ürkiye’nin içinden geçmekte olduğu bu zor zamanlarda Türk kadınlarının bu önemli başarısı ülkenin geleceğine ilişkin umutsuzluğa kapılan milyonların gönlüne su serpmekle kalmadı ,aynı zamanda  bir olguyu daha perçinlemiş oldu.

EBRAR KARAKURT VE JESSE OWENS

 Atatürk’ün kızları , Türkiye Kadın Milli Voleybol Takımı son zamanlardaki üstün başarılarını Avrupa Şampiyonluğu ile taçlandırarak hepimizin haklı gururu oldu. Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu bu zor zamanlarda Türk kadınlarının bu önemli başarısı ülkenin geleceğine ilişkin umutsuzluğa kapılan milyonların gönlüne su serpmekle kalmadı ,aynı zamanda  bir olguyu daha perçinlemiş oldu. Ülkemizin kimi zaman kısa aralıklarla sekteye uğrayan ve 1839 Tanzimat Fermanından beri devam eden modernleşme hedefi ve hikayesi. Bu süreç o günlerden bu yana zamanın ruhuna göre zaman zaman sekteye uğradı ve parantez araları yaşandıysa da aslında temel rotasını hiç değiştirmedi ve bu ülkenin asıl hikayesi olma özelliğini her şeye rağmen korudu. 

jesse1

     Atatürk’ün kızları ,Türkiye’nin gururu, Türk kadın milli voleybol takımımız

Burada sırası gelmişken eski Galatasaray Lisesi öğretmenlerinden ünlü düşünür Sakallı Celal’in meşhur bir sözünü tersyüz etmenin yerinde olacağını düşünüyorum :

“ Türkiye aslında batıya doğru yol alan bir gemidir ancak kimileri güvertede kıç tarafa doğru yürürken onun doğuya doğru gittiğini zanneder. ”

Kadın voleybol takımımızı bu üstün başarıları ne yazık ki herkesi aynı oranda mutlu edemedi , bilakis beyinleri hala orta çağ karanlığında kış uykusunda olanları oldukça rahatsız etti. Bu güruh özellikle takımımızın en başarılı oyuncularından Ebrar Karakurt’u  hiç kimsenin derdi olmaması gereken özel hayat tercihleri üzerinden çirkin bir karalama kampanyasına girişti. Bu karalamaları geniş katılımlı bir sosyal linçe dönüştürme çabaları ne mutlu ki toplumumuzda hiçbir karşılık görmedi. Bu süreçte Ebrar’ın yaşadıkları yakın tarihte tenlerinin renkleri, düşünceleri , politik tavırları nedeni ile ayrımcılık kurbanı olmuş, kariyerleri mahvedilmiş bazı onurlu sporcuları aklıma getirdi.

jesse2

Türkiye’nin gururu milli voleybolcumuz Ebrar Karakurt

Amerikalı siyahi atlet Jesse Owens 1936 Berlin Olimpiyatlarında Uzun atlama ,100 - 200 metre koşuları ve  4 x 100 bayrak yarışında toplam dört altın madalya kazanmıştı. Bu başarısı ile Amerika’nın aynı yarışmada dört altın madalya kazanan ilk sporcusu ünvanını da aldı. 1933 yılında iktidara gelen Hitler Aryan ırkının tüm diğer ırklara olan üstünlüğünü savunan , bunu çeşitli yollardan kanıtlamaya çalışan ırkçı ,faşist bir diktatördü. Jesse Owens’ın olimpiyat başarısı bu saçma ideolojiye Nazi imparatorluğunun kalbinde atılmış sağlam bir tokattı.              

jesse3

Franklin D.Roosevelt , Jesse Owens , Adolf Hitler

 Hitler Alman atletleri ellerini sıkarak tebrik ederken , olimpiyat oyunlarına geliş ve gidişleri siyahi sporcuların madalya seremonilerine denk gelmeyecek şekilde organize edildi.  Jesse Owens anılarında 100 metre koşusunu kazandıktan sonra tribünde Hitler ile göz göze geldiklerini ve kendisini küçük bir Nazi selamı ile uzaktan tebrik ettiğini anlatmaktadır. Hitler’in yakın çevresinden Albert Speer Führer’in siyahi sporcuların 1936 Berlin Olimpiyatlarındaki başarılarından son derece rahatsız olduğuna tanıklığını anılarında yazmıştır. Ancak Jesse Owens’ın sonradan anlattıkları çok daha trajiktir :  “….Beni Hitler değil asıl kendi  başkanım küçük gördü. Beni tebrik eden bir telgraf bile göndermedi….” demiştir. Gerçekten de olimpiyat oyunları sona erip kafile Amerika’ya döndüğünde sadece beyaz sporcular Beyaz Saray’da başkan tarafından kabul edilirler.1936 Berlin Olimpiyatlarında rekorlar kırarak madalyalar kazanan 18 siyahi sporcunun hiçbiri Beyaz Saray’a davet edilmemiştir. Bu konuda tarihçiler dönemin başkanı D.Franklin Roosevelt’in siyahi sporcuları davet ederek güneyli demokratların oylarını kaybetme riskini göze alamadığı yorumunu yapmışlardır.

Her ne kadar kendi ülkesinin başkanı tarafından yok sayılmış olsa bile Jesse Owens’ı altın madalya kürsüsünde hemen yanında ikincilik kürsüsünde  Nazi selamı veren Alman sporcu ile gösteren ikonik fotoğraf henüz daha savaş bile başlamamışken Nazi ideolojisinin üstün Aryan ırkı  inancını çöpe gönderen tarihi bir anı gösterir.

jesse4

Jesse Owens 1936 Berlin olimpiyatlarında madalya kürsüsünde

ABD’de çok uzun yıllara yayılacak ırkçılığa karşı mücadele 1968 Meksika Olimpiyatlarında çok anlamlı bir protesto ile belleklere kazınacaktır.         16 Ekim 1968’de 200 metre yarışında Amerikalı siyahi atletler Tommie Smith ve John Carlos birinci ve üçüncü olurlarken, Avustralyalı atlet Peter Norman yarışı ikinci sırada bitirmişti. 1968 yılı sivil haklar mücadelesinin doruğa ulaştığı , gerginliklerin had safhada olduğu bir dönemi simgeler. Efsane siyahi lider Martin Luther King’in şüpheli bir şekilde öldürülmesinin üzerinden henüz birkaç ay geçmiştir. 

Madalya töreninde İki siyahi sporcu ait oldukları takımın başarısını da gölgelemeden son derece anlamlı bir protesto ortaya koyarlar.

Bu eylemlerine gümüş madalya sahibi Avustralyalı atlet Peter Norman’da destek verir ve üç sporcu kürsüye çıktıklarında üçünün de göğüslerinde insan hakları rozeti vardır. İki siyahi sporcu madalya kürsüsüne ayakkabıları olmadan , ABD’deki siyahilerin yoksulluğunu simgeleyen siyah çoraplarla çıkarlar. 

jesse5

Madalya töreninde soldan sağa  Peter Norman ,Tommie Smith , John Carlos

Tommie Smith’in boynunda siyahi gururu temsil eden siyah bir atkı vardır. Sonradan açıklayacağı üzere bronz madalya alan John Carlos ülkesindeki mavi yakalı işçilerle dayanışmasını eşofmanın fermuarını çözerek sembolize etmiş , boynuna taktığı tesbih kolye ile ayrımcılık yüzünden katledilen yoldaşlarının ve bir dua bile okunmadan köle gemilerinden okyanusun ortasında denize atılan atalarının anısını gündeme getirmek istemiştir. 

Büyük an geldiğinde her iki siyahi atlet ABD milli marşı çalınırken ABD  bayrağına doğru dönerek siyah eldiven taktıkları elleriyle başları belki biraz naif ve mahcup bir şekilde öne eğik , sol yumruklarını havaya kaldırarak madalya törenini tamamlarlar. Bu anı gösteren  fotoğraf birçok ödüller almış ve 20.yüzyıl’ın simge fotoğraflarından biri olmuştur. Bu anlamlı protesto her iki siyahi atletin adeta spor kariyerlerinin sonu olmuş ve ikisinin de ülkelerini temsil etmelerine bir daha izin verilmemiştir. Ülkelerine döndüklerinde de aileleri ile beraber yıllarca ölüm tehditleri altında ,ırkçı linç kampanyalarının  önde gelen kurbanları olarak hayatlarını sürdürdüler.

jesse6

 Peter Norman’ın tabutu Tommie Smith ve John Carlos’un omuzlarında

Avustralyalı atlet Peter Norman’da ülkesine döndüğünde aşırı sağcı siyasetin ve medyanın baş hedefi oldu ,bu çevrelerce adeta aforoz edildi ,ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen spor kariyerine devam edebildi.

Peter Norman 2006 yılında bir kalp krizi sonucu hayatını kaybettiğinde ,Avustralya’da yapılan cenaze töreninde tabutuna en ön sırada el verenler efsane siyahi atletler Tommie Smith ve John Carlos ‘tan başkası değildi.

1968 Meksika olimpiyatlarındaki bu tarihi protesto anını simgeleyen bir heykelin açılışı Kaliforniya , San Jose devlet üniversitesinin bahçesinde 2005 yılında gerçekleşmiştir.

Tüm önyargılara , ayrımcılıklara ,engellemelere karşı onurlu sporcular her zaman içinden çıktıkları toplumların yüz akı oldular.

Yine ne mutlu ki  yakın tarihten örneklerini verdiğimiz olumsuzluklar bu topraklarda yaşanmadı ve tüm milli kadın voleybolcularımız  en üst seviyeden övgülere mazhar oldular.

Alpertunga Anıker

[email protected]