Sevgili denizhaber okurları,TRT Ankara Televizyonu Belgesel Programlar Müdürlüğü, Karadeniz’i Akdeniz’e bağlayan tek su yolu ve Hazar petrollerinin dünya pazarlarına taşınmasında enerji koridoru olan Çanakkale Boğazı, Marmara Denizi ve İstanbul Boğazı’nda
Sevgili denizhaber okurları,
TRT Ankara Televizyonu Belgesel Programlar Müdürlüğü, Karadeniz’i Akdeniz’e bağlayan tek su yolu ve Hazar petrollerinin dünya pazarlarına taşınmasında enerji koridoru olan Çanakkale Boğazı, Marmara Denizi ve İstanbul Boğazı’ndan oluşan Türk Boğazları konusunda görsel bir anlatımla izleyicileri bilgilendirmek ve gelecek için yeni yaklaşımlar ve açılımlar sağlamak amacıyla danışmanlığını yaptığım “Türk Boğazları” belgeselini çekmektedir.
Türk Boğazları belgeselinin çekimine önemli katkıları olan Ulaştırma Bakanlığı, Müsteşarımız Sayın Hasan Naiboğlu önderliğinde Denizcilik Müsteşarlığı, Türkiye Denizcilik İşletmeleri Genel Müdürlüğü, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü, T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivleri Genel Müdürlüğü, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı ve İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmesi (İDO) Genel Müdürlüğü gibi kamu ve özel kuruluşlar, öğretim üyeleri ve akademisyenler, kılavuz kaptanlarımız, özel sektör temsilcileri ile Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) çok önemli bir misyon üstlenmiştir.
Türk Boğazları belgeselinin yönetmeni TRT 2’de yayınlanan Su Altı Cennetlerimiz, Yassıada Batıkları, Sünger Avcısı, Göksu, Yeşil Adanın Mavi Derinlikleri .... gibi birçok belgesellerin başarılı yönetmeni Sayın Girayhan Alpdoğan, diğer program danışmanları ise T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivleri Genel Müdür Yardımcısı Doç.Dr. Mustafa Budak ve Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Sayın Hasan Kanbolat’dır.
Türk Boğazları Belgeseli Türkiye’de bu konuda belgesel nitelikte ilk çalışma olup bu konuda bundan sonraki çalışmalara da ışık tutacağını düşünülmektedir.
Hepinizin bildiği üzere, Dünyanın ikinci büyük ticaret yolu ve en önemli geçitlerinden birisi olan Türk Boğazları büyük bir jeostratejik ve jeopolitik öneme, coğrafi özellikleri bakımından da çok riskli bir yapıya sahiptir.
İstanbul Boğazı yüzey ve dip olan altlı üstlü iki tabakalı akıntı sisteminin, anafor ve orkoz akıntılarının olması, değişken hava koşullarının bulunması ve gemilerin geçişi boyunca 12 kez rota değişimi gerektirmesi itibariyle coğrafî açıdan dünyanın en dar ve riskli su yollarından biridir. İstanbul Boğazı coğrafi konumu, bitki-hayvan topluluklarının çeşitliliği nedeniyle hassas çevresel ve ekolojik özellikler ile değerli tarihi ve kültürel özelliklere sahiptir.
İstanbul Boğazı, Malaka Boğazı’ndan sonra dünyada en işlek ve en tehlikeli trafiğine sahip ikinci suyolu olup Montrö Sözleşmesi'nin imzalandığı 1936 yılında ortalama yılda 4700 gemi geçerken, Denizcilik Müsteşarlığı’nın verilerine göre 2008 yılında İstanbul Boğazı’ndan 54,396 gemi, tehlikeli yük taşıyan 9,303 gemi geçmiş olup 140,4 milyon ton tehlikeli eşya taşınmıştır.
Marmara’yı Ege’ye bağlayan Türk Boğazları’ndan biri olan Çanakkale Boğazı’da İstanbul Boğazı gibi stratejik öneme haiz olup tarihte önemli savaşlara sahne olmuş dünyanın en önemli su yollarından biridir. Denizcilik Müsteşarlığı’nın verilerine göre Çanakkale Boğazı’ndan 2008 yılında 48,978 gemi, tehlikeli yük taşıyan 8,758 gemi geçmiş olup 149,1 milyon ton tehlikeli eşya taşınmıştır.
Günümüze kadar Türk Boğazları pek çok nedenden dolayı, dünyanın en stratejik bölgelerinden birisi olmuştur. Türk Boğazları’nın önemi özellikle Büyük Orta Doğu Projesi ve Hazar petrolleri nedeniyle gittikçe artmaktadır.
Karadeniz ülkelerinin dış ticaret hacimlerinde beklenen artışlar ve kendi filolarının artması, Tuna-Ren, Tuna-Main gibi iç su yollarının açılması ile Boğaz kullanıcılarının sayılarının artması ve Azerbeycan ve Kazakistan ham petrol üretimi ve ihracatının artması ile Hazar petrollerinin dünyaya Boğazlar üzerinden taşınma girişimleri nedeniyle İstanbul Boğazı’ndaki deniz trafiğinin, özellikle tanker trafiğinin sayı ve tonaj bakımından önümüzdeki dönemde daha da artacağı düşünülmektedir. İstanbul Boğazı’nda birçok deniz kazası meydana gelmiş olup bunlar birçok can, mal, gemi kayıpları ile çevre kirliliğine neden olmuştur.
Bilindiği üzere; İstanbul Boğazı’ndaki söz konusu kazaların en büyüklerinden biri 15.11.1979 tarihinde Haydarpaşa önlerinde Independenta tankerinin Evriali tankeri ile çarpışması olup kaza sonuncunda 95 000 ton petrol denize dökülmüş, 43 denizci hayatını kaybetmiş, yangın ve patlama ile İstanbul Boğazı alanının çevre güvenliğini tehdit etmiş, ayrıca hava kirliliğine neden olmuştur.
Ayrıca, 13.03.1994 günü 100.000 ton petrol taşıyan Kıbrıs Rum Kesimi bandıralı Nassia tankerinin bir kuru yük gemisi ile İstanbul boğazında çatışması sonucu büyük bir yangın çıkmış ve 30 kişi ölmüştür. Denize 20 000 ton petrol dökülmüş olup Nassia yara alarak infilak etmiştir. Tanker günlerce yanarak İstanbul’u tehdit etmiş olup, oluşan çevre kirliliğinin önüne geçilememiştir.
Belgeselin konularını, tarihten günümüze kadar Türk Boğazları oluşturmaktadır. Belgeselin içeriği; Türk Boğazları’nın özellikleri, Türk Boğazları’nda deniz taşımacılığı ve trafiği, Osmanlı'nın kontrolu altındaki Karadeniz'de bir Türk Gölü haline gelen Boğazlarda mutlak Türk eğemenliği dönemi, İkili Andlaşmalar Dönemi ve Çok Taraflı Andlaşmalar Dönemi, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluş Dönemi, Sevr, Lozan ve Mondros anlaşmaları çerçevesinde izlenilen Boğazlar Politikası, Osmanlı’nın “Denge Politikası” gibi Boğazlar ile ilgili tarihsel olaylar, tarihsel olayların bugüne yansımaları, Türkiye’nin Boğazlar üzerindeki eğemenliğini tekrar sağlayan, Türk Boğazları’ndan geçiş rejimi ile Boğazlar ve Karadeniz güvenliğini düzenleyen çok önemli bir istikrar ve denge belgesi olan Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Türk Boğazları’nın Büyük Orta Doğu Projesi ve Kazak petrolleri çerçevesinde önemi, gelecekte olması muhtemel Boğazlar politikaları nelerdir?, uluslararası andlaşmalar ve konvansiyonlar, Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Tüzüğü, seyir ve kıyı emniyeti ile çevre güvenliği, Türk Boğazları Gemi TrafikHizmetleri, gemi kazaları ile kazaları önlemek ve çevreyi korumak için alınacak önlemler, Marmaray Projesi ve deniz fenerleri ve gibi konulardır. Ayrıca, belgeselde son zamanlarda gündemde olan gemi batıklarının tamamen dibe batıp, zehirli maddelerini suya karıştırmalarını, bunun sonucu olarak da deniz kirliliğine yol açması gibi konularda yer almaktadır.
Belgesel geleceğe ışık tutması açısından farklı uzmanların görüşlerini içermektedir. Türk Boğazları belgeseli çekimi kapsamında şimdiye kadar konu ile ilgili birçok kamu kurum ve kuruluşları yönetici ve yetkilileri, üniversitelerden birçok öğretim üyesi ve akademisyen, uzmanlar, kılavuz kaptanlar ve özel sektör temsilcileri ile röportajlar yapılmıştır.
Şimdiye kadar konu ile ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının yöneticileri ve temsilcileri ile yapılan röportajlar sırasıyla; Ulaştırma Bakanlığı, Kıyı Emniyeti Genel Müdürü Sayın Kaptan Salih Orakçı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanı Sayın Tuğamiral Mustafa İpteş, T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivleri Genel Müdür Yardımcısı Sayın Doç.Dr. Mustafa Budak, İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmesi (İDO) Genel Müdürü Sayın Dr. Ahmet Paksoy’dur.
Söz konusu belgeselin çekimi kapsamında; çeşitli kamu kurum ve kuruluşları, çeşitli üniversitelerden öğretim üyeleri ve akedemisyenler, uzmanlar, ilgili kuruluşlar ile röportajlar yapılmakta olup çekimler devam etmektedir.
İstanbul, UNESCO tarafından 1974 tarihli Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme ile üç bin yıllık tarihiyle 1985 yılından itibaren “insanlığın ortak mirası” listesine girmiş ve ayrıca doğal güzellikleri, sahip olduğu tarihi ve kültürel varlıkları nedeniyle 1985 yılında kabul edilen Cenova Bildirgesi ile “Akdeniz’de Ortak Öneme Sahip 100 Tarihi Sit” listesine alınmıştır. Ayrıca, İstanbul Boğazı deniz canlılarının bir geçiş yolu olup biyolojik çeşit açısından tehdit altında bulunan ve korunması gereken canlılar bulunmaktadır.
İstanbul Boğazı’nda seyir emniyeti ve çevre güvenliği tedbirleri etkin olarak alınmakta olup özellikle VTS’in devreye girmesi ile burada meydana gelen deniz kazaları önemli ölçüde azaltılmıştır. Ancak, Türk Boğazları’ndan geçen tehlikeli yük taşıyan gemi sayısında ve taşınan tehlikeli yük miktarında meydana gelen artışlar, söz konusu Boğazların ve özellikle İstanbul Boğazı’nın seyir, can, mal ve çevre güvenliği açısından ciddi bir tehdit olmaktadır.
Gelecek nesillere tarihi bırakmak amacıyla tüm insanlığın malı olan değerlerin korunması için oluşturulan UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girebilmek için bir ülkedeki kültürel, tarihi veya doğal varlıklarının belirlenen kriterleri taşıması ve o ülkenin bu varlıkları korumayı garanti etmesi gerekiyor. Bir varlığın Dünya Mirası Listesi’nde yer almak için uyulması gereken kriterlerden biri de UNESCO’nun insan yerleşimine, toprak veya deniz kullanımına ilişkin bir örnek sunması, özellikle bu örneğin geri dönüşümü olmayan değişimlerin etkisiyle dayanıklılığını yitirmemesidir. Söz konusu belgeselin, İstanbul’un “Tehdit Altında Olmayan” bir dünya mirası olarak kalmasına da katkı sağlayacağını düşünmekteyim.
TRT Ankara Televizyonu Belgesel Programlar Müdürlüğü tarafından hazırlanan “TÜRK BOĞAZLARI” belgeseline çok değerli katkıları olan Ulaştırma Bakanımız Sayın Binali YILDIRIM’a, Ulaştırma Bakanlığı ve Müsteşar Sayın Habip SOLUKOĞLU'na, Denizcilik Müsteşarlığı ve Müsteşarımız Sayın Hasan NAİBOĞLU’na, Dışişleri Bakanlığı'na, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü ve Genel Müdür Salih ORAKÇI'ya, Türkiye Denizcilik İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve Genel Müdür Burhan KÜLÜNK'e, T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivleri Genel Müdürlüğü ve Genel Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa BUDAK'a, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı ve Başkan Sayın Mustafa İPTEŞ'e, İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmesi (İDO) Genel Müdürlüğü ve Genel Müdür Dr. Ahmet PAKSOY'a, İstanbul Teknik Üniversitesi Denizcilik Fakültesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Fakültelerine, Ziya Kalkavan Anadolu Denizcilik Meslek Lisesine, üniversitelerimizden çok sayıda değerli öğretim üyeleri ve akademisyenlerimize, uzmanlarımıza, Uluslararası Kılavuz Kaptanlar Birliği Başkan Yardımcısı Sayın Cahit İstikbal’e, Kılavuz Kaptan Saim OĞUZÜLGEN'e ve kılavuz kaptanlarımıza, çeşitli kuruluş ve özel sektör temsilcilerine, Meke Deniz Temizliği Ltd. Şirketine ve bu konuda Türkiye’de bir ilki gerçekleştiren Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’na çok teşekkür ederiz.
Ayrıca, belgesele katkılarından dolayı değerli hocalarım Prof. Dr. Necmettin AKTEN, Prof. Dr. Bayram ÖZTÜRK, Prof. Dr. Engin MERİÇ, Prof. Yalçın YÜKSEL, Prof. Ahmet Cevdet YALÇINER, Doç. Dr. Sezer ILGIN, Doç. Dr. Barbaros GÖNENÇGİL ve Yrd. Doç. Dr. Birsen KOLDEMİR'e ve Boğazlarımızın ve burada yaşayan insanların emniyetini canları pahasına sağlayan tüm kılavuz kaptanlarımıza teşekkür ediyor, görev şehitleri kahraman kılavuz kaptanlarımız merhum Kaptan Fahrettin Aksu, Kaptan Lütfü Berk ve diğer kılavuz kaptanlarımızı rahmet ve minnetle anıyorum.
Uluslararası denizyolu taşımacılığında stratejik bir konuma sahip, Türkiye ve Karadeniz'e komşu olan ülkeler için çok büyük önemi olan “TÜRK BOĞAZLARI” belgeselinin değerli bir tarihi kaynak olacağına, gelecek için yeni yaklaşımlar ve açılımlar sağlayacağına, daha fazla seyir emniyeti ve çevre güvenliği sağlanmasına, Karadeniz’e kıyısı olan ülkeler, Akdeniz ülkeleri ve dünyadaki diğer ülkelerin ticaretlerini sürdürebilmelerine katkıda bulunacağına inanmaktayız.
Sevgiyle kalın...