1969-74 yılları arasında Genel Müdürlük yapan Celalettin Erol, Denizcilik Bankası tarafından Gemi Mühendisliği tahsili için gönderildiği İngiltere’den döndüğü 1947 yılından itibaren, emekli olduğu 1974 yılına kadar çalıştığı her kademede çalışkanlığı, dür
1969-74 yılları arasında Genel Müdürlük yapan Celalettin Erol, Denizcilik Bankası tarafından Gemi Mühendisliği tahsili için gönderildiği İngiltere’den döndüğü 1947 yılından itibaren, emekli olduğu 1974 yılına kadar çalıştığı her kademede çalışkanlığı, dürüstlüğü, işine gösterdiği ciddiyeti, bankamıza ve tersanelere bağlılığı ile temayüz etmiş, denizciliğimizin ve tersaneciliğimizin gelişmesine önemli katkılarda bulunmuştur.
Bu yıl, 90. yaşını idrak eden, benim yetişmemde de büyük katkıları olan, örnek almaya çalıştığım bu değerli büyüğümüzün ilginç hayat hikayesini özetlemeye çalışırken kendisine muhterem eşi ve sevgili evlatları ile birlikte sağlıklı, mutlu nice uzun yıllar diliyor saygılarımı, hürmetlerimi sunuyorum.
Ali CAN
Hayat Hikayesi
1938 Temmuz’unda, o yıl Kabataş Lisesi Fen Bölümünü bitiren genç Celalettin, hangi üniversite’ye gideceğini, hangi mesleği seçeceğini düşünürken bir sabah, gazetedeki Denizbank ilanına gözü takılır.
“Pendik Tersanesi için mühendis yetiştirilmek üzere yurtdışına talebe gönderilecektir.”
Yurtdışında okumak, her genç gibi, onun da hayallerini süslemektedir. “Neden olmasın, şansımı bir deneyeyim” der ve hemen ertesi gün Denizbank’ın Karaköy’deki genel müdürlük binasına gidip kaydını yaptırır. Birkaç gün sonra Camialtı Tersanesi’nde yapılan imtihanlara katılır ve kazanır.
Kazanan 15 öğrenci, Haliç Tersanesi’ndeki bir yıllık pratik ve Almanca eğitiminden sonra önce Almanya’ya gönderilir ama birkaç ay sora İkinci Dünya Savaşı patlayınca Türkiye’ye dönerler. Haliç Tersanesi’nde ikinci defa yaptıkları kısa bir staj devresinden sonra 1940 Mayıs’ında bu defa İngiltere’ye gönderilirler.
Genç Celalettin, İngiltere’de ingilizce’sini geliştirmek için Exeter’deki bir lisan okuluna kaydolarak bir yıl lisan eğitimi görür. Lisan okulunu başarı ile bitirdikten sonra Glasgow Universitesi Gemi İnşa Mühendisliği Bölümü’ne müracaat eder ve kabul edilir.
Glasgow Universitesi’nde çok başarılı bir talebelik dönemi geçiren Celalettin Erol, bu üniversiteyi “Yüksek Onur” derecesi ile bitirir ve Türk talebelerinin gurur kaynağı olur. Üniversite eğitiminden sonra yüksek lisans derecesi için üç yıl fiilen tersanede çalışır ve Gemi İnşa Yüksek Mühendisi olur.
İngiltere’deki eğitimini tamamlayan Celalettin Erol 1947 yılında Türkiye’ye döner ve İstinye Tersanesi Atölye Mühendisliği’ne tayin edilir. Bir süre çalıştıktan sonra askerlik görevini yapar ve tekrar tersanelere döner. 1952 yılında Denizcilik Bankası kurulunca sıra mühendisi olarak çalışan İngiltere mezunlarına artık tersanelerde önemli görevler verilecektir.
1953 yılında Haliç Tersanesi Müdürlüğü’ne tayin edilen Nedret Utkan’ın yanı sıra Celalettin Erol da Haliç Tersanesi Planlama Müdürlüğü’ne getirilir. İki yıl kadar süren bu görevden sonra Celalettin Erol, Japonya’ya sipariş edilen gemilerin kontrol heyetine dahil edilip Japonya’ya gönderilir. Japonya’dan dönüşünde Nedret Utkan’ın yerine 1956 yılında Haliç Tersanesi Müdürlüğü’ne getirilir.
1959 yılı sonunda, yine Japonya’ya sipariş edilen gemilerin kontrolü için bu defa heyet başkanı olarak Japonya’ya tekrar gönderilir. 1962 yılında Japonya dönüşünde Denizyolları İşletme Müdürlüğü’ne, 1963 yılında Denizcilik Bankası Genel Müdür Yardımcılığı ve Yönetim Kurulu Üyeliği’ne ve nihayet 1969 yılında da Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Başkanlığı’na tayin edilir; ve böylece kariyerinin en üst basamağına ulaşmış olur.
1974 yılında CHP-MSP hükümetinin işbaşına gelmesi üzerine kendi isteği ile emekliye ayrılır ve 1938 yılı Temmuz’unda gazetede gördüğü bir ilanla ayak bastığı Denizcilik Bankası’na ve tersanelere 36 yıl sonra veda ederek ayrılır.
Gemi İnşa Sanayii’nde Bir İlk: Kartal Araba Vapuru
Celalettin Erol, 1953 yılında haliç Tersanesi Planlama Müdürlüğü’ne tayin edilince tersane müdürü Nedret Utkan ve işletme müdürü Sadullah Bigat’la birlikte Kartal ve Kabataş araba vapurlarının inşaatlarını gerçekleştirmiştir. 1952 yılında Denizcilik Bankası kurulur kurulmaz başlatılan gemi inşa hamlesinin ilk gemileri olan bu araba vapurlarını inşa etmiş olmak bu üç değerli mühendisimiz için büyük onur olmuştur.
Pendik Tersanesi Direkten Dönüyor
1969 yılı başında Genel Müdür Yardımcılığı sırasında görevle Ankara’da bulunduğunda, bankanın Ankara irtibat bürosunda çalışırken Cumhurbaşkanlığı köşkünden büroya bir telefon gelir. Celalettin Erol çok acele olarak o sırada Çankaya’da toplanmış olan Milli Güvenlik Kurulu toplantısına çağrılmaktadır. Sebebini bilmediği tahmin de edemediği davet haberini alınca oldukça heyecanlanır, acaba kendisine ne sorulacaktır.
Bir taksiye atlar ve doğru Çankaya Köşk’üne çıkar. Kendisini bir binbaşı karşılar ve toplantı salonunun kapısına kadar getirir. Kapının dışında bulunan bir sandalyeyi göstererek orada beklemesini rica eder.
Bir süre sonra salonun kapısı hafifçe açılarak içeriden başını dışarı uzatan birisi parmağı ile işaret ederek kendisini salona alır. İçeriye girdiğinde geniş ve aydınlık salondaki büyük masanın başında Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ı, sağ tarafında Başbakan Demirel’i ve bakanları sol tarafında da Genel Kurmay Başkanı’nı ve komutanları sanki kendisini bekler vaziyette görür. Kendisine gösterilen yere oturunca, başta Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay olmak üzere masadaki herkesin gözlerini kendisine çevirip uzun uzun süzdüklerini, adeta kendisini tetkik ettiklerini fark eder. Oraya ne için davet edildiğini bilmememin şaşkınlığı kendisine ne sorulacağının merakı içindedir.
Bir süre sonra, Kurul’un o tarihteki Genel Sekreteri Kemalettin Gökakın Paşa ayağa kalkıp kendisini meraktan kurtaran soruyu sorar: “Celalettin Bey, sizi Pendik Tersanesi için davet ettik. Marmara Denizi içinde ve Ege’de bir çok koy varken niçin tersane kurulması için illa da Pendik Koyu seçilmiş, bize bunu gerekçeleri ile açıklar mısınız?” der.
Kemalettin Paşa’nın sorusu ile rahatlayan Celalettin Erol, uzun uzun Japonya, İngiltere, Almanya ve diğer ülkelerdeki şehirlerle iç içe olan tersanelerden örnekler verir. Şehirden çok uzakta rast gele bir koyda tersane yapmamın mahsurlarını anlatır. Başbakan Süleyman Demirel de sorduğu yönlendirici sorular ile kendisine yardımcı olmaya çalışır. Sözlerini bitirince de masada oturanların yüz ifadelerinden imtihanı geçtiğini ve onları ikna ettiğini fark eder.
Kurul salonundan çıkmaya hazırlanırken bütün cesaretini toplayıp Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a hitaben “Sayın Cumhurbaşkanı’m, ben ve diğer bir çok arkadaşım 1938 yılında Pendik Tersanesi için mühendislik eğitimi görmek üzere İngiltere’ye gönderildik. Ben döndüm yıllarca eski tersanelerde mühendis olarak çalıştım, müdürlük yaptım, şimdi Genel Müdür Yardımcısı’yım, neredeyse emekli olacağım. 1938 yılından bu yana tam 31 yıl geçti, Pendik Tersanesi hala arazi halinde, müsaade edin de şu tersaneyi yapalım efendim.” der. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, aldığı izahatten tatmin olmuş bir yüz ifadesi ve olanca babacanlığı ile “Tamam evladım, tersaneni yapacaksın.” der.
Celalettin Erol köşkten ferahlamış ve mutlu olarak ayrılır. Sonradan öğrenir ki Pendik Koyu’nda, tersanenin yapılacağı yerde Merkez Bankası’nın ve Hava Kuvvetleri Personeli’nin yazlık kampları vardır. Tersane inşaatı başladığında bu kamplar kaldırılacaktır. Kamp sakinleri kamplarının bozulmaması için büyük mücadele vermektedirler ve konuyu Milli Güvenlik Kurulu gündemine kadar getirmişlerdir.
O gün, Celalettin Erol’un köşkte verdiği izahat üzerine bu mukavemet kırılır ve Pendik Tersanesi adeta direkten döner ve kurtulur. Kimisi yazın yan gelip yatmak, güneşlenmek ister, kimisi de gemi yapıp gemi sanayimizi kalkındırmak…
Ne yaparsınız ki herkesin derdi başkadır.
Dürüstlük Timsali Celalettin Erol
Boğaziçi Köprüsü’nün henüz yapılmadığı 70’li yılların başında özellikle yaz aylarında Kadıköy tarafında oturanlar, Kabataş’tan arabaları ile araba vapurlarına binerek evlerine veya yazlıklarına giderlerdi. Araba vapurlarının sayıları yetersiz olduğu için araba kuyrukları Tophane’ye kadar uzardı. Tuzla’da yazlığı olan Celalettin Erol, Karaköy’deki Genel Müdürlük Binası’ndan arabasına biner Genel Müdür olduğu halde kuyruğun en arkasına geçer, sıra kendisine gelinceye kadar saatlerce sabırla beklerdi. Kesinlikle kendisine bir ayrıcalık yapılsın istemezdi.
Dürüstlük ve namus timsali olan bu değerli büyüğümüz şükürler olsun ki halen hayatta ve bugünlerde 90. yaşını kutluyor. Tersaneciliğimize yapmış olduğu hizmetlerin verdiği ruh huzuru ile emeklilik günlerini yaşıyor.
NOT: Bu yazı; Osman Öndeş'in Deniz Ticaret Odası'nca yayınlanacak olan "Endaze: Turkiye'nin Gemi Yapan Adamları" adlı kitabında yer alıyor. Sayın Osman Öndeş'e yazının burada yayınında gösterdiği centilmenlik ve anlayıştan ötürü teşekkür ediyoruz.