ANKARA-SAMSUN-İSKENDERUN FERİBOTLARI

Benim çocukluk ve gençlik yıllarımda İstanbul’da İETT Genel Müdürlüğünün elinde Skoda marka otobüsler vardı. Büyüklerim bu otobüslere Şeftali derlerdi bir şeftaliye bakar birde otobüse hiçte şeftaliye benzer bir halleri yoktu neden şeftali diyorlardı anlamıyordum nedenini sorduğum zaman bu otobüsler alındığı zaman bedeli tutarında Çekoslovakya’ya şeftali verilmiş adı da bu nedenle şeftali olarak kalmış. Ticarette bunun adına Barter, ‘Takas’ ya da ‘Değiş-Tokuş’ olarak tanımlanabilmektedir.

Para olmaksızın yapılan, barter ticaret sistemi bilinen birebir karşılıklı takas işlemlerinden farklı gelişmiş bir sistemdir. Bir işletmenin satın aldığı mal ya da hizmetin bedelini kendi ürettiği ya da sahibi olduğu mal ya da hizmet ile ödendiği bir finans ve ticaret sistemidir. Türkiye bu sistemle o zamanki doğu bloku ülkeler ile yaptığı anlaşmalarla ülkede pek çok tesis yaptırmıştır. Bunlar arasında İzmir Aliağa Rafinerisi, Seydişehir Alüminyum Tesisleri ve İskenderun Demir Çelik Tesisleri sayabiliriz bu tesisler Limon, Portakal, Mandalina. Domates Vb. gibi tarım ürün karşılığında Rusya’ya yaptırılmıştır. Buna benzer bir anlaşmada Türkiye ve Polonya arasında imzalanmış biz Polonya’ya Basta narenciye, Domates olmak üzere diğer tarım ürünleri verirken buna karşılığında da Türkiye’nin ihtiyacı olan Polonya’da üretilen sanayi Ürenleri alınırmış 1982 yılında Türkiye ile Polonya arasında ki ticaret anlaşması incelendiğinde Polonya’nın Türkiye’ye 65 milyon dolar borcu olduğu görülmüştür. Bu borç yapılan ikili anlaşma çerçevesinde nakit ödenmeyeceğinden Polonya Hükümeti bu borcu karşılık bir tanesi kısa bir süre içerisinde teslim edilmek üzere üç adet feribot vermeyi teklif etmiş bu teklif’te Türk Hükümeti tarafından da kabul edilmiş bir anlaşma imzalanmıştır. Anlaşmanın imzalanmasından sonra Denizcilik Bankası T.A.O Yönetim Kurulu bu üç feribota Denizyolları İşletmesine ait olup 1980 yılların başlarında Aliağa’da sökülen Ankara, Samsun ve İskenderun vapurlarının isimlerinin verilmesine karar vermişlerdir. Bu uygulama kurumun bir geleneği idi yeni alınan bir gemiye en son hurdaya giden geminin ismi verilirdi birkaç istisna hariç

İlk feribot kısa bir süre içerisinde inşası tamamlanıp Türkiye’ye teslim edilmiş M/F Ankara adını alan bu feribot Kaptan Kaptan Lemi Turhan tarafından teslim alındı. Feribotta II.Kaptan Berhan Çakır III. Kaptan Mukadder Sevinçhan Baş Mühendis Yüksel Koçabaş II. Mühendis Yusuf Çakır görevli olarak bulunmaktaydı.1983 yılının Haziran ayında İstanbul’a getirildi. Beş on gün içerisinde de İzmir - Ancona arasında sefer yapmaya başladı. Anlaşma çerçevesinde ikinci feribotun inşasında Türk Mühendis ve Teknisyenler de görev aldılar M/F Samsun adı verilen bu feribot Kaptan Naci Somay II.Kaptan Oğuz Tosuner tarafından 1985 yılı Haziran ayında teslim alınıp İzmir’e geldi. Gelir gelmez de İzmir-Ancona seferlerine başladı. Üçüncü feribot ise Türkiye’de İnşa edildi bu feribotun iğneden ipliğe kadar tüm malzemeleri Polonya Hükümetince karşılandı Bu feribotun inşasında da Polonya’lı mühendis ve teknisyenler görev yaptı. M/F İskenderun adı verilen bu gemi 5 Ağustos 1991 tarihinde zamanın Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ında katıldığı bir törenle Kaptan Tuna Bekoğlu tarafından teslim alındı. Feribotta II.Kaptan Aslan Dede Baş Mühendis olarak Hikmet Çelik II.Mühendis olarakta Yavuz Kap bulunuyordu.

Bu üç feribotun Tam Boyu: 127,59 m Genişlik: 19,41 m Draft . 5,42 m 10532,43 Grostonluk,3165,7 Netton ve 1790 DWT’luktu. Piç kontrollü çift pervanesi vardı. Servis hızı 16 mildi. Feribotlarda 4200 BHP gücünde dört adet 4 zamanlı SULZER ZL/40/48 6 sıra silindirli ana makine mevcuttu ayrıca üç adet SULZER 6AL25/30 6 silindirli dizel jeneratörleri bulunmaktaydı. Feribotlarda 132 yolcu kapasiteli iki adet pulman salonu bulunmaktaydı. İki adet lüks kamara, 68 adet A/4 kamara, 4 adet A/2 kamara,7 adet 36 adet B/4 kamara 7adet B/2 kamara,4 adet C/4 kamara bulunmaktaydı bu kamaralarda duş ve WC toplam 458 yatak bulunmaktaydı. tv ve buzdolabı sadece lüks kamaralarda vardı. Gemide kamaralar ve yemek salonları ile bar ve kafeterya da Klima mevcuttu. Feribotların baş tarafında 324 kişilik restoran kıç tarafında ise 196 kişilik ayrı bir Restoran vardı. Bunların haricinde 50 kişilik cafe bar 65 kişilik Türk Bar yine geminin kıç tarafında 171 kişilik gece kulübü bulunmaktaydı. Geminin kıç üstünde yolcuların istifade edebileceği yüzme havuzu ve havuz barı güneşlenme şezlongları vardı.

Önce Ankara Feribotu, Sonra Samsun Feribotu Mayıs ayından Eylül sonuna kadar İzmir-Ancona ve İzmir- Venedik seferleri yaparlardı Kış aylarında ise İstanbul-İzmir, İzmir-İstanbul-Samsun- Trabzon hattında çalışırlardı nadirde olsa Mersin Magosa hattında çalışırlardı. Yugoslavya’nın dağılma sürecinde meydana gelen savaşlar nedeniyle Avrupa’da çalışan yurttaşlarımızın özellikle yaz aylarında Türkiye’ye dönüşlerinde karayolu ile Türkiye’ye dönemedikleri için Feribotlar ile dönmeye başladılar. Türkiye’ye dönüşlerinde M/F Samsun, M/F İskenderun ve M/F Ankara birlikte yurttaşlarımızın ülkemize gelmeleri ve dönmelerinde önemli rol oynamıştır. Gerek Venedik’ten gerekse Birindisi’den feribotlara binen yurttaşlarımız feribotlara ayak basar basmaz feribotta görevli; kaptanından yağcısına, yağcısından kamarotuna kadar tüm görevli Deniz Yolları İşletmesi’nin personelinin güler yüzlü davranışı ve sıcak ilgisi karşısında Feribotlarda ülkelerine gelmelerinin mutluluklarını tatillerinin bitiminde çalıştıkları ülkelere dönerken de ülkelerinden ayrılmanın hüznünü yaşamışlardı.

Bu döneme ait feribotlarda taşınan yolcu ve araç sayısı aşağıdaki tabloda belirtilmiştir. Tablodan da anlaşılacağı üzere başlarda yoğun yolcu talebi ile karşılanırken ilerleyen yıllarda taşınan yolcu ve araç sayısında çok önemli düşüşler görülmektedir. Bunun nedenleri arasında Yugoslavya parçalanmış yeni yeni devletler ortala çıkmış süre gelen savaş bitmiş yol güvenli hale gelmiş ve bu düşüşün en büyük etkenlerinden birisi ise ülkemizde de olduğu gibi uçak fiyatlarının çok ucuzlamış olması binlerce kilometre araç kullanıp günlerce yolculuk yerini üç beş saat arasında harcayacaklarını benzin parasından daha az bir para karşılığında yapacağı bir yolculukla uluşacakları yere ulaşmalarıdır.

Bu feribotlardan M/F İskenderun 2001 Ağustos ayında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na, verildi. Ankara 2,500,000 USA Doları ve Samsun Feribotları ise 3.350,000 USA doları karşılığında Deniz Ticaret Odası ve TÜRSAB adlı kuruluşun ortak olduğu Deniz Cruise & Ferry Lines firmasına satıldı. Bu firma günümüzde faaliyet göstermemekte gemiler Pirireis Üniversitesi’nin eğit gemisi olarak hizmet vermektedir.

Yaşadığımız şu günlerde başta İstanbul olmak üzere muhtelif şehirlerde depremler oluşmakta bilim adamları bunun gelecek olan büyük depremin habercisi olduğu söylemektedirler. 1999 Marmara depremi sonunda Türkiye Denizcilik İşletmeleri filosunda bulunan TDİ Karadeniz,Mavi Marmara ve Avşa vapurları deprem bölgesine gönderilerek evsiz yurtsuz yüzlerce insanımıza ev sahipliği yapmış burada pişen yemeklerle karınlarını doyurmuşlardı. Olası bir deprem neticesinde halkımıza böyle bir imkan sunacak maalesef gemilerimiz bulunmamaktadır. O zaman çok konuşulan yüzer hastana gemisi ise sadece lafta kalmıştır.

Bu gün Karadeniz, Ege ve Akdeniz’e sefer yapan gemilerimiz yok. Keşke denizciliğimize layık olduğu önem verilse de, yolcu gemilerimizle yaz - kış limanlarımız arasında binlerce, on binlerce yolcuyu taşıyabilsek... Kruvaziyer seferler yaparak yabancı firmalarla rekabet edebilsek...

Gerçekten, Akdeniz de, Karadeniz de, Ege’de ay-yıldızlı bayrağımıza hasret!