M/F GÖKÇEADA 1972 -2001
Dünya 1950’li yılların sonunda o korkunç savaşının derin yaralarını hızla sarmış sanayide ve tarımda üretim artmış buda ülkelerin refah seviyelerini arttırmıştır. Otomobil üretimi teknolojinin de gelişmesi ile artmış buda otomobil fiyatları önemli ölçüde düşürmüştür. Fiyatlardaki bu düşüş orta sınıf bir ailenin otomobil almasını kolaylaştırmıştır. Bununla birlikte Karayolları da gelişme göstermiş otobanlar yapılmış geçişlerin hızlı olması amacıyla tüneller açılmış, köprüler inşa edilmiştir. Karayollarında ki bu gelişmede turizmde hızlı bir artış göstermiş aileler artık arabaları ile seyahat etmeye başlamıştır. Dünya deniz ulaştırmasında yolcuların araçları ile birlikte seyahat etme istekleri deniz ulaşımcıları tarafından dikkate alınmış feribota olan talepler hızla artırmıştır. Tersaneler büyüklü küçüklü feribot inşaatına başlamışlardır.
Türkiye’de bu konuda duyarsız kalmamış, başta Almanya’da olmak üzere yurt dışında çalışan işçilerimiz ile turistlerin araçları ile birlikte yaz tatillerini Türkiye’de geçirmelerini kolaylaştırmak amacıyla İtalya – Türkiye arasında çalıştırılmak üzere 1965 yılında Fransa’da Nantes’da Chantiers de Nantes Tersanesi ile bir adet feribot inşa ettirmiştir. Truva adı verilen Feribot 1966 yılının ağustos ayında teslim alınarak çalışmaya başlamıştır. Türkiye bununla yetinmeyip Truva feribotunun planları esas alınarak çelik kısmı Camialtı Tersanesinde donatımı ise Haliç Tersanesinde yapılan İstanbul Feribotunu inşa etmiştir. 1972 yılında Kıbrıs hattında çalıştırılmak üzere Yeşilada Feribotu’nu hazır halde satın alınmış, İstanbul – Bandırma limanları arasında çalıştırılmak üzere de Camialtı tersanesinde 1976 yılında Bandırma ve 1977 yılında ise Tekirdağ feribotlarını inşa etmiştir.
Denizcilik Bankası T.A.O Denizyolları İşletmesi, Çanakkale-Bozcaada ve Gökçeada arasında ring seferler yaparak yolcu ve yük taşımakta idi bu hatta çalışan gemilerin yaşlanması ile seferler ya yapılamamakta ya da gecikmeli yapılmaktaydı. Denizyollarının elindeki gemilerin birer birer hurdaya gitmesi ile gemi sayısındaki eksilme ve bu hatta çalışacak başka bir gemilerin olmaması nedeni ile de sefer sayılarının azalması bölge halkının şikâyetlerine sebebiyet vermekteydi. Artan yolcu ve yük taşımacılığı karşılamak ve Bölgenin ulaşım sorununun giderilmesi amacıyla; bu hatta çalışacak bir feribotun yapılması düşünülmüş, Çalışmalara hemen başlanılmış ve 1968 yılı Aralık ayı içerisinde bu gün Rahmi Koç müzesinin bulunduğu Hasköy Tersanesinde kızağa konulmuştur. 1972 yılında inşası bitip seferlere başlayan ve Gökçeada adı verilen feribot, 45,4 m uzunluğunda 9,6 m genişliğinde 2,30 m su kesimi bulunmaktaydı. 541 groston 213 netton olup, Alman malı Koeckner Humbolldt Deutz yapımı her biri 495 BHP gücünde 2 adet dizel motoru vardı 11 mil hız yapıyordu.132 yolcu kapasiteli ve 50 ton yük 4 adet kamyon veya 8 adet otomobil taşıma kapasitesindeydi.
Gökçeada feribotu Çanakkale-Bozcaada ve Gökçeada arasında ring seferler yaparak çalışmaya başlanmıştır. Kapasitesinin yetersiz olması nedeni ile istenilen verimi sağlayamamış büyük bir sorun olan ulaşım sorununu giderememiştir. Ulaşım bölgenin en büyük sorunu haline gelmiştir. Bu sorunu gidermek için Çanakkale’de Kabatepe limanı açılmış buradan araba vapurları ile Gökçeada’ya sefer yapılması daha sonraları Geyikli’de Odunluk İskelesinin yapılması ile de Odunluk İskelesi-Bozcaada arasında araba vapurları ile seferlerinin düzenlenmesi adalar ile ana kara arasındaki ulaşımı daha kısa sürede gerçekleşmesini sağlamış, bölgenin ulaşım sorunu büyük ölçüde giderilmiştir. Bu hatların açılması ile Çanakkale-Bozcaada ve Gökçeada arasında yapılan ring seferler yeterli yolcu ve araç bulunamaması nedeni ile iptal edilmiştir.
Atıl bir duruma düşen Gökçeada feribotu Marmaraadası-Avşa-Tekirdağ arasında çalışmaya başlamıştır. Gökçeada Feribotu’nun burada da çalışmaya başlamasıyla, özel sektör ait balıkçı motorları feribota dönüştürülerek Tekirdağ–Avşa–Marmaraadası Erdek-Avşa-Marmara adası arasında yolcu ve araç taşımaya başlayınca feribotun kapasitesinin yetersizliği ve işletme giderleri fazlalığı nedeniyle özel sektör motorları ile İşletme masraflarının çokluğu nedeniyle rekabet edememiş burada da seferlerine son verilmiştir.
Gökçeada feribotu 1972 yılından 1993 yılını kadar bu hatlarda çalıştı kapasitesinin düşük olması ve artan yolcu talebine karşılayamaması işletme masrafının çok yüksek olması nedeniyle de istenilen randımanı verememiştir. Sekiz adet oto yüz otuz iki yolcu taşıma kapasitesi ile yetersizdi. ihtiyaç halinde başka hatlarda çalıştırılması da mümkün olmamıştır. Bu nedenle de Çok kısa bir deniz ömrü olmuştur. 1993 yılında kadro dışı bırakılmış,1996 yılında Murat Denizcilik ve Nakliyat Ticaret A.Ş firmasına satılmıştır. Satın alan firma feribotu Gemyat Tersanesinde boyunu uzatarak 8 tır alacak kapasite getirmiş ve bilahare de Kıbrıslı iş adamları Mehmet ve Kufi Birinci kardeşlere satılmıştır. Gökçeada feribotu Kıbrıs ile Türkiye arasında 2001 yılına kadar çalışmış 2001 yılında kaçınılmaz son olan Aliağa’da söküme gitmiştir.
Gökçeada Feribotu çalıştığı hatlarda yolcular tarafından takunya diye anılmış Takunya ile geldik Takunya ile gittik şeklinde söylemlerde bulunmuş olmasına rağmen özellikle 1972 yılından sonra Süvari olan Denizyolları İşletmesi kaptanlarınca çok sevilen bir gemi olmuştur. 1972 yılından sonra süvari olan hemen hemen bütün kaptanlar süvari olarak ilk bu feribotta görev yapmışlardır. 1972 den sonra süvari olan kaptanların ilk göz ağrısı olan bu feribotun satılması ve daha sonra Aliağa’da sökülmesine çok üzülmüşlerdir. Gökçeada Feribotu’ndan geriye resimlerinden başka bir şey kaldı mı kalmadı mı bilmiyoruz ama denizciler arasında hala takunya diye anılmaktadır. Bazı gemiler hizmetleri ile bazı gemiler ise görünüşleri ile akıllarda kalmaktadır. Yakın zamanda kaybettiğimiz rahmet ve minnetle andığımız Merhum Kaptan Oktay Sönmez’in bir kitabının adıyla yazımızı bitirelim “Anılarda gemiler Ufkun Ötesinde Kayboldular “