşüş görülmüştür. *Toplam yeni iş siparişleri ve ihracat miktarında önemli gerilemeler görülmüştür. *imalat Sanayinde ortalama girdi fiyatları düşmüştür. Bu düşüş Nisan ayından beri görülen en hızlı düşüş olmuştur.
Temmuz ayında ortalama satış fiyatları da düşmüştür. *Satın alma miktarlarında son 3.5 yılın en hızlı düşüşü görülmüştür.
7-Ağustos Ayı Caixin Çin Öncü imalat Sanayi İndeksi Çok Kötü Gerçekleşmiştir.
Çin Öncü Genel İmalat Sanayi İndeksi geçtiğimiz Cuma günü (21 Ağustos 2015)açıklanmış ve Çin’de durumun giderek daha da kötüleştiğini ortaya koymuştur. Ağustos ayında İmalat Sanayi üretimi ve yeni siparişler büyük ölçüde düşmüştür. Öncü Çin Genel İmalat Sanayi PMI’ı Ağustos ayında 77 ayın en düşüğü olarak 47.1 olarak gerçekleşmiştir.
Öncü Çin Genel İmalat Sanayi Üretimi(Output)İndeksi Ağustos ayında 46.6’ya düşerek (Temmuz 47.1 idi) 45 ayın en düşük okuması olarak gerçekleşmiştir. Yeni ihracat siparişleri düşmüş ,istihdam hızlı bir şekilde azalmış ,hasıla (çıktı)fiyatları hızlı bir şekilde düşmüş, girdi fiyatlarında düşük oranda azalma gerçekleşmiş ,satın alma stokları hızlı bir şekilde azalmış ve mamul ürün stokları artmıştır.
Biz girdi stoklarındaki azalmayı ,geçtiğimiz aylarda stoklardaki artışı CAPE İndex’deki artış ile BDI nın 1200 lere çıkmasında gördüğümüz gibi, 24 Ağustos da hem BDI de 26 puan hem de BCI de 156 puan düşme ile görebilmekteyiz.
BDI 24 Ağustos itibari ile 968 puana gerilemiştir. Buda bizim BDI de ancak 2015 in sonuna doğru bir iyileşmenin olacağı ve bu yılın ortalamada geçen yıla göre daha iyi olacağı ancak 2013 e göre daha kötü olacağı yönündeki ön görümüzü güçlendirmektedir. 5-Temmuz Ayı Caixin China General Services PMI Verileri Olumlu Bir Tablo Sergilemiştir.
Aşağıdaki sonuçlardan da görüleceği üzere Çin servis sektörüne ağırlık vermektedir. Çin GSYIH hedefini yakalamak için İmalat Sanayindeki daralmayı ve istihdam azalmasını servis sektörü genişlemesi ile telafi etmek istemektedir. Ancak daha sonra buradaki açıklamalarımızdan da anlaşılacağı üzere burada da devlet destekli sermaye piyasası genişlemesi ve kazançları önemli rol oynamaktadır.
Çin’de servis sektöründe ticari faaliyetlerdeki artış 11 ayın en yüksek oranını aşmıştır. Temmuz ayında Caixin China Composite PMI verileri yani hem imalat hem de servis sektörünün yer aldığı bileşik index temmuz ayında Çin’in ticari faaliyetlerinde bir artış olduğuna işaret etmiş ancak bu artış servis sektöründen gelmiştir.
Temmuz ayında söz konusu bileşik İndex baz puan olan 50 puanın biraz üstünde 50.2 olarak gerçekleşmesine rağmen haziran ayı okuması olan 50.6 puanın altında kalmıştır. Böylece bileşik index de imalat sanayinden kaynaklanan son 14 ayın en düşük okuması gerçekleşmiştir. Servis sektöründeki artış ise son 11 ayın en üst noktasına çıkmıştır.
Caixin China General Business Activity Index temmuz ayında haziran ayındaki düşük 51.8 den 53.8 ‘e çıkmıştır. Servis sektöründe bu hızlı artış temmuz ayında bu alanda yeni iş hacimlerindeki artıştan kaynaklanmıştır. Daha da ötesin de yeni siparişlerdeki artış çok güçlü olup son 8 ayın en hızlı ikinci ayı olmuştur. Sonuç olarak bileşik olarak yeni işler 15 aydır genişlemenin en düşük ayı olarak çok az artmıştır.(Bunu imalat sanayi aşağı çekmiştir) Temmuz ayında servis sektöründe istihdam seviyesi de artmıştır. Bileşik olarak ise istihdam seviyesi Çin de ikinci aydır düşmektedir. Ancak bu düşüş çok marjinaldir.
IV-ÇİNDEKİ BU GELİŞMELERİN DÜNYA EKONOMİSİNE ETKİSİ
Yükselişte olan ülkeler Amerikan ekonomisindeki iyileşme ve Çin ekonomisindeki kötüleşme ve soğumanın ortasında sıkışmaktadır. Geçtiğimiz yaz aylarında finansal piyasalarda görülen krizler adeta sürekli tekrarlanır olmaya başlamıştır. Şu an karşılaşılan durumda hacmi itibari ile öncekilerden daha güçlü olsa da niteliği itibari ile farklı değildir.
Çin ekonomisinde beklenmeyen devalüasyon Çin ekonomisi ile ilgili var olan kaygı ve endişeleri artırmış ve son olumsuz Çin Öncü İmalat Sanayi PMI verileri de buna tuz biber ekmiştir. Çin’deki devalüasyon emtia fiyatlarında ve yükselişte olan ülkelerin ulusal para birimlerinin değerinde düşmelere neden olmuştur. Bu durum Asya piyasalarında zaten Japonya’nın Yen’in değerini düşürmesi ile başlamış olmakla beraber, Yuan’ın değer kaybı ile hızlanmıştır. Emtia fiyatları bakımından Bakır fiyatları son 6 yılın en düşük seviyesine inmiştir.
Petrolün barili 40 USD nin altına inmeye çalışmaktadır.(Ancak kısa süre olarak inse de 40-45 usd lerin altında uzun süre kalamayacaktır) 1998 Asya krizinden bu yana Malezya Parası en düşük seviyesine inmiştir.
Tüm bu oluşumların tek bir nedeni yoktur. Bir çok farklı hususun bir araya gelmesi bu sonuçları yaratmaktadır. Ancak gerek ABD gerekse Çin ekonomisinin durumu ve bu iki dev ekonominin birbirleri ile ilişkileri bu durumun ,diğerleri meyanında en önemli nedeni olmaktadır.
Amerika dünyanın en büyük ekonomisi olarak hem küresel olarak faiz oranlarının hem de ülke paralarının değerlerinin oluşmasında önemli rol oynamaktadır. Hatta kendi üretimi ile emtia fiyatlarının oluşmasında da önemli etkisi olmaktadır.
Petrol fiyatlarındaki düşme ABD ‘nin İran’i ve Rusya’yı dize getirme hamlesi olarak değerlendirilmektedir. Nitekim İran’ın ile yapılan son anlaşmanın da altında bu husus olduğu iddia edilmektedir.
Çin ise Amerika’nın ve Avrupa’nın hayal bile edemeyeceği oranda büyüyen, bir çok önemli ham maddenin ve nadir metallerin en önemli üreticisi ,bir çok mallar bakımından yukarıda açıklandığı üzere dünyanın en büyük ithalatçısı (Demir cevheri, Kömür, Petrol, Soya Fasulyesi vb )ve yine önemli bir ihracatçı ülke olarak şimdi büyüme sorunları ile cebelleşmektedir.
Dünya ekonomisini ve dünya ticaretini yakından ilgilendiren ve etkileyen bu iki büyük ülkenin ekonomileri farklı yönlerde hareket etmektedir. ABD ekonomisi iyileşmekte ve Çin ekonomisi kötüleşmektedir.
Bu iki zıt vektör arasında da yükselişte olan ve gelişmekte olan ülkeler sıkışmaktadır. Bu iki farklı yöndeki oluşum özellikle Yükselişte olan ülkeleri ve bu ülkelere daha yakın olan Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeleri önemli ölçüde etkilemektedir.
Bu ülkeler Çin’in geçmişteki büyük yatırımları ve buna bağlı olarak aşırı ithalatı ve Amerika’nın parasal genişleme politikası ile sağladıkları ucuz ve bol finansman imkanları ile adeta finanskolik olarak yüksek ve rahat bir hayat yaşamışlardır. Taktir edileceği üzere bundan deniz ticaret piyasası da olumlu yönde nasibini almıştır.
Fakat artık bu imkan sona dermiştir. Amerika finansal genişlemeyi durdurmuş olup , faiz artırma sürecine girmiştir. Bu ise gelişme yolundaki ülkelerden sermayenin çıkarak tekrar geldiği yöne yani ABD ye dönmesine neden olmuştur.
FED’İn faiz artırımı ihtimalleri USD yi güçlendirmiştir. Faiz artırımının başlaması ile hem USD nin değerinin daha da artması hem de FİNANSAL HİCRET gerçekleşecek ve yükselişte olan ülkeler bundan zarar göreceklerdir.
Çin’de ise yukarıda uzun uzun izah edildiği üzere büyüme giderek düşmekte sanayi üretimi azalmakta ve buna bağlı olarak ithalat miktarı düşmektedir (parasal olarak). Miktar olarak ithalat artsa da bu ucuz fiyatlardan mal kapatma amacına matuf olup, ihtiyaç fazlası olan bu miktarlarda ileride ithalat yapılmayacak anlamını taşımaktadır. Buda yukarıda açıklandığı üzere emtia ihraç eden yükselişte ve gelişmekte olan ülkeleri olumsuz olarak etkilemektedir.
Amerikan ekonomisi bu yılın ilk çeyreğinde kötü hava koşulları ve kış şartları nedeni ile negatif olmuş fakat ikinci çeyrekte iyileşmiş ve işsizlik oranı(U3) %5.3 lere yani teorik tam istihdam seviyesine yakın bir noktaya düşmeye başlamıştır.
Temmuz ayında tarım dışı olarak 215.000 kişiye yeni iş imkanı yaratılmıştır.(Önceki 12 boyunca aylık olarak yaratılan tarım dışı yeni iş imkanı 246.000 kişi idi) Herkes Amerika’nın Eylül 2015 de faizleri yükseltmesini beklerken, Çin de ki yukarıda açıklanan oluşumlar bunun ertelenebileceği ihtimalini artırmıştır. Ancak FED in faiz artırımı beklentisi geçtiğimiz iki yıl içinde USD nın değerinin %15 yükselmesine neden olmuştur. Bazı para birimleri karşısında bu artış şüphesiz çok daha fazladır.
Bu durum yükselişte olan ülkeleri çok yönlü etkilemektedir.
a)Para yüksek gelir getiren ve daha emin olan Amerikan varlıklarına doğru kaymakta ve ülke içinde yatırıma yönelmemektedir. Hatta ilk başlarda aman aman bir faiz getirisi olmamasına rağmen sırf güvence nedeni ile para bu yöne doğru kaymaktaydı.
b)Gelişme yolundaki ülkelerde şirketlerin, lokal hükümetlerin, bireylerin USD esaslı borçları yükselmekte ve büyük risk oluşturmaktadır. 2010 yılından beri dolar esası ile borçlanılan bu miktar 1.3 Trilyon usd ye çıkmıştır.Bank of International Settlement’e göre bu dolar esaslı borçluların çoğu Çin ‘de Brezilya, Rusya, Meksika ve Güney Kore de bulunmaktadır.
c)Bu ülkelerin ihraç mallarının USD bazında fiyatı düşmektedir. Aynı mal miktarı ile daha az dolar esaslı kazanç sağlanmakta, buda alım güçlerini azaltmaktadır. Çin ekonomisindeki yavaşlamanın etkileri Brezilya’dan , Güney Afrika’ya kadar bir çok ham madde ihracatçısı ülkede görülmeye başlamıştır. Şüphesiz bu negatif durumlar iyi durumda olan ülkelerin yapısını da bozmaktadır.
Dünya ekonomisinin kılavuzu olarak değerlendirilen Singapur’un GSYIH artışı son 3 yılın en düşük rate’i olarak %2 nin altına düşmüştür. Yine fabrika üretimleri Tayvan ve Güney Kore de de düşmüştür. Diğer ülkelere göre Çin’e çok bağımlı olmayan Hindistan bile ,derecesi az da olsa bu rüzgardan etkilenmiştir.
Çin’in fabrika çıkış fiyatlarını düşürmesi aynı şekilde aynı malı üreten komşu ülkelerinde fiyatlarını buna göre ayarlamasına neden olmuştur.
V.SONUÇ
Yukarıda açıklandığı üzere Çin ekonomisinde işler pek yolunda gitmemektedir. Çin ekonomisi ve piyasası Dünya Ticaretini ve Deniz taşımacılığını yakından ilgilendirdiğinden 2010 yılından beri bu ülkeyi yakından takip eden biri olarak geçen senenin haziran ayında Çin de emlak sektörünün kötü gittiğini ve Çin de bir soğuma olduğunu ortaya koyarak hazırladığım tüm raporlarda alınan ya da alınacak küçük çaplı teşvik tedbirlerinden söz edilerek umutla bu ülkenin ekonomisinde bir iyileşme ve bunun deniz taşımacılığına olumlu katkısı beklenmiş, ancak bu bir türlü gerçekleşmemiştir.
Aslında bütün dünya geçtiğimiz yıllarda Çin deki bir krizden korkmuş ve buradaki ciddi bir ekonomik krizin sadece iktisadi değil siyası sonuçlarının da olacağından endişe etmiştir.
Bu nedenle de Çin deki aşırı borçlanma, devlet destekli aşırı yatırımlar ,iç talebi teşvik edici aşırı parasal genişlemelerin yarattığı finansal balonların(özellikle aşırı fiyat artışı ile emlak sektöründe oluşan balonların)Çin ‘in yumuşak karnı olduğu hususundaki endişeleri Çin yetkilileri Çin’deki mevduat oranının GSYIH ya oranının %50 nin üstünde olduğunu, devletin rezervlerinin ve sermaye yapısının çok güçlü olduğunu beyan ederek karşılamaya çalışmıştır.
Bununla birlikte, bir taraftan da yeni Başbakan Li ‘nin ekonomi politikası ile ekonomiyi yumuşak bir şekilde %7.5 gibi bir düzeye hafifçe düşürmeyi planlayarak finansal açıdan sıkı para politikası uygulamaya ve finansal ve yapısal reformlar yapmaya çalışmış ucuz ihracata dayalı bir büyüme yerine finansal açıdan sağlıklı bir iç talebe dayalı büyüme modelini benimsemiştir.
İlaveten inovasyon harcamalarına ağırlık vererek kaliteli ürün ihracını hedeflemiş Yuan’ı diğer para birimleri karşısında güçlü tutarak ,Çinli firmaların ve bireyleri n dış yatırım yapmalarını teşvik etmiş ve net mal ihracatçısı olmak yerine net sermaye ihracatçısı olmayı ve önümüzdeki 10 yılda 1 Trilyon usd den fazla sermaye ihracatını hedeflemiştir.
Ancak görülmektedir ki evdeki hesap çarşıya uymamıştır. Yumuşak iniş yerine ekonomi hızla çökmüş ve hafif kısa süreli teşvik tedbirleri ekonomide canlanma yaratmaya yetmemiştir. Bunu Çinli yöneticilerde görmüş ve ihracat düşmesinin nedeninin ANZ Araştırma Şirketinin de belirttiği gibi Yuan’ın 2014 haziran ayından beri ‘’nominal effective exchange’’oranının %13.5 değerlendiğini görerek geçtiğimiz günler içinde politika değişikliği ile Yuan’ın değerini düşürmüşlerdir.
Yine Çin hükümet yetkilileri artık ekonominin atağa kalkması için rektifiye edilmiş bir büyüme motoruna ihtiyaç olduğunu vurgulamaya başlamışlardır. Bu sadece Çin için değil dünya içinde gereklidir.
Bir çok analist bu durumda 2015 ikinci yarısı için Çin’de bir iyileşme beklemediklerini belirtmekte ve bazıları ise Çin hükümeti üzerinde ekonomiyi canlandırma baskılarının arttığını belirtmektedirler.
Diğer taraftan FED’in faizi artırdım, artıracağım ,şuna bakacağım buna bakacağım şeklindeki sözel ve eylemsel yönlendirmeleri artık gına getirmiş olup, hiçbir şey yapmasa da yapmış gibi küresel ekonomide olumsuzluklara yol açmaktadır.
Bu nedenle bir taraftan FED bu durumu görerek faiz artırımı ile ilgili olarak artık ciddi ve kesin bir yol haritası seçmeli ve bu yıl faiz artırımı yapmamalı ve bunu da önceden ilan ederek en azından gelişme yolundaki ülkelerden sermaye çıkışlarını önlemelidir ABD ‘nin düşen petrol ve emtia fiyatları karşısında bu yıl hedeflenen %2 lik enflasyon rakamına ulaşması mümkün görülmemektedir. Kaldı ki Çin’in Yuan’ı devalüe etmesinden sonra daha da değerlenen USD ile ihracat yapmakta da zorlanmaktadır.
Düşen emtia fiyatları nedeni ile gelirleri azalan emtia ihracatçısı ülkelerin ABD den ithalatlarını ve tahvil alımlarını ters yönde etkilemektedir. Çin ise bir taraftan yapısal reformlar ancak diğer taraftan yumuşatılmış finansal tedbirler ile ancak yavaş yavaş değil bir şok uygulama ile iç talebi teşvik etmeli ,gerektiğinde müdahale mekanizmasını uygulayarak istikrar sağlayarak ekonomiyi canlandırmalıdır.
Fakat çok fazla iç borcun ve aşırı para arzının olduğu bir ekonomide yeni balonlar oluşturmadan bunu nasıl yapacaktır?
Burada Çin’e yardımcı olacak en önemli unsur düşük girdi fiyatlarıdır. Ancak dünyada her şey bıçak sırtı olup 2009 krizini atlatmadan önümüzdeki 2 yıl içinde yeni bir küresel krize hazırlıklı olmak çok fazla temkinli bir davranış olmayacaktır. Burada Çin’ en fazla yardımcı olacak olan husus IMF’in tüm ülkelere tavsiye ettiği gibi alt yapı yatırımlarına ağırlık vermesidir.
Önümüzdeki günler pek aydınlık değildir. Şimdiden dünya 2009 krizinin atlatmadan yeni bir küresel krizden bahsetmeye başlamıştır. Bilindiği üzere benzer söylemler 2011 yılında da dile getirilmiş ve bu bize 2012 deniz ticaret krizini ve AB krizini getirmiştir. Şimdi tam bundan çıkıyoruz derken Çin krizi ile karşılaşılmaktadır.
Eski Fed Başkanının da dile getirdiği üzere Dünya bir tahvil krizine (Devlet Borçlanmaları bakımından)bazı akademisyenlere göre ise yukarıda açıkladığım üzere gelişmiş ekonomi borsaları bakımından bir sermaye piyasası krizine gebe bulunmaktadır.
Bu acubenin doğum tarihi olarak ise 2016-2017 yılları verilmektedir.
HARUN ŞİŞMANYAZICI
Ekonomist DTO YKB Danışmanı
27.Ağustos 2014 ,İstanbul