DÜNYA GENELİNDE UYGULANAN İHRAÇ VERGİLERİ VE DENİZ TAŞIMACILIĞINA ETKİLERİ  I-GİRİŞ; Bilindiği üzere dünya genelinde birçok ülke çeşitli gerekçeler ile örneğin bütçe denkliği, içerdeki fiyat istikrarı, mahalli ulusal üreticiyi koruma ve diğer m

 

DÜNYA GENELİNDE UYGULANAN İHRAÇ VERGİLERİ VE DENİZ TAŞIMACILIĞINA ETKİLERİ

 I-GİRİŞ;

Bilindiği üzere dünya genelinde birçok ülke çeşitli gerekçeler ile örneğin bütçe denkliği, içerdeki fiyat istikrarı, mahalli ulusal üreticiyi koruma ve diğer mülahazaları ile ihraç vergisi uygulamaları yapmaktadırlar. Söz konusu ihraç vergisi aslında yüzyıllardır hayatımızda olmakla beraber son yıllarda iktisadi krizler ve gıda fiyatlarındaki anormal yükselmelerin vuku bulduğu dönemlerde daha belirgin olmaya başlamıştır.

Hükümetler ihracat vergisi uygulamaları ile kendilerince içinde bulundukları olumsuzluklara çözüm bulduklarını sanmaktadırlar. Fakat akademik çevre, liberal ekonomi ve uluslararası ticaret savunucuları bunu ithalattaki yüksek gümrük duvarları ile aynı kefeye koyarak uluslararası ticaretin akışına ve isleyişine engel olarak görmektedirler.

Düşünce olarak herkes kendi açsından haklı olup meseleye nereden bakıldığına bağlı olarak doğru değişmektedir. Tahıl fiyatlarının çok yükseldiği bir dönemde, spekülatörler aşırı mal çekerek gemilere yüklemekte ve adeta gemileri depo olarak kullanmakta, ancak piyasaya sunmayarak fiyatların daha da yükselmesini beklemektedirler, buna karşın bu ürünleri ihraç eden ülkeler aşırı talep nedeni ile içeride yükselen fiyatları kontrol etmek için ihraç yasağı koymakta ve bu yolla iç piyasa da fiyatları kontrol edeceklerini sanmakta, ancak bu nedenle dünya genelindeki arz miktarı daha da düşerek fiyatlar yeniden daha da yükselmekte, hükümetler buna karşın yeniden aynı tedbiri almakta ve piyasa bir kısır döngü içine girmektedir. Bunun yegâne yolu arzı artırmak olması gerekirken, buda kısa dönemde gerçekleşmemektedir.

Zaten tahıl ve gıda fiyatlarındaki bu artış kuraklık, sel baskınları vb gibi doğal ve meteorolojik olumsuzluklar sonucu hasat mevsimimin kötü geçmesi ve üretim miktarının düşmesinden kaynaklanmaktadır. Diğer bazı ülkeler ise zaten kendi tahıl ve gıda üretimleri kendi halklarına yetmediği için (Afrika Ülkeleri gibi)bu malların ihracına kendi halklarının refahını düşünerek yasak ya da yüksek ihraç vergileri koymaktadırlar. Bu durum karşımıza deniz taşımacılığında yük tanımlamalarında ‘’legitimate cargo’’olarak çıkmaktadır. Yani yük tanımı yaparken armatör yükün ‘’mevcut uygulama ve mevzuata aykırı ‘’bir yük olmamasını talep etmektedir.

Örneğin; diğer hususlar meyanında, hükümetlerin ihracına ya da ithaline yasak koymadığı bir yük olmasını istemektedir. İhraç vergileri çoklukla ham madde ve tabi kaynakların ihracına konmaktadır. Buradaki yaklaşım ülkelerin katma değeri düşük primitif ham maddeleri ihraç etmek yerine bunları biraz işleyip, katma değer katarak, kendi ham maddelerinden daha fazla kazanç elde etmelerini istemelerinden kaynaklanmaktadır.

Örneğin; geçen sene Endonezya’nın Nikel ihtiva eden cevher ihracına sınırlama ve yasaklama getirerek, cevherin içinden nikeli ayrıştırarak geri kalanın ihracını istemeleri gibi. Yada demir cevheri ihraç eden ülkelerin demir cevherini belli prosese tabi tutarak sinter ,pig iron yada iron billet haline dönüştürmek istemeleri gibi.

Dünya ticaretinin serbestçe yapılmasını, gümrük duvarlarının yıkılmasını, bu bakımdan uluslararası ticareti engelleyen unsurların ortadan kaldırılmasını ve gümrük rejim ve tarifelerini düzenleyen bir örgüt olan GATT(1947)’in XI.cu Maddesi bazı istisnalara tabi olarak, ihracatın her hangi bir miktar sınırlamasına tabi olmamasını hükme bağlamaktadır. Bununla birlikte GATT ihraç vergisinin maksimum seviyesi hususunda her hangi bir miktar belirlemesi yapmamıştır. Bununla ilgili önemli istisna yeni kabul edilen ülkelere ya da üyelere( Artık Dünya Ticaret Örgütü üyelerine demek daha doğru olacaktır)ithal vergisi konusundaki yaptırımlar gibi ihraç vergisi konusunda da benzer yaptırımlar uygulanması olmuştur.(WTO 2012 uygulamaları bu yöndedir.)

Örneğin; ihraç vergisi konusunda çok aktif olan Çin karşısında ABD, Avrupa Birliği ve Meksika, Çin’in bu uygulamaları ile ilgili şikayetleri / ihtilafları hususunda ve davalarında haklı bulunmuşlardır.

Bu haklılıklarına esas teşkil eden husus ise Çin’in Dünya Ticaret Örgütüne giriş taahhütlerinde ihracat vergisi uygulamasının yer almaması olmuştur. Bilindiği üzere Çin konusundaki en büyük şikayet, diğerleri meyanında nadir metaller konusunda koymuş olduğu ihraç yasaklamaları ya da sınırlamalarıdır. Aşağıdaki haritadan da görüleceği üzere dünya üzerindeki pek çok ülke ihraç vergisi uygulamaktadır. Oecd’nin son yaptığı araştırmada ihracatını sınırlayan ülkeler bakımından yaptığı envanter araştırmasında (2014)İhraç vergisi uygulamasının nedenleri ve bu gerekçeler ile bu uygulamayı yapan ülke sayısı aşağıdaki gibi olmuştur;

                          İhraç Vergisi Uygulamasının Nedenleri ve Ülke Sayısı

Nedeni                                        Uygulayan Ülke Sayısı

Döviz Kuru Kontrolü                             4

Gelir elde etme                                    9

Doğal Kaynakların Korunması               7

Çevre ve Sağlık Koruması                   19

Dâhili arz miktarının idamesi                 14

Gıda Güvenliği ve istikrarı                     4

Üretimin ekonomi için stratejik olarak Değerlendirilmesi 1 ülke Moritus

Hammaddelere ilave katma değer katma   6

Local Endüstrinin korunması                     3

Diğer                                                       4

Toplam:                                                  71

Kaynak OECD Export Restrictions in Raw Materials Trade; Facts, Fallacies and Better Practices

Dünya Ticaret Örgütünün 2010 tarihli Raporun da ise tüm ihraç vergisi uygulamasının yaklaşık 1/3 ünün tabi kaynaklar üzerine konduğu tespit edilmiştir. OECD’nin yapmış olduğu envanter çalışmasına göre en fazla ihraç vergisi uygulaması ya da ihraç sınırlaması tedbirleri Gelişme Yolundaki ve Yükselişte olan ülkelerde görülmektedir. İktisaden ileri ülkelerde bu tip uygulamalar çok ender görülmektedir.

Yine OECD araştırmasında ihracatı engelleme usul yada yöntemleri aşağıdaki gibi olmaktadır; İhraç Vergisi, İhraç Surtax Uygulaması, İhracata konan mali vergiler, İhraç kotası, İhraç yasaklaması, ihraç lisansı talebi, minimum ihraç fiyatı /ihracat için fiyat referansı, Çift fiyat uygulaması (Mahalli piyasadaki fiyatlara göre ihraç fiyatlarının yüksek tutulması gibi),ihraç için gümrük kontrol noktalarında sınırlama, qualifiye ihracatçı listesi ,mahalli piyasa ile ilgili yükümlülükler , madenler bakımından üretim sınırlaması ve diğerleri olmaktadır. Bu uygulamalar bazen 1 yıldan kısa olmuş bazıları ise orta ve uzun vadeli olarak uygulamada kalmıştır.

Bağımsız ticaret politikası uygulayan yani GATT/WTO Bünyesinde olmayan ülke ve bölgelerin yarısından fazlası ihraç vergisi uygulaması yapmaktadır. Yapılan incelemede araştırma yapılan ülkeler arasında en fazla ihraç vergisi uygulayan bölge Afrika olmaktadır (%91),bunu %76 ile Asya Ülkeleri ve %71 ile Amerika Kıtası Ülkeleri takip etmektedir. Genel bir inceleme yapıldığında Çin’in 2011 yılında 252 ürüne, Vietnam’ın 2009 yılında 159 ürüne, Rusya’nın 2009 yılında 155 ürüne ihraç vergisi uygulaması yaptığı tespit edilmiştir.

DÜNYA GENELİNDE İHRAÇ VERGİSİ UYGULAYAN VE UYGULAMAYAN ÜLKELER HARİTASI

 

Lacivert olan yerlerde İhraç vergisi uygulamaktadır. Gri olan yerler ise ihraç vergisi uygulamayan ya da bu konuda bilgi olmayan yerler ve ülkeler olmaktadır.

II-SÖZ KONUSU İHRAÇ SINIRLAMALARININ DENİZ TAŞIMACILIĞINA ETKİLERİ

Yapılan bu ihraç vergisi uygulamaları, ya da ihraç sınırlamaları doğal olarak konu yükün ihraç miktarını azaltmakta buda deniz taşımacılığı piyasasında o bölgedeki yük miktarını azaltarak navlunların düşmesine ya da o bölgedeki lotlara göre ona uygun gemilerin navlunlarının azalmasına neden olmaktadır. Mantıken ithalatçılar söz konusu ihraç vergisinin uygulandığı bölgeden yaptıkları ithalatlarını azaltmaları karşısında bunu farklı bir alandan sağlamak zorunda kalacaklardır.

Bu bölgenin mukayeseli uzaklığı ya da yakınlığı gemi tonajı arzı bakımından navlun piyasalarına olumlu ya da negatif etki yapacaktır. Ayrıca bir tonaj segmenti için olumsuz etki yaratırken diğeri için olumlu sonuç doğurabilmektedir.

Örneğin Handymax gemi için, konan ihraç vergisi yük miktarını azaltırken, bunun yerine başka bölge ya da ülkeden yapılan ikame ithalat da Panamax tonajının talebini ve buna bağlı olarak navlunlarının artmasına neden olabilmektedir. Diğer taraftan yukarıda açıklandığı üzere bazı ülkeler söz konusu ihraç vergisi meyanında çevreyi koruma hassasiyeti başta olmak üzere çeşitli nedenler ile üretim sınırlaması ya da yasakları uygulamaktadırlar. Bu uygulamalar aşağıda ülke bazında açıklanmıştır.

1-HİNDİSTAN;

Bilindiği üzere Hindistan Avustralya ve Brezilya’nın ardından dünyanın 3.cü büyük demir Cevheri ihracatçısıdır. Hindistan ‘’Doğal Kaynak Milliyetçiliği ‘’ olarak adlandırılan uygulama ile yani kendi doğal ya da ham madde kaynaklarını(demir cevheri) ihraç yerine kendi ülkesinde işleyerek kendi ulusal sanayini koruma amacı ile demir cevheri ihracına ihraç vergisi koymuş, bazı bölgeler itibari ile ise doğayı da korumak maksadı ile üretimine yasak ve miktar sınırlamaları ve ihraç yasakları getirmiştir.

Gao Eyaletinde ve özellikle Karnataka ‘da demir cevheri üretimine ve ihracına getirilen yasaklar gibi. Söz konusu bu yasaklar direk ve indirek istihdam bakımından milyonlarca kişinin işsiz kalmasına neden olmuştur. Global krizden sonra gerek Gao gerekse Karnataka’da demir cevheri ihracına getirilen yasaklar ile Hindistan’ın demir cevheri ihracatı 2009-2010 arası 117 mt’dan 2013-1014 arası 14 Mt ‘a düşmüştür. Hindistan da demir cevheri ihracatı ile ilgili ihraç vergisi %5 iken 2012 yılında 6 misli artırılarak % 30 çıkarılmıştır.

Buradaki amaç lokal ulusal üreticiyi korumak olmuştur. 2010-2012 arası yani daha bu ihraç vergileri artırılmadan Hindistan’ın demir cevheri ihracatı söz konusu yıllar arasında önemli ölçüde düşmüştür. Bunun da nedeni üretilen demir cevherinin içeride kullanılması ve dünyadaki genel iktisadi kriz olmuştur. Hal böyle olmakla beraber, gerek Hindistan Savunma Bakanı gerekse Güney Gao MP’si nin istek ve baskısı ile Hindistan Maliye Bakanı Arun Jaitley 2015 Nisan ayı son haftasında düşük kalitedeki demir cevheri (demir muhtevası %58 den düşük olan)(low grade)ihracatına uygulanan ihraç vergisini %30’dan %10’a çekeceğini ilan etmiştir. Diğer demir cevheri türlerinde ise söz konusu ihraç vergisi değişmeden aynen devam edecektir. Ancak Hindistan’daki maden lobisi bunu çok geç ve miktar olarak ta çok düşük bulmuştur.

Madenciler yüksek mahalli vergiler ve düşük demir cevheri fiyatları karşısında bu vergi kesintisinin pek bir işe yaramayacağını beyan etmişlerdir. Hindistan Maden Endüstrileri Genel Sekreteri R.K Sharma bu şekildeki beyanlarına ilave olarak Mahkeme kararı ile belirlenen üst üretim miktarının işletme maliyetlerinin artmasına neden olacağını ileri sürmüştür. Üreticiler bu vergilerin satışlarını yarıya düşürdüğünü iddia etmişlerdir. Arun Jaitley bu vergiyi indirme niyetlerinin arkasındaki amaç olarak, üst mahkemenin ihraç yasağını kaldırmasının üstünden bir yıl geçmesine rağmen bu bölgede madencilik faaliyetlerinin henüz başlamaması olduğunu ileri sürmüştür.

Bu ihraç vergisinin düşürülmesi ile Gao’nun batı eyaletinden ihracatın artırılması amaçlanmaktadır. Sharma, Maliye Bakanının açıklamasından memnun kalmayarak bunun hiçbir anlam taşımadığını mevcut fiyatlara göre üretim maliyetlerinin çok yüksek olduğunu ifade etmiştir. Dünya genelindeki aşırı üretim nedeni ile %62 metal muhtevası olan spot demir cevherinin 2015 Nisan ayında Çin Qingdao limanına teslim fiyatı 2014 yılının aynı dönemine göre %47 düşmüştür. Ağustos 2014’de Hindistan hükümeti madencilerin bölgesel hükümetlere satış miktarları üzerinden ödedikleri royalty miktarını (İşletim hakkı karşılığında ödenen bedel)%10 dan %15’e çıkarmıştır.

Gao Madencileri ayrıca Devlet Gelişme Fonuna satışlarından %10 ödeme yapmaktadırlar. Tüm bunlar üretim maliyetlerini artıran unsurlar olmaktadır. Ülkenin diğer bölgelerinden yapılan sevkiyatlar yüksek demir yolu maliyetleri nedeni ile daha da pahalı olmaktadır. Hindistan hükümeti bu karar ile yukarıda da açıklandığı üzere Gao eyaletinin refahını artırmayı planlamıştır. Bu eyaletteki madencilik faaliyetleri Turizm den sonra ikinci büyük endüstri iken ve eyaletin gelirlerinin %25ini karşılarken, madencilik faaliyetlerinin durgunluğa girdiği ve sadece bu bölgede 100 binlerce kişinin işsiz kaldığı 2012 yılındaki küresel iktisadi krizden sonra söz konusu bu katkı çok azalmıştır.

Yukarıda sözü edildiği üzere mahkeme kararı ile Gao ‘de madencilik faaliyetlerinin durdurulması sonucu olarak kanunsuz kaçak madencilik faaliyetleri hortlamış ve yüz milyar Rupinin alınmasına ve çevre hasarına neden olmuştur. Yasaktan önce Gao madencileri Hindistan’ın düşük kaliteli demir cevheri ihracatının büyük bir bölümünü sağlamaktaydı.

Gao eyaletinin eskiden en büyük üreticilerinden biri olan SESA STERLİTE LTD Madencilik Şirketinin Başkan Yardımcısı A.N JOSHI vergi indiriminin madencilik Endüstrisi için moral verici bir uygulama olduğunu belirtmiştir. Düşük üretim maliyeti olan şirketlerin devletten çalışma müsaadesi alır almaz maden üretimine başlayabileceklerini izhar etmiştir. 2014 Nisan ayında mahkeme yıllık üst limiti 20 Milyon Mt da tutmak kaydıyla yeniden üretim yapılmasına müsaade etmiştir. Gao madencileri bölgesel ve Federal Hükümetlerden gerekli müsaadeyi istihsal ederek üretime başlayacaklardı. Bu yeni gelişmenin ve uygulamanın bu bölgeden yapılacak olan demir cevheri ihracatının başlaması ile handymax ve bu sıze’a yakın gemilere yakın gelecekte yeni iş imkânı yaratacağı düşünülmektedir. Çünkü söz konusu yasaklar bu bölgedeki deniz ticareti faaliyetlerini ters yönde etkilemişti.

2-RUSYA;

Bilindiği üzere 2010 yılında uyguladığı ihraç yasağı ile küresel olarak Buğday Fiyatlarının artmasına neden olan Rusya 1 Şubat 2015 de Rublenin değer kaybetmesi ve buna bağlı olarak içerde ortaya çıkan gıda enflasyonunu düşürmek için buğday ihracına vergi koymuştur. O tarihte yürürlüğe koyduğu ihraç vergisi malın gümrük değerinin %15 i ve ilaveten 7.5 Euro($8.29) pmt olup 1 ton Buğdaydan alınan vergi 35 Euro’dan az olmayacaktı.

Rusya’nın tahıl ihracatı bakımından rolü ve Türkiye’nin tahıl ithalatı bakımından taşıdığı önem aşağıdaki tablolarda gösterilmektedir.

Resim

 

Söz konusu bu uygulama 30 Haziranda sona erecek olmakla beraber, tüccarlar bunun uygulanmasına devam edilmesini istemişlerdir. Fakat Başbakan Dmitry Medvedev enflasyonun düşmesi nedeni ile bu uygulamayı taleplerin tam tersine 1,5 ay öncesinden 15 Mayıs 2015 tarihi itibari ile sonlandırmış ve tarafımızdan da bu husus muhtemel etkileri ile birlikte bir rapor halinde makamlarının görüşlerine arz edilmiştir.

Ancak Buğdaya uygulanan ihraç vergisinin kaldırılmasından yaklaşık 10 gün sonra 2015/2016 sezonu yeni mahsul bakımından içerdeki hayvan yetiştiricilerini korumak üzere yeni bir ihraç vergisinin uygulanması gündeme gelmiş ve 29 Mayıs 2015 tarihinde Rus Hükümeti bu yeni ihraç vergisi uygulamasını kabul etmiştir.

Bu yeni uygulamada malın ton başına gümrük değerinin yarısından 5500 Ruble tenzil edildikten sonra kalan vergi olarak alınmakta, ancak bu asla ton başına 50 Ruble yada $1 dan daha düşük olamamaktadır.(Çünkü bu kanunun hazırlandığı tarih itibari le 50 Ruble =$ 1 dir.) Örneğin Buğdayın FOB Fiyatı $ 190 pmt (Rub 10.064 )olduğunda ihraç vergisi sadece 50 Ruble olmaktadır. Hesaplama; 10.064 ./. 2 =Ruble 5032- 5500 = -468, yani vergi ödenecek bir miktar kalmamaktadır. Bu durumda minimum rate uygulaması devreye girip Ruble 50 uygulanmaktadır.

Fiyatlar düşük kaldığı sürece ve Ruble, Dolar karşısında değer kaybetmediği takdirde bu uygulamanın çok ciddi bir etkisi olmamaktadır. Ancak Buğday fiyatları yükseldiğinde ya da Ruble değer kaybettiğinde bu mekanizma ile fiyat istikrarını sağlamak üzere vergi miktarı artmaktadır. Örneğin; Fiyatlar ton başına 11.000 Ruble yada $220 üstüne çıktığında (Kur 1 usd =50 Rubledir) Yani fiyat 12600 Rubleye çıkarsa kur sabit kaldığı taktirde bu $252pmt yapacaktır. 12.600 ./. 2 = Ruble 6300 –Ruble 5500= Ruble 800, yada $16 pmt ihraç vergisi olacaktır. Ya da Ruble değer kaybetsin ve 60 Ruble = $ 1 olsun. Artık eşik olan Ruble 11.000 ($220) pmt ve $ 1 =50 Ruble esasına göre ; $220 x Ruble 60 = Ruble 13.200 ./. 2 =Ruble 6600-5500 = Ruble 1100 olacaktır.

Bu nedenle bu konuda yayınlanan makalelerde Fiyatların Rub 13.000 pmt’nu ($245 )aşması halinde piyasada bu ihraç vergisi uygulamasının bir etkisinin olacağı ve iç piyasada fiyatların düşeceği belirtilmektedir. Taktir edileceği üzere sürekli kurların değiştiği oynak bir piyasada Ruble ’deki aşağı yukarı hareketler piyasadaki traderlar için önemli bir sıkıntı kaynağı olacaktır.

Nitekim uygulamada aşağıda belirtildiği üzere böyle bir sonuç yaratmıştır. Rus yetkililer bu uygulamanın sonucu olarak 2015-2016 sezonunda, söz konusu ihraç vergisinin işlemesi halinde Rusya’nın denizaşırı ihracatı %29 düşerek 15 Milyon tona gerileyecektir. Buda son 3 yılda görülen en düşük seviye olacaktır.

Tüccarlar bu vergi uygulamasını doğal olarak üreticilere yansıtmak için onlardan mevcut fiyatlar üzerinden indirim talep edeceklerdir. Rus yetkilileri bu verginin amacının hayvan yemi maliyetlerini düşürerek ve bu yolla Rusya’nın gıda üretimini artırarak ABD ve AB ‘nin bu konuda uyguladığı yaptırımların etkisinden kurtulmak olduğunu belirtmişlerdir.

Şüphesiz bu verginin istenen şekilde işlemesi ve etkili olması halinde, Rusya’nın Buğday ihracı düşecek buda bu bölgede gemi tonajı talebinin azalmasına neden olacaktır. Bilindiği üzere; yeni tahıl sezonu başladığı zaman buğday taşımaları önemli ölçüde artacaktır. Bunun sonucu olarak ta Deniz-Nehir gemisi olan armatörler navlunları $3-5 pmt artırabileceklerdir.

Ancak daha büyük artışların bu gün için beklenmesi zor olmaktadır. Eğer fiyatlar yukarı çıkarsa buna bağlı olarak Rusya’nın ihraç vergisi de artacak, buda Rusya’nın Buğday ticaretini ters yönde etkileyecektir. Haziran 2015 başı itibari ile 3000 ton Buğday yada Mısır yükünün Azov/Rostov‘dan Marmara’ya taşıma navlunu $17 pmt, Mersin’e ise $ 26-27 pmt olmuştur.

Hal böyle olmakla beraber TEMMUZ başı raporlarında tahıl taşıma navlunları aşağıdaki şekilde gerçekleşmiştir. Azov Denizinde Nehir-Deniz Gemisi Armatörleri piyasadaki tahıl taşıma taleplerinin sınırlı olmasına rağmen yavaş yavaş navlunları yükseltmeye başlamışlardır. ISM Analistlerine göre bu artış suni ve geçici olup, piyasadaki yeni tahıl sezonu başlangıcında geleneksel kiracıların spekülatif davranışlarından kaynaklanmaktadır.

Piyasa oyuncularına göre; birçok armatör (bölgede çok sayıda boş gemi olduğunu dikkate alarak)boş gemilerini piyasaya sürmeyerek ve bu yolla piyasadaki boş gemi tansiyonunu düşürerek navlunlarda hiç olmaz ise biraz artış sağlamaya çalışmaktadırlar.

Örneğin bir çok kiracı temmuz ayı başında 3000 mts tahılın Azov Denizinden Marmara’ya spot kançello ile $18-19 pmt ‘a taşınmasına razı olmasına rağmen, armatörler $20-21 pmt da ısrar etmişler ancak gerçekleşme $19-20 pmt olmuştur. Tahıl yükleri temmuz ayının ilk haftası itibari ile Azov’dan Trans Black Sea esası ile yani Karadeniz limanlarına $17-17.5 pmt, İzmir’e $22-22.5 pmt, Mersin’e $30-31 pmt navlun ile taşınmıştır. 2500-3000 mts çelik hurda yükü Rostov’dan Marmara’ya ortalama $22.5-23 pmt ‘na taşınmıştır.

23 Temmuz 2015 tarihinde piyasaya giren haberlerde Nehir-Deniz gemisi armatörlerinin navlunları yükseltmekte pek başarılı olamadıkları ve geçtiğimiz haftalardaki nafile gayretlerden sonra 29 cu haftada bu konuda pek agresif olmadıkları yer almıştır. İstif faktörü(sf)52 olan 3000 tonluk tahıl yükünün spot olarak Azov’dan yapılan taşımaları için şu an armatörler Azov yükleme Karadeniz içine taşıma için $19-20 pmt, Marmara’ya taşıma için $21-22 pmt, İzmir için $24-25 pmt, Mersin-Alexandria-Ashdod limanlarına taşıma için (1/1 esası ile)ise $33-34 pmt navlun istemelerine rağmen, elde ettikleri navlunlar geçen haftadaki seviyelerde kalmıştır.

Böylece 3000 mts Buğday yükünün Azov’ dan 1 Marmara Limanına taşıma ücreti hala $20-21 pmts düzeyindedir. Türkiye’nin Karadeniz Limanlarına yapılan taşıma ücretleri ise $18-19 pmts, İzmir’e $23-24 pmt, Mersin’e $32-33 pmt düzeyinde gerçekleşmektedir. Bununla birlikte armatörler 1 Temmuz itibari ile bölgede başlayan yeni tahıl sezonu ile birlikte navlunları $2-3 pmt artırmayı başarabilmişlerdir.

Oysaki söz konusu armatörler Haziran ayı navlunlarına göre $7-8 pmt luk artış beklemekte yada bu seviyeleri telaffuz etmekteydiler. Bunun gerçekleşmemesinin nedeni diğer hususlar meyanında Rusya’nın ihraç vergisi uygulamasının çok açık olmayan karmaşık hesaplama yöntemi nedeni ile Rus tahıl ihracındaki azalmadan kaynaklanmıştır. Rusya’nın Geçtiğimiz yıllar içinde uygulamış olduğu ihraç yasağı ve vergisi uygulamaları mal cinslerine göre aşağıda belirtilmiştir.

RUSYA’NIN TAHIL İHRAÇ SINIRLAMA POLİTİKASI

YÜK CİNSİ    YIL    UYGULAMA
Buğday 

 2007

2008- 2010-2011 İhraç yasağı

%10 ancak min 22 Euro/t dan %40 min Euro105/t yükseldi
Soya Fasulyesi    2011 %20 ancak min Euro 35/t
Diğer Yağlı Tohumlar  2011 hardal tohumu %10 ancak min Euro25/t
Mısır   2010-2011   İhraç yasağı
Arpa  

2007 

2008 

2010-2011  

%30 ihraç vergisi

%30 ihraç vergisi ancak min Euro70/t

Arpa ve Çavdar’a ihraç yasağı

 

3-BREZİLYA;

 2015 Haziran ayının ilk haftasında piyasalara Brezilya’nın en büyük eyaletlerinden biri olan Mato Grosso parlamentosunun Soya Fasulyesi, Mısır ve Pamuk ürünlerine %9 ihraç vergisi uygulayacağı haberleri düşmüştür. Bilindiği üzere Brezilya Federal bir devlet yapısına sahip olup 26 Devlet ya da Eyalet ve bir federal bölgeden oluşmaktadır.

Mato Grosso Brezilya’nın 3.cü büyük alana sahip olan Eyaletidir. Ancak konumu itibari ile Brezilya’nın tahıl ihraç limanlarından çok uzakta konuşlanmıştır.

Mato Grosso Eyaletinin parlamenterleri Soya Fasulyesi, Mısır ve Pamuk ürünlerinin ihracına %9 ihraç vergisi uygulamasının imkânlarını müzakere etmeye başlamışlardır. Buradaki amaç ise aşırı bütçe açıkları karşısında, söz konusu bu açığı düşürmek için tarımsal ürünler üzerinden vergi yoluyla fon ya da bütçe geliri yaratmak olmuştur.

Ancak tarım üreticileri bu uygulamanın beklenen amacı hâsıl etmesinin çok güç olduğunu tam tersi tarımsal ürün fiyatlarının tarihsel dip yaptığı bir dönemde böyle bir uygulamanın kendilerinden başlamak üzere durumu çok daha kötü hale getireceklerini ileri sürmüşlerdir. Çünkü tüccarlar doğal olarak bu vergi artışını mahalli çiftçilere yansıtmaya çalışacaklarıdır. Zaten çok yüksek üretim ve nakliye maliyetlerinden mustarip olan küçük ve orta ölçekli üreticiler bu karardan ters yönde etkileneceklerdir.

Bu yeni uygulama tahıl üretimini tamamı ile karsız hale dönüştürecektir. Mato Grosso Tarımsal Ekonomiler Enstitüsü (IMEA)Yöneticisi Otovio Celidonio teklif edilen bu yeni ihraç vergisi uygulamasının zaten Brezilya Tarımsal Ürün ihraç limanlarından çok uzak bölgelerde üretim yapan ve bu nedenle maliyetleri yüksek olan üreticileri/ihracatçıları fiyatlarını düşürmeye zorlayacağını ileri sürmüştür.

Celidonio , Mato Grosso bölgesi üreticilerinin Brezilya’nın en yüksek üretim ve nakliye maliyeti olan çiftçileri olduğunu vurgulayarak, teklif edilen %9’luk ihraç vergisi uygulamasının bu çiftçilerin işini daha da ağırlaştıracağını izhar etmiştir.

Celıdonia’ya göre Tarımsal ürünler devletin GSYIH ‘nın %50 sini oluşturmakta olup, söz konusu vergi uygulaması devlet ekonomisini etkileyecek ve özellikle küçük ve orta ölçekli çiftçiler bakımından olumsuz sonuçlar yaratacak ve büyük üreticilerin küçük üreticileri yutmasına sebep olacaktır.

ISM meseleye uluslararası deniz taşımacılığı noktayı nazarından yaklaşarak bu uygulama gerçekleşir ise Brezilya’nın tahıl üretiminin düşebileceğini ve ihracat yaptığı bazı pazarları kaybedebileceğini boş kalan bu alanların ise doğal olarak ABD ve Arjantinli üreticilerce doldurulacağını belirtmiştir.

ISM e göre sonuç itibari ile yeni sezonda Mısır ve Soya için küresel kotasyonlar artacaktır. Ancak bunun Brezilya tahıl fiyatlarına konan vergi kadar artmasına imkân sağlaması çok zor olacaktır.

Brezilya’nın tahıl ihracatındaki azalma doğal olarak navlun piyasalarında ters etki yaratacaktır. ECSA’dan yapılan taşımalardaki azalmalar Armatörler bakımından felaket olacaktır. Çünkü bu tahıl yükü geçtiğimiz aylarda hatta yukarıdaki paragraflarda da belirtildiği üzere Haziran ayının başında Handysıze, Supramax ve Panamax tonajı için mevcut kötü piyasa koşulları altında bir kurtarıcı olmuştur.

Şüphesiz bu piyasanın güllük gülistanlık olduğu anlamında değildir. Ancak nispi bir iyileşme yaratmıştır.

10 Haziran itibari ile Panamax tonajı için uygun olan tahıl lot’larını spot/prompt bağlantı esası ile Brezilya’dan Çin’e Panamax ‘lar ile taşıma navlunu $23 pmt olarak gerçekleşmiştir. Kamsarmax tonajının tıme-charter rateleri ise ECSA teslim, Singapur-Japonya range’inde geri teslim esası ile $12.000gün + 200.000 BB olmuştur. ECSA ‘dan yükleme yapmak üzere Gibraltar teslim ve SCAW-PASSERO geri teslim esası ile bir Panamax ‘ın günlük TCT rate’i $ 5-6000 gün olmuştur. Bu rateler yine ECSA yüklemeli Kontinant /Akdeniz teslim, Singapur-Japonya Range geri teslim esası ile $11.000 gün ,ECI(Hindistan’ın Batı Kıyıları)yada SEASIA(Güney Doğu Asya)teslim ,ESCA yüklemeli ve Singapur-Japon Range geri teslim esası ile ise $6000-7000 gün olarak gerçekleşmiştir.

4-iRAN;

İRAN DEMİR CEVHERİ ÜRETİCİSİ ÖZEL SEKTÖR FİRMALARINA İLAVE PARASAL YÜKÜMLÜLÜKLER GETİRMEKTEDİR

 27.03.2015 tarihli bilgilere göre İran’ın bu uygulaması nedeni ile yakın gelecekte İran’ın demir cevheri ihracı ve özellikle Çin’e yapılan taşımalar düşecek ve Iran demir cevheri ihracını sınırlayarak, çelik üretimi bakımından 2016 yılı başına kadar kendi kendine yeterli olacaktır.

İran Hükümeti Özel Demir Cevheri Madeni üreticilerine ilave mali külfetler ve yaptırımlar (ruhsat bedeli)(royaltıes)getirmektedir. Bunun sonucu olarak ta muhtemelen önümüzdeki günlerde bazı maden üreticileri faaliyetlerini durduracaklardır. Bu önlemler petrol fiyatlarındaki düşme nedeni ile ülkenin bütçe açıklarını kapatma ve ABD ve AB’nin İran’a uyguladıkları ambargo nedeni ile İran’ın Çelik ithalinin önemli ölçüde düşmesinden kaynaklanmaktadır. Bilindiği üzere petrol fiyatlarındaki düşme nedeni ile Iran bütçesi açık vermektedir.

21 Mart da başlayacak olan yeni mali yıl bütçesinde petrol gelirleri usd 70-72 per baril olarak hesaplanmış ancak şu an bu fiyat Mart ayı itibari ile $54 lere kadar düşmüştür. Bu nedenle de İran hükümeti tüm mal, hizmet ve madenlerin local vergilerini artırmak zorunda kalmıştır. Bilindiği üzere İran dünyanın 10.cu büyük demir cevheri üreticisi ve 6.cı büyük demir cevheri ihracatçısıdır.

Dünyanın en büyük demir cevheri ithalatçısı Çin için İran geçen sene 4.cü büyük demir cevheri sağlayıcısı olmuştur. Ancak şüphesiz miktar olarak bakıldığında İran’ın Çin’e ihracı Brezilya ve Avusturalya ile mukayese edildiğinde çok düşük miktarlarda kalmıştır. Farklı kaynaklarda farklı farklı rakamlar olmakla beraber, Iran Demir Cevheri Üreticileri ve İhracatçıları Birliği Uluslararası İlişkiler Başkanı (Bazı Kaynaklarda Yönetim Kurulu Başkanı, bazı kaynaklarda üyesi olarak verilmektedir.)

Keyvan Ja’fari Tehrani’ye göre İran 2103 Yılında 49 Milyon ton üretmiş ve bunun 24 Milyon tonu ihraç edilmiş ve bunun %90 ı Çin’e taşınmıştır. 2014 yılında ise demir cevheri fiyatlarındaki düşme nedeni ile söz konusu bu ihracat %15 düşme ile 20 milyon tona düşmüştür.

Tehrani’ye göre yukarıda sözü edilen ve aşağıda detayı açıklanacak olan yeni royalty ile ve demir cevheri fiyatlarındaki düşmenin devam etmesi ile 2015 yılında %20-25 daha azalma meydana gelecektir.

İran yukarıda da sözü edildiği üzere petrol gelirlerindeki düşmenin bütçe gelirleri üzerindeki negatif etkilerini azaltarak gelirlerini artırmak, AB ve ABD nin nükleer programı nedeni ile uyguladığı yaptırımların bir parçası olarak çelik ithaline getirilen sınırlama yüzünden çelik üretimini artırarak kendi kendine yeterli olmak ve daha da önemlisi birbiri ile çelişen politikalar gibi görünse de demir cevheri ihracını düşürerek yerel çelik üreticilerinin üretimlerini artırmayı ve bu bakımdan kendi kendine yeter olmayı planlamaktadır.

Bu benzer ihraç vergisi uygulamaları, petrol fiyatlarındaki düşme ile Rusya gibi diğer bazı ülkelerde de görülmeye başlanmıştır.(Rusya’nın buğday ihracına koyduğu vergi gibi ).

İran artık sadece petrol gelirlerine bağlı bir ülke olmak istememekte ve diğer alanlarda da etkinliğini artırarak ihraç kalemlerini çeşitlendirmek en azından mevcuda benzer bir ambargo karşısında kendi kendine yeter olmak istemektedir. Bu cümleden olmak üzere Tehrani’nin açıklamalarına göre İran’daki madenciler bu madenleri kullanmaları nedeni ile mevcut parasal yükümlülüklere ilave olarak, sattıkları demir cevheri bedelinin %25 i kadar ilave bir vergi ödemeye mecbur olacaklardır.

Bu ton başına 220.000 riyal (usd 8 )e tekabül etmektedir. Devlet kontrolündeki madenler zaten şimdiden bu vergiyi ödemektedirler(Routers) Bu uygulamanın İran’ın mali yıl başlangıcı olan 21 Mart’tan sonra uygulamaya konacağı belirtilmiştir.

Tehrani’nin belirttiğine göre 2014 yılında İran’daki özel demir cevheri madenlerinin %30 demir cevheri fiyatlarındaki düşme nedeni ile üretimlerini durdurmuşlardır. Bu yılda gerek fiyat düşmelerinin devamı gerekse söz konusu yeni ihraç vergisi uygulaması nedeni ile ilave kapanmalar ortaya çıkacaktır. Şu an İran da yaklaşık 150 özel madencilik şirketi bulunmakta olup bunlar yıllık ortalama 11-12 Milyon ton demir cevheri üretmektedirler. Bu da toplam üretimin Yaklaşık 1/5 ine tekabül etmektedir.

Mart 2015 başında bu haberler piyasaya girdikten sonra, Nisan ayı başında de piyasaya İran da iki yeni zengin kömür ve demir cevheri madenin bulunduğu haberleri düşmüştür. Khorasan Razavi Eyaletinin doğusunda Sangan maden alanında bulunan bu yeni rezervin 200 Milyon ton demir cevheri ve 120 milyon ton kömür kapasitesi bulunmaktadır.

Bu yeni rezervlerin bulunmasının İran’ın bu politikasını değiştireceği düşünülmemektedir. Piyasa aktörleri İran’dan Çin’e demir cevheri taşımaları bakımından spot yük tekliflerinde bu nedenle azalmalar meydana geldiğini belirtmektedirler. O tarih itibari ile son bağlantılar (27.3.2015 tarihi itibari ile)Handy ve Supramax lotları olarak 20-30 Mart laycan’li olup MART ayının ilk yarısında gerçekleşmiştir.

55.000 ton demir cevherinin İran’ın Bandar Abbas ya da Bandar Khomani limanından Küzey Çin limanlarına taşıma navlunları usd 10-13 pmts olmuştur. Aynı rotada 35-40.000 mts demir cevheri taşıması ise 11-12 pmts ,25.000 mts luk lotların navlunu ise usd 13-14 pmts olarak gerçekleşmiştir.(Bkz ISM RAPORU)

Ancak Iran bu uygulamaları ABD ve AVRUPA yaptırımlarına karşı kendi kendine yeter olma mülahazası ile yapmış ve iç üreticilerinin korunmasını ve gelişmesini planlamıştır. Son olarak 5+1 ülkeleri ile yapmış oldukları anlaşma ve buna karşın İran’a karşı yaptırımların kalkması İran’ı bu konuda politika değişikliklerine sevk edebilecek ve bu da deniz taşımacılığına olumlu katkı sağlayacaktır. Çünkü İran’a uygulanan ambargo deniz ticaretini de ters yönde etkilemekteydi.

Nitekim bizim daha önceki raporlarımızda da belirttiğimiz üzere ambargonun kalkması İran’ın ham petrol üretimini artırmış buda ham petrol fiyatlarının düşmesine neden olmuştur.(Bu husus bizim Aralık 2014 tarihli raporlarımızda belirtilmiştir)

5-MISIR;

Mısır hükümeti bilindiği üzere Pirinç ihracına yasak koymaktadır. Bunda da bazı cins pirince bu uygulamayı yapmaktadır. Geçen sene raporlarımızda da belirtildiği üzere bu konuda bazı iyileştirmeler yapmış ve bazı pirinç türlerindeki ihraç yasağı ya da ihraç vergisi uygulamalarını yumuşatmıştır. Mısır’ın geçtiğimiz yıllarda ihraç sınırlaması politikası OECD raporlarından derlediğimiz bilgilere göre aşağıda verilmiştir.

MISIR’IN TAHIL İHRACI SINIRLAMA POLİTİKASI

Yük Cinsi   Yıl Uygulama
Pirinç  

  2009

 

2010

  2011 

İhraç vergisi EGP 300 /t ihraç yasağı ve ihraç vergisi EGP2000/t’a çıkmıştır

 

  İhraç kotası(100.000 ton)yılın ilk yarısı +128.000 ton yılın 2.ci yarısı ve ihraç yasağı

 İhraç yasağı

Buğday 2010 Özel İhraç Prosedürü

                      

III-SONUÇ

Yukarıda uluslararası ticarete getirilen engellerin lojistik sektörünü ve özellikle deniz taşımacılığını nasıl etkilediği açıklanmaya çalışılmıştır. Ancak krizli dönemlerde ya da gıda/ tahıl üretiminde her hangi bir neden ile azalma meydana geldiğinde ülkeler bunu kendi iç piyasalarını kontrol etmek, fiyat istikrarını korumak maksadı ile geçici olarak bu ihraç sınırlamalarını yapabilmektedirler.

Bu uygulamalar ise World Wide çalışmayan bölgesel ticaret yapan (örneğin Akdeniz Karadeniz taşımacılığı gibi) armatörleri gemilerini başka bir ceografik segmente transfer edememeleri nedeni ile ters yönde etkilemektedir.

Örneğin Rusya’nın ihraç vergisi koyması ya da bazı mallara ihraç yasağı getirmesi bir anda bölgemizdeki deniz taşımacılığı faaliyetlerini olumsuz olarak etkileyebilmektedir. 2010-2011 yılında Hindistan’ın bazı bölgelerinden demir cevheri ihracına koyduğu yasaklar, 2014 de Endonezya’nın bazı madenlerin ihracına koyduğu yasaklar bu bölgede navlunların düşmesinde önemli rol oynamıştır.

Kısaca iktisadi kriz ve konjonktürler zaten deniz taşımacılığını ters yönde etkilerken birde bunlara karşı alınan tedbirler piyasadaki mal arzını başka deyişle yük miktarını daha da düşürmektedir. Küresel liberalizm tahtında bir ülkedeki uygulamanın etkisi sadece o ülke ile sınırlı kalmamakta bir anda çok farklı coğrafyalarda yada sektörlerde fırtınalar koparabilmektedir.

Bu nedenle kriz dönemlerinde uygulamaya konacak küresel üst acil eylem planlarının ve uygulama yöntemlerinin tespitine ihtiyaç duyulmakla beraber, kulağa hoş gelen bu tür fikirlerin pratikte uygulanabilirliği çok zayıf olacaktır. Bu yüzden mikro yada makro ölçekte her kurum yada şirket kendi risk yönetim modellerini oluşturarak bu gibi durumlardan en az etkilenebilecek politikaları üretip bundan az hasar ile kurtulacak, yada kümülatif sorunlar girdabında debelenip duracaklardır.

Ama daha önemlisi her lojstik şirketi yâda deniz taşımacılığı şirketi bizim yukarıda yaptığımız gibi dünyada bu konuda ne gibi uygulamalar olduğunu ve bunların genel olarak deniz taşımacılığına ve kendi faaliyetlerine etkilerini hesaplayarak gerekli önlemleri alacak veya dünyadan bir haber kriz kaderimdir deyip önceden tedarikli olup yanına şemsiye alıp sokağa çıkacağına yağan yağmurda ıslanacaktır.