Camialtı Tersanesi, 15 Şubat 2013 tarihi itibari ile kapatıldı. Böylelikle Tersane-i Amire’nin Haliç Tersanesinden sonraki en büyük bölümünün 500 küsür yıldır devam eden faaliyeti fiilen sona ermiş oldu.Esasen, Camialtı Tersanesi de 1990’ların sonlarında

Camialtı Tersanesi, 15 Şubat 2013 tarihi itibari ile kapatıldı. Böylelikle Tersane-i Amire’nin Haliç Tersanesinden sonraki en büyük bölümünün 500 küsür yıldır devam eden faaliyeti fiilen sona ermiş oldu.

Esasen, Camialtı Tersanesi de 1990’ların sonlarında başlatılan Haliç’in boşaltılması projesi çerçevesinde faaliyeti giderek azaltılmış, 1500’e yaklaşan işçi sayısı, emekli olanların yerlerine yenileri alınmayarak son aylarda 80-90 kişiye kadar düşürülmüştü.

Şu anda, yıllardır kullanılmayan tezgahlar, teçhizatlar, vinçler büyük ölçüde eski ve kullanılamaz hale gelmiş durumdadır.

Tersaneyi tekrar eski günlerine döndürüp, yeniden gemi inşa eder hale getirebilmek için çok büyük yatırıma ihtiyaç olduğu da apaçık ortada…

Anlaşılan o ki, Camialtı Tersanesi şimdi Haliç’in bu en güzel kıyılarından birinde 72 dönümlük arazisi ile uzun rıhtımları ile ne olacağı merak edilen nadide bir arazi parçası…

Hayatlarımızın son 50-60 yılını, ecdat yadigarı beş asırlık bu tarihi tersanelerde geçirmiş biz emektarlar, acaba mukaddes saydığımız bu arazi, tarihi değerini koruyacak bir yapıya mı dönüşecek, yoksa rantiye sınıfının eline geçip bol para kazanılan bir yer haline getirilip tarihi değeri heba mı edilecek diye endişe içinde bekleşiyoruz…

Şimdi; bizler, Camialtı Tersanesi, keza bitişiğindeki Taşkızak Tersanesi arazileri, Tersane-i Amire’nin şanlı tarihine yakışır şekilde yapılandırılması nasıl mümkün olabilir, diye hayaller kuruyoruz.

Eminim ki biz tarihi dokuyu koruyacak şekilde hayaller kurarken, sermaye sahipleri de, hiç şüphesiz, bu müstesna değerdeki araziler için çeşitli hayaller kurmaya başlamışlardır.

Acaba bu hayaller neler olabilir?

Sermaye Gruplarının hayalleri


Bazı sermaye grupları, suyu temizlenen, marka değeri gittikçe yükselen Haliç’teki, uzun rıhtımı olan bu güzel araziye 5 yıldızlı bir sahil oteli inşa etmek isteyebilirler. Rıhtımına da bir saltanat kayığı çekerler. Yerli ve yabancı turistler için cazip bir konaklama yeri oluştururlar, çok da karlı bir iş olur.

Başka sermaye grupları da, bu araziye Kasımpaşa’dan, Sütlüce’ye kadar uzanan bölgeye hitap edebilecek çok büyük bir alışveriş merkezi kurup, yanına da karşıdaki Feshane‘ye rakip olabilecek büyük bir eğlence merkezi ilave etmek isteyebilirler. Böyle bir yatırım müthiş bir rant kapısı olur.

Bazıları da, burayı çok kapsamlı, Hollywood benzeri bir film çekme platosu haline getirmek isteyebilir.

Başkaları da başka başka hayaller kurabilirler. Bizim ne bu hayallere ne de hayal kuranlara diyeceğimiz bir şey yok. Ancak dikkat edilirse bütün bu ve bu gibi projeler, arazinin tarihsel değerini dikkate almayan, sadece para kazanmaya yönelik rant projeleri….Halbuki, üzerine bu rant projelerini konduracakları Camialtı arazisi, geçmiş beş buçuk asırlık ecdadımızın Fatihlerin, Yavuzların, Kanunilerin, Barbarosların bizlere emanet ettikleri bir mukaddes emanet. Burası, Türk Gemi İnşa Sanayi’mizin geçmişi; bizler bu araziyi tarihi dokusuna yakışır şekilde koruyarak Tersane-i Amire’nin izlerini gelecek nesillere devretmekle yükümlüyüz. İşte, bizim hayallerimiz bu hedeflerimizi gerçekleştirebilecek hayaller olacak, pek rant endişesi olmayan hayallerimiz.

Haliç ve Camialtı ikilisi


Tersane-i Amire, bilindiği gibi, Haliç Tersanesi’nin Azapkapısı’ndan başlayıp, Sütlüce’ye kadar uzanan bir kıyı şeridinde kurulmuştu.

Haliç Tersanesi, Sayın Başbakan’ımızın talimatı ile ”YAŞAYAN MÜZE” ye dönüştürülüyor. Biz emektarlar bu gelişmeden son derece memnunuz. Şayet iyi bir proje geliştirilebilirse İstanbul’a değer katan çok önemli bir tarihi müzeye sahip olacağız ve bu yaşayan müze, hem Tersane-i Amire’yi yaşatacak hem de genç nesiller, gemi sanayi tarihimizi öğrenerek büyüyecekler.

Camialtı da, Haliç’te yaşayan müze ile başlatılan tarihi dokuya uygun bir yapıya dönüştürülürse, gemi sanayi tarihimizin beş buçuk asırlık tarihi yuvasına büyük ölçüde sahip çıkılmış ve yeni nesillere aktarılması sağlanmış olacaktır.

Camialtı arazisi nasıl değerlendirilmeli?

 Hayallerimiz ve önerilerimiz…


1- YAT TERSANESİ - Yatçılık Meslek Lisesi


19. asır sonlarında Tersane-i Amire’nin Haliç ve Taşkızak bölümlerinde çelik tekne inşaatları denendiği halde, Camialtı’nda çelik tekne inşaatına hiç geçilmedi.

Camialtı’nda hep ahşap tekne yapıldı.

Cumhuriyet döneminde de ancak 1950’lerden sonra “Abidin Daver” in inşaatı ile çelik tekneye geçildi. Camialtı ahşap tekne inşaatında uzman bir bölümüydü Tersane-i Amire’nin.

Camialtı’nda özel şahıslara da şipariş üzerine yatlar yapılırdı. 1963’te Camialtı’nda Dizayn Şefi olarak çalıştığım yıllarda, resimhanede “Emibiano” isimli bir İtalyan levanteni olan yaşlı bir yat dizayneri çalışıyordu.

Camialtı’nın bu tarihsel özelliği dikkate alınarak, Camialtı arazisi, burayı, dünyanın en önemli yat tersanesi haline getirebilecek bir tersaneciye uzun vadeli olarak kiralanabilir. Yat tersanesinin bir kenarına da bir yatçılık meslek lisesi açmayı ve bu lisenin finansman ve sponsorluğunu kabul etmek kaydıyla…

Hülasa, Camialtı, dünya çapında bir yat tersanesi olarak şöhret haline gelirse, hem Tersane-i Amire, bu arazide aslına uygun olarak devam eder, hem de Türkiye bir eğitim tesisi kazanmış olur.

2- Fatih Sultan Mehmet Denizcilik Eğitim Kompleksi


Denizcilik eğitimimizde gemi inşa fakülterimiz var, Yüksek Denizcilik Fakülte’miz var.

Bildiğim kadarı ile,

Bir “Deniz Bilimleri Araştırma Merkezi” miz,

Bir, “Denizcilik Dökümantasyon Merkezi” miz,

Mühendisle işçi arasında görev yapacak ara eleman yetiştirecek

Bir “Denizcilik Meslek Yüksek Okulu” muz,

Limanlarımızı vukufla yönetecek elemanları yetiştirecek

Bir, “Limancılık Meslek Yüksek Okulu” muz,

Gemilerimizi işletecek çok iyi İngilizce bilen elemanlar yetiştirecek

Bir, “Gemi İşletmeciliği Yüksek Okulu” muz yok.

Denizciliğimizin problemlerini tartışabileceğimiz bir

“Denizcilik Eğitim ve Kültür Merkezi”
miz yok.

İşte bu eğitim kurumlarını bir araya getirecek bir

“Denizcilik Eğitim Kompleksi” güzide bir üniversitemizin bünyesinde, Camialtı sahasında oluşturulabilir.

Adını da FATİH SULTAN MEHMET DENİZCİLİK EĞİTİM KOMPLEKSİ diye koyarsak, hem ecdadımızın ruhu şad olur hem de onlara olan minnet borcumuzu ödemiş oluruz.

3- Su Sporları Merkezi

Su sporları, gençlerimizin en başarısız olduğu spor dallarından biri… Hiçbir uluslararası başarımız yok. Çünkü bu konuda çocuklarımızı eğitebileceğimiz ciddi eğitim tesislerimiz yok.

Camialtı ve Taşkızak bölümleri, böyle bir eğitim için Tersane-i Amire’de ideal bir saha olabilir.

Burada oluşturulacak açık, kapalı olimpik havuzlar, konu ile ilgili eğitim tesisleri ve bir “Deniz Sporları Meslek Lisesi” bu konudaki açığımızı büyük ölçüde kapatabilir.

Denizcilik Eğitim Kompleksi, Camialtı; Su Sporları Merkezi de Taşkızak bölümlerinde kurulursa her iki ihtiyaç da karşılanmış olur.

SONUÇ

Yazımın başında sermaye gruplarının hayallerini sıralamıştım; sonra da biz emektarların hayallerini, önerilerini sıraladım.

Dikkat edilirse, sermaye gruplarının hayalleri, para kazanmaya dönük hayaller.

Bizimkiler tarihi değerlerimizi korumaya ve insanımızın eğitimine katkı sağlayacak öneriler.

Burada, bizim dayandığımız iki gerçek var.

Birincisi, “Geçmişe sahip çıkmayan bir ülkenin geleceği olamaz” gerçeği,

İkincisi, “Bir ülkeye insan kazandırmak, para kazandırmaktan daha iyidir” gerçeği.

Öneriler biz emektarlardan,

Takdir ve irade değerli idarecilerimizden…