Başlıktan yanlış anlaşılmasın; alınan-ödenmeyen krediler vesaire gibi çetrefilli konulara girecek değilim. Sözünü ettiğim 150 Milyon Dolar; ÖTV'siz yakıt uygulaması başladıktan itibaren tahsil edilmeyerek bir anlamda denizciliğe "sübvanse" ed
Başlıktan yanlış anlaşılmasın; alınan-ödenmeyen krediler vesaire gibi çetrefilli konulara girecek değilim.
Sözünü ettiğim 150 Milyon Dolar; ÖTV'siz yakıt uygulaması başladıktan itibaren tahsil edilmeyerek bir anlamda denizciliğe "sübvanse" edilen para. Bir başka deyişle; tahsil edilmeyen ÖTV'nin 2004 yılı toplam bedeli.
Devletimiz; 150 milyon dolarlık vergi alacağından vazgeçti. Karayolu ile ve hava yolu ile taşımacılık yapanlara oranla deniz yoluna yatırım yapanlara 150 milyon dolarlık destek geldi.
Bu destek gerekli miydi; sorusunun cevabı şüphesiz "evet" tir. AB ülkelerinde de denizciliğe devlet yardımı temel ulaştırma politikaları arasındadır.
Denizciliğe yapılan destek ve yatırımlar kendisini mutlaka amorti edecektir.
Edecektir de...
Acaba; Türkiye'de yapılan uygulama amacına ulaştı mı?
Uygulama doğru yapıldı mı? Uygulama sonrasında hedeflenen navlunlarda indirim ve denizyolu taşımacılık hatlarındaki artış sağlandı mı?
Burada soru işaretleri bulunuyor.
Dağıtılan yakıtın yarısını kamu kuruluşları, yarısını ise özel sektör kullanmış.
ÖTV'siz yakıt İDO ve TDİ'nin bilet fiyatlarına yansıdı. Onun ötesinde ne hizmet teşkilatlarının tarifelerinde (örneğin Römorkörcülük tarifelerinde) ne de kabotaj hattında sefer yapan gemi tarifelerinde indirim olmadı.
Kabotaj hattında yeni taşımacılık hatları açılmadı.
*******
Yapılan indirim büyük oranda İDO ve TDİ tarifelerine yansımasının ötesine maalesef geçemedi.
İDO ve TDİ bilindiği gibi kamu teşkilatı. Buralarda bilet fiyatları Devlet tarafından ÖTV'siz yakıta gerek kalmadan sübvansiyon yoluyla da indirilebilirdi.
Dolayısıyla İDO ve TDİ'de yapılan indirimlerle ÖTV'siz yakıtı hedefine ulaşmış saymak olanaksız.
İDO'nun taşıdığı yolcu sayısı; DTO verilerine göre; 7.600.000
TDİ'nin taşıdığı yolcu sayısı yine DTO verilerine göre 55 Milyon.
İDO'nun ortalama bilet fiyatını 2 Dolar ; TDİ'nin bilet fiyatını 0,75 Dolar'dan hesap edersek; 56,45 Milyon Dolarlık bir taşımacılık yapılmış.
Yani; ÖTV'siz yakıt yerine İDO ve TDİ'nin bütün seferleri vatandaşa bedava yapılmış olsa idi; hem vatandaş bedavaya taşınmış olacak; hem de devletin 100 milyon doları yanına kar kalmış olacaktı.
Geriye kalan 100 milyon dolarla neler yapılabilirdi?
- TDİ'nin elden çıkarılan Samsun, Ankara ve Karadeniz gemileri satılmayabilir; bu gemiler Türkiye sahillerinde 5 yıl "Bedava" yolcu ve araç taşıyabilirlerdi.
- 2 adet Modern bir kruvaziyer tipi gemi alınabilir; bu gemiler charter yoluyla kiralanarak düzenli gelir elde edilir, hem de binlerce denizciye istihdam olanağı sağlanmış olurdu.
- Tophane'deki yolcu terminalleri revize edilebilir, buradaki proje tamamlanabilir, İstanbul kendisine yakışır bir deniz turizmi kmompleksine kavuşabilirdi.
- Yeni koster alımına kredi kullandırılabilir; deniz otoyollarına altyapı sağlanabilirdi.
Bütün bunlar; 1 yıllık ÖTV geliri ile bütün İDO ve TDİ hizmetlerinin bedava olmasına ilaveten yapılabilecekler...
*******
ÖTV'siz yakıt uygulamasının tek amacının İDO ve TDİ'nin fiyatlarında indirim yapmak olmadığını elbette biliyorum.
Amacın kıyılarımızda ve limanlarımız arasında hem yük, hem de yolcu taşımacılığının "deniz yolu ile yapılmasını teşvik" olduğunu da elbette biliyorum.
Ancak bildiğim bir şey var, o da şudur: ÖTV'siz yakıtı planlayanlar; karşılığında İDO ve TDİ tarifelerindeki indirimden çok daha fazla şeyler gösterebilmelidirler.
Vazgeçilen ÖTV ile neler yapılabileceğini yukarıda belirttim. Bundan çok daha fazla kazanımlar elde edilmiş olmalı ki ÖTV'siz yakıt amacına ulaştı denilebilsin.
**********
ÖTV'siz yakıt uygulamasının yeni başladığı günlerde; "Marco Polo, ÖTV'siz Yakıta Nasıl Bakıyor?" başlıklı bir yazı yazmıştım. (Okumak isteyenler http://www.turkishpilots.org.tr/koseyazisi.asp?kategori_no=20&id=146 adresinden ulaşabilirler) Bu yazıda; ÖTV'siz yakıt uygulamasının ilke olarak doğru olduğunu; ancak nasıl uygulanacağı konusunda yeterince araştırma ve çalışma yapılmamış olduğunu belirtmiş; AB ülkelerinde konuyla ilgili neler yapıldığından ve Marco Polo programından örnekler vermiştim. O yazımda şunları da söylemiştim:
"Görüldüğü gibi Avrupa Birliği'nin konuya yaklaşımı; "ne vereceğini ve ne isteyeceğini planlamak, verdiğinin karşılığını alacağını görmek, ondan sonra vermek" ilkesine dayanıyor. Bizde ise ilke "vermek ve sonra iyi olmasını umut etmek" olarak görünüyor. Yani bir tür deneme-yanılma metodu.
Ben bizim yaptığımız “ÖTV’siz Yakıt” projesinde Avrupa Birliğinin “Marco Polo” programından ve bu amaçla Avrupa Birliğinde yapılan altyapı çalışmalarından ne ölçüde yararlanıldığı konusunda kaynaklara ulaşamadım. Eğer bu kaynaklardan yararlanılmadıysa, bilimsel etüd eksikliği gibi, bunun da önemli bir eksiklik olduğu kanısındayım.
Ayrıca; değerli DTO'muzun bu konuya yaklaşırken; hemen ticari bir şirket kurup akaryakıt dağıtımından ticari kazanç elde etmeyi ummak yerine ya da daha öncesinde; Devleti önemli bir vergi kaleminden edecek olan bu kaynağın kullanımının deniz sektörümüze verimlilik olarak nasıl yansıtılacağı konusunda çalışmalar yapmasını, seminerler düzenlemesini, bilimsel projeler hazırlatmasını beklerdim. Bunları "yapılan yanlıştır" anlamında söylüyorum zannedilmesin. Yapılan iş iyi neticeler de verebilir. Ben sadece yapılan işin iyi neticeler vermesi için "gerekli garantilerin alınmadan işin yapıldığını" düşünüyorum. Neden böyle düşündüğümü de yukarıda Avrupa'dan örnekler vererek açıkladım. "
Bugün işte geçmişin değerlendirmesini yapmanın zamanıdır.
Ülkenin kıt kaynaklarından kesilip denizciliğe aktarılan 150 Milyon Doların karşılığı acaba alındı mı?
Alınmadıysa, planlamada değişiklik düşünülüyor mu? AB uygulamalarından örnek alınarak ÖTV'siz yakıt uygulamasının revize edilmesi düşünülüyor mu?
Deniz Ticaret Odamız bilindiği gibi ÖTV'siz yakıtın dağıtımı için DTO Petrol AŞ. ni kurmuştur. Elbette ki ülkemizin denizciliğinin gelişmesi için değerli çalışmalar yapan DTO; ÖTV'siz yakıtın amacına ulaşıp ulaşmadığı konusunda çalışmalar yapıyordur, yapacaktır. Kendisinin bu konudan kazanç sağlıyor olması da gerçekleri söylemesini muhakkak ki engellemeyecektir.
Dilerim ki bu konu önümüzdeki günlerde gerçekçi bir değerlendirmeye tabi tutulur.
Denizciliğimizde uzun süredir gerçekçi değerlendirmeler yapılamıyor.
Değerlendirme toplantılarına herkes neyi duymak istiyorsa onu söyleyecek kişileri davet ediyor.
Sonuçta kral çıplak mı değil mi bilinmiyor.
Ben en iyisi yine sözlerimi ""Marco Polo, ÖTV'siz Yakıta Nasıl Bakıyor?" başlıklı yazımdaki son sözlerle bitireyim:
"Bir Çin atasözü; "birisine bir balık verirseniz, bir gün doyar. Ama ona balık tutmasını öğretirseniz her gün doyar" der. Dileyelimve umalım ki; Devletin kaynaklarından fedakarlık edilerek denizcilere sunulan kasalar dolusu balık, onlara balık tutmasını da öğretsin."
Gelecek yazıda liman tarifelerinde yapılan indirimler kimlere yaradı, onu inceleyeceğiz.