İngiliz oyun yazarı William Shakespeare eserlerinde genelde tarihi bir arka plan çerçevesinde ele aldığı binlerce yıldan beri değişmeden süre gelen , yinelenen insan varoluşuna ait duyguları , karmaşaları büyük bir deha ve ustalıkla işlemiş olmasıyla güncelliğini yitirmeden adeta zamanın ötesine geçmiş evrensel bir sanatçıdır. Shakespeare günümüzde de yazın dünyasının kutup yıldızı olarak kabul edilmekte ve halen çağdaş bir sanatçı olarak yerini korumaktadır.

William Shakespeare

William Shakespeare 1564 yılında günümüzde Londra şehrinin sınırları içinde kalmış Stratford kasabasında dünyaya geldi. Eserlerinin büyük bölümünü 1589 - 1613 yılları arasında yazmıştır ve sadece birkaç tanesini diğer başka yazarlarla ortak olarak kaleme aldığı toplam 38 tiyatro oyunu ve 154 sonesi günümüze kadar gelmiştir.

Yüzyıl sonuna kadar kaleme aldığı oyunlarının çoğu komedi ve tarih ağırlıklıydı ancak 1600 senesinden sonra Kral Lear , Hamlet, Macbeth , Othello ,Julius Caesar , Antonius ve Kleopatra gibi çok bilinen eserleriyle tragedya alanında da muhteşem eserler vermiştir. Bu eserlerinde Shakespeare Aristophanes ,Euripides ve Sophokles ile zirvesine ulaşmış Yunan tragedya geleneğini çok başarılı bir biçimde devam ettirir ve adeta taçlandırır.

Yunan tiyatro geleneğinden esinlenerek kaleme aldığı bu eserlerde şansın bir dönem yüzlerine güldüğü , zirvelere çıkardığı trajik kahramanlar talihin onlardan yüzünü çevirmesiyle hiç beklenmedik acıklı , içinden çıkılmaz durumların içinde bulurlar kendilerini. Çoğu zaman bu durumlara düşmelerinin nedeni gelişen olaylar karşısında dürüst ve kendileri olarak kalmayı tercih ederken , küçük hesaplar peşinde olan kurnaz ,çıkarcı yan karakterlerin entrikalarının kurbanı olmalarıdır. Tragedya konuları ele alma şekliyle bir anlamda izleyicisine kaybedenlerin bir zamanların kazananları olduklarını bizlere fısıldar ve toplumun tüm katmanları arasında hümanist bir empatinin ,anlayışın, hoşgörünün temellerini atmayı amaçlar.

Shakespeare yazarlık ve aktörlüğün yanı sıra çalıştığı tiyatro kumpanyasının altı ortağından biriydi. Eline geçen parayla birçok mülk edinmiş ve 1610’da Stratford’a oldukça varlıklı bir kişi olarak dönmüştür. İşleri nedeniyle daha çok Londra’da zaman geçirse de hayatının son yıllarını Stratford’da geçiren Shakespeare 23 Nisan 1616’da hayata veda eder.

Stratford’luların hemşerilerinin onuruna yaptırıp kiliseye koydukları anıtta, adı Sokrates ve Vergilius’la birlikte anılır.

Shakespeare’in Londra’da yazarlığa başladığı yıllarda İngiltere’de oldukça canlı bir tiyatro ortamı vardı. Amacı oyun sahnelemek olan ilk yapının 1576 yılında James Burbage tarafından inşa edilen ve “Tiyatro” adını taşıyan bina olduğu sanılıyor. Londra belediyesi o dönemde şehir merkezine yakın, yerleşimin yoğun olduğu semtlerde tiyatro yapımına izin vermediği için tiyatrolar Thames nehrinin güney kıyısında pek de itibarlı sayılamayacak bir bölgede yoğunlaşmıştı.

Elizabeth dönemi tiyatroları genelde daire izlenimi veren sekizgen biçiminde, ahşap, çatısı kısmen açık mekânlardı. İzleyicilerin arasına doğru uzanan yüksek bir platform şeklindeki sahne perdesizdi. Üzeri kapalı olan platform-sahnenin tavanı “gökyüzü”, altındaki kısım ise “cehennem” işlevi görüyordu. Hayaletler ve kötü ruhların “cehennem”le “dünya” arasında gidiş gelişleri sahne zeminindeki kapak açılarak sağlanırdı. Sahnenin hemen arkasındaki iki veya üç katlı, balkonlu bölüm sahne efektleri için kullanılan malzemeyi, müzisyenlerin bulunduğu mekânı ve aktörlerin bekleme odasını barındırırdı. Oyuncular sahneye sağ ve sol taraftaki, üzeri perdeyle örtülü kapılardan girerlerdi. Açık çatılı tiyatrolarda oyun hiç ara verilmeden, baştan sona kadar oynanırdı. En ucuz biletlerden alanlar sahnenin etrafında durup oyunu ayakta seyrederler ve yağmur serpiştirdiğinde ıslanırlardı. Sahne gibi, izleyici sıralarının da üzeri çatıyla örtülüydü. Oyun sırasında izleyiciler arasında dolaşan satıcılardan meyve, fıstık gibi şeyler alıp yemek, oyunculara laf atmak, yergiyi ıslıkla, beğeniyi ise gürültülü alkışlarla ifade etmek âdetti.

Shakespeare Globe Tiyatrosu Planı

Tiyatrolarda tütün içilmesi zamanla yasaklandıysa da arkadaki seyircinin sahneyi görmesini engelleyen, devrin modası büyük şapkaların serbest olduğu anlaşılıyor. Bunun nedeni, açık havada izleyicilerin başlarını sıcak tutma ihtiyacı olduğu sanılıyor. Eski Globe ve Rose tiyatrolarının bulunduğu yerde detaylı arkeolojik kazılar gerçekleştirilmiş ve sahneyi çevreleyen zeminin cüruf, kül, çamur ve fındık kabuklarından oluşan bir harçla kaplı olduğu görülmüştür. Bu harç sayesinde yağmur suyu aşağı süzülmekte ve böylelikle sahne çevresinde ayakta duran izleyicilerin daha kuru bir zemine basmaları sağlanmaktadır.

Günümüz Londra’sında Amerikalı oyuncu ve yönetmen Sam Wannamaker’in 1970’lerde başlattığı girişim sayesinde aslına uygun inşa edilmiş yeni bir Globe Tiyatrosu var. Hatta bu yeni tiyatronun yukarıda bahsi geçen harcını elde etmek için gerekli 7.5 ton fındık kabuğu Giresun’dan ithal edilmiştir. Ancak ne yazık ki Wannamaker düşlerinin hayata geçtiğini göremeden 1993 senesinde hayatını kaybetmiştir.

Shakespeare oyunlarında ve sonelerinde insani, duyguları, çelişkileri ve bazı trajik olayları kullandığı zengin söz sanatı ifade ederken deniz imgesini tasvirlerinde çok fazla kullanmıştır. Hayal gücü ve dehası kadar denizcilikle var olan bir ada ülkesinin insanı olmasının da bunda rolü olduğu kuşkusuzdur.

Shakespeare eserlerinde denizin bir tasvir aracı olarak kullanımı gerçekten oldukça uzun ve detaylı bir konudur. Bu konuda birçok kitaplar , tezler kaleme alınmıştır. Ancak bu makalemizde konuyu bu yönüyle değil sadece somut olarak Shakespeare eserlerinde yer alan gemiler, deniz yolculukları ,deniz savaşları ve denizciler bağlamında ele alacağız.

Shakespeare eserlerinde zaman zaman denizcilere, gemi işletmeci ve armatörlerine yer vermiştir. Shakespeare eserlerinde yer alan deniz insanları genelde mert, dürüst ve yardımsever kişilikleriyle ön plana çıkarlar ve çeşitli vesilelerle oyunun ana kahramanlarına destek olurlar.

Diyebiliriz ki korsanlar hariç olmak üzere bu eserlerde olumsuz bir denizci karaktere rastlamak mümkün değildir.

Bunun temel nedenlerinden biri İngiltere’nin o dönemde deniz ticareti ve deniz yoluyla yapılan coğrafi keşifler sayesinde sermaye birikimi yapmış , zenginleşmiş bir ülke olmasıdır. Bundan ötürü bugün olduğu gibi o devirde de başta sivil ve askeri gemilerin kaptanları ve zabitanları olmak üzere denizciler toplumda son derece saygın bir konuma sahiplerdi.

O dönemlerin bir mirası ve geleneği olarak başta İngiltere olmak üzere Avrupa’nın denize kıyısı olan birçok ülkesinde Kraliyet ailesine mensup Prensler bugün bile lisans eğitimlerini almak üzere genelde Kraliyet Denizcilik Akademilerine gönderilirler.

Shakespeare eserlerinde yer alan gemiler , denizciler, deniz yolculukları ve deniz savaşları incelemesi bir makalenin sınırlarını aşacak uzunlukta bir bahistir ve o nedenle bu konuyu birbirini takip eden birkaç makale ile Shakespeare oyunlarını kronolojik olarak ele alarak anlatmaya çalışacağız.

Konuya başlamadan önce Britannica Ansiklopedisinde yer aldığı şekliyle Shakespeare oyunlarının tarihsel sırasını verelim.

1588–1597 Love's Labour's Lost - Aşkın Çabası Boşuna

1589–1592 Henry VI, Part 1 - 6.Henry ,Bölüm 1 / Titus Andronicus

1589–1594 The Comedy of Errors - Yanlışlıklar Komedyası

1590–1592 Henry VI, Part 2 - 6.Henry ,Bölüm 2

1590–1593 Henry VI, Part 3 - 6.Henry ,Bölüm 3

1590–1594 The Taming of the Shrew - Hırçın Kız
The Two Gentlemen of Verona - Verona’lı İki Beyzade

1590–1595 Edward III - 3.Edward

1592–1594 Richard III - 3.Richard

1594–1596 King John - Kral John / Romeo and Juliet

1595–1596 A Midsummer Night's Dream - Bir Yaz Gecesi Rüyası /
Richard II - 2.Richard

1596–1597 The Merchant of Venice - Venedik Taciri /
Henry IV, Part 1 - 4.Henry , Bölüm 1

,1597–1598 Henry IV, Part 2 - 4.Henry , Bölüm 2

1597–1601 - Windsdor’un Şen Dulları

1598–1599 Much Ado About Nothing - Yok Yere Yaygara

1598–1600 As You Like It - Beğendiğiniz Gibi

1599 Henry V - 5.Henry

1599–1600 Julius Caesar

1599–1601 Hamlet

1600–1602 Twelfth Night - Onikinci Gece

1601–1602 Troilus and Cressida

1601–1605 All's Well That Ends Well - Yeter ki Sonu İyi Bitsin

1603–1604 Measure for Measure - Kısasa Kısas / Othello

1605–1606 King Lear - Kral Lear

1605–1608 Timon of Athens - Atinalı Timon

1606–1607 Macbeth / Antony and Cleopatra - Antonius ve Kleopatra

1606–1608 Pericles - Perikles

1608 Coriolanus

1608–1610 Cymbeline

1609–1511 - Kış Masalı

1611 The Tempest - Fırtına

1612–1614 The Two Noble Kinsmen - İki Soylu Akraba

1613 Henry VIII - 8.Henry / Cardenio

Eserlerin kronolojik sırasında da görüleceği gibi Shakespeare özellikle İngiltere tarihini konu alan eserlerinde tarihsel bir sıra gözetmemiştir.

Örneğin 4.Henry ve 5.Henry isimli oyunlarını bu alanda ilk eseri olan 6.Henry ‘ den çok sonra yazmıştır.

6.Henry ( 1421-1471 ) birbirinin devamı olan üç kitap halinde kaleme alınmıştır.

Shakespeare bu eserinde İngiltere tarihinde “Güller Savaşı (Wars of the Roses) “ ya da “ Çift Gül Savaşları” olarak adlandırılan ve 1455-1485 yılları arasında geçen Lancaster ve York Hanedanları arasındaki taht mücadelesini anlatırken arka planda Fransa ile olan savaşlar da yer alır. Bu dönemin “Güller Savaşı” olarak adlandırılmasının nedeni Lancaster Hanedanının simgesi kırmızı gül iken York Hanedanının simgesinin beyaz gül olmasıdır. İlk kitapta Fransızların ulusal kahraman olarak kabul ettikleri kadın şövalye “ Jean Darc” da eserde yerini alır ve birinci kitapta ismi Pucelle olarak geçmektedir.

Eserin çok kısa bir özetini verecek olursak Lancaster Hanedanından gelen Kral 6.Henry’nin babası 5.Henry ( 1386-1422 ) kısa ömründe oldukça cengaver bir kral olarak Fransa’yı dize getirmiş ve birçok Fransız şehrini İngiliz hükümranlığı altına almıştır. Ancak öldükten sonra yerine geçen 6.Henry babasına pek benzemeyen bir biçimde barışçı, koyu dindar ancak oldukça silik ve pasif bir hükümdardı.

6.Henry İngiltere Tahtında

Jean Darc’ın kişiliğinde simge bulan Fransız direnişi ve York Hanedanının taht üzerinde hak iddia etmesiyle başlayan soylular arasındaki çekişmeler İngiltere tahtını gitgide yıpratır.

Bu eserde gerek Fransa ile olan savaşlar , gerekse soylular arasındaki tuttukları tarafa bağlı olarak gelişen çatışmalar sırasında Fransa ve İngiltere arasında her iki tarafın donanmalarına ait gemilerle gerçekleşen asker nakilleri ,soyluların iki ülke arasında bazen sürgün bazen arabuluculuk , hatta bazen Krallarına eş bulup İngiltere’ye götürmek için yaptıkları yolculuklara değinilir.

6.Henry ,1.Kitap ,5.Perde,5.Sahne’de Kral taraftarı Suffolk Kontu Fransa ile barış yapmak amacıyla Napoli kralının kızı Margaret’i 6.Henry’e eş olarak düşünür. Ancak Suffolk Kontu kendisi evli olduğu halde Margaret’e tutulmaktan kendini alamaz. İngiltere’ye döndüğünde Krala konuyu açar ve onu ikna eder. Aşağıdaki pasajda 6.Henry Suffolk Kontuna gemiyle Fransa’ya geçmesi ve müstakbel kraliçeyi İngiltere’ye getirmesi talimatını vermektedir.

KRAL

Soylu Lordum Suffolk, anlattıklarının etkisi mi

Yoksa şimdiye dek hiç aşk ateşiyle yanmadığımdan mı

Bilemiyorum, ama emin olduğum bir şey var,

İçimde keskin duygular çatışıyor,

Öylesine umut ve korku çanları çalıyor ki,

Düşünmekten hasta hissediyorum kendimi.

Lordum, hemen gemiye binip Fransa'ya gidin,

Her türlü koşulu kabul edin

Ve sağlayın Lady Margaret'in lütfedip İngiltere'ye gelmesini,

Kral Henry'nin sadık kraliçesi olarak taç giymesini “

Bu evlilik gerçekleşir ancak İngiltere bundan bir çıkar elde edemez. Zira Margaret yanında herhangi bir çeyiz getirmediği gibi Kral 6.Henry, Napoli Kralı olan gelinin babasına İngiliz hükümranlığında olan Maine ve Anjou topraklarını verir.

6.Henry ,2.Kitap ,3.Perde,2.Sahne’de yer alan Kraliçe Margaret’in kocası Kral 6.Henry’e yönelik olan sitemli konuşması , Kralın amcası olan Gloucester Kontu Humphrey’in öldürülmesine karışan ve aynı zamanda Kraliçeyi Fransa’dan gelin olarak getirmiş olan Suffolk Kontu ile ilgilidir.6.Henry Kraliçeye bu sinsi cinayette rolü olan Suffolk Kontu ile olan yakın ilişkisinden ötürü kızgındır. Bunun üzerine Kraliçe adeta kendini acındırarak kendisini İngiltere’ye getiren zorlu deniz yolculuğunu Krala hatırlatarak şu sözleri söyler :

KRALİÇE

Asıl benim için üzülmelisin,

Ben ondan daha zavallı durumdayım.

Ne, başını çevirip, yüzünü mü saklıyorsun?

İğrenç bir cüzzamlı değilim ben, yüzüme bak.

Yoksa engerek yılanı gibi sağır mı oldun?

Zehrin de olsun, öldür terk edilmiş Kraliçeni.

Bütün huzurunu Gloucester'ın mezarına mı hapsettin?

Margaret seni hiç mutlu edememiş demek ki.

En iyisi heykelini yaptır; ona tapın,

Bir meyhaneye tabela yap benim resmimi de.

Bunun için mi, neredeyse ölüyordum denizde?

Bunun için mi, iki kez korkunç bir fırtınayla sürüklenip

İngiltere kıyılarından kendi ülkeme dönmek zorunda kaldım ?

İleriyi gören fırtına, "Ne o akrep yuvasına git,

Ne de ayak bas o düşman kıyılarına,"

Demek istiyordu sanki.

Ama ben ne yaptım bu dostluk gösteren fırtınaya

Lanetler yağdırmaktan başka ?

Fırtına da güçlü yıkımını biraz gevşetti;

İngiltere'nin güzel kıyılarına doğru esmesini

Ya da gemimizi karaya oturtmasını diledim.

Ama Aeolus canıma kıymak istemedi,

Sana bıraktı bu korkunç işi.

Kabaran deniz beni boğmayı reddetti,

Biliyordu çünkü bana kötü davranıp

Deniz suyu kadar tuzlu gözyaşlarıyla boğacağını beni;

Sivri köşeleriyle beni yok edebilecek

Keskin kayalar kumlara gömüldü;

Çünkü biliyorlardı senin taş yüreğin onlardan sertti

Ve sarayında Margaret'i yok edecekti.

Tam sarp tebeşir kayalıklarını gördüğümde,

Fırtına bizi senin kıyılarından uzaklaştırdı,

Korunmak için ambar kapaklarının orada durdum;

Hava kararıp da ülkeni görmek için

Yanıp tutuşan gözlerime perde çekince,

Boynumdaki pahalı gerdanlığı çıkardım

-Elmaslarla süslü ve kalp biçimindeydi –

Ülkene doğru fırlattım: Deniz yuttu onu.

O anda senin olmasını istedim kalbimin.

Ve gözden kayboldu İngiltere'nin güzel manzarası.

Gönlümün kaldığı yere gitmesini diledim gözlerimin de,

Umutla beklediğim İngiltere kıyılarını yitirdikleri için

Onları körlük ve anlayışsızlıkla suçladım.”

Kral 6.Henry gerek amcası Gloucester Kontunun ölümünün bir komplo olduğunu düşünmesi ve gerekse halk nezdinde doğan tepkiler nedeniyle Suffolk Kontu’nu bu olaydaki rolü nedeniyle Fransa Calais’de beş yıllık bir sürgüne mahkum eder. Üç gemiyle yola çıkan Kont’un gemisi Manş Denizinde Kraliyet Donanmasına ait “ Nicholas of the Tower “ gemisi tarafından esir alınır. Suffolk Kontu gemide kurulan sözde bir halk mahkemesi tarafından ölüme mahkum edilir ve olay yerinde kafası kesilerek öldürülür.

6.Henry,2.Kitap,4.Perde,1.Sahne’de bu olaya yer verilmektedir. Oyunun bu sahnesinde Gemi Komutanı Yüzbaşı, Kaptan ve 2.Kaptan Kontun cezasını veren kişiler olarak gösterilir. Oyunun bu bölümünde gerek Kralın amcasının ölümündeki rolü, gerekse Kraliçe ile olan yasak ilişkisi nedeniyle hain ve güvenilmez biri olarak tasvir edilen Kontun cezasının denizciler tarafından verilmesi yazar tarafından adeta ilahi adaletin gerçekleşmesi gibi sunulmuştur.

Kont her ne kadar resmi olarak sürgüne gönderilmiş olsa da gemisinin bu şekilde özel görevle pusuya düşürülmüş olması bu hadisenin arkasında Kralın iradesinin olduğunu düşündürmektedir.

Ancak Shakespeare oyunun ilgili diyaloglarında bunu akla getirecek somut bir şey sunmaz.

Lancaster Hanedanı ile York Hanedanı arasında taht kavgası uğruna yapılan ve York taraftarlarının zaferi ile sonuçlanan 2. St.Albans Savaşında ( 17 Şubat 1461 ) Warwick Kontu, Lancaster taraftarı olan diğer tarafın önderi Lord Clifford’u öldürür ve başını kestirir.

2.St.Albans Savaşını Tasvir Eden Bir Tablo

Zira Lord Clifford York Hanedanının lideri ve sonradan İngiltere Kralları olacak 4.Edward,5.Edward ve 3.Richard’ın babaları York Dükü Richard Plantagenet ve oğlu Rutland Kontu Edmund’un Wakefield Savaşındaki ( 30 Aralık 1460 ) ölümlerinin sorumlusu olarak görülmektedir.

Warwick Kontunun 6.Henry 3.Kitap , 2.Perde, 6.Sahnede yaptığı konuşma hemen savaşın sonunda gerçekleşmektedir. Kont Warwick tahtı devir almak üzere Prens 4.Edward’ı Londra’ya gönderirken kendisinin de Fransa Kralı 11.Louis’in baldızı Lady Bona’yı müstakbel İngiltere Kraliçesi olarak 4.Edward’a eş getirmek üzere gemiyle Fransa’ya gideceğini söyler.

“ KONT WARWICK

Evet, ama ölmüş artık. Kesin şu hainin kellesini,

Geçirin direğe başını, eskiden babanın başının durduğu yere.

İngiltere'nin Kralı olarak taç giymek üzere,

Zafer alayıyla yola çık Londra'ya;

Oradan Warwick yelken açacak Fransa'ya,

Lady Bona'yı Kraliçen olmak üzere getirmeye.

Böylece, iki ülkeyi sıkıca bağlayacaksın birbirine:

Fransa'nın dostluğunu kazanınca,

Korkmana gerek kalmayacak

Dağılan, ama toparlanmaya çalışan düşmandan.

Gerçi sokup acıtacak durumda değiller,

Ama kulağım rahatsız edebilir vızıltıları.

Önce taç giyme törenini görmek istiyorum,

Sonra da majestelerinin izniyle,

Denizi aşıp Bretanya'ya geçeceğim.

Kral 4.Edward ve Kraliçe Elizabeth ( Lady Gray )

Ancak olaylar bu şekilde gelişmez ve Prens 4.Edward Kral olduktan sonra söz verdiği halde Lady Bona yerine bir İngiliz soylusunun dul eşi olan Lady Grey ile evlenir. Warwick Kontu Fransız Kralına verdiği söz nedeniyle Kral 4.Edward’ın fikir değiştirmesine çok kızar ve taraf değiştirerek bu sefer Lancaster Hanedanıyla ittifak yapar. Kral 4.Edward’ın tahta geçtikten on sene sonra 1471 yılında sabık Kral 6.Henry gözaltına alınmış, ardından da idam edilmiştir. Warwick Kontu taraf değiştirdikten sonra Kralın dul eşi Margaret’e oğlu Edward’ın İngiltere Kralı olması adına destek vaat eder ve bu amaçla Fransa Kralının da desteğini alır. Warwick Kontu aralarındaki antlaşmayı sağlamlaştırmak adına Prens Edward’a kendi kızını gelin olarak almasını teklif eder ve bu teklifi Kraliçe Margaret ve Prens Edward tarafından kabul görür.

Ardından Fransa Kralı, Amiral Bourbon’a İngiltere’ye savaşmak üzere geçecek askerlerin donanma gemileriyle nakledilmesi talimatını verir.

Fransa Kralı 11.Louis (Lewis ) ,Warwick Kontu ve Kraliçe Margaret arasında geçen konuşmalar 6.Henry , 3.Kitap , 3.Perde, 3.Sahnede aşağıdaki şekilde yer alır :

WARWICK

Söyle ona, bana büyük haksızlık etti,

Bu yüzden, başındaki tacı alacağım çok geçmeden.

Bu da zahmetlerinin karşılığı; hadi git şimdi. (Haberci çıkar.)

LEWIS

Warwick, sen ve Oxford, gidin beş bin adamla,

Manş'ı geçip savaş ilan edin güvene ihanet eden Edward'a;

Durum elverdiğinde bu soylu Kraliçe ile Prens, ·

Ardınızdan gelecekler yeni kuvvetlerle.

Ama kaygılarımı gidermek için sorarım gitmeden önce,

Nereden bilelim bize sadık olduğunu?

WARWICK

Yapacağım öneri gösterecektir sarsılmaz sadakatimi:

Eğer Kraliçemiz ve genç Prens kabul ederlerse,

Neşe kaynağım büyük kızımı

Prensle kutsal evlilikte birleştirerek gösterebilirim.

KRALİÇE MARGARET

Evet kabul ediyorum, teşekkür ederim bu öneriniz için.

Edward oğlum, o güzel ve erdemli bir kızdır;

Vakit geçirme - uzat elini Warwick'e,

Elinle birlikte, söz ver asla dönmeyeceğine,

Yemin et, Warwick'in kızından başkasıyla evlenmeyeceğine.

PRENS

Evet, kabul ediyorum onunla evlenmeyi,

Bunu hak ediyor o.

Yeminimin bir kanıtı olarak ellini uzatıyorum işte. (Elini Warwick'e uzatır.)

LEWIS

Daha ne duruyoruz? Asker toplamalıyız şimdi;

Ve siz Baş Amiral Lord Bourbon,

Kraliyet donanmasına götürün onları.

Bir Fransız kızını evlilik konusunda aldattığı için

Yürekten diliyorum Edward'ın savaşta yenilmesini. “

Ancak bu planlar başarılı olmaz ve York Hanedanı Kralları , Kral 3.Richard’ın tahttan indirildiği 1485 senesine kadar hüküm sürerler. 7.Henry 22 Ağustos1485 tarihinde Bosworth Savaşında 3.Richard’ın ordusunu mağlup eder ve savaşta ölen 3.Richard yerine İngiltere tahtına oturur. Böylelikle İngiltere tahtı Tudor Hanedanına geçer. Bosworth Savaşı ile beraber Güller Savaşı dönemi de son bulmuş olur.

Kronolojik sıra ile devam ettiğimizde göz atacağımız ikinci eser Hırçın Kız – The Taming of the Shrew adlı Shakespeare’in erken dönem komedilerinden olan oyunudur.

İtalya’nın Padua şehrinde varlıklı ve tanınmış bir bey olan Baptista Minola'nın kızı Katherina son derece huysuz, aksi ve kaprisli bir kişiliğe sahip olduğu için bir türlü kendine koca bulamamaktadır. Babası diğer yandan Katherina koca bulana kadar da, birçok isteyeni olan küçük ve iyi huylu güzel kızı Bianca'nın evlenmesine de izin vermez. Sonunda ortaya Katherina’dan daha dişli damat adayı Petruchio çıkar.

Petruchio, Katherina'yı kurnazca yola getirirken Bianca'nın taliplerinden Lucentioda, uyanık hizmetkarı Tranio'nun verdiği akıl sayesinde öğretmen kimliğine bürünüp Bianca'ya özel ders vererek sevdiği kıza yakınlaşmayı , kalbini kazanmayı başarır.

İlginçtir oyunda erkek egemen kültürün bir sembolü olarak Petruchio ve onun temsil ettiği erkekler, oyunun sondan bir önceki sahnesine kadar gördüğümüz özgür , bağımsız ve tamamen kendisi olan Katherina’yı bir sorun olarak görüp ,oyunun sonunda Petruchio'nun tamamen kontrolüne girmiş, onun uysal, söz dinler cariyesi haline gelmiş Katherina'yla mutlu olmaktadırlar. Shakespeare burada tribünlere oynamaktan ziyade muhtemelen erkeklerin ruhsal , toplumsal bazı güvensizliklerinin kadınlarla olan ilişkilerini nasıl sağlıksız bir şekilde etkilediğini sorgulamaktadır.

Hırçın Kız ( The Taming Of The Shrew ) , 1967 yılında başrollerinde Elizabeth Taylor ve Richard Burton’un yer aldıkları ve yönetmenliğini Franco Zeffirelli’nin yaptığı bir sinema filmi olarak da uyarlanmıştır.

Hırçın Kız Filminde ( 1967 ) Elizabeth Taylor ve Richard Burton

Hırçın Kız 2.Perde,1.Sahnede küçük kız Bianca’yı elde edebilmek için damat adayları Gremio ve efendisi Lucentio’nun kılığına girmiş kurnaz uşak Tranio, kızın babası Baptista’nın huzurunda servetlerini yarıştırıyorlar.

Bu pasajdan o devirde gemi işletmeciliği ile uğraşan ve kendi gemileri olan beyzadelerin toplum gözünde son derece itibarlı insanlar olduklarını anlayabiliyoruz.

TRANIO

Efendim, beni dinleyin:

Ben babamın varisi ve tek oğluyum.

Eğer kızınızı bana verirseniz, ona zengin

Pisa surları dahilinde

Üç ya da dört ev bırakacağım;

Üstelik en az ihtiyar Signor Gremio'nun

Padua'daki evi kadar iyi evler.

Aynca, yıllık getirisi iki bin duka olan

Verimli bir arazi de onun olacak.

Nasıl, köşeye sıkıştınız mı Signor Gremio?

GREMIO

Yılda iki bin duka gelir getiren arazi öyle mi?

(Kendi kendine) Benim arazi asla bu kadar gelir getirmez

- PekaIa, söylediklerimden başka,

Şu anda Marsilya açıklarında demirlemiş olan

Ticaret gemisini de ona veriyorum.

Ne haber, gemi boğazına kaçtı mı şimdi?

TRANIO

Gremio, herkesin bildiği gibi, babamda,

Senin gemilerinden üç tane var;

Aynca da, iki kadırgayla taş gibi on iki mavna da cabası.

Bunları ona vermeyi taahhüt ediyorum;

Üste de, bundan sonra sen ne önerirsen,

Ben iki mislini veriyorum. “

Devam edecek……

Alpertunga ANIKER