Bir çift güvercin havalansa Yanık yanık koksa karanfil Değil bu anılacak şey değil Apansız geliyor aklıma...***Bülent Ecevit deyince, aklıma hep çocukluğumda, seçim dönemlerinde radyodan dinlediğim düzgün Türkçeyle konuşan, heyecanlı ses gelir.Düzgün mant
Bir çift güvercin havalansa
Yanık yanık koksa karanfil
Değil bu anılacak şey değil
Apansız geliyor aklıma...
***
Bülent Ecevit deyince, aklıma hep çocukluğumda, seçim dönemlerinde radyodan dinlediğim düzgün Türkçeyle konuşan, heyecanlı ses gelir.
Düzgün mantık kurgusuyla bir şeyleri heyecanla anlatmaya çalışan bu ses, çocukluğumun simgelerinden birisi olmuştur.
***
Eğitim enstitüleri kuşağının son temsilcilerinden birisi olan (2005 yılında kaybettiğimiz) Babam Hakkı İstikbal, bir Ecevit hayranıydı.
Liderler içerisinde neden Ecevit’i kendisine yakın bulduğunu bazen düşünmüşümdür.
Galiba onun dürüst, samimi kişiliğinin yanında haksızlığa heyecanla karşı çıkan yapısı bunda etkiliydi. Babam ve diğer tutkunları O’nu kendi söylemek istediklerini, kendi isyanlarını dile getiren, haykıran bir ses olarak görüyor, öyle seviyorlardı.
***
Orta okul yıllarımda; Kıbrıs savaşını dinledik radyodan. Daha sonraları yokluk zamanları, öğrenci olayları, karışan Türkiye ve kesintiye uğrayan demokrasi…
Türkiye’nin demek ki çözülemeyen sorunları vardı. "Ordo ab chao" der Seneca; yani "Kaostan düzen doğar". Kaosu yaşadık, düzeni henüz bulduk mu? Kimbilir? Ama yaşadığımız kaosun zirveye ulaştığı yıllar eğer 70-80 li yıllar arası ise; dönemin yaşattığı acıları en derin hissedenlerden birisi de şüphesiz Ecevit idi.
***
Karaoğlan ile ilgili aklımda kalan bir başka kare de 1977 yılından.
1977 yılının 2 Haziran günü Başbakan Demirel, CHP Genel Başkanı Ecevit'e gönderdiği gizli ve kişiye özel bir mektupta, 'İstihbarat örgütlerinin, Ecevit'e, Taksim Alanı'nda yapılacak mitingte suikast düzenleneceği' haberini aldıklarını bildirmişti. Ecevit, radyoda yaptığı bir konuşmada bu mektubu açıklamıştı ve buna rağmen mitinge gideceğini söylemiş ve dediğini de yapmıştı. Ertesi gün; 3 Haziran'da, CHP mitingi olaysız ve büyük bir kalabalıkla yapılmıştı.
Bu tabii ki büyük bir cesaret örneği idi.
***
Anılarımın arasından öne çıkan bir diğer çağrışım da son başbakanlığı dönemindeki bir televizyon konuşmasından.
Konuşmanın tam olarak ne zaman yapıldığını da, ne söylediğini de hatırlamıyorum. Tek hatırladığım İngilizce bir açıklama yaptığı.
O zaman Ecevit'in ne kadar düzgün İngilizce konuştuğuna tanık olmuş, kendisini hayranlıkla izlemiştim. Oysa o bu yönünü öne çıkarmamıştı hiç bir zaman. Sadece röportaj gereği yabancı dil konuşuyordu, o kadar.
***
Son dönemde yaptığı ilginç açıklamalardan bir tanesi de, "Vahdettin'in hain olmadığı" açıklamasıydı. Şöyle diyordu: "‘Vahdettin; Kurtuluş Savaşı’na açıktan olmasa bile belirgin şekilde destek oldu. İstanbul’dan ayrılacağı zaman devletin elinde külliyetli altın ve para vardı. O, çok az bir miktar aldı. İstese tümünü alabilirdi. Saygıdeğer bir davranışta bulundu.’
Bu açıklaması yoğun tartışmalar yarattı. Tepki gördü.
***
Kıbrıs Barış Harekatı esnasında Rumlar Ecevit'e "Sessiz Kurt" adını takmışlardı. Ülke çıkarları söz konusu olunca belki öyleydi; ama özünde Ecevit gerçek bir vatansever; içli, duygulu bir insan; iyi bir hatip ve gerçek bir aydındı.
İnsanlar, yaşamları esnasında genellikle gündelik döngülerden kendilerini kurtaramazlar. Ancak yaşamın gerçeğini kavramış olan insanlar farklıdır. Onlar gündelik kaygılardan arınmış söylemleriyle geleceğe uzanabilirler. Ecevit kanımca böyle bir insandı.
Anısının önünde saygıyla eğiliyor, ve yine onu anımsayınca -her nasılsa- aklıma takılan (Aslında 1951 yılında ABD'de komünizm iddiasıyla tutuklanarak idam edilen karı-koca Rosenborg'lar için yazılmış olan) Melih Cevdet Anday'ın "ANI" adlı şiiriyle noktalamak istiyorum:
Bir çift güvercin havalansa
Yanık yanık koksa karanfil
Değil bu anılacak şey değil
Apansız geliyor aklıma...
Neredeyse gün doğacaktı
Herkes gibi kalkacaktınız
Belki daha uykunuz da vardı
Geceniz geliyor aklıma...
Sevdiğim çiçek adları gibi
Sevdiğim sokak adları gibi
Bütün sevdiklerimin adları gibi
Adınız geliyor aklıma...
Rahat döşeklerin utanması bundan
Öpüşürken bu dalgınlık bundan
Tel örgünün deliğinde buluşan
Parmaklarınız geliyor aklıma...
Nice aşklar arkadaşlıklar gördüm
Kahramanlıklar okudum tarihte
Çağımıza yakışan vakur, sade
Davranışınız geliyor aklıma...
Bir çift güvercin havalansa
Yanık yanık koksa karanfil
Değil unutulur şey değil
Çaresiz geliyor aklıma...